Site rengi

Tasarım

Uygarlığınız batsın! Düzeniniz batsın!

08.07.2022
394
A+
A-

M. Gürdal Çıngı

 

Batılılar kendilerini “Uygar” olarak, kendileri dışındaki halklarıysa “Vahşi” olarak adlandırırlar.

Ve özünde sömürme, yeraltı ve yerüstü servetlerini yağmalama amacıyla kendi coğrafyaları dışındaki yerlere gittiklerinde de oralara “Uygarlık” götürdüklerini söylerler. “Demokrasi”, “Özgürlük” götürdüklerini söylerler. Kendi halklarını bunlarla kandırırlar, gittikleri yerlerdeki halklara da bunu empoze ederler. Beyaz ırkın, sarı, siyah, melez ırklara üstün olduğunu söylerler, bunu vâzederler onlara.

On binlerce yıl süren İlkel Sınıfsız Toplum Konağında eşit ve özgürce, kankardeşleri olarak yaşadı insanlar. Ancak insanlığın gelişiminin bir aşamasında, insanlar arasında maddi ve sosyal eşitsizlikler başladı ve böylece Sınıflı Toplumlar ortaya çıktı.

6-7 bin yıldır süren Sınıflı Toplumla birlikte de eşitsizlikler, adaletsizlikler, zalimlikler, zulümler aldı yürüdü. Egemen Sınıf durumuna geçen bir avuç azınlık, büyük bir çoğunluğu soydu, sömürdü ve zulmetti. Onları tahakkümleri altına aldı. Bu durum yüzyıllardır sürüyor…

Batılılar-Avrupalılar, günümüzde de insanlığa büyük acılar çektiriyorlar. Hem maddi hem de sosyal eşitsizlikleri artırarak zulüm düzenlerini devam ettiriyorlar.

Tabiî Batılılar derken, onların egemen sınıflarını, daha doğrusu egemen zümrelerini kastediyoruz. Yani Tekelci Finans-Kapitalistler zümresini.

Bu dünya çapında bir avuç ama gerçekten bir avuç Parababası, insanlığa çok büyük acılar çektiriyor. Onları canevinden vuruyor, İşsizlik-Pahalılık cehenneminde yakıp kavuruyor.

Normal dönemlerde yaptığı zalimliği, Koronavirüs salgını gibi, savaşlar gibi, doğa olayları gibi olağanüstü durumlarda da sürdürüyor bu Parababaları. Üstelik bu gibi durumlarda daha fazla sömürü, daha fazla vurgun ve talan yapıyorlar.

İki yıldır süren Koronavirüs salgını süresince, ilaç, sosyal medya ve dağıtım tekelleri başta olmak üzere, tekelci şirketler kârlarına kârlar katıyorlar.

Örneğin Koronavirüs aşısını geliştiren Alman İlaç şirketi BioNTech, sadece bu ilaçtan milyarlarca dolar kâr elde etti. Etmeye de devam ediyor.

Bu aşı sayesinde, piyasa değeri 87 milyar dolar olan BioNTech şirketinin sahibi olan Uğur Şahin, Özlem Türeci ile birlikte “Dünyanın en zengin 500 insanı” listesinde 15.3 milyar dolar kişisel servetleriyle 137. sırada yer aldılar.

Uğur Şahin bu serveti nereden elde etti?

Esas olarak Koronavirüs aşısından…

İnsan sağlığıymış, insana hizmetmiş… Geçin bunları bir kalem. Zaten buldukları aşının patentini ücretsiz olarak tüm ülkelere vermeleri, böylece insanlığın ortak bir kazanımı olması için yapılan önerileri kesin bir dille reddetti bu ikili. Onlar için biricik ölçü, elde edilecek kârdır, vurulacak vurgundur. Yani böyle adaletsiz, eşitliksiz bir dünyada yaşıyoruz.

24 Mayıs 2022 tarihli aşağıdaki haberi okuyalım ve görelim eşitsizliği:

***

Oxfam: ‘Milyarderler gıda ve enerji kriziyle servetini katladı’

İngiliz uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, (…) İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu (WEF) kapsamında her yıl gelir adaletsizliğine ilişkin ortaya koyduğu araştırmasını yayımladı. Yardım kuruluşundan yapılan araştırmada, önce salgın, ardından Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle artan enerji ve gıda fiyatlarıyla zenginlerin servetlerin servet kattığı ele alındı.

Açıklamada, gıda ve enerji alanında yatırımları olan milyarderlerin toplam servetinin son iki yılda toplam 453 milyar dolar arttığı, yine son iki yıl içerisinde küresel ölçekte 62 yeni gıda milyarderinin ortaya çıktığı kaydedildi.

SALGIN SONRASI CARGILL AİLESİNE MENSUP MİLYARDER SAYISI 12’YE YÜKSELDİ

Dünyanın en büyük gıda girişimcilerinden biri olan Cargill ailesine mensup milyarder sayısı salgın öncesi 8 iken bu sayının 12’ye yükseldiğinin belirtildiği açıklamada, ailenin 3 gıda deviyle birlikte küresel tarım piyasasının yüzde 70’ini kontrol ettiğine vurgu yapıldı.

Geçen bir yıllık sürede gıda fiyatlarının yaklaşık yüzde 30 artış yaşadığının hatırlatıldığı açıklamada, fiyat artışlarının 263 milyon insanı yoksulluk sınırının altına itmesinin de beklendiği belirtildi.

Küresel ölçekte yoksulluk sınırına itilecek 263 milyon insanla birlikte, günde 1,90 doların altında gelirle yaşam mücadelesi veren küresel nüfusun 860 milyona ulaşmasının beklendiğine de dikkat çekildi.

“AHLÂKİ AÇIDAN SAVUNULABİLİR BİR YANI YOK”

Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Oxfam İngiltere Direktörü Danny Sriskandarajah, “Doğu Afrika’da insanlar açlıktan ölürken dünyanın en zenginlerinin servetlerini artan gıda ve enerji fiyatlarıyla yükseltmesinin ahlâki açıdan savunulabilir bir yanı yok” ifadesini kullandı.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/oxfam-milyarderler-gida-ve-enerji-kriziyle-servetini-katladi-1939323)

***

Bu, işin ekonomik yanı. Bu konuyla ilgili başka örnekler, rakamlar vermeyeceğiz. Örnek yeterince açık.

Bir de ırksal yan var bu düzenin ortaya çıkardığı.

Yukarıda söylediğimiz gibi, beyaz ırka mensup Batılılar, diğer ırkları aşağılık ırk olarak görürler. Onlara hiçbir insani değer vermezler. Onları insan olarak bile görmezler. Onları sürülecek, yönetilecek, kendi aşağılık çıkarlarına hizmet edecek sürü olarak görürler.

Batılıların tarihi, Amerika’da, Afrika’da, Okyanusya’da, Ortadoğu’da vd. yerlerde, diğer halklara, ırklara karşı uyguladıkları sistematik soykırımlar, işgaller, talanlar tarihidir.

İkinci Emperyalist paylaşım Savaşı’nda Almanların ve Hitler’in yaptıkları ortadadır. ABD’de, egemen beyazların yüzyıllardır yaptıkları ayrımcılık ortadadır. Hem Amerika yerlilerine hem de sömürge haline getirdikleri Afrika’dan getirdikleri zencilere karşı uyguladıkları insanlık dışı uygulamalar ortadadır.

Ve özellikle ABD’de Beyazlar; Zencilere, Latinlere, Hispaniklere ve diğer azınlıklara karşı kin ve öfkeyle doludurlar. Bu ırklara karşı sürekli saldırı halindedirler. Hem acımasızca. Hem de vahşice saldırırlar.

ABD’de sık sık gösteriler yapılır, ayaklanmalar ortaya çıkar, polis kurşunuyla haksızca öldürülen kişilerden ötürü. Ama genellikle bu polisler aklanır. Ya da çok az cezalarla kurtulurlar. İşledikleri vahşice cinayetleri olmamışa çevrilir. George Floyd cinayeti bunun büyük bir örneği olduğu gibi, sonrasında da birçok cinayet işlendi.

İşte bunun son örneği yine ABD’de ortaya çıktı 3 Temmuz günü:

“Vücudundan 60 kurşun çıktı… Polis böyle katletti

“(…)

ABD’nin Ohio eyaletinde, polisin siyahi genci 60 kurşunla öldürmesinin ardından hafta sonu düzenlenecek Bağımsızlık Günü kutlamaları iptal edildi.

“(…)

“Ailenin avukatı Bobby DiCello, Walker’ın vücuduna, yüzü dahil 60 kurşunun isabet ettiğini, buna rağmen hastaneye kaldırıldığında ellerinin arkadan kelepçelenmiş olduğunu kaydetti.

“Olaya karışan polislerin idari izne ayrıldıkları ve soruşturmaya tabi tutuldukları bilgisi paylaşıldı.

“Akron Polis Departmanına göre, 27 Haziran’da Walker, polis tarafından trafik ihlali nedeniyle durdurulmuş, kovalamaca esnasında polislerin silahından çıkan 90’dan fazla kurşundan 60’ı siyahı gence isabet ederek ölümüne sebep olmuştu.

“Mapping Police Violence isimli kuruluşun verilerine göre, bu yıl ülkede 286 kişi polisin silahından çıkan kurşunla can verdi.” (https://www.odatv4.com/dunya/vucudundan-60-kursun-cikti-polis-boyle-katletti-243479)

Aklınız, havsalanız alıyor mu? Düşünebiliyor musunuz vahşeti?

Suçlama: Trafik ihlali!

Başka bir şey değil.

Silahsız 1 kişi ve silahlı 10’larca polis!

90 kurşun sıkılıyor ve 60’ı yüzü dahil vücudunun her yerine isabet ediyor!

Bu nasıl bir polisliktir? Bu nasıl bir insanlıktır? Bu nasıl bir duygudur? Bu nasıl bir öfkedir! Bu nasıl…

Artık söyleyecek söz bulamadık!

Ama bunlar böyledir. Tarihleri böyledir bunların. Bunlar sürekli kişi olarak da, sınıf ve zümre olarak da, insana ve insanlığa karşı suç işlerler.

Çünkü bunların “Uygarlık” anlayışı budur! Düzenleri budur bunların! Çünkü Sınıflı Toplum insanlığı suçlara batırır. Çürütür insanları.

İnsanı insan yerine koymamak, sağılacak, kullanılacak ve sonra da öldürülecek bir sürü hayvanı olarak görmek…

Ama bu düzen böyle devam etmez. Edemez. İnsanlık bir gün uyanır ve zalimlerin düzenlerini başlarına çalar. Yıkar bu zalim, insanlık dışı düzenlerini. Arar hakkını ve bulur. Kurar insanca yaşayacağı bir düzeni.

Bu düzen, insanın insanı ezmediği, sömürmediği, soymadığı, zulmetmediği bir düzendir.

İnsanlık er geç kuracak sınıfsız, sömürüsüz düzeni!