Çeşme-Ildırı Körfezi atık bataklığı olamaz
Çeşme ve Ildırı Körfezi ender güzellikte denizi olan, bu nedenle prim yapan turizm yönünden değerli bir bölgedir.
Parababalarının doymak bilmeyen Balık Çiftlikleri istekleri yüzünden deniz kirlenmekte ve halkın balık çiftliklerine tepkisi artmaktadır. Bu nedenle balık çiftliklerinin kapatılmasını isteyen Çeşme’de ve Karaburun’da yaşayan halkımız basın açıklamalarında bir araya gelerek durumu protesto ediyorlar.
Bu son olay ise Balık Çiftliklerine karşı duyarlılığın ne kadar önemli olduğunu kamuoyuna ve halka bir kez daha gösterdi. Temiz çevre, yaşanabilir doğa isteyen halkın ne kadar haklı olduğunu karaya oturan Gemi kazası gösterdi.
18 Aralık günü Ildırı’daki Sagun grubuna ait balık Çiftliğinden orkinoz balığı yükleyen Panama bandıralı Lady Tuna gemisi Pırasa Adalarındaki kayalıklara çarparak karaya oturdu. Gövdesi delinen gemiden akan 50 ton yakıt denize aktı. Kazanın olduğu Pırasa Adası sahile 300 metredir. Akan yakıtın kuvvetli rüzgârın etkisiyle Paşalimanı ve Ilıca Yıldızburnu sahiline ulaşması çevre kirlenmesine yol açmıştır. Denizin yüzeyine fuel oil yayılmıştır. Müdahalede geç kalınması, önlemlerin zamanında alınmaması Çeşme Körfezi’nin kirlenmesine yol açtı. Deniz dibindeki canlılara da zarar veren bu kirlenmenin boyutu bilinmiyor. Çevreye yayılan atık miktarının ne olduğu bilinmiyor. Atıkların bertaraf edilmesi gereken bilimsel yöntemler uygulanıyor mu?
Öncelikle sorulması gereken soru yakıt tankerinin Balık Çiftliğinden Orkinoz Balığı yükleme işleminde ne işi var? Bu işlem ve bu tonajda geminin Balık Çiftliklerinin bulunduğu kıyıya yanaşması, teknik açıdan gemilerin yanaşma sınırına uygun mudur? Çeşme Liman Daire Başkanlığı buna nasıl izin verdi?
Böyle bir sızıntı haberi alındığında ilk yapılacak iş olan Geminin etrafının sağlam bariyerlerle kapatılması ve sızıntının önlenmesidir. Bu işlem neden geç yapıldı? Konan bariyerlerin esen kuvvetli rüzgârdan dolayı yıkıldığı söyleniyor. Sonrasında ikinci kez bariyer konuyor ve gemi Ildırı Körfezi’ne çekiliyor. Temizleme çalışmalarına başlanıyor. Ama ne kadar başarabiliyorlar? Neden önlem almakta geciktiler? Bunun sorumluları kim?
“Bariyerle Çevirme: Liman ve kıyı bölgelerde suyun durgun olması koşuluyla uygulanabilir. Dökülen petrolün etrafı yüzen boru materyaller ile çevrilir, yayılması engellenen petrol kepçeler ile temizlenir. Dalgalar bu yöntemi etkisiz kılabilir. (20. Yıl Türk Deniz Araştırmaları Vakfı: Petrol Kirliliği)
Bakın Çeşmede orkinos yetiştiricisi bir işveren kazayı ve alınması gereken önlemleri nasıl değerlendiriyor:
“BARİYER İÇİN GEÇ KALINDI
“Çeşme’de orkinos yetiştiriciliği yapan Nedim Anbar da Panama bandıralı Lady Tuna isimli geminin karaya oturmasını meclis toplantısında değerlendirdi. EBSO Üyesi Nedim Anbar, fuel oil yakıtının Çeşme Körfezi’ne yayıldığını ve bunu önlemek için çok geç kalındığını belirtti. Anbar, “Bu tür sızıntılarda geminin etrafına yayılmayı önleyici bariyerler konulmalıydı. Bu bariyerler denizin 1 metre içine kadar iner. Ayrıca birbirine 50 metre mesafeli 2 ayrı turda bariyerler döşenir ki birinden sızan diğerine yakalansın. Ama bunlar hemen o an yapılmalıydı. Biz kaza anından 3’üncü güne kadar bariyer getirin diye ısrar ettik. Sonunda geldi ama geç kalındı” dedi.
“YAKITIN 3’TE 2’Sİ DENİZİN ALTINDA
“Şu an sızıntının durdurulduğunu belirten Anbar, “Ama olan oldu. Çeşme’nin hemen hemen bütün koyları kötü durumda. Başta Dalyan olmak üzere diğer yerler de rezalet. Yakıtın 3’te 2’lik bir kısmı deniz altında ve Ildırı’dan Çeşme’ye kadar yayılmış olma ihtimali hayli yüksek. Yazın sıcaklık arttıkça bu fuel oil yüzeye çıkacaktır. Yetkililer, denizin 2 ayda temizleneceğini söylüyor. Belki yüzey temizlenebilir ama denizin altındaki kısmın bu kadar kısa sürede temizlemesi mümkün değil. Şahsi kanaatim birkaç yıl Çeşme’de turizm çok olumsuz etkilenecektir” diye konuştu. Kendisinin de orkinos yetiştiriciliği yaptığını belirten Anbar, “Hava lodosa dönmesin diye dua ediyoruz. Eğer hava lodosa dönerse orkinoslarımız komple bu kirlilik nedeniyle yok olabilir” dedi.” (Hürriyet İzmir 26.12.2016 EBSO Toplantısı)
Bakın bir biliminsanı bu konuda ne söylüyor? 30 Aralık 2016 tarihli Sözcü gazetesindeki haberin başlığı şuydu.
“Çeşme ‘de yapılan, tozu halının altına süpürmek
“Panama bandıralı Lady Tuna adlı yük gemisi 18 Aralık Pazar günü Çeşme’nin Pırasa Adası yakınlarında karaya oturdu. Gemide dört yırtık oluştu. Yırtılan bölümlerden 110 ton fuel oil denize sızdı. Hızlı ve yeterli müdahale yapılmayınca tonlarca petrol, akıntının etkisi ile kıyılara doğru yayıldı. İzmir İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, kirlilikten en çok Ildır ve Paşalimanı koylarının etkilendiğini bildirdi.
“23 Aralık’ta Çeşme Belediyesi işçileri kıyıda yüzeysel temizlik çalışmalarına başladı. 24 Aralık’ta ise MOST Denizcilik ve Çevre Hizmetleri A.Ş’ye bağlı 80 kişilik ekip temizlik faaliyetini başlattı.
“FACİA SADECE KİRLİLİK DEĞİL
“Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Enver Yaşar Küçükgül deniz faciasını Sözcü’ye değerlendirdi. Deniz Kimyası Uzmanı Küçükgül kaza sonrası müdahalenin çok geç başlatıldığını ve temizleme çalışmalarının yetersiz olduğunu söyledi. İlk yasal görevin Liman Başkanlığı’na düştüğünü söyleyen Küçükgül “İlk gün hızlı ve doğru müdahale ile denize sızan yakıtın tamamı bariyer ile hapsedilip geri kazandırılabilirdi “ diye konuştu. Felaketin görünmeyen yönüne dikkat çeken Küçükgül “Olay görünen kirlilikten ibaret değildir. Bu bir petrol hidrokarbonu. Yüzlerce organik bileşen içeriyor. Şansımızın olduğu tek şey sıcaklıkların düşük olması. Dezavantaj akıntılar ve dalgaların hakim olması. Bu nedenle geniş bir alana yayıldı. Geminin karaya oturduğu Pırasa Adası’nı merkeze alırsanız 10 km.lik bir alan etki altındadır” dedi.
“BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ
“Ekosistem açısından felaket yaşandığını belirten Küçükgül “Gözden uzaklaştırmak için yapılan temizlik çalışması bilim ve teknolojiye uygun değil. Kötü bir temizlikçinin evdeki tozları halının altına süpürmesine benziyor” ifadelerini kullandı. Küçükgül kıyıya ulaşarak kaya, taş, ve kuma bulaşan fuel oil’i basınçlı sıcak su ile yıkayıp çözelti ortamında sıyırıp almaları gerektiğini söyledi. Şu anda insanların denize girmesinin mümkün olmadığının altını da çizdi. “
Görüldüğü gibi ihmal bir değil. Buna ihmaller zinciri dersek yanlış olmaz.
Basınçlı sıcak su ile sıyırma yapıldı mı?
Hayır.
Denize dökülen atık tehikeli atık sınıfına girer. Bu toplanan atıklar hangi bertaraf tesisine gitmiştir? Bunun açıklanması gerekir. Ama Çeşme Belediyesi atıkları gönderdik demekle yetiniyor.
Gönderilen atık tesisi ve atık tonajı açıklanmalıdır. Akan yakıttan bölgede bulunan kültür çiftlikleri de zarar görmüştür. Ne kadar zarar gördüğü, zarar gören kültür balıklarının ne yapıldığı, miktarı açıklanmalıdır. En önemlisi bariyer çakılması neden gecikti? Bunun sorumluları kimlerdir? Bariyere sahip olan şirketler Çeşme’de var mıdır? Yoksa acilen Çeşmeye getirilip çakılması gerekmiyor muydu? Bunlar kamuoyuna açıklanmalıdır. Bölge çiftliklerin yer seçimi doğru mudur? Bu kadar balık çiftliği yaygınlaşması denize girenleri olumsuz etkilemeyecek mi? Toplanamayan yakıt deniz diplerindeki canlılara zarar vermeyecek mi? Bu bölgede çıkan balıklardan satışa sunulduğunda balık yiyenler zarar görmeyecek mi?..
İşte bir deniz kazası ve ortaya çıkardığı bir dizi soru, bir dizi gerçek. Alınan daha doğrusu alınmayan önlemler. Gerçekten bir ders notu…
İzmir’den Bir Yoldaş