Empati yapmak…
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Empati, duygudaşlık anlamına geliyor. Karşımızdakinin duygularını anlayabilmek ve paylaşabilmeyi ifade ediyor.
Bizim meslekte empati yapmak önemlidir. Ancak bazen çok fazla empati yapmak, hastanın aleyhine bir durum yaratabilir. Örneğin acil servise gelen trafik kazası geçirmiş bir yaralıya müdahale ederken, fazla empati yaparsak bu sıkıntı yaratabilir. Doktor olarak yaralının, ağrı ve acılarını duyumsayayım derken zaman geçebilir.
Ama istisnalar kuralı bozmaz. Doktorlar olarak, hastalarımızın yaşadığı koşulları bilmek, ona göre hastalıklarını tanımlamak ve tedavi etmek durumundayız. Bunları yapmadığımız takdirde, hastalığın tanısını koymakta bile zorlanırız.
İkili ilişkilerde empati yapmak önemlidir. Sıklıkla yapılan hata, karşımızdakinin de bizim gibi düşündüğünü sanmaktır. Karşımızdaki kişiyi, bulunduğu koşullara göre değerlendirmek gerekir. Asgari ücretle geçinen bir vatandaşımıza, doktor olarak, ayda evinizde en az üç kilo et yemelisiniz, diyemezsiniz. Onun yerine hangi hayvansal protein (yumurta, balık) ucuz ise onları önermeniz gerekir.
Son yıllarda “toplumsal yaşamında da giderek empati yapamayan bir toplum haline geldik”, diye çok söylenir oldu. Gençler, yaşlılar ile empati yapamıyor. Yaşlılar gençler ile empati yapamıyor.
Olaylara sınıflar açısından baktığımızda, bir eşitsizlik olduğunu hemen görürüz. Dört yıl önce Gaziantep’te Akteks İşçileri verilmeyen Kıdem Tazminatları için şehir merkezinde yürüyüşe geçip, belediye binasına gelirler. Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin işçilere, Akteks patronunun iyi niyetli olduğunu, patronla işçilerin empati kurması gerektiğinden söz eder. İşçilere sözler verilir. Ancak iki bin civarındaki işçi hâlâ kıdem tazminatlarını alamadı…
Parababalarının başka bir söylemi de; “ben yanımda çalışan şu kadar işçiye ekmek veriyorum”dur. Üretim ilişiklerine baktığımızda, aslında son tahlilde patronun ekmeğini sağlayan İşçi Sınıfıdır. Ülkemizde işverenlerin işçiyle empati kurmak gibi bir özelliği yoktur. İşçi Sınıfı örgütlü değil ise her hâlükârda kündeye getirilir. Fatma Şahin örneğinde gördüğümüz gibi, sürekli olarak işçiden patron lehine fedakârlık yapması istenir. Bu örnekte görülen, belediyenin kapısına giden işçilerin büyük çoğunluğu Fatma Şahin’e oy verdiği halde, olay bu şekilde gelişir.
İşçi Sınıfı hiçbir zaman patronla empati yapmamalıdır. Günümüzde işyerinde verimlilik vs. denerek, işçiler patron ile anlaşmaya zorlanmaktadır. Sarı sendikacılar patronla empati kuran, kendi çıkarlarını işçinin değil patronun çıkarlarıyla birleştiren insanlardır. Bu insanların ikiyüzlülüğünü her ortamda göstermek insan olmanın gereğidir.