Hikmet Kıvılcımlı’nın Yapı İşçileri Sendikası (YİS) için kaleme aldığı bildiri
Hikmet Kıvılcımlı
Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın kaleme aldığı bu bildiri,
Halkın Kurtuluş Partisi’nin girişimiyle dijital hale getirilen-herkesin
kullanımına açılan, Hollanda’daki Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü’nde
bulunan Hikmet Kıvılcımlı Arşivi’nden alınmıştır.
Aşağıda yayımladığımız Bildiri, Yapı İşçileri Sendikası (YİS) tarafından 16 Şubat 1968 tarihinde İzmit’te dağıtılmıştır.
YİS’in Petro-Kimya tesislerindeki 1000-1500 İşçiyi üye yapmasına rağmen, Ankara’daki bir sarı-gangster sendika (Yapı-İş Sendikası) sahte üyelikler yaparak ve ne yazık ki mahkeme kararıyla da çoğunluğu sağlamıştır.
YİS bu durumu protesto etmek için 18.2.1968 günü İzmit’te miting de düzenlemiştir.
YİS Genel Başkanı İsmet Demir, Hikmet Kıvılcımlı’nın kaleme aldığı bu Bildiri ile ilgili şunları söylemiştir Fuat Fegan’a:
“İzmit’te Mahkeme aleyhimize karar çıkardı. İşçilere bildiri ile duyurmak gerekti. Doktor’a söyledim bu yazıyı yazdı. Biz de bildiri olarak dağıttık. 13/1/1978”
Sevgili İşçi Kardeşlerimiz,
Saygıdeğer Yurttaşlarımız!
Türkiye’de demokrasi ilan edildi. Demokrasi nedir?
Gavurca bir laftır. Türkçesi Halkın iradesidir.
Halkın iradesi ne demektir?
Memleketin 1) geçimini, 2) siyasetini Halk İçin, Halkla Birlikte ve Halk Tarafından gütmek demektir.
Halk kimdir?
Şehirde işçi, köyde çalışan köylü halktır. Şimdi şehirdeyiz. Demek halk biziz, çoluk çocuğumuzla biz işçileriz halkın özü.
Sendika Politika ile uğraşmaz(!) Yalnız işçilerin geçimi ile uğraşır yani çalışmamız, yaşamamız, rızkımız, nafakamız için Sendika uğraşır(!) Siyaset sendikaya yasak edildiği için işler biraz yarım kalıyor. Biz geçim savaşında iken, ötede siyaset kendi başına kalıyor. O yüzden siyaset de yarım kalıyor.
Siyaset demek Kanun çıkarmak ve kanunu yürütmek demektir. Sendikalar Türkiye’de ne kanun çıkmasına ve ne de Kanunun yürütülmesine yardım edemiyor. Kanunu Meclis çıkarıyor.
Acaba İşçinin geçimine yarar mı?
Yarar diye çıkarıp bırakıyor. Meclisin bıraktığı yerde Kanunu Hükümet adamları ile Adliye, mahkemeler ele alıyor. Yürürlüğe geçiriyor.
Bu Kanunu yürütmek aceb halkın, İşçinin geçimine yararlı mıdır?
Memur ve Hâkim vatandaşımız yarar diye yürütüyorlar. Ama kendileri işçi olmadıkları için birçok eksiklikler, aksaklıklar oluyor.
Kanunları yapanlar da, yürütenler de insandırlar. Sizin bizim gibi insan. Yanılabilirler. İşte Sendikanın ve işçilerin bir vazifesi de, o yanlışları yollu yolu ile düzeltmek için gerekirse Hâkimlere, Hükümete ve Millet Meclisine yardım etmektir. “Yaptığınız yanlış çıktı, işçinin geçimine yaradı yahut yaramadı”, diyeceğiz ki, onlar da dikkat etsinler. Demokrasi budur.
Şimdi önümüzde böyle bir yanlış var. Kanun yürüten hâkim vatandaş bir karar almış. Ona elbet saygı duyarız. Ama o karar geçimimize dokunursa bunu temyiz ederiz. Temyiz bozuncaya dek demokrasi yollarından başka uyarılar da yaparız. Kanun o hakkı bize vermiş.
Bakın Zonguldak ne oldu?
Kanunu yürütenlerin bir yanlışı yüzünden, millet beş günde 10 milyon zarar etti. Aynı yanlışlık bizim önümüzde; bir Sayın Hâkim geldi, sahtekârlık buldu. Sahtelik olan yerde kararı veren mahkeme düzeltecek. Başka bir Sayın Hâkim, eski kararını bozamadı. Demek vicdanında bir tereddüt duydu.
Böyle bir durumda Kanunu yürütenlerin vicdanlarını aydınlatmak Halka, biz İşçilere düşer. Temyiz bozana dek biz İşçilerin geçimce ne hale düştüğümüzü Hükümet ve Hâkim görürse, vicdanını ikircilikten, tereddütten kurtarır.
Bu toplantımızın anlamı budur. Yani, biz İşçiler Demokrasiyi gerçekleştiriyoruz. Eğer biz de Kanunların bize verdiği hakları aramazsak: ağlamayan çocuğa kimse meme vermez.
İşverenin Demokrasiye ihtiyacı yoktur. Patronun parası vardır. Parasıyla her şeyi yapar. Bizim paramız yok. Ama Halkımıza, İşçi Sınıfımıza inancımız çoktur. Biz Demokrasi sayesinde iman gücümüzle para gücünü yeneceğiz.