Madrid; zafer mi teslimiyet mi?..
Av. Tacettin Çolak
Geçtiğimiz günlerde İspanya’nın başkenti Madrid’de NATO zirvesi yapıldı.
Tayyip Erdoğan; zirve öncesi yaptığı “sert”(!) açıklamalarla İsveç ve Finlandiya’nın; “teröre destek veren, teröristleri barındıran devletler”, olduğu iddiasıyla NATO’ya girmelerine”şiddetle” karşı çıktı.
Böylece içerideki hülooğğcularının “yerli ve milli” duygularını iyice köpürttü.
Sanırsın Madrid’e savaş kazanmaya gidiyor.
Toplantılar başlar başlamaz bir de ne görelim; Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmelerine onay vermiş!
Sakın yanlış anlaşılmasın, toplantıda herhangi bir tartışma-ikna süreci falan yaşanmıyor.
Biden’den gelen bir telefondan sonra Tayyip “evet” diyor.
Bunun karşılığında ne mi alıyorlar?
Bir çuval vaat…
Finlandiya ve İsveç’teki teröristlerin iadesi istenecekmiş!..
Terörizmle mücadelede istihbarat paylaşacaklarmış!..
F-16’ların modernizasyonu için gayret geliştireceklermiş!..
Eline “jelibon” verip kandırmak istediğiniz küçük çocukların bile inanmayacağı bu yalanlara bizimkiler balıklama atladılar.
İçeride ise, tek merkezden manşet atmakla ünlenen satılmış, yandaş medya anında göreve başladı.
Şu başlıklara bakın:
“Türkiye kazandı” (Hürriyet), “Erdoğan evine zaferle dönüyor” (Sabah), “Türkiye’nin zirvesi oldu” (Milliyet), “Zirvenin kazananı Erdoğan” (Akşam).
Peki Türkiye ne kazandı?
F-16’lardan çok daha üstün teknolojiye sahip olan ve 1,4 milyar doları peşin ödediğimiz F-35’leri geri mi aldı?
Hayır…
Biden’le yapılan görüşmede bunun gündeme bile gelmediği çok açık. Çünkü bizimkiler o gasp edilmiş batak parayı kurtarabilmek için F-16’ların modernizasyonunda (nasıl modernize etmekse) kullanılmasına razılar.
Onlar ne diyor?
Ülkelerine dönünce “gayret geliştireceğiz” diyorlar.
Yani antlaşma yok, vaat var…
Bu mu kazanım?
Anlaşmadan sonra Adalet Bakanı Bozdağ; “33 teröristin iadesini isteyeceğiz”, diye açıklama yaptı.
İyi de bu anlaşma olmadan da1999 tarihli “Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme”nin ve “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi”nin terör ve terörizmin finansmanıyla mücadeleye ilişkin kararlarının uygulanması çerçevesinde iade isteyebilirdin.
Elini tutan mı vardı?
Bunların neresi kazanım yahu?
Esasen yukarıda verilen gazete başlıklarının tamamı Batı Basınından alıntı.
Tabiî, Batı Tayyip’le mavra geçiyor.
Onlar bilmiyorlar mı teslimiyeti?
Bal gibi biliyorlar ama bozguna zafer havası çalarak bizimkilerin gönlünü hoş tutuyorlar.
Çünkü verilmiş ve bağlayıcılığı olan hiçbir söz yok…
Bütün bunlar içeride yandaşların gözünü boyamak için yapılıyor.
Batı basınının bu manşetlerinden hareketle ülkesinde eleştirilere maruz kalan İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde; daha NATO zirvesi bitmeden İsveç gazetesi Aftonbladet’e yaptığı açıklamada; “Erdoğan’a boyun eğmedik”, demekten çekinmedi.
Devamında da; “Terör faaliyeti olduğu yönünde delil olmadıkça hiçbir iadeye razı olmayacağız”, diye konuştu. Linde; “Kürtler açısından insan haklarının ya da demokratik haklarının risk altında olduğunu düşünmelerini gerektirecek bir sebep yok”, dedi.
“33 teröristin iadesini isteyeceğiz” diyordun değil mi Bekir efendi!
Bu sözleri İsveç Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarıyla birlikte değerlendirdiğimizde bizimkilerin kendi kendilerine gelin güveyi oldukları çok açık değil mi?
Peki bu tezgâhlar yeni mi kuruluyor?
Tabiî ki hayır.
Gelin yakın geçmişteki bazı teslimiyetlerini şöyle bir hatırlayalım.
Tayyip Erdoğan’ın; “ben görevde kaldığım sürece bu papazı kimse alamaz”, diye kuru efelenmelerine rağmen Trump’ın Mazlum Kobani’nin gizli mektubunu da iliştirerek gönderdiği ve “kabadayılık yapma, aptal olma”, diyerek 9 Ekim 2019 günü kendisine yazdığı mektubu üzerine; ajan-papaz Brunson’ı kuş olup uçurmadılar mı ülkelerine?
Yine aynı şekilde Merkel’in bir telefonu ile diğer bir ajan Deniz Yücel’i cezaevinden almadılar mı?
Obama’nın elinde beyzbol sopası ile yaptığı bir telefon görüşmesiyle Irak’lı Peşmergelerin Ayn el-Arab’a (Kobani’ye) geçip PYD/YPG güçlerine yardım etmelerine izin vermediler mi?
Biden, Tayyip için “diktatör” demedi mi?
Öte yandan, sadece İsveç ve Finlandiya mı teröristleri barındırıyor?
Yahu NATO ülkelerinin neredeyse tamamının aynı destekleri verdiğini görmüyor musunuz?
NATO demek ABD demektir.
Yani NATO’nun patronu ABD’dir.
Bakın ABD bunlara neler yaptı?
Madrid’de geyik çevirdikleri Biden; 22 Nisan 2021’de Erdoğan’ı telefonla arayarak; “yarın 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyacağım”, dedi ve bu tanımayı yapmadı mı?
Kaldı ki, ABD’den önce Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesi benzer kararları almıştı.
İkide bir iadesini istedikleri Pensilvanyalı İblis’in iadesini sağlayabiliyorlar mı?
Lideri Salih Müslim’i birçok kez devlet töreni ile karşıladığınız PKK’nin Suriye kolu olan PYD/YPG şimdi kimin yanında?
ABD’nin binlerce TIR’la yığdığı silah ve cephane ile ABD’nin Ortadoğu’daki kara gücü değiller mi?
Şu anda Fırat’ın doğusu kimin işgali altında ve burada “Müslüman bir İsrail” kurma planlarını yaşama geçirmek isteyen kim?
Bu projenin yaşama geçirilmesinde sadece ABD değil, hepsi de NATO üyesi olan İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İspanya vb. Batılı ülkeler rol almıyorlar mı?
Öyle ki, bu ülkeler arasında en militan olan Fransa, PYD/YPG lider ve komutanlarını birçok kez Elysee Sarayı’nda ağırlamadı mı?
Geçmişte devleti paylaştığınız ve Avrupa ülkelerinde faaliyet göstermelerine referans olduğunuz FETÖ’cülerle aranızda 15 Temmuz ganimet paylaşımına girdiğinizde Türkiye’den kaçan bu teröristlerin birçoğu Avrupa’ya sığınmadılar mı? Hatta bunların büyük çoğunluğunun AB’nin lideri Almanya’da yuvalandıklarını bilmiyor musunuz?
Bal gibi biliyorsunuz.
Kendilerine hizmette kusur yapmadığınızı gördükleri sürece sizinle çalışmaya devam ediyorlar.
Ama en küçük bir koftiden kabadayılığınızı bile yediriyorlar anında…
Hepsi sizin ciğerinizi biliyor.
Sonra da kalkmış bozguna zafer havası çaldırıyorsunuz?
Yazık ki, ne yazık…