Şeker zamları ve Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi halka ihanettir
Özel sektör fabrikaları ve kooperatif şeker fabrikaları 1 ay kadar önce şekere önce yüzde 25, sonra da yüzde 16 olmak üzere toplamda yüzde 41 zam yaptı.
Bir süredir basına ve kamuoyuna yansıyan haberlere göre, şeker fiyatlarının yükselmesi ve buna bağlı olarak yaşanan şeker krizinde özel sektör ve kooperatif şeker fabrikaları ile Türk Şeker karşılıklı birbirini suçluyor.
Türkiye’de şeker üretimi şekerpancarından yapılıyor. Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre, bu şekilde üretim yapan 33 şeker fabrikası var. Bunlardan 15’i kamu, 12’si özel işletmeler. 6 tanesi de kooperatiflere ait.
Türkiye’de yıllık ortalama 3 milyon ton civarında şeker üretiliyor. 2020 yılında 23 milyon ton şekerpancarı üretilirken, Türkiye İstatistik Kurumu 2021’de bu üretimin yüzde 15,3 oranında azalarak 19,5 milyon tona gerilediğinin tahmin edildiğini açıkladı.
Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararıyla Türk Şeker Kurumu, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlandı.
Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ (Türk Şeker) Genel Müdürü Mücahit Alkan şu anda Şeker Kurumunun ürettiği şekerin fiyatının 5 kiloluk ambalajda 26 lira 50 kuruş olduğunu, özel sektörün aynı şekeri 35- 40 liraya sattığını söylüyor.
Özel sektör şeker üreticileri de daha ucuz olan Şeker Kurumunun şekerine yönelmiş durumda. Bu da şekerde bir krize neden oluyor. Halkımız şeker bulamaz oluyor.
Bildiğimiz gibi, kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, geçimini buradan sağlayan işçiyi de çiftçiyi de olumsuz etkiledi. Şeker fiyatları Parababalarının insafına bırakıldı. Bugün olduğu gibi, özel sektör zam üstüne zam yapıyor.
2001 yılında kabul edilen Şeker Yasası ile pancar üretiminde kota sistemine geçildi. AKP’giller İktidarı döneminde de kotalar her geçen yıl azaltıldı. Şeker pancarı için belirlenen ücretler maliyetlerin altında bırakıldı, çiftçi üretimden çekilmek zorunda kaldı.
2021-2022 sezonunda ülke geneli için belirlenen kota 2 milyon 700 bin ton. Pancar üretiminde de üretim kotası var. Pancar üreticisi istediği kadar pancar ekemez. Ekse bile satamaz veya kota fazlası ürünü daha düşük fiyata satmak zorunda kalır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, 2020 yılında 23 milyon ton olan şekerpancarı üretiminin 2021’de yüzde 15,3 oranında azalarak 19.5 milyon tona düşmesi bekleniyor. Köylü artık şeker pancarı üretiminden çekiliyor. Üretimdeki bu düşüş şeker fiyatlarında yeni zamlar olarak bize dönecek.
Pancar üretiminin azalmasının sonucu ne olacak?
Şeker talebi azalmayacak ama şeker üretimi azalacak. Bu da tarımsal girdilerde neredeyse yüzde 90 oranında dışa bağımlı olan ülkemizin şekerde de dışa bağımlı hale getirilmesi sonucunu doğuracak. Özellikle de nişasta bazlı şeker ithalatının önü açılmış olacak. Cargill gibi dünya tekelleri için ülkemiz cennet olacak.
Özel sektör, şekere yapılan zamların gerekçesi olarak, çiftçinin ürettiği pancar fiyatının yüksekliğini gösteriyor. Çiftçinin ürettiği şeker pancarı fiyatlarına bakalım:
“Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ (Türk Şeker) 2020 ürünü şekerpancarı alım fiyatını 2019 yılına göre sadece yüzde 12 oranında artırdı. Yüzde 16 polar içeren şekerpancarı alım fiyatı ton başına 2019’da 300 liraydı, 2020’de 336 liraya çıkarıldı. Aslında üretimdeki düşüşün bir nedeni de bu düşük fiyat politikası. Üreticiye maliyetin altında fiyat verilince üretim alanları yüzde 10 civarında, üretim miktarı ise yüzde 15,3 oranında azaldı. 2021 ürünü şekerpancarı alım fiyatı ise yüzde 25 oranında artışla 336 liradan 420 liraya yükseltildi.” (Tarım Dünyası, Ali Ekber Yıldırım)
Gördüğümüz gibi, şeker pancarı alım fiyatı girdi maliyetlerinin neredeyse yarısı oranında artıyor. Mazota, gübreye yüzde 50’lere varan oranda zamlar yapılırken, pancara verilen fiyata yüzde 25 oranında artış yapılıyor. Bu tabiî ki, çiftçinin maliyetleri karşılayamamasına, bir sonraki yıl üretimden çekilmesine neden oluyor.
AKP’giller İktidarı, ülkemizi tarım ve hayvancılıkta tamamen dışa bağımlı hale getirdiler. Paramızı dolar ve euro karşısında pula çevirdiler. İğneden ipliğe, samandan gübreye her şeyi ithal ediyoruz. Dolar ve euronun yükselmesi maliyetleri de otomatikman arttırıyor. Çiftçi üretim için gereken girdileri satın alamaz hale geliyor. Market ve pazarda fiyatlar el yakıyor.
ABD-AB Emperyalistlerinin besleyip büyüttüğü AKP’giller onlara hizmet ediyor, kendi halkına değil. Ekonomimiz çatırdıyor, halkımız açlık, yoksulluk, sefalet içinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. AKP’giller artık kendi sonlarını da hazırlıyorlar.
Şeker zamlarını da tarımsal girdilerde ithalata son vermeyi de, gıda fiyatlarındaki artışı da önleyecek ve halkımızın ucuz, güvenli ve yeterli gıdaya ulaşmasını sağlayacak olan Demokratik Halk İktidarı’dır.
HKP, Demokratik Halk İktidarında köylünün ekonomi politikasının nasıl çözüleceğini çok net bir şekilde ortaya koyar. Bugün Demokratik Halk İktidarı kurulsa, HKP’nin Programı’nda bugün ne yapacağımız nettir.
HKP Programı, “3. Sonuç Köylü Meselesi” Bölümü altında yer alan “Örgüt ve Ekonomi Politikası” başlığı altında çiftçinin ürününün nasıl alınacağı, üretiminin nasıl destekleneceği konuları şu şekilde ele alınır:
“12 – TARIM KOOPERATİFLERİ: Köylünün kendisi tarafından kurulup kendisi tarafından kontrol edilecek. Ortak sayısı 100’ü geçince, bin güçlük çıkarılmayacak. Milyonlarca üretmeni dağınıklıktan kurtaracak. Şehirle köy arasındaki uçurumu doldurmaya çalışacak. Kooperatifler, hükümet ya da tüccar emrindeki birliklerin kontrolünden kurtarılacak. Büyük Sanayi rekabeti karşısında el ve ev sanayisini kaybeden köylüye, büyük çiftliklere kıyasla daima daha pahalıya mal olan malzeme ve eşyaları ucuza mal edecek. Ortaklarına piyasadan pahalı mal satmayacak. Satarken birbirleriyle rekabete düşerek, bereket yıllarını bile felâket yılına çeviren küçük ekincilerin mallarını değeri ile satacak. Ortaklarının malını ölü fiyatına almaya kalkışmayacak. Küçük ekinciyi de modern üretime ve bilime kapalı kalmaktan kurtaracak.
“14- KREDİ: Bizim güzel geleneğimize göre, tefecilik, faizcilik sosyal haram ve suç olarak en sıkı kovuşturmaya uğratılacak. Bugünkü yüzde 19-24 banka faizi, köy işletmesi kooperatifleştikçe en az sınırına indirilecek, büyük çiftlikler için arttırılacak, küçük ekinciye eksiltilecek. Öylelikle, devlete olan borcun 12 misli, banka borcunun 6 misli olan faizci borçlarıyla, köylünün sömürülmesi önlenecek. Üretim Kooperatifleri kanalıyla verilen ödünçlerin taksitleri, ürün alınınca tahsil olunacak. Kredi, güçlü çiftçilerden ziyade, güçsüz köylüye sağlanacak. İpotek ve teminat yerine, kooperatif ve köylü örgütlerinin kefaleti ve sorumluluğu geçecek.
“15- FİYAT POLİTİKASI: Tarım ürünleri aleyhine, sanayi ürünlerinin fiyat artışı durdurulacak. Köy ürünlerinin gerçek köylü kooperatifleri eliyle ihracatı kolaylaştırılacak, Ofisin yönetim ve kontrolü köylü örgütlerine bırakılacak.
“Modern üretim küçük ekincilere kadar götürülerek tüm tarım ürünlerinin maliyet fiyatları indirilecek.”