Site rengi

Tasarım

Dininiz imanınız para…

03.07.2017
745
A+
A-

Askerlik yapmakta olan gencecik insanlar var. Baba ocağından ana sıcaklığından uzakta. Devlete emanet güya. Yemek yemeleri gerekiyor doğal olarak, her insanın yapmak zorunda olduğu gibi. Lakin, yedikleri yemeğin lezzetini bir yana bırakalım, 20’li yaşlarda askerlik görevini yapan gencecik fidanlar hiç olmazsa sağlıklı ve güvenli gıdaya ulaşabiliyorlar mı?

Hayır. Hem de yüzlerce binlerce kez hayır.

Manisa’da 24 gün içinde binlerce asker üst üste zehirleniyor yemeklerden. Öyle bir kere iki kere de değil hem, tam dört kere üst üste.

Binlerce asker bir aydan daha kısa bir süre içerisinde aynı yemek şirketinin yaptığı yemeklerden yedikleri için besin zehirlenmesi şikâyetiyle hastaneye kaldırılıyor. İsyan ediyoruz, IŞİD’in elinde cayır cayır yaktırdığınız, ABD Emperyalistlerinin BOP’u için cehenneme dönen Suriye’de katlettirdiğiniz yetmedi, bir de bozuk yemeklerinizle mi zehirliyorsunuz bu askerleri. Kulaklarımıza inanamıyoruz önce. Sonra acı gerçek bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze ve yüreğimize. Bir er, Er Hüsnü Özel yaşamını kaybetti, haberi geçiyor. Yok. gerçek bu, Hüsnü Özel, bir halk çocuğu, yediği yemekten zehirlenerek hayatını kaybediyor. Savaşta, çatışmada ya da başka bir kanlı olayda değil, yediği yemekten…

AKP İktidarıyla birlikte 2003 yılından beri askeri birliklerin ve eğitim kurumlarının yemek hizmeti özelleştirilmeye başladı. Türker Ertürk, 21 Haziran 2017’de Oda TV’de yayımlanan yazısında, 2008-2010 yılları arasında Deniz Harp Okulu Komutanı olduğu dönemde özelleştirme konusunda kendisine baskı yapıldığını belirtiyor.

Düşünüyoruz bir yandan, ülkenin güvenliğini emanet ettiğiniz Ordu’nun yemek hizmeti özelleştirilebilir mi?

Kurtuluş Savaşı’nı, Çanakkale Zaferi’ni düşünüyoruz. AKP’giller iktidarı öncesini düşünüyoruz. Ordu içerisinde yemek pişirmek de bir askerlik göreviydi. Görev paylaşımının bir parçasıydı.

Kendi yemeğini kendi pişirmeyecek bir ordu olabilir mi? Savaşlarda o cepheden bu cepheye koşarken yemek işini bilen, organize edebilecek yetişmiş askeriniz yoksa, bu ordu ne yiyip içecek, aç mı kalacak?

Demek ki, Ordunun yemek hizmetleri de önemli bir askerlik işidir, tıpkı diğer askerlik görevleri gibi. İşte bu yüzden özelleştirilemez. Yemek şirketlerinin-Parababalarının kâr hırsına teslim edilemez.

Ayrıca bir ülkenin ordusunun yemek hizmetlerinin özelleştirilmesi güvenli değil. Her türlü sabotaja açık. Yaşanan son olaylarda gördüğümüz gibi, özel yemek şirketleri bu işi kâr amacıyla yapıyor. Yemek için kullanılacak hammaddenin en ucuz olanını kullanmaya çalışıyor. Bozuk, kalitesiz malzemeleri üç kuruş kâr için imha etmiyor, atmıyor. Bozuk tat ve kokuyu bastıracak çeşitli işlemler uygulayarak yeniden kullanıyor. Gazetelere açıklama yapan bir Rota Yemekçilik çalışanı, bizim bu sözlerimizi doğrulayan açıklamalar yapıyor; “biz de oradan yemek yemiyoruz, çöpe atılması gereken malzemeler tekrar kullanılıyor”, diyor. Tavuğun dışarıda tutulup, soğuk hava deposuna konmadığını, kokan ürünlerin tekrar ısıtılarak askerlere verildiğini belirtiyor.

Ordu içinde yemek hizmetlerini askerlik görevinin bir parçası olarak gören ve yapan askerlerse,  sağlıklı ve doyurucu bir yemek üretmeye çalışır.

Manisa’daki zehirlenme olaylarının mimarı Rota Yemekçilik firmasının ortaklarından Veysi Avşar ile AKP Amasya Milletvekili Haluk İpek’in çok samimi olduğu ifade ediliyor. Firma 15 Temmuz sonrası meydanlarda gericilik rüzgârları estirenlere de ücretsiz olarak yemek dağıtmıştır. Firmanın bundan dört yıl önce Diyarbakır’da Veysi Avşar tarafından 100 bin TL sermaye ile kurulduğunu öğreniyoruz. Şirketin bir yıl içinde sermayesini 2 milyon TL’ye çıkardığı ve 2014’te şirket merkezini Ankara’ya taşıdığı, şirketin sermayesinin iki ay önce 7 milyon TL’ye yükseldiği biliniyor. Buradan da anlaşıldığı üzere, AKP’giller, yürü ya kulum demişler Rota’ya.

Bu çapta bir zehirlenme olayı karşısında derhal yemek şirketinin sözleşmesinin fesh edilmesi ve adli sürecin başlatılması gerekir. Ancak, öğreniyoruz ki, AKP’giller’le çıkar ortaklığı olan Rota Yemekçilik gibi firmalarla yapılan sözleşmelerde öyle hemen feshedilemiyor. AKP’giller, ülkenin askerinin canına kastedenleri koruyor. Sözleşmeye koydukları bazı maddelerle sözleşmenin feshi zorlaştırılıyor. Yemeklerin bozuk çıkması bile buna sebep olamıyor. Bozuk-kusurlu yemek ve zehirlenme gibi olayların birden çok defa tekrarlanması durumunda ancak sözleşmenin feshi gündeme gelebiliyor.

İçler acısı hallerini televizyonlardan izlediğimiz zehirlenen askerler, zehirlendikleri yetmiyormuş gibi, buna tepki gösterdiklerinde kötü muamele gördüklerini ifade ediyorlar. “Komutana hazır yemek geliyor. Biz aynı yemekleri yemiyoruz. Şimdi bir şey dediğimizde de dayak yemekle tehdit ediliyoruz. Kenara çekip dövüyorlar bizi! Kantinden yemek yemek istediğimiz zaman kantini kapatıyorlar”, diyorlar. Bu nasıl bir vicdansızlıktır. Hem zehirleyeceksiniz hem de Çıfıt gibi üste çıkıp cezalandıracaksınız.

Yazının başlığında da belirttiğimiz gibi, bu Ortaçağcıların, AKP’giller’in dini imanı para. Rota Yemekçilik de aynı toptan kesme bunlarla. Yani onun da dini imanı para. Bunlar Para Tanrısından başka Tanrı tanımaz. Kârlarına kâr katmak için gencecik halk çocuklarına bozuk yemekleri yedirir, zehirler, öldürür. Ve hiçbir şey olmamış gibi bir daha, bir daha ve birçok defa zehirlemeye devam eder. Bugün halkımızın canına kıyanlar, yediği bir lokma yemeğe göz koyanlar, bunlar yanlarına kâr kalır sanırlar, yanılıyorlar. Hem de çok.