Site rengi

Tasarım

GÖBEKLİTEPE “Tarihin 0 noktası”

06.07.2019
1.285
A+
A-

Adana’dan Bir Yoldaş

Urfa’ya 30 kilometre uzaklıkta bulunan Göbeklitepe, Urfa’nın yüksek kesimlerinden görülebilecek bir mesafededir. Göbeklitepe, “Tarihin 0 noktası ve en eski tapınağı yapanlar” diye de isimlendirilmektedir. Göbeklitepe için en uygun tabir; “Taş Çağı avcılarının gizemli kutsal alanı”, tabiridir. Göbeklitepe, bir Neolitik Dönem buluntusudur.

Neolitik Dönem, MÖ 13.000 yıllarında başlamış ve MÖ 8000 yıllarına kadar devam etmiş; Uygarlık Tarihinin geçirmiş olduğu bir devrim dönemidir. Anadolu’da neolitik dönemle ilgili başka kazı alanları da bulunmaktadır. Bunlar: Hacılar, Çatalhöyük, Canhasan, Aşıklı ve Nevali Çöri’dir.

Göbeklitepe yaklaşık 12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle’nin arasında kalan bölgede, insanoğlunun Avcı ve Toplayıcı bir yaşam biçiminden (konağından) yerleşik hayata (Tarım Konağına) geçme aşamasında yapılmış bir kutsal alan olabilir. Bu geçiş döneminde, basit ve mütevazı bir yaşam tarzıyla yetinmedikleri aksine görkemli bir dönem yaşadıkları Göbeklitepe’deki buluntulardan anlaşılmaktadır. Buradaki taş işçiliği ve taş üzerine yapılan kabartmalar, karmaşık bir düşünce yapısına ulaşıldığını düşündürmektedir. Buluntulardaki sayısal çokluk, büyük boyutlar ve anıtsallık bunu kanıtlamaktadır. Tüm bunların ışığında gelişkin bir sosyal düzenin varlığından söz edebiliriz.

Göbeklitepe’deki kazılar, ilk defa Ekim 1994 yılında Alman Klaus Schmidt ve ekibince başlatılmıştır. Her ne kadar ABD’li Peter Benedict 1963 yılında buraya gelip yüzeysel incelemeler yapmış olsa da, buranın bir Müslüman mezarlığı olabileceğini düşünerek ve mezarlıkların Müslümanlar için tabu kabul edilmesinden çekinerek herhangi bir kazı yapma girişiminde bulunmamıştır.

Göbeklitepe bir Tapınak mıdır?

Bu soru, Göbeklitepe’yi ziyaret eden çoğu insanın zihnini meşgul etmektedir. Göbeklitepe’nin Tapınak olup olmadığına karar vermeden önce, buranın fiziksel durumuna bakmak gerekir. Klaus Schmidt, henüz kazı alanında bir çevre duvarın bulunamamış olması ve üzerinde bir tavanın olup olmadığının belirlenememesi gibi nedenlerle, buranın Tapınak olarak değil de bir yapı olarak nitelendirilmesinin daha uygun olacağını belirtmektedir.

Göbeklitepe nasıl bir yapıdır?

Göbeklitepe’deki kazı alanında şimdiye kadar, A’dan E’ye kadar isimlendirilmiş bloklar ortaya çıkarılmıştır. Bu blokların içinde, 43 adet Dikilitaş bulunmaktadır. Burada dünyevi (profan) bir yaşam evi söz konusu değildir. Burada çanak-çömlek bulunamamış ve yapıların özellikleri günlük yaşam alanı gibi görünmemiştir. Bu yapıların ana ögesi “T” biçimindeki Dikilitaşlardır. Diğer unsurlar, ana öğenin dekoratif çevre unsurlarını oluşturarak yapıyı tamamlayıcı niteliktedir. T biçimli Dikilitaşların, insanı ifade ettiği açıktır. T’nin baş kısmı, insan başını tasvir etmektedir. Bu T biçimli dikilitaşların üzerinde yer yer tilki, yılan kabartmaları bulunmaktadır. Ayrıca, ilk araştırmalar sırasında, yüzeyde çok sayıda kesici delici (bıçak, vs.) alet bulunmuştur. Bunlar bazalt kayalardan yontulmuş aletlerdir. Göbeklitepe, yerleşik hayata geçiş aşamasının bir ürünüdür. O dönem insanlarının geleneksel besin bulma yöntemi olan Avcılık ve Toplayıcılığın terk edilmesini ve yerine yeni bir kültür ve teknikle besin bulma yoluna girmesini gerekli kılan koşulları, tam olarak bilememekteyiz. Ancak, Göbeklitepe’nin bu geçiş döneminin ürünü olduğunu bilmekteyiz.

 

Göbeklitepe nedir, ne değildir?

Göbeklitepe’nin Tapınak olmasa da, dinsel özelliği bulunan bir yer olduğu açıktır. Çünkü o zamana kadar hiçbir yerde bulunamayan yoğunlukta dinsel ritüellere dair buluntular vardır. Bundan dolayı Göbeklitepe bir köy yerleşkesi değildir.

Göbeklitepe’de Tanrılar değil, hayvanlar bulunmaktadır. Sebebi, burada Tanrı ve Tanrıça heykellerinin bulunamamasıdır.

Göbeklitepe’deki Dikilitaşların sayısı ve hacimleri, yapımı için çok sayıda insanın birlikte çalışmasını gerektirir düzeydedir. Bu büyük taşların ocaklardan çıkarılması, taşınması ve dikilmesi 500 ila 800 kişiye ihtiyaç olduğunu göstermektedir. 7 metre uzunluğunda ve 50 ton ağırlığındaki bir taşın onu dikenlerce, o kadar büyüklükte bir enerji sarf etmelerini gerektirmektedir. Bu enerjinin sarf edilmesi için, önemli bir nedenin olması gerekir. Tüm bunlar, o zaman diliminde burada yaşayanlar için önemli bir olayın gerçekleştiğine işaret etmektedir.

T biçimindeki Dikilitaşlar neyi canlandırıyor?

Bu taşlar, Tanrıları mı canlandırıyor yoksa atalarımızı mı?

Göbeklitepe’deki ritüel (dinsel tören), her şeyin suçlusu kötü ruh ritüelini akla getirmektedir. Bu törenlerde, kötü güçler bir tekeye bindirilip törenin sonunda çöle salınırdı. Böylece, toplumdan kötü güçler ve günahlar arındırılırdı. Klaus Schmidt, MÖ 2000’li yıllardaki Hitit yazılı kaynaklarında da bulunan her şeyin suçlusu motifinin kaynağının Göbeklitepe olduğunu düşünmektedir. Klaus Schmidt’e göre, T biçimli Dikilitaşlarda görülen yırtıcı hayvan (yılan, tilki) kabartmalarının herkes için korkutucu olması, kötülüklerin bir tekeye yüklenip çöle gönderildiği dinsel töreni anımsatacak ve temsil etmesi amacıyla resmedilmiş olabileceğini belirtmektedir. T biçimli Dikilitaşın bu töreni yöneten kişi olabileceği varsayılmaktadır.

Göbeklitepe hakkında bir başka yorum da bulunur. Buna göre bu farklı yorum, Neolitik Dönem yerleşmelerinde sıkça rastlanan Kadını betimleyen resimlerin ve dişil figürlerin Göbeklitepe’de bulunmaması bize, bereket anlamı taşıyan bu kadın betimlemelerinin ve dişil figürlerin zıttı olan yaşamın karşıtı ölüm temasını düşündürmektedir, der. Bu görüşleri destekleyen bir mezar ya da mezarlık henüz bulunmadığından, Zerdüşt dininde kutsal olan hava, su ve toprağın kirletilmesinin yasak olması, cenazenin yakılmasını ve gömülmesini yasaklıyordu. Bu sorunun bir çözümü gerekmekteydi. Çözüm, ölünün gökyüzü altında kayalıklar üzerine bırakılarak güneş gömmesi denilen leş yiyici kuşlara terk edilmesiydi. Kuşların bunu kolayca görebilmesi için, su ve bitkinin olmadığı yüksek kayalıklara ihtiyaç vardı. Bu koşullar Göbeklitepe’de mevcuttu. Göbeklitepe, Zerdüşt inançlarının ölü gömme adetlerine uygun bir yerdi. Göbeklitepe’deki kemik buluntuları büyük oranda leş kargalarına aitti.

Tüm bunların ışığında, Göbeklitepe bilinenleri ve bilinmeyenleriyle, tarihe yeniden bakmamızı sağlayan aydınlatılmayı bekleyen bir dağ kutsal alanıdır.

16 Haziran 2019

Kaynak: Schmidt, K., Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı Göbeklitepe-En Eski Tapınağı Yapanlar, çev: Rüstem Aslan, İstanbul, 2007.