Site rengi

Tasarım

Yeni DİSK’çilerin düzenlediği DİSK Genel Kurulu’nda Nakliyat-İş’in Militan Devrimci Sendikacılık Bayrağı dalgalandı!

21.02.2020
583
A+
A-

Hepimizin bildiği gibi DİSK’in 16. Genel Kurulu 14-15-16 Şubat’ta yapıldı. 13 Şubat’ta ise DİSK’in kuruluşunun 53. yılı kutlandı. DİSK, bugünü de içine alacak şekilde dört günlük bir program gerçekleştirdi.

Basından takip ettiğimiz kadarı ile DİSK bu yıl kuruluş yıldönümünü yurt dışından gelen sarı sendikacılarla, kapalı salonlarda, kitap tanıtımı ve kokteyllerle kutladı. Buradan başlarsak; her yıl gittikçe azalan inanç, coşku ve samimiyetsizlikle kutlanan DİSK’in kuruluş yıldönümü bu yıl salonlara hapsedildi. Fabrikalardan, direnişlerden, grevlerden işçiler-emekçiler yoktu. Oysaki 13 Şubat 1967’de DİSK’i kuranlar fabrikalardan, sanayi işyerlerinden, grevlerden, direnişlerden gelen işçilerdi. Umarız ki gelecek yıl bu kutlama, alanlara taşar ve coşkulu, inanç dolu bir eyleme dönüşür. Sadece Umarız!!!!

Diğer önemli bir konu ise DİSK’in Genel Kurulu ve seçilen yönetimi. Yine bildiğimiz gibi seçilen yönetim birkaç değişiklikle geçen dönemin bir benzeri oldu. Genel Başkanlığa Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yeniden seçildi ve Birleşik Metal-İş, Genel-İş, Tekstil, Lastik-İş, Sosyal-İş ve Gıda-İş Başkanları da yönetim kuruluna seçildiler.

Kimsenin seçildiği görevde, mevkide gözümüz yok ancak bir iki kelamımız olacak DİSK’in Genel Kurulu’na ve yeni seçilen yönetimine.

 

Nakliyat-İş’in tavrı… Direnişçi Kadın İşçi Kader İpek Altınbulak’ın Başkan Adaylığı

Coşkusuz, işçiden uzak, eleştirinin özeleştirinin olmadığı, sıradan prosedür yerine gelsin havasında geçen DİSK Kongresi’ne coşku, heyecan ve renklilik getiren; farklılık yaratan Nakliyat-İş Sendikası oldu. Divan Başkanı Rıdvan Budak’ın söyleyişiyle “mücadeleci, çizgisi farklı ve DİSK’liliğinden asla şüphe edilemeyecek” Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nun ve Real Direnişi’nin kadın öncülerinden Kader İpek Altınbulak’ın konuşmaları kongreye damgasını vurdu.

Ali Rıza Başkan DİSK yönetimini ve bazı sendikaları açıktan eleştirdiği (örneğin, yetkili olduğu Metro AG işverenine “Real İşçilerinin Tazminatlarını ödemelisin” deme cesaretini gösteremeyen Sosyal-İş’in işveren yanlısı tutumunu eleştirdi ve bu tutumu sarı sendikacılık olarak nitelendirdi), somut değerlendirmeler yaptığı konuşmasında; Arzu Çerkezoğlu ve yönetimin DİSK’i temsiliyetten ve sınıf mücadelesinden uzakta kaldıklarını somut örnekleriyle ortaya koydu. Oluşacak yeni yönetiminin oluşturduğu birlikteliğin DİSK geleneklerine ve ilkelerine uymayan bir birliktelik olduğunu, DİSK’i daha da geriye götüreceğini, Arzu Çerkezoğlu’nun başkanlığı hak etmediğini; bu nedenle de bir tavır, bir alternatif olarak Direnişçi Kadın İşçi Kader İpek’i DİSK Genel Başkanlığına aday gösterdiklerini açıkladı.

30 aydır Nakliyat-İş öncülüğünde süren Real Direnişi’nin kadın öncülerinden Kader İpek Altınbulak, DİSK Genel Başkanlığına adaylığını açıkladığı konuşmasında, “30 aydır tazminatları gasp edildiği için tüm zorluklara ve baskılara karşın direndiklerini, DİSK’in kendilerini bir kez olsun ziyaret etmediğini” belirtti ve “Parababalarına ve Sarı Sendikacılığa karşı mücadele etmek için, Devrimci Sendikacılık yapmak için aday olduğunu” ilan etti.

Tabiî bu konuşmalar, yukarıda da belirttiğimiz gibi, sönük geçen kongreyi bir anda canlandırdı. Coşkuya, heyecana ve ilginin artmasına neden oldu.

 

DİSK’in içinde bulunduğu durumum çarpıcı bir şekilde yansıması

Kürsüye çıkan bütün sendika başkanlarının konuşmalarında Amerika’yı yeniden keşfedip; işçilerin sorunları var, zor günlerden geçiyoruz, dedikten sonra hiçbir çözüm önerisi getirmediği, hiçbir somut karar alınamayan DİSK Genel Kurulu, ne yazık ki krizin bedelini ödeyen İşçi Sınıfı için umut olmaktan çok uzaktaydı. Delegeler, işçiler söz almadığı gibi konuşanlar da, yukarıda ifade ettiğimiz gibi Ali Başkan ve Kader İpek Altınbulak dışında, yönetime ilişkin, geçmiş döneme yönelik hiçbir eleştiri yapmadı. Yani onlara göre yönetim çok iyi çalışmıştı, hiçbir eksiklik yoktu.

Yeni yönetimde görev alan sendika yöneticilerinin yaptıkları konuşmalarda ise,“sendikalar faciasının yaşandığına”, İşçi Sınıfının Parababalarına karşı mücadelesini kuşatma altına almış sarı sendikacılığa karşı bir tek sözcük bile yer almadı.

Kısacası, kongrede iki farklı taraf ortaya çıktı: Nakliyat-İş ve diğer sendikalar…

Yine belirtelim ki, Ali Rıza Başkan’ın doğrudan ve net eleştirilerini,kaçamak cevaplarla geçiştirmiş oldu Arzu Çerkezoğlu.

Böyle bir DİSK İşçi Sınıfımıza umut olabilir mi?

Eleştirilmeyen, özeleştiri vermeyen bir DİSK yönetimi İşçi Sınıfının derdine derman olabilir mi?

Fabrikalardan, sanayi işyerlerinden, alanlardan, meydanlardan, mitinglerden kaçarak salon toplantılarına hapsolan bir DİSK İşçi Sınıfına umut olabilir mi?

  1. Genel Kurulunuzun tanıtımında “Emeğin Türkiye’si” diyerek bütün Marksist-Leninist literatürü altüst ettiniz.

Genel Kurul’da konuşma yapan siyasetçilerden CHP Genel Başkanına, CHP’li belediyeler neden DİSK üyesi işçileri işten atıyor, diye sorabildiniz mi?

Marks’ın; “Dünyanın bütün işçileri birleşin” sloganını bir işçi Genel Kurulunda değiştirme cüretini gösteren ve “Dünyanın bütün demokratları birleşin” diyen Sorosçu Kılıçdaroğlu’na karşı çıkabildiniz mi?

DİSK Başkanlığından CHP milletvekili olan eski ve yeni vekillere, örneğin Kani Beko’ya sordunuz mu işçiler için TBMM’de neler yaptığını?

Hayır.

Çünkü sayın başkan, sizde o yolun yolcusu olma niyetinde olan bir başkansınız. Kendi çıkarlarınızı İşçi Sınıfının çıkarlarının önünde tutuğunuz için hesap soramazsınız.

Ama Başkanlar Kurulu kararı ile işçi sendika düşmanı Parababaları örgütü Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK)’in  “Birlikte Mümkün Türkiye” sloganıyla yaptığı toplantıya  sarı gangster Türk-İş, Hak-İş ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanının da katıldığı o malum toplantıya koşa koşa gittiniz.

İşçilere, emekçilere sefalet ücretini reva gören, işçilerin kıdem tazminatına göz koyan, işsizliğin mimarı Bakanla TİSK’le, TÜRK İş’le HAK-İŞ’le siz hangi sorunu çözmeye, hangi Türkiye’yi kurtarmaya gittiniz?

  1. Genel Kurul’da DİSK Genel Merkezinin Ankara’ya taşınması için aldığınız kararla, DİSK’in Tarihine, mücadele Geleneğine bir kez daha ihanet ettiniz. İşte bu yüzden siz ve ekibiniz DİSK’i yönetemezsiniz. DİSK’in ilkelerine, mücadelesine sahip çıkamazsınız.

DİSK’in Kuruluş Bildirgesinde yer alan “Emperyalizmin, devletimizin ve milletimizin hayatına yeniden kastetme çabalarının arttığını ve bir avuç aracının, kapkaççının ve sömürücünün bu çabalara katıldığını gören bizler büyük Atatürk’ün daha 1921 de ilan ettiği gibi “bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı” savaşmaya ant içmiş sendikacılarız” sözüne bugün nasıl sahip çıkıyorsunuz?

İşçiler, işsizlik ve pahalılık cehenneminde inim inim inlerken, işsizlikten, parasızlıktan, çaresizlikten her geçen gün intiharlar artarken sahi siz ne demek istediniz DİSK Genel Kurulu’nda?

DİSK’in kuruluşu sonrası, üye sayısını üç yılda yüz binlere çıkartan DİSK’e bağlı sendikaların bugün üye sayısı dibe vurmuş durumda.  Emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin DİSK’in büyümesini engellemek ve önünü kesmek için yasa çıkartan hükümete karşı 15-16 Haziran Şanlı Direnişi’ni yaratan DİSK nerede?

500 bin emekçi ile 1 Mayıs’ı kutlayan, Taksim Meydanı’nda şehitler veren o şanlı DİSK nerede?

DİSK’in kurucularından olan, DİSK’i büyüten, grevden greve koşan, tutuklanan ve faşist bir saldırı sonucu katledilen, 15-16 Haziran Direnişi’nin öncülerinden Kemal Türkler ve diğer mücadeleci, direngen sendikacılardan olan Abdullah Baştürk, Necmettin Giritlioğlu, İsmet Demir gibi sendikacılar İşçi Sınıfı davası uğruna bedel ödediler.

Onların verdikleri mücadeleye benzeyen bir örnek anlatabilir misiniz bize?

Ancak Genel Kurul’da yaptığınız gibi masal anlatırsınız…

Bu yüzden; Kemal Türkler’leri, Abdullah Baştürk’leri, Kenan Budak’ları, mücadelemizde yaşatıyoruz diyemezsiniz. Çünkü olmayan bir mücadele ile bunu yapamazsınız.

Asgari ücretle ilgili bildiri dağıtmak, 1 Mayıs’ı Parababalarının ve iktidarın izin verdiği yerde kutlamak, Taksim’den vazgeçmek, yazılı basın açıklamaları yapmak mücadele yapmak değildir.

Eylemden eyleme koşabiliyor musunuz, ülkenin en ücra köşesinde haksızlığa uğrayan nerede bir işçi varsa sahip çıkabiliyor musunuz?

Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu Genel Kurulda DİSK Genel Başkanına ve yönetimine sordu; Nakliyat-İş üyesi Tüvtürk Muğla, Şanlıurfa/Polçak, Eskişehir/Reysaş, Kütahya/Han İşçileri aylardır direnirken; İstanbul’da aylardır direnişte olan ve işkolunda olmadığı halde sahip çıktıkları, gasp edilen kıdem tazminatları için direnen, aynı zamanda sarı sendikacılığa karşıda mücadele eden Real, Uyum/Makro ve Uzel İşçilerini bir kez bile aradınız mı, ziyaret ettiniz mi diye.

Biz de soruyoruz:

İşçilerin gasp edilen tazminatları için yetkililerle, işveren sendikaları ile bu olayları çözmek için bir girişiminiz oldu mu?

Her konuşmalarında birlikten ve dayanışmadan bahseden DİSK üyesi sendikalardan kaç tanesi ziyarete geldi, dayanışmada bulundu?

Sonuç olarak; belirttiğimiz gibi kongrede iki taraf ortaya çıkmış oldu:

Bir tarafta gerçek Devrimci Sınıf Sendikacılığını temsilcisi ve DİSK’e sahip çıkan Nakliyat-İş.

Bir tarafta da gittikçe DİSK’in ilkelerinden ve mücadele geleneğinden uzaklaşan, sarılaşan diğer sendikalar.

Söz çok. Sayfalar yetmez hepsini anlatmaya. DİSK bugün ne yazık ki konfederasyonu salonlara hapsetmeye çalışan, alanlardan, mücadeleden, İşçi Sınıfından uzaklaştıran bir zihniyetin elinde. Bu zihniyet de CHP ve HDP zihniyetidir. Yeni seçilen yönetim ne yazık ki mücadeleden, İşçi Sınıfından uzak, uzlaşmacı, teslimiyetçi bir dönemi garantilemiş durumda. Ne yazık ki bu haliyle DİSK, İşçi Sınıfı temsiliyetini, İşçi Sınıfının umudu olma özelliğini kaybetmiştir.

İşçilikten gelmeyen, işçinin halinden anlamayan bir insanın, mücadele içinde bir ömür geçirmiş gerçek işçi liderleri dururken hatta onları hile ve düzenle saf dışı ederek, DİSK’in başına getirilmesi ahlâkla, namusla, vicdanla ve insanlıkla bağdaşabilir mi?

Heyecanı kaybolmuş, inancı zayıflamış genel başkanlardan oluşan bir DİSK yönetiminden ne bekleyebiliriz?

Kendi sendikalarını bir adım öteye taşıyamamış, var olan örgütlü işyerleri ile günü kurtarmaya çalışan genel başkanlardan ne bekleyebiliriz?

Sarı gangster sendikalarla (Türk-İş-Hak-İş), Parababası işveren sendikaları ile DİSK’i aynı kareye koyanlar İşçi Sınıfına hesap vereceklerdir.

DİSK özüne dönmelidir. Devrimci sınıf sendikacılığı ile kuruluş bildirgesinde yer alan, tüzüğünde yer alan özüne dönmelidir. Ancak bu şekilde İşçi Sınıfını temsil edebilir.

DİSK’i bu temsiliyetinden uzaklaştırmak isteyenler başaramayacaklardır. Çünkü bizler İşçi Sınıfına inanan devrimciler olarak, İşçi Sınıfının kendi bağrından devrimci, İşçi Sınıfından yana adaylar çıkartacağına ve DİSK’in bu teslimiyetçi yönetimini, zihniyetini alaşağı edeceğine inanıyoruz. Tıpkı bu Genel Kurul’da bu teslimiyetçi yönetimin karşısına Real Direnişçisi Kader İpek Altınbulak’ı aday çıkartan ve 25 oy alan Nakliyat-İş gibi.

Küba Devrimi’nin önderi Ernesto Che Guevara’nın dediği gibi;“Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.”

DİSK yönetimi de bugün ne yazık ki bu yönetim kadrosu ile birçok şeyden vazgeçmiştir.

Ancak İşçi Sınıfına inananlar, devrimci sınıf sendikacılığı yapanlar ve vazgeçmeyenler değiştirecek, özüne döndürecektir DİSK’i.

 

İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!

Yaşasın DİSK!

Yaşasın Devrimci Sendikal Mücadelemiz!

İşçiyiz Haklıyız Yeneceğiz!

21.02.2020

 

Halkın Kurtuluş Partisi
Merkezi İşçi Örgütleri Komitesi