Dedenin Dedikleri Beşinci Ders: Tek Tek İşçinin Boynu Kıldan İnce
Hikmet Kıvılcımlı
Halkın Kurtuluş Yolu Gazetesi’nin notu:
Sosyalist Gazetesi’nde yayımlanan“Dede Hande” imzalı, “Halk Dersleri-
Dedenin Dedikleri” başlıklı “Öğreti”ler Sosyalist Gazetesi’nin 8 Aralık 1970
tarihinde yeniden yayım hayatına atılmasıyla birlikte yayımlanmaya başlar.
“Öğreti”ler Hikmet Kıvılcımlı’nın kısa (not tarzındaki) yazılarıdır. Biz de Kıvılcımlı
Usta’nın bu tarzına uyarak her sayımızda bir “Öğreti”yi yayımlayacağız.
Yazılar, 8 Aralık 1970 yılında başlar, 13 Nisan 1971 yılındaki 24’üncü sayıda
sonlanır. (Bazı sayılarda yayımlanmamıştır.) “Öğreti”ler tamamlanmamış
görünüyor. Kaldı ki, 27 Nisan 1971 tarihli 25’inci sayıyla da Sosyalist Gazetesi
12 Mart Faşizmince yasaklanır. Yayımı durdurulur. Hikmet Kıvılcımlı da idam
fermanıyla aranmaya başlar…
İşte aşağıdaki yazıların tarihçesi budur…
“Öğreti”leri, eksik de olsa yayımlamayı, yeni kuşaklara aktarmayı bir
görev bildik. Hele de İşçi Sınıfımızın Örgütlenme-Grev-Direniş mücadelesinin
yükseldiği şu günlerde…
Sevgili İşçi Kızlarım, Oğullarım, Torunlarım;
Sizi pamuğa benzetirim ben. Sıcak Adana, Ege tarlalarında açan, güneşe karşı ak ışık gülüşlü pamuk gibisiniz. Tek tek olmazsınız. Bir kozanın pamuk tüyleri nasıl hep bir arada iseler, siz işçiler de öylesiniz. Her işyerinde onlarcanız, yüzlerceniz, binlerceniz bir arada bulunursunuz.
Şöyle bakınca hem çokluksunuz, hem yumuşacıksınız. Yüzünüz, bininiz birden tutulsa, elde kalıverirsiniz. Üfürülse uçacak kadar yeğniksiniz. Yüzlerceniz çekilse, kopu kopuverirsiniz. Uzaktan, hiç dayanıksız gelirsiniz insana.
Pamuk da öyle değil midir? Sertçe ellemeye gelmez. Yatışır, eğilir. Sertçe esen yel bile onun her telini uçurur, örseler, kırar atar. Bir saman çöpü pamuk telinden bin kez daha dayanıklıdır. Pamuk tüyceğizinin boyu da birkaç milimi güç geçer. Tutsan kaçar. Bıraksan uçar.
İşte, teker teker, siz işçiler de tıpkı öylesiniz. Tek tek çalışma gücünüzden başka tutamağınız kalmamıştır. İşgücünü ise işletmek başkalarının keyfine kalmış. İsterse, seni çalıştırır, dilerse kapı dışarı eder. Güç var. İş yok. Yürekler acısı durum. O yüzden insanlar içinde her insanımızdan daha cılız kalır işçi, büsbütün çaresiz düşer.
Bir gün işe gitmeseniz ne yersiniz? Nerede kalırsınız? İşten atıldınız mı, tek başınıza hiçbir şey yapamazsınız. Çoluk, çocuğunuzla açlıktan kırılırsınız. Hastalansanız, ilaç değil, bir kaşık çorba veren bulunmaz. Ölseniz, kefen paranız çıkışmayabilir.
En fakir köylü, bir karış toprağı ile yarım öküzü varsa, ağaçtan saban yontup, yiyecek arpasını, mısırını edinmek için çalışabilir. Siz işçilerin bir mezarlık toprağınız için bile şehir belediyesine para ödemeniz gerekir.
En züğürt esnaf, elindeki çürük çarık aygıtı ile bir köşeye siner. İşgücünü kullanarak ufak tefek bir şeyler becerebilir. İyi kötü bir ürün yaratabilir. Tek başına kuru ekmek parasını olsun çıkarmanın yolunu bulur. Siz işçilerin teker teker, ne bir dükkâncığınız bulunur, ne iş çıkaracak aletiniz kalmıştır.
Onun için feleğin önünde boynunuz kıldan incedir…
Niçin?
(Sosyalist, Yıl: 1, Sayı: 5 (12),
5 Ocak 1971, Sayfa: 6)