Elektrikte vurgun… (IV)
Gazetemizin geçtiğimiz üç sayısında devam eden “Elektrikte vurgun” adlı yazı dizimizde konuyu değişik açılardan incelemiş, Elektrikte Özelleştirmelerin sonucu Tayyipgiller’in ve yerli yabancı Parababalarının vurgunlarını somut örneklerle gözler önüne sermiştik ve yazımızı geçen sayımızda noktalamıştık.
Ancak aradan geçen zamanda bu alanda yeni ve çarpıcı gelişmeler yaşandı. Dolayısıyla bir kez daha bu konuya eğilmek, yazı yazmak zorunluluğu doğdu. Ya da gazetecilik terimiyle söylersek “fikri takip” yapmak gereği doğdu.
Elektrik dağıtımını gerçekleştiren (tamamı özel) şirketler, faturalarımıza “Kayıp-Kaçak Bedeli” adı altında bir kalem yüklüyor ve bu kalemden yüksek miktarlarda vurgun vuruyorlardı. Bir tüketicinin açtığı dava sonucu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu konudaki son sözü söyledi ve dağıtım şirketlerinin “Kayıp-Kaçak Bedeli” adı altında bir para tahsil edemeyeceklerini ve alınan paraların iadesinin gerektiğini karara bağladı. Bunun üzerine de tüketiciler, dağıtım şirketlerine başvurarak (uzun kuyruklar oluşturarak) kendilerinden yıllardır (yaklaşık 10 yıldır) kesilen bu paraların iade edilmesini istemeye başladılar. Kimileri de Tüketici Hakem Heyetlerine başvurdu.
Konu hukuken sonuçlanmış bir konuydu. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu konuyla ilgili kesin kararını vermişti ve dağıtım şirketlerinin yapmaları gereken tek şey bu paraları tüketicilere geri ödemekti. Ama dağıtım şirketleri bu paraları vermemek için her şeyi yapıyorlardı.
Bunun üzerine namuslu biliminsanları masumane çözüm önerilerinde bulundular. Bunlardan birisi olan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ayşe Havutçu özetçe şöyle söylüyordu bu konuda:
“KAYIP-KAÇAK İÇİN YASA ÇIKARILMALI
“Hukuk Profesörü Havutçu, abonelerin ferdi olarak başvurmak zorunda olduğu kayıp-kaçak bedeli iadesi için yeni bir kanun önerisinde bulundu. Bu şekilde bütün abonelere aynı anda iade ya da gelecek dönemdeki faturalarında taksitli ödeme yapılabilecek.” (Yurt Gazetesi, 13 Ocak 2015)
Bu namuslu biliminsanları hukukçu gözüyle ve hukuk kuralları çerçevesinde olaya bakıyorlardı. Ancak karşımızda hukuka uyan, hukuk kuralları çerçevesinde davranan bir iktidarın yokluğunu görmüyorlardı. Karşımızda bir çete vardı oysa. Ve bu çetenin varlık nedeni; yerli yabancı Parababalarının emirlerini yerine getirmektir. Onlara vurgun alanları yaratarak kârlarını artırmalarını sağlamak bu sayede de iktidar koltuklarında kalmalarına izin verilmesini sağlamaktır. Onların biricik ve asli görevleri yerli yabancı Parababalarının çıkarlarını korumaktır. Bu çıkarları koruyacak yasaları çıkartmaktır.
Gerçekten de Tayyipgiller, kendilerine verilen emirlere uymak için hemen davranışa geçtiler ve bu konuyla ilgili bir yasa tasarısı hazırlayarak Meclise sundular:
“Enerji Bakanlığı, TBMM’ye sunduğu ‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’na da, kayıp-kaçak paralarının elektrik abonelerine iade edilmemesi için madde koydu. Bakanlık maddeye, iadelerin yapılması halinde şirketlerin iflas edeceğini gerekçe gösterdi. Tasarının şirketlerle ilgili gerekçesi şöyle:
“2013 yılında 21 dağıtım şirketinin hedef kayıp-kaçak oranları baz alınarak hesaplanan kayıp-kaçak enerjiye konu gelir ihtiyacı yaklaşık olarak 5,85 milyar TL’dir. Yine bu 21 dağıtım şirketinin dağıtım gelir tavan toplamları ise yaklaşık 3,5 milyar TL’dir.”
“Bakanlığa göre şirketlerin toplam geliri üzerinde olan bu maliyetin şirketlere yüklenmesi iflaslara neden olur. Bakanlık, kayıp-kaçak parasının abonelere iade edilmemesine bir diğer önemli gerekçe olarak da yüksek meblağı gösterdi:
“2006 ila 2014 arasında… Sadece teknik ve teknik olmayan kayıp bedeline ilişkin tüketicilerden yaklaşık 33 milyar TL tahsil edilmiş olup faiz ve vekâlet ücretleri eklendiğinde bu meblağın birkaç katına çıkması kaçınılmazdır. Söz konusu meblağa dağıtım, iletim, perakende satış ve sayaç okuma bedelleri de eklendiğinde toplam meblağın iadesi fiili olarak mümkün değildir.” (http://www.subuohaber.com/ekonomi/33-milyar-lira-kayip-kacak-parasi-toplandi-geri-odenemez-h14376.html)
İşte tasarının gerekçesi bu kadar açık: Yerli yabancı dağıtım şirketlerinin kârlarını korumak, bundan sonra olaşabilecek zararlarını da önlemek!
Şirketler, bu paraları öderlerse iflas ederlermiş!
Gerekçeye bakın. Bu paralar (ki öyle böyle değil tam 33 milyar TL) haksız, hukuksuz yere alınmış, bu şirketler avantadan vurgun vurmuş kârlarına kâr katmış, şimdi öderlerse batarlarmış…
Hukuk, bir karar alırken yapılan işlemin, alınan paranın haklı mı haksız mı olduğuna bakar. Yasalara uygunluğuna bakar. Yoksa bu işlemi yaparsam bu şirket batar mı diye bakmaz, bakamaz. Hukuk bu değildir. Karar doğru mu, hukuka uygun mu, yasalara uygun mu değil mi ona bakar.
Ya bu 33 milyar TL’yi ödeyen halka ne olmuş? Zaten verdiğiniz ne ki?..
Şirketlerin çıkarına zarar vermemek için hukuksuzluk, adaletsizlik yapan bu hükümet, İşçi Sınıfının kan ve gözyaşıyla elde edilmiş Kıdem Tazminatını gasp etmek ve Parababalarına peşkeş çekmek isteyen de bu hükümet.
Dolayısıyla bu kimin hükümeti: halkın mı, yerli yabancı Parababalarının mı? diye sormak bile abesle iştigal gördüğümüz gibi.
Ama bu böyle gitmez. Halkın mücadelesinin sonucunda kurulacak Demokratik Halk İktidarı, Tayyipgiller’den ve onların sahibi yerli yabancı Parababalarından bu vurgun ve soygunlarının hesabını kuruşuna kadar soracak. Halktan alınanlar halka iade edilecek. Başta enerji olmak üzere tüm sanayi kollarımızdaki özelleştirmeler iptal edilerek tekrar kamu malı haline getirilecek. Bu mutlaka yapılacak. Tarihin hükmünü kimse engelleyemez…