Yaa Cahit Özkan, bu işler böyledir; Satarlar Uşakları Efendiler…
M. Gürdal Çıngı
Bildiğimiz gibi, geçtiğimiz günlerde AKP’nin Meclis Grup Başkanvekili Cahit Özkan bu görevinden, her ne kadar kendisi; “görevden affını istirham ettiğini” belirtse de, Tayyip tarafından alındı.
Niye görevden alındı Cahit Özkan, hatırlayalım:
“Armağan Çağlayan’ın programına katılan Özkan, kendisine yöneltilen ‘Yakın zamanda Birleşik Arap Emirlikleri ile yeniden ilişkiler kuruldu, imzalar atıldı. Ama hükümete yakın çevreler BAE’yi 15 Temmuz’un sponsoru ilan etmişti. Arada ne değişti’ sorusuna şöyle yanıt vermişti:
“(…) Yahu benim çıkarım neyi gerektiriyorsa…
“Benim şöyle bakmam lazım, belki de Birleşik Arap Emirlikleri baktı ki Türkiye’ye diz çöktüremiyor, baktı ki Türkiye’nin istiklalini engelleyemiyor, baktı ki Türkiye’ye dayanmadan, Türkiye ile birlikte yürümeden bölgesel ve küresel anlamda kendi menfaatlerinin aleyhine bazı şeyler ortaya çıkıyor, o zaman Birleşik Arap Emirlikleri -ben böyle okuyorum çünkü- teslim oldu. İşte güvenli enerji arzının Türkiye olmadan olamayacağını uluslararası toplum kabul etti.”
Yani Cahit Özkan, verdi veriştirdi BAE Yöneticilerine. Ve sözde Tayyip’i övmüş, yüceltmiş oldu. Tayyip ve AKP’giller iktidarı, BAE’yi “teslim” almış oluyordu ona göre. Sıfırlatmış oluyordu BAE’yi.
Böyle söylediğinde de Tayyip’in kendisine; “Aferin Cahit! Bizim söyleyemediğimizi sen söyledin”, diyeceğini düşündü herhalde…
Ancak beklemediği bir tepkiyle karşılaştı C. Özkan.
Önce AKP sözcüsü Ömer Çelik, hem de gece yarısı bir açıklama yaparak; “Grup Başkanvekilimiz Sn Cahit Özkan’ın Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine dair beyanları partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır. Türkiye-BAE ilişkileri Cumhurbaşkanımız Sn @RTErdogan ve BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed El Nahyan’ın ortak iradesiyle karşılıklı güven ve saygıya dayalı olarak ilerlemektedir” dedi. (https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/akpde-bae-krizi-gorevden-alimla-bitti-cahit-ozkan-cephesinden-aciklama-1938076)
Ardından da görevden alınacağı konuşulmaya başlandı.
Bunun üzerine gariban(!) Cahit Özkan, “ben ne yaptım?” diye düşünerek, “(…) Çelik ile çekilmiş bir fotoğrafını paylaşarak “Sıkı dostlar arasına kimse giremez” diye yazdı.
Bunun da kendisine olan tepkileri gidermediğini gören Özkan, bu kez de Tayyip ile olan bir fotoğrafını paylaşarak, Abdurrahim Karakoç’un şiirinin sözlerini eklediği bir paylaşım daha yaptı:
“Özkan’ın paylaşımında şu sözler yer alıyordu;
“Beden ölür, çürür, cana bakın siz. Kim kiminle yürür, ona bakın siz. Bırakın dönsün dönme dolaplar. Haktan hakikatten yana bakın siz.” (agy)
Bütün bu çabalar, yalvarmalar, “teslim ol”malar işe yaramadı ve Cahit Özkan, AKP Grup Başkanvekilliği görevinden alınıverdi Tayyip tarafından…
Yaa Cahit!
Sizin düzende böyle yürür bu işler, Efendiler, her zaman Uşaklarını satarlar işlerine geldiği anda. Önce kullanırlar, sonra işleri bitince ya da bir yanlış yapınca kendilerine, kaldırıp atarlar bir köşeye.
Tayyip de seni sattı gördüğün gibi. Hem de bir kalemde, hem de hiç acımadan, değil mi?..
Neye uğradığına şaşırdın mı? Hiç böyle bir şey beklemiyor gibiydin çünkü…
Yaptığın açıklamalardan öyle görünüyor. Ama gördüğün gibi, sattılar seni.
Haa, sen de masum musun?
Değilsin elbette. O makamlara; Milletvekilliklerine, Grup Başkanvekilliklerine kara kaşın, kara gözün için getirilmedin Tayyip tarafından. Onun emirleri doğrultusunda halkımıza verdiğin-vereceğin eziyetler karşılığında getirildin o makamlara, o koltuklara, onun emirlerini yerine getirdiğin için indirdin cebine ballı maaşları.
Ama hata yaptın. Hem de büyük bir hata. Tayyip’i savunacağım derken, Tayyip’i hiç tanımadığın ortaya çıktı. Senin, sözde Tayyip’i savunmak, korumak için sarf ettiğin sözler, döndü seni vurdu…
Tayyip, hiç düşünmedi bile; ya bu adam benim için bu sözleri sarf etti. Ben şimdi onu nasıl harcarım, demedi. Gözünün yaşına bakmadı senin.
Oysa sen, ettiğin ve kaldıramayacağın o büyük laflardan, değerlendirmelerinden sonra, küçüldün, ufaldın, yamyassı oldun ve yalvardın hem Tayyip’e, hem Parti sözcünüz Ömer Çelik’e; beni harcamayın, ben ettim, siz etmeyin, diye. Ama gördüğün gibi, kâr etmedi yalvarmaların.
Tamam da, bu işin bir yanı idi. Diğer yanı ise, Tayyip’in BAE’ye olan muhtaçlığıydı. “Ekonominin hâkimi ekonomist” Tayyip iktidarında Türkiye, tarihinde olmadığı kadar ekonomik çöküntü içine girmişti. Dışarıdan, yabancı Parababalarından döviz gelmiyordu artık. Ekonominin pili bitmişti. Ve bir kaynağa ihtiyaç vardı. Acaba onu BAE Yönetimi sağlar mıydı? Böylece kara halk yığınları bir müddet daha kandırılabilir miydi? Oyalanabilir miydi? Erken ya da normal seçimde bir kez daha iktidar olunabilir miydi? Tayyip’in bütün derdi buydu.
Dolayısıyla Tayyip ve avanesi, bir anda BAE Yönetimi ve Devleti hakkında bütün söylediklerini yalayıp yuttu. Başka birçok olayda yaptığı gibi…
İşte sen bunu okuyamadın Özkan. Bunu göremedin. Onların (ve senin) fırıldaklar içinde olduğunuzu göremedin. İlke tilkenin sizin semtinize uğramadığını göremedin. Sizin ağzınızdan çıkan sözlerin o anlık çıkarlar için söylendiğini göremedin. Ki sen de öylesin zaten. Öyle olmasan oralara gelir miydin-getirilir miydin hiç?..
Oysa insan, Gerçek İnsan (Attila İlhan’ın şiirinde yazdığı gibi) şöyle davranır bu gibi durumlarda:
O sözler ki kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız
Ama nerede sizde bu anlayış!
Nerede bu yiğitlik!
Nerede bu cesaret!
Hatırlayacağımız gibi, reisin Tayyip; Suudiler tarafından vahşice, insanlık dışı bir şekilde katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı sattı, söylediği onca sözden sonra, bir avuç riyal için, dolar için.
Tayyip bu olayda, Cemal Kaşıkçı’yı sattığı gibi, ülkemizin onurunu da sattı.
Haa, onlarda Ulusal Onur diye bir şey yok ki. Bir anlayış yok ki… O yüzden onlar için doğal davranışlar bunlar.
Rahip Brunson olayında, söylediklerini yalayıp yuttu. Gazeteci kılığındaki casus Deniz Yücel olayında hakeza aynı şekilde davrandı.
Mavi Marmara Gemisi olayında yandaşlarını sattı.
Yani “bu can bu tende” oldukça”, “bu fakir bu görevde oldukça” diye başlayan tiradlar, “hülooğğcu”ları kandırmaya yönelik, aldatmaya yönelik çıkışlardır.
Ha, bir kez daha söyleyelim; sizin dünyanızda Efendiler Uşaklarını satar. Hem de her yerde satar.
ABD, ülkemizde ve başka ülkelerde daha önce onlarca kez yaptığı gibi, işi bittiği anda, kullanım değeri sona erdiği anda Tayyip’i satar. Tayyip, seni satar. Sen, başkasını satarsın. Tıpkı bir zamanlar müritliğini, borazanlığını yaptığın FETÖ’yü sattığın gibi…
Siz alma ve satma dünyasında yaşarsınız çünkü.
Siz ve sizin gibiler için ahlâk, namus, onur, şeref de dahil alınıp satılmayacak hiçbir şey yoktur. Yeter ki sizin dünyalığınızı arttırsın, vurgununuza vurgunlar katsın…
Siz ar değil kâr dünyasında yaşarsınız. Sizin için biricik ölçü budur.
Ancak bu böyle gitmez!
Uyandıracağız, örgütleyeceğiz halkımızı. Ve bu yalanlar, dolanlar, aldatmalar, zalimlikler, kötülükler dünyasına son vereceğiz!