Site rengi

Tasarım

HKP’nin Temsil Ettiği Gerçek Komünist Hat, Kürt Meselesi’nin Amerikancı-Burjuva Çözümüne Karşı Çıkmayı, Devrimci Çözümü Savunmayı Gerektirir!

01.02.2025
223
A+
A-

Orhan Sur

Bilindiği gibi, Halkın Kurtuluş Partisi, Kürt Meselesi’nin Türkiye’nin en önemli siyasi meselesi olduğu tespitini sürekli vurgulamış, bu somut mesele Devrimci Çözüme kavuşmadığı sürece bırakalım Türkiye’nin ileri adımlar atmasını, ülkemizin bütünlüğünün korunmasının dahi imkânsız olduğu gerçeğinin altını çizmiştir.

Bir noktayı hatırlatmakta fayda görüyoruz. Kürt Meselesi’ni Türkiye’de siyasi planda enine boyuna inceleyip sistematik bir şekilde ortaya koyma iradesini ilk gösteren kişi, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı Usta olmuştur. Kıvılcımlı Usta, daha 1930’lu yılların başlarında Türkiye ve dünyanın içinde bulunduğu koşulları dikkatle inceleyerek Türkiye Devrimi’nin Stratejik ve Taktik tüm önemli teorik konularını çözüme kavuşturduğu 7 ciltlik “Yol” Serisini kaleme almıştır. Usta, dahiyane öngörüsüyle, Kürt Meselesi’nin de Türkiye Devrimi’nin zaferi için acilen çözüme kavuşturulması gereken en önemli meselelerden biri olduğunu bilince çıkarmış, meseleyi teorik planda çözüme kavuşturmuş ve Yol Serisi kapsamında konuyla ilgili kaleme aldığı “İhtiyat Kuvvet Milliyet (Şark)” adlı eserini Gerçek TKP’ye sunarak Partiye yol göstermiştir. Birinci Baskısı Yol Yayınları tarafından ancak 1979 yılında yapılan bu orijinal eser, Derleniş Yayınları tarafından 2010 ve 2016 yıllarında “Yedek Güç: Ulus (Doğu)” başlığıyla yayımlanarak halkımızla buluşturulmuştur.

Kıvılcımlı Usta, yukarıda sözünü ettiğimiz kapsamlı eserinde o zamanın şartlarına uygun olarak Kürt Meselesi’nin Devrimci Çözümünü özetle şu şekilde ifade eder:

“Türkiye Proletaryası, kardeş Kürdistan Proletaryasıyla el ele verip, gerek Anadolu’nun soyulan, soğana çevrilen emekçi Türk Köylülerini ve gerekse ezilen Kürdistan Köylülüğünü Sovyetler Devrimi şiarıyla insanlığın ilk ve son defa gördüğü büyüklükteki o yaman devrim kıyametine kavuşturduğu gün, Anadolu ve Kürdistan Sovyetler Devrimi, bugünkü Kemalist Türkiye’nin binbir çelişkiyle kemirilen ‘ulusal’ birliğinden nitelikçe bambaşka, nicelikçe uçsuz bucaksız oranda müthiş, aşılmaz ve yenilmez bir antiemperyalist kale olacaktır. İşte, Türkiye Komünist Partisi bu kaleyi kuracaktır.”[1]

Görüldüğü gibi Kıvılcımlı Usta, 1930’ların Türkiye ve dünya konjonktürü çerçevesinde Kürt Meselesi’nin çözümünü “Anadolu-Kürdistan Halk Cumhuriyeti” olarak formüle etmiştir. Bu formül, Kürt Meselesi’nin çözümüne yönelik o zamanın tek devrimci formülüdür.

Ancak Efesli Herakleitos’un dâhiyane tespitinde dile getirdiği gibi; “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Hep dile getirdiğimiz gibi, Marksizm-Leninizm, olayların bilimidir. Devrimci Teori, işte bu Gerçek Bilimi en iyi kullanan devrimci önderler tarafından, sadece ve sadece olaylar ve olgular göz önünde bulundurularak ortaya konur. Marks-Engels-Lenin Ustaların da sıkça değindiği gibi Devrimci Teori asla durağan bir nitelik taşımaz. Taşıması da mümkün değildir çünkü yine Herakleitos’un dediği gibi; “Her şey akar.” Mademki doğada ve toplumda hiçbir şey aynı kalmaz, o halde Devrimci Teorinin de hayatın akışına ayak uydurmaması mümkün değildir. Doğadaki ve toplumdaki değişimlere, altüstlüklere direnen bir teori, asla Devrimci Teori olarak nitelendirilemez. Olsa olsa metafizik-skolastik bir düşünce yığını olarak toplumların fikrî gelişim serüvenindeki yerini alır.

Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın mücadelesini 1967 yılından itibaren omuzlayan; Kıvılcımlı Usta’nın, dolayısıyla Gerçek TKP’nin ideolojik ve pratik sürekliliğinin sağlanması sorumluluğunu da Yoldaşlarıyla birlikte üstlenen Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Efe Ankut, işte bu bilinçle Hikmet Kıvılcımlı’nın Kürt Meselesi’ne yönelik ortaya koyduğu Devrimci Çözümü, değişen Dünya ve Türkiye koşullarına göre yeniden ele almıştır. Meselenin bu şekilde yeniden ele alınışı, Devrimci Teori bakımından üzerinden atlanılmaması gereken bir zorunluluk olarak kendisini dayatmıştır. Bu zorunluluğun nirengi noktası ise kuşkusuz Sovyetler Birliği’nin Marksist-Leninist ilkelerden uzaklaşmasıyla birlikte gerilemesi, çürümesi ve nihayetinde 1991’de çökmesi olmuştur.

Hikmet Kıvılcımlı Usta, 1933’te yani Sovyetler Birliği’nin varlığını güçlü bir şekilde hissettirdiği bir dönemde, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yönetimi altında diğer halklarla kardeşçe bir arada yaşayan Türkî Cumhuriyetleri, Kürt Sorunu’nun Devrimci Çözümü için ortaya koyduğu formüle dahil etme ihtiyacı duymamıştır. Bu son derece doğaldır çünkü yukarıdaki alıntıda da ifade edildiği gibi Devrimci Çözümün özü; “aşılmaz ve yenilmez bir antiemperyalist kale” inşa etmektir. Sovyetler Birliği ise (her ne kadar “aşılmaz ve yenilmez” olmadığı yaklaşık 60 yıl sonra trajik bir şekilde ortaya çıkmış olsa da) zamanın “antiemperyalist kale”si niteliğindedir. Kıvılcımlı Usta’nın Devrimci Çözümü, bir anlamda bu antiemperyalist kaleyi güçlendirmeyi, tahkim etmeyi öngörmüştür. İşte bu nedenle Usta, ortaya koyduğu Devrimci Çözüme SSCB sınırları içerisindeki Türkî Cumhuriyetleri dahil etmemiştir.

Ancak günümüzde ne yazık ki Sovyetler Birliği yoktur. Dolayısıyla dünya halkları, emperyalizme karşı “antiemperyalist bir kale”den mahrumdur. ABD-AB Emperyalist Haydutları işte bu yüzden 1991’den bu yana sadece Ortadoğu’da giriştikleri işgallerle, çıkardıkları emperyalist savaşlarla yaklaşık 11 milyon masum insanın canına kıyabilmişlerdir. İşte bu yüzden Yugoslavya, Irak, Libya ve en son Suriye’de yaptıkları gibi egemen devletleri paramparça edebilmiş, bu devletlerin halklarını kan ve gözyaşına boğabilmişlerdir. İşte bu yüzden “Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Kuzey Afrika Projesi” (BOP-GOP) adını verdikleri emperyalist planlarını neredeyse hiçbir dirençle karşılaşmadan hayata geçirebilmektedirler.

HKP Genel Başkanı Nurullah Efe Ankut, işte bu somut gerçekliklerden; dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin içinde bulunduğu yeni koşullardan yola çıkarak, Gerçek Bilimin yani Marksizm-Leninizmin kılavuzluğunda, Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın Kürt Meselesi’ne yönelik ortaya koyduğu Devrimci Çözümü güncellemiş, bugünün şartlarına uyarlamıştır. Meselenin bugünkü Devrimci Çözümünün formülünü ise “Kürt-Türk Halk Cumhuriyeti” şeklinde ortaya koymuştur.

Bu çözüm, Sovyetler Birliği’nin parçalanmasıyla birlikte yalnız kalan Türkî Cumhuriyetlerin ve Türk Topluluklarının yani Türk Dünyasının birleşmesini öngörmektedir. Bu Devrimci Çözüm, aynı zamanda çeşitli tarihsel koşullardan, emperyalist savaşlardan dolayı 4 parçaya bölünmüş olan Kürt Ulusu’nun da tek parça halinde birleşmesini öngörür. Ve nihayetinde bu Devrimci Çözüm, bin yıldır kaynaşmış, kardeşleşmiş Türk ve Kürt Uluslarının bütünüyle eşitlik, özgürlük ve tabiî ki gönüllülük temelinde bir Sosyalist Cumhuriyet bünyesinde bir araya gelmesini savunur. Devrimci Çözümün hayata geçmesi durumunda tıpkı 1933’te Usta’mızın ortaya koyduğu gibi; “nicelikçe uçsuz bucaksız oranda müthiş, aşılmaz ve yenilmez bir antiemperyalist kale” inşa edilmiş olacaktır.

Nurullah Efe Ankut, bu aşılmaz kalenin sınırlarını; “Edirne’den Çin sınırına, Yakutistan’ın kuzeyindeki Yakutsk’a ve onun da kuzeyindeki Arktik Denizi’ne kadar olan geniş coğrafya”[2] şeklinde ifade etmektedir. Böylesine geniş ve verimli bir coğrafyada kurulacak bir Sosyalist Cumhuriyet, ABD-AB Emperyalistlerini Ortadoğu’dan ve Asya’dan defedecek, mazlum dünya halkları için yeni bir umut ışığı olacaktır.

Emperyalizmin ulusları, halkları paramparça ettiği, bir devletten Yugoslavya örneğinde olduğu gibi 7 devletçik çıkardığı, dünyayı “Bin Devletli” hale getirmek için pervasızca soykırımlar, katliamlar yaptığı günümüz koşullarında Gerçek Komünistlerin, ulusların ve halkların birliğini savunması güncel bir zorunluluktur. HKP’nin ortaya koyduğu, hem Kürt Ulusu’nun hem de Türk Ulusu’nun parçalanmış yapısına son verecek olan Devrimci Çözüm, bu güncel zorunlulukla bire bir uyumludur.

Kürt Meselesi’nin bu şekildeki Devrimci Çözümü, aynı zamanda Uluslararası Proletarya Hareketinin çıkarlarına uygun tek çözümdür. Bilindiği gibi Uluslararası Proletarya Hareketinin çıkarları, Gerçek Devrimciler-Komünistler-Enternasyonalistler için her şeyin üzerindedir. Lenin Usta bu devrimci ilkeyi, ulusal soruna-sömürgecilik sorununa ilişkin yaptığı birçok çalışmada açıkça ortaya koyar. Örneğin 1916 yılının Haziran ayında Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkıyla ilgili kaleme aldığı bir metinde aynen şu ifadeleri kullanır:

“(…) enternasyonalist, yalnız kendi ulusunu düşünmemeli, tüm ulusların çıkarlarını onun üstüne koymalıdır. (…) Bütünü ve geneli düşünmeli, özel çıkarları genel çıkara bağlı kılmalıdır.”[3]

Lenin Usta, yine aynı konuyla ilgili şu saptamalarda bulunur:

“Küçükburjuva milliyetçiliği, yalnızca ulusların eşitliğinin tanınmasını enternasyonalizm diye adlandırır ve (bu tanımlamanın yalnızca sözde kalması bir yana) ulusal bencilliğe dokunmaz, oysa proleter enternasyonalizmi, bir ülkedeki proleter savaşımın çıkarlarının, dünya ölçüsündeki savaşımın çıkarlarına bağımlı kılınmasını (…) gerektirir.”[4]

Ulusal meselede takınılması gereken doğru tutum, işte budur.

Şu bir gerçektir ki bugün, Kürt Meselesi’nin Amerikancı Çözümü açısından büyük bir mesafe katedilmiştir. Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi ve yörüngesindeki ajanlaşmış CIA Solu da bütünüyle ABD-AB Emperyalistlerinin Burjuva-Halk Düşmanı Çözümüne teşnedir. Emperyalist Haydutlar ve onların Ortadoğu’daki kuklaları olan PKK-PYD-YPG-Barzanistan ve Amerikancı Kürt Hareketi’nin İran kolu PJAK; meselenin çözümünü Ortadoğu’da Yankee’ye petrol bekçiliği yapacak, bölgenin zenginliklerinin ve Kürt Halkının yarattığı değerlerin ABD-AB Emperyalistlerine peşkeş çekileceği bir kukla devletin kurulmasında görmektedir. Kürt Meselesi’nin bu gerici çözümü, başta Kürt Halkı olmak üzere tüm bölge halklarına ve dünya halklarına ihanet niteliğindedir.

Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin faşist AKP-MHP ittifakıyla el ele yürüttüğü “Kürt Açılımı”nın tamamlanarak bölgede ABD’nin planlarının yaşama geçirilmesi, Uluslararası Proletaryanın ve tüm ezilen ulusların çıkarlarına aykırıdır. Günümüz dünyasında Uluslararası İşçi Sınıfı Mücadelesinin birincil görevi, yırtıcı bir hayvan misali tüm dünya halklarına saldıran azgın emperyalizmin geriletilmesi ve son tahlilde yenilgiye uğratılmasıdır. Kürt Meselesi’nin Amerikancı Çözümü ise bunun tam tersi bir sonuca neden olacak; ABD-AB Emperyalist Haydutlarının zengin doğal kaynakları daha fazla oranda yağmalayarak güçlenmesini, çürümüş Tekelci Kapitalist sistemin ömrünün dünya çapında biraz daha uzamasını sağlayacaktır.

Hal böyle iken halkın en bilinçli, en kararlı, en cesur unsurları olan Komünistler, kaçınılmaz olarak büyük bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Kürt Meselesi’nin hangi çözümünün savunulduğu, bugün Komünistler açısından adeta bir turnusol kâğıdı işlevi görmektedir.

Bir tarafta HKP’nin savunduğu Devrimci Çözüm,

Diğer tarafta ise açıkça ABD’nin hizmetine girmiş otuz iki kısım tekmili birden halk düşmanlarının dayattığı Amerikancı Çözüm bulunmaktadır. Açıktan veya gizlice, utangaçça Amerikancı Çözümü savunanlar, Komünizme de Uluslararası Proletarya Hareketine de ihanet etmektedirler.

Bugünkü Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi ve yörüngesindeki Sefalet Solunun tepesini tutmuş olan Amerikan uşakları, Marksizm-Leninizmden ve Komünizmin en temel ilkelerinden çoktan kopmuşlar; onurlarını, şereflerini, siyasi namuslarını ABD-AB Emperyalistlerine satmışlar, kaderlerini bu emperyalist haydutların iradesine teslim etmişlerdir. Bu insan sefaletlerinin adları, Dünya Halklarının Devrimci Mücadele Tarihine çoktan kara leke olarak yazılmıştır.

Ancak muhakkak ki, bu ajanların peşinden gitme yanlışına düşmüş içtenlikli Komünistler de vardır. Bu içtenlikli unsurların Marks-Engels ve özellikle Lenin’in büyük bir önem atfettiği Proletarya Enternasyonalizmine uygun davranmaları, açıkça ABD-AB Emperyalizminin çıkarlarına olan tüm politikaları ifşa etmeleri, bunlara karşı mücadele etmeleri gerekir. Bunu da utangaçça, bugünkü kimi “Komünist” geçinenlerin yaptığı gibi isim zikretmeden, yarım yamalak, ima yoluyla değil; mertçe, cesurca, kararlıca ve Komünistçe yapmaları gerekir.

Bugün Türkiye’nin Gerçek Komünistleri, Türk’üyle Kürt’üyle Halkın Kurtuluş Partisi saflarındadır. HKP, her konuda olduğu gibi Kürt Meselesi’nde de Marksizm-Leninizmin ilke ve yöntemleriyle politikalarını belirlemekte ve bu politikalarını korkusuzca savunmakta, halkımıza anlatmaktadır.

Dolayısıyla Gerçek Komünistlerin yeri, Gerçek Komünist Hattın Türkiye’deki yegâne temsilcisi olan Halkın Kurtuluş Partisi’nin saflarıdır. Tarih, bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu mutlaka gösterecektir.

Ve Kürt Meselesi’nin, Halkın Kurtuluş Partisi Programı’nda ortaya konulan Devrimci Çözümü er ya da geç hayata geçirilecektir.

8 Ocak 2025

[1] Hikmet Kıvılcımlı, Yedek Güç: Ulus (Doğu), Derleniş Yayınları, 3. Baskı, 2016, s. 233.

[2] youtube.com/watch?v=cJV7XtEYNVU.

[3] V. I. Lenin, “The Discussion of Self-Determination Summed Up, Collected Works, 22. Cilt, Moskova, 1974, s. 347.

Ayrıca bakınız: https://www.marxists.org/archive/lenin/works/1916/jul/x01.htm.

[4] Lenin, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı, Sol Yayınları, 6’ncı Baskı, s. 216.