Site rengi

Tasarım

Halk Dersleri Dedenin Dedikleri Dördüncü Ders: İşçi Milletin Gözünü Açıyor

01.02.2025
159
A+
A-

Hikmet Kıvılcımlı

Halkın Kurtuluş Yolu Gazetesi’nin notu:
Sosyalist Gazetesi’nde yayımlanan “Dede Hande” imzalı, “Halk Dersleri
Dedenin Dedikleri” başlıklı “Öğreti”ler Sosyalist Gazetesi’nin 8 Aralık
1970 tarihinde yeniden yayım hayatına atılmasıyla birlikte yayımlanmaya
başlar. “Öğreti”ler Hikmet Kıvılcımlı’nın kısa (not tarzındaki) yazılarıdır.
Biz de Kıvılcımlı Usta’nın bu tarzına uyarak her sayımızda bir “Öğreti”yi
yayımlayacağız.
Yazılar, 8 Aralık 1970 yılında başlar, 13 Nisan 1971 yılındaki 24’üncü sayıda
sonlanır. (Bazı sayılarda yayımlanmamıştır.) “Öğreti”ler tamamlanmamış
görünüyor. Kaldı ki, 27 Nisan 1971 tarihli 25’inci sayıyla da Sosyalist Gazetesi
12 Mart Faşizmince yasaklanır. Yayımı durdurulur. Hikmet Kıvılcımlı da idam
fermanıyla aranmaya başlar…
İşte aşağıdaki yazıların tarihçesi budur…
“Öğreti”leri, eksik de olsa yayımlamayı, yeni kuşaklara aktarmayı bir
görev bildik. Hele de İşçi Sınıfımızın Örgütlenme-Grev-Direniş
mücadelesinin yükseldiği şu günlerde…

Olanlar oluyor. Daha dün bizim köyden bildiğimiz “çarıksız” Mehmet Köylü, şu Kasabadan “göğneksizin oğlu” Ahmet Esnaf, çıkıyor, beş on ay gözden yitiyor. Ansızın “gurbetten” dönüp geldi mi, tanıyabilirsen aşkolsun! Ahmet o Ahmet, Mehmet o Mehmet değil

Köylü Mehmet’le Esnaf Ahmet kırk yıl Köyde, Kasabada sürünse değişmiyor. Ne Hanya’yı, ne Konya’yı kavrayamıyor. Giysisini hiç tutma. Bir yerinde sarkan bir ipliğini çektin mi, bütün yamaları yere dökülüyor. Hâşâ min huzur, gizli yerleri çılbacık görünüyor.

İşçi Ahmet’le Mehmet basbayağı giyinik. O eski bildiğimiz çulsuz Köylü-Esnaf Ahmet, Mehmet kalkmış ortadan. Yeni İşçi Mehmet’le, işçi Ahmet şahbaz şahbaz kol atıyor alanlarda. Beğenmeyecek neredeyse İşçi Mehmet, Köylü Mehmet’i.

Ama, kravatlı setre pantolon, ütülü gömlek giydi diye İşçi, züppe de hiç değil. Bizden, canım, İşçi… Mehmet’le Ahmet, Adamımız. Bizi de adamı sayıyor, kendisinden biliyor. Köylü, Esnaf Ahmet’le Mehmet’in de İşçi Ahmet ve Mehmet gibi olmasını diliyor. Yol gösteriyor. Örnek veriyor.

Gâvurun içinden radyo-pikap getiriyor. Ankara’sından, İstanbul’undan gramofon, plâk getiriyor, işçi Ahmet’le Mehmet. Açıyor, efendime söyleyeyim, kutunun kapağını: “Dinleyin bakalım!”, diyor.

Köylü, Esnaf Mehmet’le Ahmet’in adını duymadığı yerlerin yelleri, havaları esiyor. Şurada, burada İnsan konuşuyor. Ankara’da konuşuyor, Londra’da, Vaşington’da konuşuyor. Sen Köylü, Esnaf Ahmet’le Mehmet: Sivas’ın, Kayseri’nin bağında; Erzurum’un, Siirt’in ormanında, dağında dinliyorsun. Tövbe, tövbe, estağfurullah!

Velhâsıl, anlatmakla bitmez. Var bir iş bu İşçi olanlarda.

Ne?

Gelin orasını elbirliği ile bu köşede arayalım. Anlamaya çalışalım işin içyüzünü.

Yalnız işin mi?

İşçinin de bir içyüzü olacak. İşçinin içyüzü, Köylünün de, Esnafın da içyüzü. Köylü, İşçi, Esnaf etle tırnak. Onları birbirinden ayırmak isteyen kurtlar çok. Asıl işin içyüzü de orada gizli. Onu açığa vurdurmak için, önce İşçiyi: İşçi, Köylü, Esnafla birlikte anlayalım.

 

(Sosyalist, Yıl: 1, Sayı: 4 (11), 29 Aralık 1970, 6. Sayfa)