AKP İktidarı döneminde gıdalarda taklit ve tağşiş korkunç boyutlara ulaştı
Sema Kıvılcım
AKP’giller’in Tarım ve Orman Bakanlığı gıdalarda taklit ve tağşiş yapan firmaları en son Mart 2022’de yayınlamıştı. 2 yıl aradan sonra Ekim 2024’te “İfşa Listesi” yeniden yayınlanmaya başladı.
Gıdada sahtecilik yapanlar Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar ve Taklit Veya Tağşiş Yapılan Gıdalar listesi olmak üzere 2 kategori halinde yayınlanıyor. En son 25 Aralık’ta yayınlanan listelerde azalma yok artma var. Sağlığı tehlikeye düşürecek gıdalar listesine 1, taklit veya tağşiş yapılan gıdalar listesine de 13 yeni ürün eklenmiş.
Tarım Editörü İrfan Donat’ın da köşesine taşıdığı İfşa Listesi’nde neler yok ki… Bal görünümlü glikoz şurubu, at ve eşek etinden köfte ve lahmacun, pamuk yağı karıştırılmış zeytinyağı. Çünkü bir zamanlar merdiven altı diye tabir edilen bu ürünler artık alenen market raflarında satılır hale geldi. Bir gıda terörü yaşanıyor artık ülkemizde. Hem de halkımızın ve çocuklarımızın sağlığını tehdit eden çok tehlikeli bir gıda terörü.
Gıdalardaki bu taklit ve tağşiş sadece tüketiciyi değil üreticiyi de olumsuz etkiliyor. Örneğin sahte zeytinyağcılar yüzünden zeytin üreticileri zor durumda kalıyor. Zeytinyağının litresi 700 TL civarında iken, sahte zeytinyağları 250 TL’ye satılıyor. Bu durumda zeytin ve zeytinyağı üreticisi, hakiki zeytinyağını satamıyor ya da zararına daha düşük fiyata satmak zorunda kalıyor.
İfşa listeleri peş peşe açıklanıyor. Artık anlık olarak elektronik ortamda “güvenilirgida.tarimorman.gov.tr” adresinde tüketicilerle paylaşılacağı belirtilen listelere rağmen gıda sahteciliği cephesinde değişen bir şey yok. Tam tersine liste her geçen gün uzuyor. Çünkü gıda sahtekârlığı yapanlara uygulanan ciddi bir yaptırım yok. Para cezası uygulanıyor. Para cezasını ödeyen sahtekârlığa devam ediyor.
Domates salçalarını, kırmızı toz biber ya da sumak gibi kırmızı renkli baharatları kullanımı yasak olan kanserojen boyalarla yapmışlar. Dana etinden sucuk, köfte, lahmacun yedik sanırken tek tırnaklı hayvan etleriyle yapılan şeyler yemişiz. O kadarla da kalmamış, bunların içine nasılsa ayırt edilemez diye deri dokusu, sakatat, kıkırdak, ayak ne varsa katmışlar, bir tek et yok.
Biz çay içiyoruz, diye rahatlamayın sakın, çaya o tavşankanı rengini bile boyayla vermişler. Az çay yaprağıyla çok işler yapmışlar.
Peynir, yoğurt, tereyağı gibi ana hammaddesi süt olduğunu düşündüğümüz ürünlerin içine süt ürünlerinde kullanımı yasak olan bitkisel yağ, jelatin, nişasta ve natamisin (Ürünlerin küflenmesi ve maya gelişimini önleyici E-235 kodlu koruyucu katkı maddesi) karıştırmışlar. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Taklit ve tağşiş yapılan gıdaların özellikle fiyatı yüksek olan et ürünleri, süt ürünleri, bal, çay gibi gıdalar olduğunu görüyoruz.
Bir de listeye girmeyip de basına yansıyan taklit ve tağşişler var. Örneğin son günlerde de gündemde olan, A101 adlı ucuzluk market zincirinin fason olarak uluslararası gıda tekellerinden biri olan Fransız menşeli Danone firmasına ürettirdiği Birşah marka sütlere su katıldığı tespit edildi. Her ne kadar firma yaptığı açıklamada bunun bir proses hatası olduğunu söylese de, ürünler pakete girmeden önce yapılan son ürün analizleriyle fark edilmeyecek bir şey değil bu.
Bu olaydan birkaç gün sonra Hakmar adlı bir başka ucuzluk market zincirinin Fransız Lactalis firmasına ait Ak Gıda’ya fason olarak ürettirdiği Göynük sütlerden de su çıktı. Bu da demek oluyor ki, etkin denetim ve yaptırım olmamasından dolayı merdiven altı ya da uluslararası firma fark etmeksizin aşırı kâr hırsı güden Parababaları halkımızı kandırıyor, sağlığıyla oynuyor. Bu ucuzluk marketleri fason üretim yaptırarak süt ve bunun gibi diğer ürünleri bilinen markalardan daha ucuza satıyorlar. Demek ki bu marketler de ve onlara üretim yapan sözde kamuoyunda bir güvenilirliği olan marketler de söz konusu daha fazla kâr, aşırı kâr olunca tağşişten geri durmuyorlarmış.
Tarım Bakanlığının yayınladığı İfşa Listesine geri dönersek, Bakanlığın resmi internet sitesinde yer alan listede yüzlerce ürün var. AKP İktidarı döneminde hızla artan gıda sahtekârlığının en önemli sebeplerinden biri yüksek gıda fiyatları. Özellikle son yıllarda gıda enflasyonunun hızla yükselmesi, insanlarımızın güvenli ve sağlıklı gıdaya erişimini engelliyor. Sağlıklı bir beslenme için gereken et, süt-süt ürünleri, yumurta, çeşitli sebze ve meyveleri tüketmek artık Emekçi Halkımız için lüks oldu. Halkımız ekmek, makarna vb. ucuz gıdalarla beslenmeye çalışıyor. Bırakın sağlıklı beslenmeyi karnını dahi doyuramıyor.
En düşük emekli maaşının 14 bin 500 TL, Asgari Ücretin 22 bin 104 TL olduğu, buna karşın Açlık Sınırının 22 bin TL’yi aştığı ve Yoksulluk Sınırının 72 bin 500 TL olduğu bir ülkede Emekçi Halkımız pahalılık cehenneminde kavruluyor. Halkımızın ve çocuklarımızın sağlığını tehlikeye atan gıda simsarlarına karşı etkin bir yaptırım uygulanmadığı sürece de ülkemizdeki bu gıda terörü son bulmaz, tam tersine artarak devam eder.
Türkiye’de kayıtlı 97 bini üretim, 341 bini satış ve 286 bini toplu tüketim yeri olmak üzere toplam 724 bin gıda işletmesi var. Tabiî bunların dışında kayıt dışı üretim yerleri de var.
Ülkemizde bu gıda işletmelerini denetleyen kontrol görevlisi sayısı 7 bin 800. Bu sayı gıda terörünün bu kadar ayyuka çıktığı ülkemizde yeterli ve etkin denetim yapılması için yeterli değil. Öyle ki yılda bir ya da en fazla 2 kere etkin bir hijyen denetimi yapılabiliyor. Hiç denetlenemeyen firmalar var.
Bunların bölgelere göre dağılımları da önemli tabiî. İstanbul ve Kocaeli gibi gıda sanayiinin yoğun olduğu bölgelerde kontrolör sayısının da bununla orantılı olarak daha fazla olması gerekiyor. Ancak buralarda kiraların yüksek olması, hayat pahalılığı, denetimlerde yaşanan zorluklar gibi sebeplerle kontrolörler de daha küçük şehirlere gitmeye çalışıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024 yılı Ekim ayında 940 bin denetimde 16 bin uygunsuzluk tespit edildiğini ve 771 milyon TL idari para cezası kesildiğini açıkladı. 368 işletme hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş. 2023 yılında ise 1.3 milyon denetim yapılmış ve 19 bin uygunsuzluk tespit edilmiş. Bu uygunsuzluklara 577 milyon TL para cezası kesilmiş, 255 işletme hakkında ise savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş.
2023 ve 2024 yıllarında kesilen para cezalarını uygunsuzluk sayısına böldüğümüzde uygunsuzluk başına ortalama 35-45 bin TL düşüyor. Ürettiği sahte gıdadan milyonlar kazananlar için bu miktar devede kulak kalıyor. Hiçbir etki yaratmıyor. Dolayısıyla listede aynı firmalar defalarca aynı uygunsuzlukları yaptıkları için yer almaya devam ediyor.
Bu gıda sahtekârları aslında halkımızın da çocuklarımızın düşmanıdır. Onlar sağlığımızla oynuyorlar. Çocuklarımızın gelecek yıllarda onulmaz hastalıklara yakalanmalarına sebep oluyorlar, geleceklerini çalıyorlar.
Ama bunlara karşı AKP İktidarı ve onun Tarım Bakanlığı tarafından ne hapis cezası, ne gıda üretiminden men edilme var. Varsa yoksa liste yayınlasınlar, 35-45 bin liralık cezalar kessinler, insanlarımıza sahte gıdalar yedirenlere.
Sözde 2021 yılı Nisan ayında gıdalarda taklit ve tağşiş yapanlara uygulanacak para cezaları arttırıldı. Taklit ve tağşişin tekrarı halinde ilk cezanın 2 katı ödenmesi gerekeceği duyuruldu. Suçun üçüncü kez tekrarı durumunda ise suç duyurusunda bulunularak 1 ila 5 yıl, yine tekrarı halinde 5 ila 10 yıla kadar hapis cezası isteneceği açıklandı.
Ancak ülkemizde yasa var, uygulama yok. Bu para cezaları dahi sahte gıda üreticilerinin kazandıklarının yanında hiç kalıyor. Ayrıca da zaten yüksek enflasyon karşısında eriyip gidiyor. Hapis cezası ise zaten uygulanmıyor. 18 kere aynı gıda sahtekârlığını yapan firma var. Ama sahibi hapis cezası almış mı?
Hayır.
Ya da 2021 yılından bu yana yani mevzuat değişikliğiyle para cezasının getirilmesinden bu yana gıdada sahtekârlık yaptığı ve halk sağlığını tehdit ettiği için hapis cezası alan bir işveren duyduk mu?
Hayır.
Hal böyle olunca bu gıda sahtekârlarının gözü korkar mı?
Hayır. Zaten korkmadığı açıklanan listelerde ve ekranlara yansıyan haberlerde netçe görülüyor.
Yazımızın başında ifşa listelerinin Mart 2022 yılından bu yana açıklanmadığını, Ekim 2024’te yeniden açıklanmaya başlandığını belirtmiştik. Yeni açıklanan listelerde 2022 yılında açıklanan sahtekâr firmaların bir kısmı aynı markalarla yer alıyor. Bu sahtekârlar 2 yıldır halkımıza sağlıksız, güvensiz gıda yedirmeye devam ediyorlar ve devam da edecekler, öyle görünüyor.
Uzun lafın kısası çocuklarımız ve halkımız AKP İktidarının yarattığı bu işsizlik ve pahalılık cehenneminde yeterli ve güvenli gıdaya erişemiyor. Bu yüzden bilmeden, daha ucuz olan taklit ve tağşişe uğramış gıdaları almak zorunda kalıyor.
Halkımız sahte gıda üreticilerine kurban edilemez. Başta enflasyonun düşürülmesi ve gıda sahtekârlarına caydırıcı yaptırımlar uygulanmasıyla bu sorun bir an evvel çözülmelidir.
09.01.2025