Garp Cephesinde yeni bir şey yok…
MHP Tezkereye “Evet” oyu verdi
Garp Cephesinde yeni bir şey yok…
Niye yok?
Çünkü MHP, Kontrgerilla’nın özel örgütüdür de ondan.
MHP: Doğuştan emperyalizm yapımı-halk düşmanı
CIA ideologu David Galula; “Ayaklanmalara Karşı Koyma-Teori ve Pratik” adlı kitabında, devrimci, yurtsever, antiemperyalist hareketlerin önlenmesi için faşist darbeler yapılmasını gerekli gördüğü Türkiye gibi ülkelerde böyle bir partinin kurdurtulmasını da gerekli hatta zorunlu görür. Bu parti Kontrgerilla’nın sivil ayağını oluşturarak, karşıdevrimci yarı askeri güçler örgütleyecek, yetiştirecektir. İşte MHP bu amaçla kurdurulmuştur Türkiye’de Kontrgerillaca.
İlk liderleri, “Başbuğ”ları Alparslan Türkeş, CIA’nın Panama’da kurduğu Kontrgerilla okulunda eğitimden geçirilmiş ilk askerlerden bir tanesidir.
Türkeş, o eğitimle başlayan süreç sonunda (tabiî ki CIA Türkeş’e kancayı daha önceden atmış, onu satın aldığı için de o eğitime almıştır) ordudan emekli edildikten sonra siyasete atılmış ve ölene kadar da ABD’nin çıkarlarının en aktif savunucularından birisi olmuştur.
Tabiî ondan sonra gelen yeni lider Devlet Bahçeli de aynı örgütün (Kontrgerillanın) savunucusu, aynı yolun yolcusu olmuştur. O da siyasi hayatının tamamında ABD’nin çıkarlarını savunmuştur. Milliyetçi bir söylem altında kitleleri kandırmaya, etkisizleştirmeye ve aynı “Başbuğ”u gibi, eğer koalisyon ortağı olarak hükümetlerin içinde değilse dışarıdan ABD’nin çıkarlarını savunmuş, onun istediklerinin yapılması için iktidardaki partilerle aynı yönde oy kullanmıştır. Sonra da pişkince oy verdiği, onay verdiği konu hakkında hükümetlere eleştirilerde bulunmuştur.
Şöyle bir tarihsel sıra içerisinde bunları hatırlayalım:
Türkeş, ABD’nin, 12 Mart Faşist Nihat Erim Hükümetine koydurttuğu afyon ekim yasağını, 1974’te Bülent Ecevit’in kaldırması üzerine; “Bu yasağı kaldırmakla ABD’yi kızdırmış oluruz. Bunu yapmayalım” demiştir. Böylece de Türk köylüsünü-çiftçisini düşünmediğini, ABD’li efendilerini düşündüğünü çok açık olarak itiraf etmiştir.
Yine Türkeş liderliğindeki MHP, 12 Mart ve 12 Eylül Faşist Darbeleri öncesinde, onlara kılıf-zemin-gerekçe hazırlamak için yapılması öngörülen cinayet, katliam ve sabotajlarda etkin biçimde rol alarak, CIA’ca kendine verilen bu halk düşmanı, zalimane ve caniyane görevini başarıyla yerine getirmiştir.
Devlet Bahçeli, 1999’da DSP ve ANAP ile birlikte kurduğu koalisyon hükümetinde devlet bakanı ve başbakan yardımcılığı yaparken Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ü, IMF emirlerini uygulamakta ayak sürüdüğü için, bakanlıktan almakla kalmadı; partisinden de uzaklaştırdı. Enis Öksüz, ulaşımda demiryolunu savunuyordu. Telekom’un özelleştirilmesine, hele hele yabancılara satılmasına karşıyım, böyle bir karara da imza atmam, diyordu. İşte Bahçeli, Enis Öksüz’ü böyle namuslu bir tutum sergilediği için MHP’den attı.
İnsanlarımız 1999 Depremi’nin acıları içinde kıvranırken, can derdindeyken “Mezarda Emeklilik” Yasası diye adlandırılan yasa bu dönemde çıkartıldı.
Yine Bahçeli, Kasım 2000 ve Şubat 2001’de yaşanan iki mali krizin ardından ABD’nin emri üzerine, Dünya Bankası yöneticiliğinden getirilen Kemal Derviş’in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlenmesini onayladı. İtiraz etmedi-edemedi.
Kemal Derviş, IMF’nin emirleri doğrultusunda hazırladığı sözde “Güçlü Ekonomi Programı” ile Türk ekonomisinin, sanayicisinin, çiftçisinin, esnafının ocağına incir dikti. “15 günde 15 yasa” çıkacak diyerek, ABD-IMF’nin istediği doğrultuda yasaların Meclisten çıkması için Bahçeli’nin de ortağı olduğu hükümete baskı yaptı ve bu kararları aynen geçirdi. Bahçeli bu kararlara da itiraz etmedi.
Bahçeli, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Alişan Satılmış’ı, “Irak’taki Türkmen Katliamı” üzerine, Ankara’da “Kahrolsun ABD Emperyalizmi” ibareli afişler astırdığı için, ABD Büyükelçiliğinin talebi üzerine hemen görevden aldı.
Ve yine aynı Bahçeli, MHP Polatlı İlçe Teşkilatı’nı da, ABD Büyükelçiliğinin ziyaret talebine olumsuz yanıt verdikleri için anında görevden aldı.
Yine hatırlayalım, bundan yıllarca önce (2007 yılında) ABD Donanmasına bağlı iki gemi (USS Bataan ve USS Sullivan) Irak’a gitmeden önce Marmaris’e ABD conilerinin uçkurpeşkir hacetlerini gidermeye, gelmişti. Bunu ulusal onur meselesi yapan Ülkü Ocakları Muğla Temsilcisi Muammer Özgen ve Marmaris Temsilcisi Hakan Algül ve yine aynı duygulara sahip MHP’li-Ülkü Ocaklı gençler, bu conilere tepki göstermişti. (Bu konuyla ilgili ayrıntılı habere, http://www.aktifhaber.com/ulku-ocaklarinda-abd-operasyonu-99540h.htm internet adresinden ulaşılabilinir.)
Tabiî en doğru davranışı göstermişlerdi o insanlar, Irak’ta yüz binlerce masum insanı öldüren, en insanlık dışı işkencelerden geçiren, kadınların ırzına geçen bu aşağılık, sapık askerlere tepki göstermekle.
Ama Ülkü Ocakları ve MHP Yönetiminin tepkisi ne oldu bu olay karşısında? Ülkü Ocakları ve MHP yönetimi ne yaptı? Bu gençleri alkışladı mı? Düşüncelerimizin gereğini yerine getirdiniz mi, dedi?
Hayır! Tam aksine. Anında görevden aldılar ve Ülkü Ocaklarından ihraç ettiler…
Niye?
Çünkü yukarıda da söylediğimiz gibi, MHP (Ülkü Ocakları), ABD Emperyalistlerinin özel partisidir. Dolayısıyla ona karşı tavır almak, tepki göstermek bağışlanamaz bir suçtur MHP yönetimi için. Kurucusuna, sahibine tepki göstermek affedilebilir mi hiç?..
Yine “Üniversitelerde Türbanın serbest bırakılıp bırakılmaması konusu”nu hatırlayalım. MHP’nin o konudaki tutumu ne olmuştu?
Tasarıyı AKP’lilerle birlikte hazırlamışlardı ve “Türbana Evet” oyu vermişlerdi.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için Meclisin bu konuyu görüşeceği-seçimi yapacağı oturuma, Anayasa Mahkemesinin kararı gereği, en az 367 milletvekilinin katılması gerekiyordu. AKP’nin oyları bu sayıya ulaşmadığı için başka partilerin oylarına ihtiyacı vardı. AKP’nin eksiğini hangi parti/partiler tamamladı?
Önce MHP. (Meclise geldi, oturuma katıldı. Kendi adayına oy verdi.)
Sonra?
BBP. (Muhsin Yazıcıoğlu milletvekili idi. A. Gül’e oy verdi.) DSP. (Meclise geldi, oturuma katıldı. Kendi adayına (Tayfun İçli’ye) oy verdi.) DTP. (Meclise geldi, oturuma katıldı. Boş oy kullandı.)
MHP, en kritik anlarda, en kritik momentlerde her zaman sahibinin sesi olmuştur. Hiçbir zaman sahibinin çıkarlarına zarar verecek bir davranışa girmemiştir. Kim girmişse de ona karşı çıkmıştır, tavır almıştır yukarıda somutça gösterdiğimiz olaylarda olduğu gibi.
O, bu düzenin sadık bekçisidir. AB-D Emperyalistlerinin hizmetkârıdır.
Yani MHP budur! Başkaca bir şey değil.
Onun milliyetçiliği görünüştedir, sahtedir, yalandır. Kitleleri kandırmak, aldatmak, oyalamak içindir.
MHP: Bugün de yaratıcısının emrinde
MHP, sadece bu son Tezkereye mi “Evet” dedi. Daha önce de getirilen Tezkerelere karşı mı çıktı?
Hayır! O bütün Tezkerelerde aynı tutumu aldı. Aynı kararlılığı(!) gösterdi. Bir sürpriz yok MHP’nin tutumunda.
Bildiğimiz gibi son Tezkere’de iki önemli şey var:
1- Türk Ordusu’nun sınır ötesi operasyona yapmasına izin veriyor,
2- Yabancı-Emperyalist orduların topraklarımızda konuşlanmasına ve topraklarımızdan harekât yapmasına izin veriyor.
Birinci Kuvayimilliye gelenekli ve 7 Düvel’e karşı savaşmış ve Tarihteki ilk zafere ulaşmış Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başarmış, mazlum ülkelere örnek olmuş Türk Ordusu’nu AB-D Emperyalistlerinin aşağılık çıkarları için koçbaşı olarak kullanmasına izin veriyor Tezkere.
Bununla da yetinmiyor emperyalist ülkelerin ordularına topraklarımızı açıyor. Onların çıkarları için topraklarımızdan kardeş ülkelere (şu anda ve başta Suriye’ye, sonra sırası gelince İran’a) saldırmalarının yolunu açıyor.
Yani bu ABD Emperyalistlerince kurulmuş-kurdurulmuş, Kontrgerilla’nın özel örgütü olan parti, kitleleri “Milliyetçilik” söylemiyle kandırıyor. Aldatıyor. Halkımızı ABD Emperyalistlerinin aşağılık politikalarının kuyruğuna takıyor. Bu son Tezkere olayında olduğu gibi, ABD Emperyalistlerinin halkları birbirine kırdırma, halklar arasına kan davası sokma, BOP’u hayata geçirme süreci olacak olaylarda, Türk Ordusu’nu maşa olarak kullanmak istemesine onay veriyor, Tezkereye oy vererek.
Sonra da AKP Hükümetinin, yine ABD emirleri doğrultusunda, sözde IŞİD’e karşı savaşacak, gerçekte ise Suriye Halkına karşı savaşacak “ılımlı muhalifleri” “Eğitip-Donatması” konusunda “Eğit-Donat açıkça savaşa girmektir” diye höykürüyor. Sözde AKP’yi eleştiriyor hiç utanmadan, yüzü kızarmadan…
Evet doğru: “Eğit-Donat açıkça savaşa girmektir”. Ama buna kim onay verdi Mecliste?
AKP’yle birlikte MHP… Şimdi niye eleştiriyorsun?
Öyle gözükmek zorunda da ondan. Kitleleri kandırmak görevini yerine getirmek zorunda da ondan…
Kısacası MHP açısından baktığımızda Garp Cephesinde yeni bir şey yok! Yazımızın başından beri söylediğimiz ve kanıtladığımız gibi sahte milliyetçilik yapıyor. İnsan aklı unutmayla maluldür. Bu yüzden bir kez daha bu partiyi, bu partinin yöneticilerini ve uyguladıkları politikaları hatırlatmak istedik. Arada hatırlamamız ve hatırlatmamız gerekir. Bu partiye oy veren samimi insanları uyarmak gerekir. Uyandırmak gerekir. İşte bu yüzden bunları yazıyoruz.