İki Vatan Partisi
Bir de duyduk ki, Doğu Perinçek’in İşçi Partisi (İP) adını değiştirerek Vatan Partisi yapmış. İyi de, Vatan Partisi adı bu toprakların yetiştirdiği en ulu devrimci Hikmet Kıvılcımlı ile bütünleşmiştir. Ve o Doğu Perinçek’tir ki Hikmet Kıvılcımlı aleyhine 71 Faşizmi öncesinde türlü yalanlarla yapılan CIA-MİT saldırılarına, sol ortamda devrimciliğe yakışmayan ahlâksızca demagojilerle destek vermiştir. Kıvılcımlı bu yüzden Perinçek’in başında olduğu harekete “CIA Sosyalizmi” adını vermiştir. Nitekim 71 Faşizmi sonrasından bugüne “CIA Sosyalizmi” deyimini pekiştiren, haklı çıkaran pek çok kanıt olmuştur. Ve 70’lerden başlayarak Perinçek sol ortamdan tecrit edilmiştir.
Ne var ki, sol da artık eski sol değildir. Örgütsüzlüğün, 12 Eylül Faşist Darbesinin, Amerikancı Kürt Hareketinin, sosyalist ülkelerin dağılmasının, emperyalizmin Ortadoğu’daki planlarının, Soros’ların vb. vb. etkisiyle yurtsever özelliğini yitirmiştir artık sol. Emperyalist anavatanlarca çizilen doğrultuda debelenen sol görünümüne girmiştir ne yazık ki! CHP’nin başı ise Tayyipgil-Fetogil-CIA işbirliği sayesinde kotarılan kaset komplosunun ürünü TESEVci-Soroscu Kemal’le bağlanmıştır. İşte Perinçek halkımızın gözüönünde süregelen bu zafiyetten büyük ölçüde yararlanmaktadır. Şöyle:
Birincisi yurtsever özelliğini yitirmiş, köklerinden kopmuş sol, uzun süreden beri emperyalist anavatanların çizgisinde davrandığından veya halkımızın çıkarlarına duyarsız kaldığından, sol kesimde büyük bir boşluk doğmuştur. Perinçek grubu Sahte Vatan Partisi çıkışı ile bu boşluğa gözünü dikmiştir. Tabiî bir televizyon kanalı ve günlük gazete desteği de bu hedef için Perinçek ve çevresinin cesaretini artırmaktadır.
İkincisi, birinci ile ilgili bir yozlaşmadır. Sol içinde ilkeler, gelenekler, görenekler kalmamıştır. Örneğin, eleştiri-özeleştiri mekanizması devrimci ahlâkın vazgeçilemez unsurudur. Ne yazık ki bugün başta eleştiri-özeleştiri mekanizması olmak üzere, devrimci ahlâk da erozyona uğramıştır. Perinçek bu boşluktan da yararlanmaktadır. Perinçek’i iyi tanıyan Soner Yalçın gibi bilgili yazarlar bile bu gelişmeye karşı hayırhah konumdadırlar, ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, zokayı yutmuşlardır.
Ancak, en basitinden, eleştiri-özeleştiri devrimciliğin alfabesi durumundadır ve evrensel bir doğrudur. “Gerçekler inatçıdır” ve doğrular eninde sonunda ortaya çıkar. Sahtekârlıklar, göz boyamalar, yalanlar, yanıltmalar, demagojiler bir gün bunları yapan sözde devrimcilerin önüne konur. İşte bugün Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut’un yaptığı budur.
Eski solu biraz olsun bilenler bu doğruları da bilirler. Yapılan isim hırsızlığının ahlâki olmadığını görürler. Üstelik ortada herhangi bir özeleştiri olmaksızın… Nitekim öyle de oldu. Günlük basında sol eğilimli yazarlar bu isim hırsızlığına sessiz kalmadılar.
İlkin Gerçek Gündem sitesinde Gürkan Hacır konuyu “Kıvılcımlı Yaşasaydı Perinçek’e Ne Derdi?” başlıklı yazısıyla ele aldı (14 Şubat 2015). Şöyle yazıyordu G. Hacır:
“Partinin kurucusu ve doğal lideri Doktor Kıvılcımlı oldum bittim Perinçek grubuna mesafeliydi. Hatta mesafe şöyle dursun onları sol olarak dahi kabul etmezdi. Çok sert yazıları var.
“Ancak gel gelelim…
“Sol soyağacımızda hemen hemen bütün hareket, örgüt ve partilerle kavgalı ve onlar tarafından ‘sol dışı’ olarak nitelenen Perinçek ve Aydınlık grubu her ne nasılsa sola ait bütün isimleri toplamayı başarıyor.
“Örneğin bütün türevleriyle mahkemelik ve kavgalı olmasına karşın Türkiye İşçi Partisi’nin (Şu anki İşçi Partisinin değil TİP’in yani Türkiye İşçi Partisi’nin de) isim hakkının Perinçek grubunda olduğunu biliyor muydunuz?
“Doğu Bey, alır ve biriktirir.
“Şimdi sıra kendisine ağır eleştiriler yönelten Kıvılcımlı’nın Vatan Partisi’nde…
“Doktorcular buna ne diyecek göreceğiz…
“Ama Doktor Hikmet, bugün yaşasaydı, eminim pazar günkü kurultaya bakar ve şöyle derdi.
“Münafıkça çocuklar, gene tarih kalpazanlığı yapıyor”
“Sosyalist Gazetesi’nin 1970 yılında yayınlanan 19. ve 20. sayısında Perinçek Grubu ve Aydınlık çevresini “CIA Sosyalizmi Tarih Kalpazanları” ve “CIA Sosyalizmi Nasıl Yapılır?” yazılarıyla çok ağır eleştirir. Ayrıca Durum Yargılaması kitabında da yine aynı grup için “biraz münafıkça çocuklar” tanımlamasını kullanır.” (http://www.gercekgundem.com/yazarlar/gurkan-hacir/2710/kivilcimli-yasasaydi-perinceke-ne-derdi)
Oda TV’de Halit Kakınç da bu durumdan rahatsızlığını belirtti. Soner Yalçın’ın Sözcü’de iyi başlayıp aynı şekilde bitiremediği, Sahte Vatan Partisi’ni destekleyen yazısını Oda TV’de eleştirdi. Sahte Vatan Partisi çatısı altında yurtseverlerin birleşmesinin mümkün olmadığını belirtti (18 Şubat 2015):
“(…) Buradaki, Doğu Perinçek figürü ise çok önemlidir.
“Türkiye’de Sol’u en iyi bilenlerden birisidir Perinçek. Ama nasıl bir Sol’u?.. Hangi Sol’u?..
“Kimi zaman koyu mu koyu bir Maocu olmuştur. Kimi zaman Atatürkçü… Kimi zaman da, Ermeni konusunda inanılması zor derecede fanatik bir milliyetçi…
“Yıllar önce Çin’e gittiğimde (Pekin, Şanghay, Urumçi, Kaşgar) ‘Türkiye’de hâlâ Maocular var’ deyince, Çinli muhataplarım kahkahalar atarak şaka yaptığımı sanmışlardı.
“Sevgili Soner…
“Bu ittifaka kimse karşı değil… Olamaz.
“Ama inandırıcı değil.” (http://www.odatv.com/n.php?n=soner-yalcina-cevabimdir-1802151200)
Evet, Halit Kakınç gerçeği görüyor ve ittifakın neden inandırıcı olmadığını da Doğu Perinçek’e bağlıyor. Bir bakıma kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz, diyor. Aynı zamanda, Soner Yalçın’a da “senin bunları bilmemen mümkün değildir” diyerek dokunduruyor.
Çok geçmedi, Gürkan Hacır’ın yukarıda aktardığımız yazısına Aydınlık Gazetesi’nde Sahte Vatan Partisi Basın Bürosu Başkanı Tevfik Kadan “Gürkan Hacır Vatan Partisi’ne Saldırdı Yanıt Gecikmedi” başlıklı yazı ile cevap verdi (19 Şubat 2015). Şöyle yazıyordu:
“Mustafa Kemal’in Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni, Kıvılcımlı’nın ve Perinçek’in Vatan Partisi’ni aynı geleneğe koyuyoruz. Hepsi Namık Kemal’in Vatan Kasidesi’ni okudular. Hakikat uğruna yanmayı göze aldıklarını biliyoruz. Vatan davası 100 yıldır devam ediyor.
“Birbirine zıt görüşlü iki insan karşılaştığında aralarında bir tartışma başlıyor. Her biri, bir diğerinin tezini çürütmeye çalışıyor. Tezlerin bu karşılıklı çarpışması, zamanla tartışmayı körükleyip, gerçeğe olan ilgiyi kışkırtıyor. Dolayısıyla her diyalog, diyalektiktir diyoruz.” (http://www.aydinlikgazete.com/politika/gurkan-hacir-vatan-partisine-saldirdi-yanit-gecikmedi-h63315.html).
Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir savunma!
Birincisi, Perinçek’in Kıvılcımlı’nın sağlığında yaptığı, geleneğe, göreneğe, devrimci ahlâka sığmaz. Yaptığı, yazının başında da belirttiğimiz gibi, bir eleştiri değil, çamur at izi kalsın çirkefliğidir. Üstelik Kıvılcımlı’ya karşı yapılan CIA-MİT saldırıları ile eşzamanlı olarak… Bugünse hiçbir özeleştiri veya düzeltme yapmaksızın, Kıvılcımlı’yı ve Kıvılcımlı’nın bazı tezlerini savunur durumda.
İkincisi, Perinçek, 15 Şubat 2015 tarihli Genel Kurul konuşmasında, 150 yıl önceki Namık Kemal’lere kadar giderken burnunun dibindeki Kıvılcımlı gibi bir ulu dağı atlıyor. Tabiî ki, bilinçli olarak. Dolayısıyla yukarıdaki savunma tutarlı değildir.
Kaldı ki, Sahte Vatan Partisi’nin Başkanlık Kurulu’nda Hasan Korkmazcan ve Yaşar Okuyan gibi pisliğe batmış ve arınması zor, halk düşmanı burjuva siyasetçileri de yer alıyor. Bu isimler bugün koltuk sahibi olamadıklarından şimdi Tayyipgil’e karşı esip gürlüyorlar, kulağa hoş gelen sözler söylüyorlar. Tayyip bugün dese, gelin sizi milletvekili yapayım, koşa koşa giderler. Birlik denerek iflah olmaz gericilerle düşüp kalkmak, halka karşı başka bir ihanet içinde olmaktır.
Gerçek Vatan Partisi’ne gelince, Demokrat Parti terörüne karşı cesur, cansiparane bir legal çıkıştır gerçek Vatan Partisi. İstanbul’un yoksul işçi semtlerinde dinle afyonlanarak karın tokluğuna sigortasız çalıştırılan işçi yığınlarını uyarma ve devrime götürme çıkışıdır. Kurucularının da büyük kesimi fabrika cehennemindeki işçilerdir, yoksul halk kesimlerinden gelen emekçilerdir. Kıvılcımlı kendisi de devrime yaşamını adamış bir işçi çocuğudur. Bu yönüyle Vatan Partisi o zamana kadarki sol girişimlerden epeyce farklıdır; bugünkü Sahte Vatan Partisi’nin Kıvılcımlı’nın deyişiyle “sosyalist beycikler”inden haydi haydi farklıdır (bu konuda Perinçek zokasını yutmuş iyi niyetli yurtsever insanlarımızı şimdilik bu benzetmenin dışında tutarız). İşçilerle bu derece sıkı bağı olan tek devrimci harekettir. Bu bakımdan da kutsal bir devrimci mücadeledir Vatan Partisi çıkışı. Kıvılcımlı’nın ünlü Eyüp Konuşması, bu mücadelenin ürünüdür. Gericiliğin elindeki din silahı konu edilir, tıpkı bugünkü Tayyipgil ve Fetogil gibi din bezirganlığı yapanların gerçek Müslüman olmadığı vurgulanır. Ve çözüm olarak da Türkiye için ayakları yere basan, gerçekçi bir Demokratik Devrim Programı konur. Bu yüzden Vatan Partisi Amerikancı DP iktidarının yüreğine korku salmış ve alelacele kapatılmıştır.
Vatan Partisi Programı’nda şu pasaj yer alır ve bugünkü gelişmeler için önemlidir:
“Demokrasimizin bugünkü temeli, Kuvayımilliyeci geleneğimizin son yadigârı olan ANAYASAMIZ’dır. Gelişigüzel değiştirilmekten ziyade, ilk ruhuna sadık kalınarak uygulanmasını bekliyen Anayasamıza göre:
“Milliyetçiyiz: Mukadderatımıza tek yabancı karıştırmayağız.
“Devletçiyiz: Pahalı devletin yerine, vatandaşa iş bulmayı birinci vazife bilen ucuz devleti geçireceğiz.
“İnkılâpçıyız: Her türlü maddî sömürüyü kaldıracağz.
“Lâyikiz. Her türlü manevî sömürüyü kaldıracağız.
“Halkçıyız: Osmanlı artığı bezirgan ve hacıağa oligarşisinin önderliği yerine, çalışan çoğunluğumuzun önderliğini tutacağız.
“Cumhuriyetçiyiz: Halk tarafından, halk için İdare, ve Kültür sistemleri kuracağız.
“Parolamız: Hür, kuvvetli, bahtiyar Türkiye’dir.” (Vatan Partisi Tüzüğü ve Programı)
Şimdi Perinçek, 15 Şubat 2015 tarihli Genel Kurul konuşmasında ne diyor, ona bakalım.
“Parolamız vatan, işaretimiz emek ve namus.
“Mustafa Kemal Atatürk’ün, büyük devrimci önderimizin Anayasamızın başına yazarak bıraktığı büyük Altı Ok programı var. Programımıza sonuna kadar güveniyoruz ve büyük Türk Milleti’nin, milliyetçilerini, halkçılarını, sosyalistlerini, Namık Kemaller’den Mustafa Kemaller’e büyük devrimimizin programı olan Altı Ok’ta bütün milletimizi birleşmeye çağırıyoruz. İşte bu programla yürüyoruz.” (http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/dogu-perincek-parolamiz-vatan-isaretimiz-emek-ve-namus-vatan-partisinde-birlesiyoruz-h50007.html)
Bilimde de, siyasette de kendinden önce söylenenler varsa buna atıfta bulunursun. Bilim ahlâkı da, devrimci ahlâk da bunu gerektirir. Ama kişi böyle yapmayıp kendinden önce söylenenleri ve yapılanları doğrudan kendi ürünüymüş gibi sunarsa, bu sahtekârlığa veya hırsızlığa girer. Demek ki, hırsızlık sadece parti ismini aşırmakla kalmıyor!
Keşke Kıvılcımlı’yı içtenlikle anlayabilse, tahrif etmese. Kıvılcımlı bir sistemdir. Bazı görüşlerini cımbızla çekip almak ve yararlanmak, tıpkı geçmişte yaptığı sözde eleştiriler gibi, bir işe yaramaz. Hatta devrimci harekete zarar verir.
Perinçek, şimdi bazı doğruları çekip alıyor ama yanı sıra bu doğruları çok daha büyük yanlışlarla harmanlıyor. Böylece doğruların yanlış gibi görülmesine yol açıyor veya inandırıcılığını zayıflatıyor. Ayrıca, halktan kopuk bir aydın hareketi, Sahte Vatan Partisi. Özveriyle halk mücadelesi yürütecek bir kadro da yok ortada. Ayrıca, Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kürt Sorunu’nda bakış açısı MHP bakış açısından farklı değil, şoven. Bir yıldan beri, tek taraflı olarak Feto’ya saldırıp Tayyip’e dokunmamak taktiği de cabası. Böyle bir harmanlama muhalif güçleri bir araya getiremez, getirdi görünse de kalıcı olmaz, geçici olur. Bir araya gelenleri de iğdiş eder.
Özetle, iki Vatan Partisi olmuştur. Bunlardan Perinçek ve ekibinin yönettiği sahtedir. Gerçek Vatan Partisi’nin karikatürleştirilmesidir. Bu büyük devrimci Hikmet Kıvılcımlı’ya sinsice yapılan yeni bir saldırıdır. Tabiî gerçek devrimcilere de…