Varsın HKP düşmanlığı yapsınlar…
Av. Tacettin Çolak
Biz işimize bakıyoruz.
Bilindiği gibi, Halkın Kurtuluş Partisi; AKP’giller’in her türden vurgun, yolsuzluk, yağma ve talanına karşı hem fiili-meşru eylemler örgütlüyor, hem de yoğun bir hukuki mücadele yürütüyor.
Çünkü bu siyasi iktidar için insanın, çevrenin, doğanın, hayvanın, kamu malının, kültürel mirasın hiçbir önemi yoktur.
O nedenle durup dinlenmeden, her düzeyde kanunsuzluklar yapmaktalar.
AKP’giller’in, büyük bir çoğunluğu yürürlükteki mevzuata göre hukuka aykırı ve yasadışı olan veya Ceza Hukukuna göre suç teşkil eden bu kanunsuzluklarının neredeyse tamamına karşı; suç duyurularında bulunduk, iptal davaları açtık.
Evet, bu davaların büyük çoğunluğunda istediğimiz sonucu alamadık.
Özellikle başta AKP’giller’in reisi olmak üzere diğer siyasiler hakkında yaptığımız suç duyurularımız, savcılar tarafından hiçbir soruşturma yapılmadan takipsizlikle sonuçlandırılmakta.
Vali, kaymakam, belediye başkanı, özelleştirme idaresi başkanı gibi üst düzey memurlar hakkında yaptığımız suç duyurularımızı da “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun” engeline takmaktalar ve memur olan sanıklar hakkında dilekçelerin “işleme konulmaması” kararları verilmekte.
Heyet halinde karar verilen Danıştay ve İdare Mahkemelerinden henüz bir iptal kararı çıkmadı. Ancak bazı yargıçları ve savcıları ikna ediyoruz.
Yargının “AKP’nin hukuk büroları” gibi çalıştırıldığı bu içler acısı durumda bizim başvurularımızın kabul edileceği beklentisi içinde değiliz elbette…
Ancak, sayısı çok az da olsa bu mahkemelerdeki vicdanının sesini dinleyen bazı yargıçların ve savcıların taleplerimizin kabulü yönünde oy kullandıklarını, düşünce belirttiklerini görüyoruz.
Yani bizim Tarihe not düşmek amacıyla oluşturduğumuz, bugün için sonuç alamasak da yarınlarda açılacağı kesin olan dosyalarda gerçekten usul ve yasaya bağlı, hukukun üstünlüğüne inanan yargıçlarla karşılaşıyoruz.
Örneğin son üç iptal davamız olan, TSK’da türbanın serbest bırakılması, tank palet fabrikasının yandaşlara ve Katarlılara peşkeş çekilmesi ve Meraları Kentsel Dönüşüme Açan yönetmelik değişikliğinin iptali davalarımızda Danıştay Savcıları hep bizi haklı buldular.
Dahası Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesi davasında görüşülen Yürütmenin Durdurulması istemimiz bir üye tarafından kabul gördü. Yine Mera Yönetmeliğinin İptali davasında iki üye ve bir tetkik hâkimi de bize hak verdi.
Demek ki, bu başvuruların hiçbiri boş ve temelsiz değilmiş…
İddia ediyoruz; gelecekte, AKP’giller’in yargılanmaktan ve cezalandırılmaktan kurtulamayacakları dosyalar bu davalar olacak.
Fakat başta Meclisteki ana muhalefet ve yavru muhalefet olmak üzere, Meclis dışında olup da kendisine işçinin, emekçinin, halkın temsilcisi yaftası takan siyasi parti ve hareketlerden hiç böyle bir mücadele görmüyoruz.
Bunlar kendileri mücadele etmeyince bizim verdiğimiz mücadeleleri de “siyasi propaganda” amaçlı diye akıllarınca küçümsemekteler. Ama kendileri, “siyasi propaganda” kabilinden dahi olsa böyle bir mücadele verme cesaretini göstermiyorlar, gösteremezler.
Denetimlerinde olan basın yayın organlarında bizim mücadelemize yer vermek zorunda kaldıklarında bile adımızı anmazlar. Sanki, bu davalar kendiliğinden açılmış, bu savcılar, yargıçlar durup dururken böylesi kararlar vermek istemişler gibi…
Öyle ki, programının adını “Demokrasi Meydanı” koyan ve kendisinin “bağımsız ve tarafsız gazeteci” olduğunu söyleyen ve şimdilerde AKP iktidarına kısmen de olsa muhalefet ettiği sanılan Televizyon gazetecileri bile, yoldaşlarımızın, gözlerine sokarcasına haberlerimizi önlerine koyması karşısında, ilkin bu başvuruların yapılması hoşlarına gidiyor, ardından “kim yapmış?” sorusunun yanıtı; HKP olunca; birden sansüre başvuruyorlar. Haberlerinde “bir partinin yaptığı başvuru” diyerek, konuyla en ilgisiz insanların demeçlerini yayınlıyorlar.
Yani özünde bunlar da HKP düşmanlığı yapıyorlar.
Peki, nedendir bunların HKP düşmanlığı?
Çünkü bunların hepsi AB-D Emperyalizminin Yeni Sevr Projesi’nin gönüllü figüranlarıdır. Ya da bu projede kendilerine verilen rolleri oynamaktalar. Bu nedenle, bizim gibi, samimi ve dürüstçe, gerçekten halkın çıkarlarını savunamazlar. Antiemperyalist, Tam Bağımsızlıkçı bir tutum alamazlar. Zira AKP iktidarının halk düşmanı politikalarına karşı çıktıkları anda kendilerinin de AB-D Emperyalistleri tarafından çizileceklerini iyi biliyorlar.
Yoksa onlar bilmezler mi Mera Yönetmeliğindeki değişikliğin köylüyü perişan edeceğini, meraların kentsel dönüşüm gerekçesiyle imara açılması halinde, ülkemizdeki meralarda en doğal, en biyolojik çeşitlilik içinde, hiçbir ekonomik girdiye ihtiyaç olmadan gerçekleştirilen Ot üretiminin ortadan kalkacağını ve hayvanlarımızın tek doğal besin kaynağı Ot’tan mahrum kalacaklarını?..
Böylelikle de halkımızın ucuz et, süt ve peynir vb. tüketemeyeceğini…
Ya da Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesinin vatana ihanet olduğunu, Ordu içinde türban takmanın açıkça laikliğe aykırı olduğunu bilmezler mi?
Elbette bilirler…
Hem de bal gibi ya da zehir gibi bilirler…
Ama davranmazlar.
Çünkü kendileri de Amerikancı ve Avrupa Birlikçi.
Gerçek halksever, gerçek yurtsever HKP’nin açtığı dava dosyaları, vicdanından emir alan, hukuka bağlı yargıçlarca yeniden ele alındığında, bu Amerikancı ana ve yavru muhalefet partileri de “görevi ihmal suçundan” AKP’giller’le birlikte yargılanacaklar.