HKP’den; Devleti yöneten AKP’giller’in organize suç örgütleriyle girdikleri kirli ilişkilerin, cinayetlerin, uyuşturucu ticaretinin aydınlatılmasını istiyoruz.
Partimizden suç duyurusu:
Bilindiği gibi, kendisi de organize suç örgütü lideri olan Sedat Peker’in videolu ifşaları devam ediyor. Adam bugüne kadar yayınladığı yedi videoda, bir zamanlar kendisinin de içinde yer aldığı ve AKP’giller’le birlikte işledikleri suçları tek tek anlatıyor.
İlk videosundan itibaren faili meçhul kalmış cinayetler hakkında bilgiler vermeye, Kontrgerilla faaliyetlerinde nasıl kullanıldıklarını, siyasilerin istekleri doğrultusunda yaptığı türlü gayrimeşru işleri anlatıyor.
Yedinci videosunda da son Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın uyuşturucu ticareti ile ilgili somut bilgiler verdi. Yine Kıbrıs’ta öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetine ilişkin de açıklamalar yaptı. Ve hatta bu cinayeti işlemek üzere Korkut Eken tarafından kendilerine teklif yapıldığını, kendisinin de bizzat kardeşi Atilla Peker’i görevlendirdiğini, Havaalanında hiçbir aramadan geçmeden üzerlerindeki silahlarla Kıbrıs’a gittiklerini ama daha sonra Korkut Eken’in başkaları ile “işi çözdüğünü” söyledi.
Bütün bunlar açıkça organize cinayetin itirafıdır.
Yine Erkam Yıldırım hakkındaki iddialarla ilgili olarak da suçun asıl faili yerine açıklama yapan babası Binali Yıldırım oğlunun, “Venezuela’ya test kiti ve maske dağıtmaya gittiğini” söylemiş ve oğlunun işlediği suçlardan bilgi ve görgü sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gittiği tarihte Venezuela’da günlük Kovid vaka sayısı ortalama 300’dür. Ülkemizde ise 40.000 civarındadır. Yani Venezuela’nın ne bizden gidecek maskeye ne de test kitine ihtiyacı vardır. Bu gerçeğe aykırı beyanın söylenmesinin tek amacı suçu örtbas etmektir. Ayrıca Erkam Yıldırım’ın ne siyasi ne de bürokratik bir unvanı vardır. Venezuela devletine yardım götürme yetkisine sahip değildir. Kaldı ki her iki devletin kayıtlarında da böyle bir yardım ziyareti gerçekleştiğine dair kanıt bulunamamıştır. Bu nedenle Erkam Yıldırım, uyuşturucu ticaretindeki ortağı Halil Falyalı ve siyasi organizasyon ayağından olduğunu düşündüğümüz Binali Yıldırım hakkında soruşturma başlatılması için suç duyurusunda bulunduk.
Bu Uyuşturucu Ticaretinin Bodrum Yalıkavak Marina üzerinden yapıldığı ve bu Marina’nın başında da Mehmet Ağar’ın olduğu iddia edilmiştir. Sedat Peker’in ilgili videoda anlattığına göre Erkam Yıldırım, Halil Falyalı, Mehmet Ağar uyuşturucu ticaretinde ortaktır. Zaten Mehmet Ağar da basına verdiği demeçlerde Bodrum Yalıkavak Marina’dan kendisinin sorumlu olduğunu, marinadaki tüm sevk ve idarenin bilgisi dahilinde yapıldığını, eğer kendisi burayı idare etmese mafyanın gelip çökeceğini beyan etmiştir. Yani Bodrum Yalıkavak Marina’da dönen tüm kirli işler, uyuşturucu ticareti ve benzeri suçların Mehmet Ağar tarafından yönetildiği açıktır.
Bütün bu suç örgütü yöneticilerinin de iktidardaki AKP ile yakın ilişki içinde oldukları ve hatta çeşitli düzeyde siyasi görevler aldıkları da bir gerçektir.
Bir zamanlar AKP’nin siyasal propagandasını yapan, AKP’giller’in isteğiyle kendilerine muhalif milletvekillerine, gazetecilere, aydınlara sözlü ve fiili saldıralar düzenleyen Sedat Peker, aralarında çıkan uyuşmazlık sonrası kirli çamaşırları ortaya dökmeye başlamıştır.
Başlangıçta hedef Süleyman Soylu iken, şimdi hedefi büyütmüş ve Binali Yıldırım üzerinden Tayyip Erdoğan’a yönelmektedir. Dolayısıyla ortada büyük bir suç sarmalı vardır. Aynı zamanda geniş çapta bir uyuşturucu ticareti ile hem insanlarımız zehirlenmektedir hem de büyük paralar vurmaktadırlar.
Bütün bunlar yürürlükteki yasalara göre açık suçtur.
Esasen bu suçların takibini yapmak ve suçluların cezalandırmalarını sağlamak görevi, ülkedeki Cumhuriyet Savcılarınındır. Yürürlükteki Ceza Muhakemesi Kanununun 160’ıncı maddesinde “bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” belirtilmiştir. Savcıların “ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez” hemen harekete geçip soruşturma başlatmaları gerekirken, savcılardan hiçbir hareket gelmemektedir.
Bu nedenle Halkın Kurtuluş Partisi tarafından; yürütme erkinin en tepesindeki Tayyip Erdoğan, Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Korkut Eken, Sadık Soylu, Binali Yıldırım, Erkam Yıldırım, Halil Falyalı, Sedat Peker ve Atilla Peker hakkında; Suç İşlemek Amacıyla Silahlı Örgüt Kurma, Yönetme, Üye Olma, Örgüte Yardım Etme (TCK m. 220), Kasten Adam Öldürme (TCK m. 81, 82), Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti (TCK m. 188), Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Kolaylaştırma (TCK m. 190), Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi (TCK m. 279) suçlarından suç duyurusunda bulunulmuştur.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere düzenlenen suç duyurusu dilekçesini, HKP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak, İzmir Cumhuriyet Savcılığına vermiş ve başvuru; B.M 2021/5255 no ile Savcılık kayıtlarına girmiştir.
Suç duyurusunun ardından Tacettin Çolak, HKP İzmir İl Yönetiminin de katılımıyla İzmir Adliyesinin önünde basın açıklaması yapmıştır.
Çolak Konuşmasında şunları dile getirmiştir:
***
Saygıdeğer Halkımız,
Bugün İzmir Adliyesinde bir suç duyurusunda daha yaptık.
Bildiğimiz gibi bir Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker, artık 7’nci ifşayı da yaptı. Ve her videosunda bir kısmına kendisinin de karıştığı yeni suçlar açıklıyor. Son 7’nci videosunda yaptığı açıklama ülkenin son Başbakanı, Tayyip Erdoğan’ın ikinci adamı Binali Yıldırım’ın oğlunun karışmış olduğu organize uyuşturucu kaçakçılığı suçudur. Kolombiya’da Türkiye’ye 4.9 ton kokainin İzmir Limanı’na gönderildiği şeklinde açıklamalar var. Fakat yakalanan bu kokain gemisinde kalkış limanındaki konişmentoda, Uluslararası Deniz Hukukuna göre konişmentoda, bir geminin kalkış limanından varış limanına kadar izleyeceği güzergâh, geminin varış limanı ve orada bu malları teslim alacak kişilerin her türlü şirket bilgileri de yer alır.
Bütün bunlar ortadayken bu Uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı kapatılmak isteniyor. Ve oğlunun Venezuela’ya gitmesiyle ilgili Binali Yıldırım’ın yapmış olduğu açıklama da aslında hukuk dilinde tevil yollu ikrardır, suçu kabul etmektir. Uyuşturucu kaçakçılığı yapan gemi sahibi reşit olmayan bir çocuk değildir. Babasının açıklama yapmasının bir anlamı yok. Kendisi açıklama yapmıyor ama babası oğlunun test kiti götürdüğünü söylüyor Venezuela’ya. Oysa dünya alem biliyor ki o kaçakçılık döneminde veya Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gittiği tarihte Türkiye’de günlük 30 bin civarında Kovid vakası varken, Venezuela’da 300’lerdedir.
Devletlerarası ilişkilerde kittir, benzeri yardımlaşmalardır, devletin bilgisi dışında olabilir mi?
Ya da bu devletin kayıtlarında ne olarak görülmektedir?
Bütün bu bilgiler açığa çıkartılmıyor. Sadece “uyuşturucu kaçakçılığı bize yapılabilecek hakarettir, iftiradır” demek suçtan kurtulmaya yetmez. Dolayısıyla Binali Yıldırım bu suçu tevil yoluyla ikrar etmiştir.
Sedat Peker yine 7’nci videosunda Kıbrıs’ta Kontgerilla tarafından katledilen Kutlu Adalı hakkında da açıklamalarda bulunmuştur. Onun katledilmesine yönelik Kontgerilla’nın şefleri tarafından yapılan teklifleri ifşa etmiştir. Kardeşini bu iş için görevlendirdiğini söylemiştir. Bunun üzerine kardeşi Atilla Peker gözaltına alındığı halde Kutlu Adalı hakkındaki itiraflarını savcılık ciddiye almıyor, onları dinlemiyor. Oysa yer, zaman, kişi, olay belirtilerek yapılan bu suç duyuruları, bu ifşalar, bu itiraflar kimden gelirse gelsin dikkate alınmak zorundadır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160’ıncı maddesi çok açıktır. Savcıların görev ve yetkilerini düzenler bu madde. Bu maddeye göre, herhangi bir yolla suç işlendiği izlenimini alan Cumhuriyet Savcılarının hemen harekete geçip, delil toplaması, soruşturma başlatması, ilgililerin yargılanmaları için de dava açmaları gerekmektedir. Bir aya yakın zamandır bu suç duyurularıyla, itiraflarıyla ilgili ülkede hiçbir Cumhuriyet Savcısı harekete geçmiyor. Kendiliğinden yapmaları gereken davranışları onlara biz hatırlatıyoruz.
Daha önce Mehmet Ağar’ın oğlunun Elazığ’da yerel bir gazete muhabiri Yeldana Kaharman’a tecavüz ederek öldürmesiyle ilgili itirafları vardı. Onunla ilgili de suç duyurusunda bulunduk. Şimdiye kadar bir soruşturma başlatıldığı bilgisi bize gelmedi. Şimdi de bu suç duyurusunda bulunuyoruz.
Dolayısıyla yürütmenin en tepesindeki şahıs Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Eski Başbakan Tansu Çiller, Eski MİT Özel Harekât Dairesi Başkanı Korkut Eken, Süleyman Soylu’nun kardeşi Sadık Soylu, Eski Başbakan Binali Yıldırım, Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım, Kıbrıslı Uyuşturu Kaçakçısı Halil Falyalı, Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker hakkında “Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma, yönetme, üye olma, örgüte yardım etme”, “Kasten Adam Öldürme”, “Uyuşturucu veya uyuşturucu madde imal ve ticareti”, “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma” ve “Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçlarından bugün itibariyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına Halkın Kurtuluş Partisi tarafından suç duyurusunda bulunulmuştur.
Basın açıklamasını İzmir halkının da ilgi ve alkışlayarak izlediği Çolak, konuşmasını şöyle sonlandırmıştır:
“Buradan bir kez daha söylüyoruz, Cumhuriyet’in Savcıları bu iş için görevliler, maaşlarını bu görev için almaktalar. Dolayısıyla görevini yapmayan Cumhuriyet Savcısı suç işlemektedir. Kendilerini bir kez daha uyarıyoruz. Siyaset makamından, yürütmeden talimat beklenerek yargı mekanizması çalıştırılmaz. Ülkede erkler ayrılığı tamamen ortadan kaldırıldığı için, hukuk sistemi AKP’nin hukuk bürolarına döndürüldüğü için gözümüzün önünde sanki bir mafya dizisi izler gibi milyonların önünde ortaya çıkan suçlarda savcıların hareketsiz kalması çok vahim bir durumdur. Ülkenin gelmiş olduğu içler acısı durumun göstergesidir. Halkın Kurtuluş Partisi bu sürece müdahale etmektedir. Bundan sonra da edecektir.
“Halkın Kurtuluş Partisi “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını benimsemektedir. Ayrıca Halkın Kurtuluş Partisi’ne göre, idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması, gerçek hukuk devletinin temel prensibidir.”
***
Avukatlarımız tarafından savcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde belirtildiği gibi; suçların ifşası, siyasilerle birlikte siyasi, ekonomik, gayrimeşru bütün ilişkilerin merkezinde bizzat yer almış, bir organize suç örgütü liderinden gelmiş olması; suçların ağırlığını, vahametini hafifletmediği gibi, fiillerin suç olma niteliğini de ortadan kaldırmaz. Bu nedenle iddia edilen suç fiillerinin soruşturulmasında büyük kamu yararı vardır.
Savcıları göreve çağırıyoruz.
Aksi taktirde onlar da görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş olacaklar.
26 Mayıs 2021
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi