Takke düştü Kel göründü…
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 26 Kasım’da Koronavirüs vaka sayılarını açıklamak zorunda kaldı. Artık mızrak çuvala sığmıyordu. Her aileden neredeyse bir kişi Koronavirüs olmuştu. Bir apartmanda yaşıyorsak, mutlaka bir dairede Koronavirüse yakalanan kişi vardı. İşyerlerimizde mutlaka Koronavirüse yakalananlar vardı. Özellikle Organize Sanayi Bölgelerindeki fazla sayıda işçinin çalıştığı fabrikalarda çok sayıda işçi Koronavirüse yakalanmıştı. Çok sayıda genç işçinin hayatını kaybettiği haberleri çıkıyordu. Mezarlıklarda Koronavirüsten ölenler için ayrı bir prosedür uygulanıyordu. Küçük bir incelemeyle Koronavirüsden ölenlerin sayısının, akşam açıklanan turkuaz yeşili tablodan çok daha fazla olduğunu görecektik.
Koronavirüs salgınının ortaya çıktığı Mart ayından beri veriler gerçek olarak yayımlanmadı. Bilim Kurulu Üyeleri bile gerçek sayıları bilmediklerini defalarca açıkladılar. Bir Bilim Kurulu Üyesi de kendilerine gizlilik sözleşmesi imzalattıklarını, konuşamayacağını söyledi. Bilim Kurulu, sözde bilim kurulu haline getirildi. Bu durumda bilim itibarsızlaştırılmış oldu. Sözü, fikri bir anlam taşımayan bir kurula “Bilim Kurulu” deyip duruldu.
Günlük vaka sayılarının açıklanmasından sonra Erdoğan, Bilim Kurulunun birinci derecede sorumlu olduğu açıklamasını yaptı. Bilim Kurulu bugüne kadar yapılan toplantılarda konuşulanları, alınan tavsiye kararlarını açıklamak zorundadır. Yoksa Koronavirüs salgınında hayatını kaybedenlerin sorumluluğunu pratik olarak üzerlerine almış olacaklardır.
Salgında diğer bir gerçeklik, Koronavirüsten vefat edenlerin sayısının açıklanmamasıdır. Ekrem İmamoğlu İstanbul’daki bulaşıcı hastalıktan vefat edenlerin sayısını açıkladıktan sonra, bu rakamlar üzerine Fahrettin Koca bulaşıcı hastalıkların hepsinin Koronavirüs olmadığını, Menenjit ve Zatürree hastalıklarının da enfeksiyon hastalığı olduğu gibi garip bir açıklama yaptı. Tüm dünyada vaka sayıları ile vefat sayıları arasında bir ilişki var. Benzer bir ilişki ağır hasta sayısı ile vefat sayısı arasınd da var. Bu iki kıyaslamada da ülkemizde vefat sayıları çok az görünüyor. Bu durumda ülkemizdeki virüsün tüm dünya ülkelerine göre öldürücülük oranının çok az olduğu ortaya çıkıyor. Buna da kimse inanmıyor. Defin Listesini yayımlayan büyükşehir belediyelerinin verileri gerçek vefat sayıları için yol gösteriyor. Çünkü geçen yıllar aynı döneme göre iki kattan fazla ölümlerin olduğu gerçeğine kolaylıkla ulaşıyorsunuz.
AKP iktidarı kendi geleceği için Koronavirüs salgınından bir başarı öyküsü yaratmaya kalktı ama başaramadı. Çünkü gerçekler balçıkla sıvanmıyor. Gerçekler er geç ortaya çıkıyor ve bir tokat gibi suratınıza vuruyor.
Bu arada olan halkımıza oldu. Yapılması gereken ülke çapında karantina tedbirleri bir türlü uygulanmadı. İki günlük karantinalarla iş idare edilmeye çalışıldı. 11 Mayıs’ta parklardan önce Alışveriş Merkezleri açıldı. Haziran başında tam bir serbestlik uygulandı. Yaz boyunca vaka sayıları hiç düşmedi. 29 Temmuz’da vaka sayısı yerine hasta sayısını açıklıyoruz, dendi. Aynı anlama gelen iki kavram, birbirine karıştırılarak bir kavram karmaşası yaratıldı. AKP iktidarı, diğer pek çok ülkenin yaptığı gibi tam kapanma denen en az 14 günlük kapatmayı uygulamadı. Bu kapatma sırasında tarım, perakende gibi zorunlu olarak çalışması gereken alanlar dışında tüm üretim faaliyetlerinin askıya alınması, çalışanlara ücretli izin verilmesi gerekiyordu. Bunu yapmak yerine, bankalara baskı yaparak ucuz kredi ile konut ve araba satışına öncelik verildi.
Halk olarak canımızın derdindeyiz, AKP iktidarı kendi iktidarını korumak derdinde. Buna atalarımız “Koyun can derdinde, Kasap et derdinde” demiş. Halk olarak gerçeklerin bu kadar açık ve net olarak ortaya çıktığı bu dönemde bu iktidarın gerçek yüzünü görmek zorundayız. Temel görevi Halkın Sağlığını korumak olan iktidar, Parababalarının çıkarlarını önceliyor ve kendi geleceğini kurtarmaya çalışıyor.