Sizden korkan sizden beter olsun!..
Av. Tacettin Çolak
AKP’giller’in vurguncu, talancı, kamu malı yiyici, vatan topraklarını satıcı yüzünü (geç de olsa) görmeye başladı insanlarımız. Oyları erimeye başlayan AKP”giller de pek mahir oldukları, din alıp satma, Allah’la insan kandırma işine daha bir hız verdiler.
Geçtiğimiz günlerdeki ucuz Ayasofya tiyatrosu da bunlardan bir tanesiydi.
Kaçak Saraylı, bir yıl önce hülooğğcularının; “Ayasofya ibadete açılsın”, çağrılarına karşın miting meydanında; “Önce Sultanahmet’i bi doldurun, ondan sonra bakarız. Bak şimdi Büyük Çamlıca Camiini yaptık, dört tane beş tane Ayasofya eder o kadar büyük, altmış bin kapasitesi var. Mesele o değil bu işin bir siyasi boyutu var. Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, Ayasofya’yı dolduralım diyorsun. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgâh. Biz ne zaman neyin yapılacağını çok iyi biliyoruz. Kimse kusura bakmasın, bu işin bir getirisi götürüsü var, ben bir siyasi lider olarak bu kadar istikametimi kaybetmedim”, diyerek fırça atmıştı. (https://www.youtube.com/watch?v=7iGFM_NKx6g)
Aradan geçen bir yılda ne Sultanahmet doldu ne de Büyük Çamlıca…
Ama AKP’giller ve Reizleri; “bir oyun, bir tezgâh”, dedikleri “Ayasofya’da ibadet” işini tekrar uygulamaya koydular.
Ne zaman?
24 Temmuz’da…
Yani laik Cumhuriyet’in tapu senedi olan Lozan Antlaşması’nın imza gününde…
Bütün dertleri; “keşke Yunan galip gelseydi” kafasındaki deli hocaları gibi, Kuvayımilliye ve onun önderlerine saldırmak. Cumhuriyet’in kazanımlarını tahrip etmek, yıkmak…
Bunu yaparken de Cumhuriyet’in kurucu önderlerine ve silah arkadaşları Kuvayımilliyecilere hakaret yarışına girmekteler.
İlkin Tayyip; Ayasofya’yı müze yapan 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararına saldırarak; “(…) tek parti döneminde alınan bu karar, tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıydı”, diyerek hakaretin önünü açtı.
Ardından da din alıp satma işlerinin başı Ali Erbaş, Ayasofya’daki Cuma hutbesinde elindeki kılıcıyla; “Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’yı cami olması için vakfetti. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar”, diyerek, hep yaptıkları gibi üstü kapalı şekilde, isim vermeden (ama kimi-kimleri kastettikleri çok açık olan bir söylemle) Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Silah Arkadaşlarına saldırdı.
Kaldı ki, ortada Ayasofya’yı cami’den müzeye çeviren 1934 tarihli bir bakanlar kurulu kararı var. Öyleyse sen de eski kararı ortadan kaldıran ikinci bir bakanlar kurulu kararı alırsın ve uygularsın.
Ama böyle yapmıyorlar.
Önce yandaşlarıyla doldurduğu Danıştaya hukukun temel ilkelerine takla attıran bir karar aldırdılar. Danıştay ise Cumhuriyet’in yargı yeri değil de Osmanlı’nın kadı makamıymış gibi davranıp Cumhuriyet hukukunu ayaklar altına almıştır.
Bunlar da dışarıya karşı “yargı kararını uyguluyoruz” derken, içeride ise “vatan kurtaran şaban” edasıyla, hülooğğcularına gaz verdiler. Bununla birlikte, ilerici, demokrat, laik cumhuriyetçilere de gözdağı vermek istiyorlar. Gövde gösterisi yapıyorlar, yaptırıyorlar. Şeriatçı kalkışmalar organize ediyorlar. Mustafa Kemal ve Silah Arkadaşlarına hakareti “meşrulaştırmak” istiyorlar. Yakında Mustafa Kemal’in heykellerine bile sistemli saldırılar tezgâhlamaları muhtemel.
Yapılan bu hakaretler elbette yürürlükteki yasalara göre açıkça suç teşkil etmekteydi.
Biz de bu pervasızlığa karşı harekete geçtik ve Partimiz adına, AKP’giller’in Reizi ve dincilik işleri başkanı Erbaş hakkında; “5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna Aykırılık”, “Görevi Kötüye Kullanma (TCK m. 257)”, “Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanma (TCK m. 219)”, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama (TCK m. 216)” ve “Tehdit (TCK m. 106)”, suçlarından işlem başlatılması için suç duyurularında bulunduk.
Bizim yaptığımız, anılan kişilerin yürürlükteki yasalara aykırı fiilleri hakkında Anayasal ve Yasal çerçevedeki “şikâyet hakkı”nın kullanılmasıdır.
İşte bu bile başta Akitçiler olmak üzere, şimdiye kadar meydanı boş bulmuş bazı Ortaçağcı irticacıları; “mızrak yemiş domuz gibi böğürtmeye”, yetti…
Gazetelerde çıkan haberlere göre onlar da bizim hakkımızda dava açmışlar.
Neymiş?
Biz suç duyurumuzla “cumhurbaşkanına hakaret” etmişiz.
Bir de “İslam düşmanı azgın azınlık”mışız…
Hadi oradan be zibidiler…
Şimdiye kadar hep meydanı boş buldunuz tabiî…
Esasen meydan hiç boş değildi.
Biz, sizin ve sizin gibilerin yaptığı tüm ahlâksızlıkların, vurgunların, hırsızlıkların sürekli peşindeyiz. Sürekli dosyalarınızı açıyoruz. Ama malum tüm basını yandaş yalaka yaptınız, olmayan bir iki tanesi de türlü hesaplarla hep sesimizi kısmakta…
Bize karşı yoğun bir susuş suikastı uygulamaktalar.
Siz, CHP’nin Sorosçu yönetimiyle ve Meclisteki diğer Amerikancı partilerle kedinin fare ile oynadığı gibi oynamaya alışmışsınız. Bir de yandaşlarınızı doldurarak hukuk bürolarınıza dönüştürdüğünüz yargıdan da korkmuyorsunuz. O nedenle her türlü kanunsuzluğu kendinize hak görüyorsunuz.
Geçin bunları…
Elinizden geleni arkanıza koymayın.
Sizin mahkemelerinizde sizi yargılayacağız, ipliğinizi pazara çıkaracağız göreceksiniz.
Eğer sizin bu saçma sapan ve tamamen gözdağı amaçlı dilekçelerinizi işleme koyan savcılar olursa onlarla da hesaplaşacağız, göreceksiniz…
Siz, din alıp satıyorsunuz. Biz ise sizin bu dinciliğinizin Hz. Muhammet İslamı ile ilgisinin olmadığını gösteriyoruz, halkımıza…
Siz, birer fitne, fesat yuvası ve hatta siyasetinizin merkezi haline getirdiğiniz, içini dolduramadığınız “Dırar Mescitleri”nde halkımızı kafadan gayrimüsellah (silahsız) hale getirmekle meşgulsünüz. Biz ise infakı içeren temiz ahlâklı İslam’la sizin uzaktan yakından ilginizin olmadığını teşhir ediyoruz.
Yahu sahibiniz ABD ve AB Emperyalistleriyle birlikte; Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Afganistan’da milyonlarca Müslümanın katledilmesine ortak olan siz değil misiniz?
Siz, bu yılın başında Müslüman Kasım Süleymani’nin ABD tarafından katledilmesini bile lanetleyemeyen zavallılar değil misiniz?
Çünkü Süleymani kendince inançlı bir Müslüman olarak AB-D Emperyalizmine karşı savaşıyordu.
Siz ise ABD yapımı ve ABD devşirmesisiniz. Onlarla savaşmak ne kelime, onlara sığınırsınız…
Sizin Hz. Muhammet ve Kur’an İslamı ile zerre bir bağınız yok ki…
Siz Muaviye-Yezit, CIA-Pentagon İslamı’nı yaşıyorsunuz…
Ayasofya ile meczuplaştırdığınız zavallı bir güruhu kemikleştirmek istiyorsunuz.
Yoksa, Ayasofya’da ezan da okunuyordu, namaz da kılınıyordu.
Yani zaten ibadete açıktı Ayasofya.
Hani “bunların hepsi oyun, hepsi tezgâh”tı?..
Asıl oyunu tezgâhlayan sizsizin.
Siz, burada kitlesel Cuma namazları kılarak, siyasal rant elde etmek istiyorsunuz.
Size yanıtı Maun Suresi ile Kur’an versin:
“Gördün mü o, dini yalan sayanı?
“İşte odur yetimi itip kakan:
“Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
“Lanet olsun o namaz kılanlara/dua edenlere ki,
“Namazlarından/dualarından gaflet içindedir onlar!
“Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
“Ve onlar, kamu hakkının yerine ulaşmasına/zekâta/yardıma/iyiliğe engel olurlar.”
Evet, yolun sonu göründü iyice.
Son barutlarınızı kullanıyorsunuz.
Sonra da kalkıp HKP’ye ve Halkçı Hukukçulara saldırmaya kalkıyorsunuz.
Sizden korkan sizden beter olsun be…
01.08.2020