Trump, “Meşruiyet” Vererek AKP’giller’i ve Reisini Bir Kez Daha Teslim Aldı
M. Gürdal Çıngı
Bildiğimiz gibi. Tayyip, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu için 21 Eylül’de ABD’ye gitti. Ve 25 Eylül’de de Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump’la görüştü.
Tayyip, gitmeden önce, bu görüşmeyi sağlayabilmek için, her türlü numarayı yaptı; her türlü tavizi verdi bildiğimiz gibi. Önce Trump’ın oğlu ile Dolmabahçe’de gizli bir görüşme yaptı. Ve birçok söz verdi. Ancak bu “gizli” görüşme sızdı. Tabiî Tayyip bu görüşmeyi inkâr etti.
Ve “(…) Sayın Trump’la herhangi bir alışveriş yapacak olursak oğluyla yapmamıza gerek yok, Trump’ın kendisiyle yaparız.” dedi. (https://www.bbc.com/turkce/articles/cq8ee35vj50o)
Ama yalanı çok kısa süre içinde ortaya çıkıverdi:
“Trump’ın oğlunun Erdoğan’la gizlice buluştuğu doğrulandı
“(…)
“Middle East Eye muhabiri Ragıp Soylu’nun haberine göre, Donald Trump Jr. ve beraberindeki bir grup iş insanı geçen hafta İstanbul’da Erdoğan’la bir araya geldi.
“CUMHURBAŞKANLIĞI: NEZAKET ZİYARETİ
“Cumhurbaşkanlığı kaynakları, görüşmenin gerçekleştiğini doğruladı.
“Kaynaklar, ziyaretin bir “nezaket ziyareti” olduğunu belirt”ti. (https://www.sozcu.com.tr/trump-in-oglunun-erdogan-la-gizlice-bulustugu-dogrulandi-p229158)
ABD, Türkiye’den ithal edilen ürünlere 2018 yılında ek vergi uygulamaya başlamıştı. Bunun üzerine Türkiye de ABD’den ithal edilen kimi ürünlere 2018 yılından bu yana vergi uyguluyordu.
“Türkiye Haziran 2018’den itibaren aralarında otomobil, içecek, tütün, kozmetik ve bazı gıda ürünlerinin de bulunduğu çok sayıda ABD menşeli ürüne ek mali yükümlülük getirmişti.
“Bu düzenleme kapsamında alkollü içeceklere yüzde 70; binek otomobiller dahil motorlu taşıtlara ek yüzde 60 vergi uygulanıyordu.
“Yaprak tütün ve tütün ürünleri ile makyaj ve bakım ürünleri de yüzde 30 ek vergiye tabiydi.
“Pirinç ve PVC ithalatından da yüzde 25 ek vergi alınıyordu.” (https://www.bbc.com/turkce/articles/c33rpnm3k3zo)
Tayyip ABD’ye gitmeden önce AKP İktidarı bu ek vergileri, bir Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 22 Eylül’de kaldırdı ve Türkiye pazarı ABD’ye teslim edildi.
“Türkiye, 2018’den bu yana bazı ABD menşeli ürünlere uyguladığı ek gümrük vergilerini kaldırdı.
“Konuya dair Cumhurbaşkanlığı Kararı 22 Eylül’de Resmi Gazetede yayımlandı.
“Kararda, 1 Haziran 2018 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ABD menşeli bazı ürünlerin ithalatında ‘ek mali yükümlülük’ uygulanmasının kaldırıldığı ifade edildi.” (agy.)
Yani ABD Başkanı Trump’la görüşebilmek ve “meşruiyet” alabilmek için istenen siyasi-askeri-ekonomik tüm yükümlülükler yerine getirilmeye başlandı Tayyip tarafından.
Ne demişti ABD Dışişleri Bakanı Rubio 24 Eylül’de:
“Türkiye de dahil tüm ülkeler, dahil olmamız için yalvarıyor. Bakın, bu insanlar dışarı çıkıp söylemek istediklerini söylüyorlar, ama günün sonunda bir şey yapılmasını istediklerinde Beyaz Saray’a gelmek istiyorlar.
“Başkan Erdoğan bu hafta başkanla (Trump’la) görüşmek üzere Beyaz Saray’a geliyor. Hepsi Beyaz Saray’a geliyor, hepsi başkan Trump’la konuşup bunu düzeltmesini istiyor.
“İstediklerini söyleyebilirler. Gerçek şu ki; bugün toplantılarımız var ve liderler toplantılara katılmak için yalvarıyor. Arayıp ‘Biz de dahil olabilir miyiz?’, ’Başkanın elini sıkmak için bana beş dakikanızı ayırabilir misiniz?’ diyorlar.” (https://www.diken.com.tr/rubiodan-erdogana-gunun-sonunda-beyaz-saraya-gelmek-istiyorlar/)
Evet, bu olayda da somutça gördüğümüz gibi, aynen böyle oluyor. Ve ne yazık ki, iş sadece yalvararak beraber fotoğraf çektirmekle kalmıyor. ABD Emperyalistleri, sizi donunuza kadar da soyuyorlar; yine bu olayda somutça görüldüğü gibi…
Tabiî görüşmeden önce Trump, Tayyip’ten istediklerini alabilmek için yıkama yağlamasını da ihmal etmedi.
“Trump kendi sahip olduğu sosyal medya uygulaması Truth Social’daki hesabından yayımladığı mesajda şunları yazdı:
“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı 25 Eylül’de Beyaz Saray’da ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. Başkanla, Boeing uçaklarının büyük ölçekli alımı, büyük bir F-16 anlaşması ve olumlu sonuçlanmasını beklediğimiz F-35 görüşmelerinin devamı da dahil olmak üzere birçok Ticari ve Askeri Anlaşma üzerinde çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile her zaman çok iyi bir ilişkimiz oldu. Onu 25’inde görmeyi dört gözle bekliyorum!” (https://bianet.org/haber/trump-ozel-in-iddiasini-dogruladi-erdogan-ile-beyaz-saray-da-boeing-satisini-gorusecegiz-311718)
Ve sonuçta Tayyip, 25 Eylül’de Trump’la görüştü.
Ne istedi Trump’tan Tayyip?
Meşruiyet!
Yani, deliğe süpürülmemek! İktidara kalabilmek! İktidarda tutulmak!
Bu, bizim soyut bir iddiamız mı?
Hayır, değil.
Bunu da kim söyledi ya da kim açık etti?
ABD’nin Sömürge Valisi Tom Barrack!
Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’taki bir panelde;
“(…) ABD Başkanı Donald Trump’ın iki ülke arasında tartışmalı başlıkları aşmak için yeni bir yaklaşım ortaya koyduğunu söyledi:
“Başkanımız ‘Bundan bıktım, ilişkiler düzeyinde cüretkâr bir adım atalım ve ihtiyacı olanı verelim’ dedi.”
“(…)
“‘Tamam sayın başkan, neye ihtiyacı var?’ diye sorduğumda ‘meşruiyet’ dedi. Çok akıllı biri. Mesele sınırlar, S-400 ya da F-16’lar değil. Mesele meşruiyet.” (https://www.bbc.com/turkce/articles/cvg91j6jd0ro)
İşte mesele buydu Tayyip için!
Aldı mı?
Şimdilik almış görünüyor.
Kaldı ki 1950’den bu yana Türkiye’de “meşruiyet”i ABD Emperyalizmi veriyor ve başka ABD güdümündeki ülkelerde de aynı şekilde ABD veriyor. Bu çok somut bir gerçek.
Halkımızın göstereceği tepkiye kadar, tepkinin şiddetine kadar…
Çünkü, Bağımsız bir ülkenin liderinin meşruiyetini bir başka ülke vermez. Eğer verirse, veriyorsa o ülke ve o lider bağımsız değil demektir, doğal olarak.
Yani ABD’nin Tayyip’e verdiği meşruiyetin bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Ve bizim nezdimizde Tayyip’in hiçbir meşruiyeti yoktur. Çünkü zaten Diplomasızdır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı meşru değildir. Cumhurbaşkanlığı da atadığı bütün hükümetler de bütün bakanlar da ve aldığı-aldırdığı bütün kararlar da hukuken yok hükmündedir, HKP Genel Başkanı Nurullah Efe’nin hep söylediği gibi…
Trump, Tayyip’e “meşruiyet” verirken, tehdit etmeyi de bırakmadı alacağı şeyleri garantiye almak için. Şöyle söyledi görüşmede:
“ABD Başkanı Donald Trump ile AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Beyaz Saray’daki görüşme öncesi kamera karşısına geçti. ABD Başkanı, Erdoğan ile ilişkisi hakkında ‘Haksız bir şekilde sürgünde olduğum dönemde bile devam etti ki hileli seçim sonucuydu’ dedi, hemen ardından işaret parmağıyla Erdoğan’ı göstererek, ‘Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir’ diye konuştu. Toplantı sonrası yaptığı açıklamada Trump, F-35 konusuna değinerek ‘Anlaşma yapabiliriz ama önce Erdoğan da bizim için bir şeyler yapacak’ dedi. Erdoğan’ın ‘Heybeliada Okulu ile ilgili üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız’ sözleri de dikkat çekenler arasında yer aldı.” (https://www.birgun.net/haber/trump-erdogan-i-isaret-ederek-soyledi-o-hileli-secimleri-herkesten-daha-iyi-bilir-656378)
HKP Genel başkanı Nurullah Efe, bu konuda şunları söyledi hatırlarsak:
“Bu faşist, bunak, fırlama, ahlâksız Trump, bu Tayyip’e ve avanesine, karşısına dizerek iyi bir diskur çekti, hem de bunları aşağıladı.
“Ne dedi Tayyip’e?
“Hileli seçimleri yapmayı en iyi bu bilir”, dedi.
“Gösterdi, bir hilekâr olarak Tayyip’i gösterdi. Çok ‘iyi bilir bu seçim hilelerini’, dedi. Ve avanesiyle beraber alaycı bakışlar fırlatarak; ‘şunlara bakın ne kadar zekiler, keşke bu kadar zeki olmasalardı’, dedi.
“Resmen kafa buldu. Bunlar da sırıtarak, memnuniyet ifade eden bir bakışla, bir yüz ifadesiyle izlediler bu aşağılanmayı.
“Daha önceki bir karşılaşmalarında da bu Trump aynı şekilde Tayyip ve avanesini aşağılamış, madara etmişti; ‘Şunlardaki güzelliğe bakın’, demişti. ‘Hiçbir Hollywood setinde bu kadar güzel insanı bir arada bulamazsınız’, demişti.” (https://www.hkp.org.tr/vatan-saticiligi-karsiliginda-abdli-efendisinden-mesruiyet-aldi/)
Yani Trump-ABD, aldı da aldı Tayyip’ten.
ABD ve Trump, Tayyip’e, “meşruiyet”ten başka, bunun ötesinde bir şey vermedi.
Ne parasını ödediğimiz F35’leri verdi, ne F16’ları ve onların kitlerini verdi…
Rusya’dan aldığımız S400’leri kullandırtmıyor. Kullandırtmayacak.
Trump, görüşmede ne demişti okuduğumuz gibi?
“Anlaşma yapabiliriz ama önce Erdoğan da bizim için bir şeyler yapacak.”
Yaptı mı Tayyip?
Yaptı, yaptı…
Trump, Tayyip’ten neler aldı? Ya da Tayyip, Trump’a-ABD Emperyalistlerine ne verdi?
Yukarıda söylediğimiz gibi, görüşme öncesinde Ek Vergileri kaldırttı.
Sonra Rusya’dan doğalgaz alımını durdurmasını ve gazı kendilerinden almasını istedi, ABD.
“Rusya’dan petrol alımını durdurmasını istiyorum”
“Bloomberg’ün haberine göre Trump görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Rusya’dan petrol alımını durdurması için baskı yaptı (…). Trump Oval Ofis’te yaptığı açıklamada, ‘Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını sürdürdüğü sürece, Erdoğan’ın Rusya’dan petrol alımını durdurmasını istiyorum’ dedi.” (https://www.forbes.com.tr/dunya/erdogan-trump-gorusmesi-dunya-basininda)
İstediğini aldı mı Trump?
Evet, aldı.
Azerbaycan, Rusya ve İran’dan aldığımız, üstelik de çok daha ucuza aldığımız Sıvılaştırılmış Doğalgaz (LNG)’yi artık ABD’den alacağız.
Bin metre küpünü Rusya’dan 320-400 dolara, Azerbaycan’dan 350 dolara aldığımız gazı, ABD’den 614 dolara alacağız. Yani neredeyse 2 kat daha fazlasına ödeyeceğiz ABD’ye…
Peki bu para kimin cebinden çıkacak?
Halkımızın…
Kışın zaten doğalgaz yakmaya korkan, ısınamayan halkımız artık çok daha az ısınacak. Buna rağmen cebinden çok daha fazla para çıkarak, 20 yıl boyunca ABD’li Mercuria Energy Group Ltd. şirketinin kasasına akacak…
Kaç milyar dolar ödeyeceğiz bu ABD’li şirkete?
Tam 43 milyar dolar!
Sadece bu kadar mı?
Hayır, olur mu öyle şey!
Verirsen “meşruiyet”i, alırsın milyar dolarları…
“BOTAŞ ayrıca, Woodside firması ile de uzun dönemli LNG ön anlaşması imzaladı. Anlaşma ile taraflar, 2030 yılından itibaren 9 yıl süreyle yaklaşık 5,8 milyar metreküplük LNG’nin BOTAŞ’a teslim edilmesi konusunda mutabakata vardı.” (https://www.vergiplatformu.com/2025/10/13/boeing-dogalgaz-ve-mesruiyet-bedeli-kim-odeyecek/)
Tayyipgiller, ABD’nin ve Batılı Emperyalistlerin yıllardır açılmasını istedikleri Heybeliada Ruhban Okulunu açacak. Sonrasında da sıra Fener Rum Patriği Bartholomeos’un “Ekümenik” ilan edilmesine gelecek. O günler de çok uzak değil görünüyor…
Okuyalım BBC’den:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Eylül Perşembe günü Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede, ‘Heybeliada’daki Ruhban Okulu ile ilgili üzerlerine ne düşerse yapmaya hazır olduklarını’ söyledi.
“Trump ise Erdoğan’ın bu sözlerini ‘Çok iyi’ diye yanıtladı, ‘Yardıma ihtiyaçları vardı ve ben de bunu gündeme getireceğimi söyledim’ dedi.” (https://www.bbc.com/turkce/articles/clyl3xzyr93o)
Kim yardım istemiş Trump’tan?
Fener Rum Patriği Bartholomeos,
Ne zaman istemiş?
Trump ile 15 Eylül’deki görüşmesinde.
Yani 10 gün sonrasında isteği yerine gelmiş Fener Rum Patriği Bartholomeos’un.
ABD bir de ne istiyordu Tayyip’ten yıllardır?
Rusya’nın kurmakta olduğu Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’ni bir türlü içine sindiremediği için, şimdi Tayyip’e “meşruiyet” sağlayarak, bundan sonra kendisi kurmak istiyor nükleer santralleri. Pazarı ele geçirmek, Rusya’yı dışlamak istiyor… Ve başarıyor da. ABD, ülkemizde Nükleer Reaktör kuracak en kısa sürede yapılan anlaşmaya göre.
Bu da on milyarlarca dolarlık kazançlar demektir ABD Parababalarına…
Oh ne güzel iş…
Gelelim uçak alımına…
“THY, 26 Eylül 2025 tarihinde yaptığı KAP Bildiriminde, ‘Ortaklığımızın tüm paydaşları için yüksek değer üretecek şekilde ortaya koyduğu Stratejik Planı dahilindeki büyüme hedefleri doğrultusunda Yönetim Kurulumuz 2029-2034 yılları arasında teslim alınmak üzere Boeing firmasından 50 adet kesin sipariş ve 25 adet opsiyon olmak üzere toplam 75 adet B787-9 ve B787-10 uçağının satın alınmasına karar vermiştir. Söz konusu uçaklar için kanat üstü motor, yedek motor ve motor bakım hizmeti alımı için Rolls-Royce ve GE Aerospace firmalarıyla müzakereler devam etmektedir. İlave olarak, 100 adedi kesin ve 50 adedi opsiyon olmak üzere toplam 150 adet 737-8/10MAX tipi uçak alımı hususunda Boeing ile görüşmeler tamamlanmış olup, motor üreticisi CFM International ile müzakerelerin başarılı bir şekilde tamamlanması halinde 737-8/10MAX uçak siparişleri de verilecektir.’”
Bu anlaşma ile ABD Devleti ve ABD Parababaları bayram etmektedir doğal olarak. Okuyalım:
“Boeing firmasından yapılan 150 adet kesin ve 75 adet opsiyonlu olmak üzere 225 adet uçak alımı ABD’de sevinçle karşılanmıştır. ABD’nin resmi kuruluşu olan Uluslararası Ticaret İdaresi’nin (ITA) web sayfasında yapılan açıklamada, ‘ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı Uluslararası Ticaret İdaresi (ITA), bugün Boeing Şirketi’ni Türk Hava Yolları ile 30 milyar dolarlık tarihi bir ticari anlaşma imzaladığı için tebrik etti. Anlaşma kapsamında Türk Hava Yolları, 75 adede kadar gelişmiş Boeing 787 Dreamliner uçağı satın alacak ve bu sipariş 123.000’den fazla yüksek vasıflı Amerikan istihdamını destekleyecektir. Türk Hava Yolları ayrıca 150 adede kadar 737 MAX uçağı daha satın alma niyetini açıklamıştır.”
“Ticaret Bakan Yardımcısı William Kimmitt, ‘Bu tarihi anlaşma, Amerikalı işçiler için muazzam bir kazanımdır ve her eyalette istihdamı destekleyecektir. Bu durum, Başkan Trump’ın ticaret gündeminin ABD imalat sektörü için nasıl eşi benzeri görülmemiş fırsatlar sunduğunu ve Amerika’nın küresel ekonomideki liderliğini güvence altına aldığını göstermektedir.’ açıklamasını yapmıştır.” (https://www.vergiplatformu.com/2025/10/13/boeing-dogalgaz-ve-mesruiyet-bedeli-kim-odeyecek/)
ABD’li Bakan yardımcısı her ne kadar “Bu tarihi anlaşma, Amerikalı işçiler için muazzam bir kazanımdır ve her eyalette istihdamı destekleyecektir”, dese de kazanan Amerikan İşçi Sınıfı değil, Amerikan Parababaları olacaktır. Onlar kârlarına kâr katacaktır…
Sonuç olarak, Anlaşması yapılan uçak alımının Türkiye’ye maliyeti yaklaşık 30 milyar ABD Doları; LNG alımının maliyeti de yaklaşık 43 milyar ABD Dolarıdır. Nükleer reaktör için şu ana kadar belli bir tutar belirtilmemiştir. Ancak o da on milyarlarca dolardır.
Yani ABD Emperyalistleri istedikleri her şeyi aldılar Tayyip’ten.
Eh, görünürde “meşruiyet” verdiler. Ama ABD Emperyalizmi bu. Eğer emirleri yerine getirilmezse verdiğini-verdiklerini geri almasını da bilir. Eğer çıkarı öyle gerektirirse bugün “meşruiyet” verdiğini yarın “diktatör” olarak ilan eder. Tarih, bunun onlarca örneğiyle dolu.
O artık ABD’nin esiri. Kaldı ki, iktidara ilk geldiğinde-getirildiğinde, tümüyle teslim alınmıştı zaten. İktidara da o yüzden getirilmişti. Tayyip, bunu adı gibi bildiği için, iktidara getirenin, iktidardan götüreceğini de çok iyi bilir. Dolayısıyla da ABD’nin her isteği onun için emirdir. Ve anında yerine getirilmesi gereken emirdir.
Tayyip, Türkiye’nin en az 3 parçaya bölünmesi demek olan Yeni Sevr-BOP’un Eşbaşkanı değil midir zaten?
Dolayısıyla vatanın yeraltı ve yerüstü servetlerini ABD ve diğer batılı Emperyalistlere peşkeş çekmekle görevini tamamlamış olamaz emperyalistler nezdinde. BOP’un-BOP Haritasının gereğini yerine getirerek vatanı da bölüp parçalayacak projeleri hayata geçirmek isteyecektir. Ve bundan da hiçbir rahatsızlık duymayacaktır…
Bunun, vatan satıcılığının karşısında duran biz Gerçek Devrimciler var olduğu sürece, “Söz konusu Vatansa gerisi teferruattır” diyen Proletarya Sosyalistleri var olduğu sürece ne ABD Emperyalistleri ne de Tayyip ve avanesi amaçlarına ulaşamayacaklardır. Vatanımızı bölüp parçalayamayacaklardır. O çok umut bağladıkları Amerikancı Kürt Hareketi de onları kurtaramayacaktır. Kürt ve Türk Halkı kardeşçe dayanışarak, birlikte sonuna kadar mücadele ederek, 1000 yıldır ortak vatan yaptığımız coğrafyamıza sahip çıkacaktır. Bundan adımız gibi eminiz…
