2016 yılında da iş güvenliğinde karanlık tablo
Bir yılı daha bitirdik. İçinde yaşadığımız bu Parababaları düzeninde her geçen yıl bir öncekine göre daha büyük acılarla yüklü oluyor. İşsizlerimizin sayısı, iş cinayetlerinin sayısı, iş cinayetlerinde katledilen insanlarımızın sayısı her geçen yıl çoğalıyor. İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı ile ilgili yasa 2012 yılında yayımlandı. Buna bağlı olarak da İş Güvenliğiyle ilgili yönetmelikler çıkarıldı. Daha önceki mevzuatta yer alan İşçi Sağlığı kavramı yerine, yani işçi odaklı yaşam yerine iş sağlığı kavramı getirildi. İşçi değil iş ve işletme ön plana alındı Parababaları ve onların kâr düzeninin bekçisi mevcut iktidar tarafından.
Yasa ve yönetmeliklerle büyük umutlar bağlanan yeni “İş Güvenliği” mevzuatı uygulamada bir adım bile ileriye gidemedi. Sadece Soma’da bir gecede 301 maden işçisi kardeşimiz diri diri yerin metrelerce altına gömüldü, Soma Holding tarafından. Torunlar İnşaat’ın Mecidiyeköy’deki inşaatında işçileri taşıyan asansör 32’nci kattan düşerek zemine çakıldı. 10 işçi kardeşimiz feci şekilde can verdi. İş cinayetlerinin ardı arkası kesilmedi anlayacağınız. İşçilerimiz onar yüzer katledildiler. İş Güvenliği Yasasıymış, ilgili yönetmeliklermiş, vız geldi Parababalarına. İşçi sağlığı için yatırım yapmak, para harcamak mı, ne mümkün. Varsın ölsünler, biri gider bini gelir onlar için.
Onların kâr düzeninin bekçiliğini-savunuculuğunu yapan iktidar da görevini iyi yaptı tabiî. Hakkını yememek lazım(!) İşçilerin iş cinayetlerine kurban gitmesi karşısında kılını kıpırdatmadı. Aynı işçi ekmeğini bir lokma daha büyütebilmek, insanca çalışma koşullarına kavuşabilmek için sendikada örgütlendiği anda kendisini kapının önünde buldu. Güya sendikal örgütlenme hakkı Anayasayla güvence altına alınmıştı. Ama sonuçlara bakınca görülen o ki, Parababaları kendi yasalarına bile uymuyorlar, işlerine gelmediği sürece. AKP İktidarı tık demez bu duruma. Çünkü onlar bu düzenin gönüllü bekçisidir. Onların varlık sebebidir bu.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünyada her yıl ortalama 270 milyon iş kazası meydana geliyor. Her gün ortalama 5 bin işçi, yılda 2 milyon işçi ölüyor ve 160 milyon işçi meslek hastalığına yakalanıyor. SGK verilerinden 2014 yılı verilerine erişebiliyoruz. 2014 yılında iş cinayetleri sonucu yaşamını kaybeden sigortalı işçi sayısının 1626 olduğunu görüyoruz. Veri sadece sigortalı işçileri kapsıyor. Kayıt dışı çalışan işçileri de saydığımızda aslında iş cinayetlerinin aramızdan çekip aldığı işçi kardeşlerimizin sayısının çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Ayrıca farklı kaynaklardan 2016 yılında en az 1970 işçinin yaşamını kaybettiğini öğreniyoruz.
Ayrıca iş güvenliği üzerine özel çalışma yapan bazı kurumların yaptıkları çalışmaya göre, 2016 yılında uzun çalışma süreleri sebebiyle 217 işçi kalp krizi ya da beyin kanaması nedeniyle de yaşamını yitirmiş. Haftada 60 saat ve üzeri çalışma ve aşırı iş yükü buna sebep oluyor.
Bundan daha da acı olansa, çocuk işçi ölümleri. Çocuklarımız için iyice güvensiz bir ülke haline gelen ülkemizde, tüm halkımız gibi çocuklar da en zor günlerini yaşıyor.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi, İş Güvenliği ile ilgili çıkarılan yönetmeliklerde çocuk işçilerle ilgili özel düzenlemeler var. Ancak yine söyleyelim, AKP’giller kendi yasalarına bile uyma gereği duymuyor.
Çocuk işçiler kayıt dışı ve çalıştırılmamaları gereken ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. AKP’nin bir önceki Çalışma Bakanı Faruk Çelik, 2002-2014 yılları arasında 127 çocuğun çalışırken yaşamını yitirdiğini açıklıyor. İş Güvenliğiyle ilgili araştırmalar yapan farklı kaynaklar, son dört yılda en az 232 çocuğun iş cinayetlerinde katledildiğini açıklıyor.
Öte yandan Ortaçağcı gericiliğin eğitim kurumlarındaki beyin sömürüsü, istismarlar, katliam gibi yurt yangınları ve buna benzer olaylar çocuklarımızı inim inim inletiyor.
Ülkemiz yaklaşık 3 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. AB-D Emperyalistlerinin IŞİD maşasının Yurtsever Beşşar Esad yönetimine karşı yürüttüğü haksız ve kanlı savaştan kaçan Suriyeli mültecilerin büyük çoğunluğu ülkemizde bulunuyor. Gelenler, kendi halkının çalışabilir nüfusunun neredeyse yüzde ellisinin işsiz olduğu bir ülkede buldular kendilerini. Suriyeli mültecilerle birlikte işsizlere yeni işsizler eklendi. Bunun üzerine Suriyeli çocuklar çalıştırılmaya başlandı-çalıştırmak zorunda kaldı aileler çocuklarını. Son yıllarda çocuk işçi ölümlerine baktığımızda Suriyeli çocukların da bu acı tabloda giderek artan sayıda yer aldığını görüyoruz.
Ülkemiz insan hayatının sistematik olarak yok sayıldığı ve yok edildiği bir ülke haline dönüştürüldü, AB-D Emperyalistleri ve onların yerli işbirlikçisi Ortaçağcı AKP’giller tarafından. Bu AKP’giller; “camilerde imamlara, iş güvenliğinde tedbirleri abartmak Allah’a güveni sarsan bir davranıştır”, diye Cuma hutbesi yaptıracak denli Parababalarına, işverenlere dost, İşçi Sınıfına ve Emekçi halklarımıza düşmandır.