Site rengi

Tasarım

Genel Başkan Yardımcımız Gerçek İnsan Gerçek Devrimci Dr. Mustafa Şahbaz Yeniçağ TV’de Orhan Uğuroğlu’nun sorularını yanıtladı

13.04.2025
195
A+
A-

Genel Başkan Yardımcımız Dr. Mustafa Şahbaz, 13 Mart 2025 tarihinde Yeniçağ TV’de Orhan Uğuroğlu İle Kırmızı Koltuk Programına konuk oldu. Programın tapesi aşağıdadır.

Diploma Nerede?

Orhan Uğuroğlu: (Seyircilere hitaben) Yeniçağ Televizyonuna hoş geldiniz. Efendim ben Orhan Uğuroğlu. Kırmızı Koltukta günün konularından biri olan diploma konusunu ele alacağız. Kimin diploması derseniz? Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını hem yandaş medya hem özgür medya didik didik ediyor ama didik didik edilmeyen yıllardır da örtbas edilen bir diploma daha var; Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın diploması.

Bir konuğum var; Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Şahbaz, hoş geldiniz efendim.

Dr. Mustafa Şahbaz: Hoş bulduk.

Orhan Uğuroğlu: Sayın Şahbaz Yeniçağ Gazetesinde, köşe yazımda dizi yaptım, devam ediyor. Halkın Kurtuluş Partisi’nden arkadaşlarımız geldi Sait Bey, Adnan Bey; ben rica ettim klasörler dolusu belge getirdiler ve Sayın Erdoğan’ın diplomasının ortaya çıkarılması için, varsa gerçek diplomasının ortaya çıkarılması için 2014’ten sonra yaptıkları bugüne kadarki hukuki adımları, idari işlemlerin tamamını anlattılar ve yazı dizisi devam ediyor. Yarın da edecek, birkaç gün daha devam edecek.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet.

Orhan Uğuroğlu: Sayın Başkan açık açık konuşacağız burada.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî ki.

Orhan Uğuroğlu: Erdoğan’ın, Sayın Erdoğan’ın diploması var mı? Yani gerçek diploması var mı yok mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Bize göre kesinlikle yok.

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi?

Dr. Mustafa Şahbaz: Yok demiyorum bakın, kesinlikle yok. Gerçek bir diploma yok.

Orhan Uğuroğlu: Yani 14 yıl sonra çıktı bu…

Dr. Mustafa Şahbaz: Sahte iki tane farklı diploma var.

Orhan Uğuroğlu: 14 yıl sonra yaptığınız bütün işlemlerden çıkardığınız sonuç bu mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Bütün sonuç bu. Kesinlikle yok.

Orhan Uğuroğlu: Diploması yok.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet. Ama iki tane diploma var, ikisi de sahte.

Orhan Uğuroğlu: Yani sahte derken, bunları konuşacağız, nasıl sahte?

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayır birbiriyle hiç uyumu olmayan ne hocaların adı uyuyor ne diplomaların biçimi uyuyor her şeyiyle tamamen sahte iki tane diploma var, diploma diyeceksek.

Orhan Uğuroğlu: Yani medyada görülen diyorsunuz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Aynen aynen. Genel Başkan’ımızın bunu teşhir ettiği kitabının kapağına bile koydu iki diplomanın resmini. Yani iki tane diploma ikisi de birbiriyle tutarsız. Gerçekliklerle de tutarsız. Kendi arasında tutarsızlığı bir tarafa, gerçeklerle de tutarsız iki tane diploma sunuyor, ikisi de sahte o kadar bariz.

Orhan Uğuroğlu: Peki adım adım gideceğiz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Gidelim evet.

Orhan Uğuroğlu: Ama önce şunu söyleyeyim; Halkın Kurtuluş Partisi bu davanın peşinde ya da bu diplomanın peşinde.

Dr. Mustafa Şahbaz: Peşindeyiz evet.

AKP neden ve nasıl kuruldu?

Orhan Uğuroğlu: Zaten “Erdoğan’ın diplomasının peşinde” başlığıyla yazdım ben de. Peki diğer partiler neden peşine düşmüyor sizce?

Dr. Mustafa Şahbaz: İşi biraz o zaman çok genel görmek lazım. Tayyip nasıl geldi de önce Belediye Başkanı oldu, sonra Başbakan oldu, sonra cumhurbaşkanı oldu. Bunun altındaki gizemi çözersek kendiliğinden gerisi anlaşılır.

Orhan Uğuroğlu: Önce bunu çözmekle mi başlayalım, önce adım adım diplomayı mı takip edelim?

Dr. Mustafa Şahbaz: Bence bunu bir çözelim.

Orhan Uğuroğlu: Lütfen buyurun.

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi Merkez Partisi diye bir parti vardır, onun Genel Başkanının açıklamaları var. Soyadı Karslı, adını şu anda anımsayamadım. Ne Karslı?

Orhan Uğuroğlu: Abdurrahim Karslı.

Dr. Mustafa Şahbaz: Abdurrahim Karslı açıklıyor ki; AKP’yi ABD, İngiltere ve İsrail birlikte kurdurdular, diye. Kurdururken de üç tane şart koşuyorlar. Daha öncesinde şu vaatte bulunuyorlar: Biz seni iktidar yaparız, parti olursun, iktidara taşırız, önündeki bütün engelleri de kaldırırız. Engellerden kasıt ne?

Ordu bir engelse kaldırırız. Üniversite bir engelse kaldırırız. Muhalefet bir engelse kaldırırız. Seni iktidara taşırız, bunun karşılığında üç şey isteriz diyorlar.

Birincisi; Amerika’nın BOP yani Ortadoğu Projesini…

Orhan Uğuroğlu: Büyük Ortadoğu Projesi…

Dr. Mustafa Şahbaz: Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesini hayata geçirmekte ABD’ye yardımcı olacaksın. Şartın biri bu. Yani daha doğrusu açıkça söylersek bu konuda verdiğimiz emirleri yerine getireceksin. İkincisi…

Orhan Uğuroğlu: Siyaseten tabiî verecekleri siyasi emirler.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî ki, tabii ki.

Orhan Uğuroğlu: Siyasi emirleri yerine getirecek. Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: İkincisi; İsrail’in güvenliğini sağlamak için İsrail düşmanı güçlerin bertaraf edilmesinde yardımcı olacaksın.

Üçüncüsü de İslam’ın içini boşaltacaksın. CIA-Pentagon İslam’ı biçiminde bir İslamiyet’e yol açacaksın. Bu üç şartı yerine…

Orhan Uğuroğlu: Yani İslam’ın içini boşaltmak yerine kendin bir İslami yol tutturacaksın.

Dr. Mustafa Şahbaz: Yol tutturacaksın tabiî. Şu anda İslam…

Orhan Uğuroğlu: Amerika’nın tanımladığı bir yolda gideceksin. Yani İslam’ı kaldırmak biraz iddialı bir şey oldu. İslam’ı kaldıramaz da…

Dr. Mustafa Şahbaz: Anlayışı kaldıracak canım…

Orhan Uğuroğlu: Tabiî, tabiî…

Dr. Mustafa Şahbaz: Anlayışı değiştirmek diyelim daha doğrusu.

Orhan Uğuroğlu: Amerika’nın istediği anlayışta götüreceksin diyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Yani Amerikan çıkarlarıyla İslam’ı uyuşturarak götürmek…

Orhan Uğuroğlu: Tamam, anlaşıldı.

Dr. Mustafa Şahbaz: Günümüze gelelim, her türlü yolsuzluk yapılıyor, her türlü ahlâksızlık yapılıyor, hepsine din kılıfı bulunarak. Din de halkımızın gözünde düşürülmeye başlandı. Biliyorsunuz yapılan anketlerde çok büyük oranda deist ve ateist çıkıyor.

Orhan Uğuroğlu: Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: İnsanlar İslamiyet’ten soğutulur hale geldiler yani böyle bir İslamiyet anlayışı…

Orhan Uğuroğlu: Üç görev var…

Dr. Mustafa Şahbaz: Amerika’nın istediği anlayış buydu buna gelindi. Bu üç görevi yapacaksın deniliyor. Son görevi konuşmuş olduk, nasıl yaptığını.

Gelelim birinci göreve; şimdi Irak biliyorsunuz şu anda resmen değilse bile fiilen üç parça. Yani Sünni bölge, Şii bölge ve Kürt bölgesi. Onu hallettiler.

Orhan Uğuroğlu: Kürt Federe Bölgesi var, kesinleşti o yani

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî var. Öbürleri de gayri resmi olarak var ama.

Orhan Uğuroğlu: Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi o gerçekleşti ve Irak artık İsrail için herhangi bir tehlike, Amerika için herhangi bir tehlike olmaktan tamamen çıktı. Yani Saddam Hüseyin’in yaptıklarını savunmuyoruz elbette. Mesela Kürtlere biliyorsunuz şey kullandı…

Orhan Uğuroğlu: Zor kullandı…

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayır, kimyasal bomba kullandı bunu elbet tasvip etmiyoruz ama antiemperyalist olduğu da kesindi yani Sovyetlere yakındı biliyorsunuz. Amerikan emperyalizmine karşıydı ve bertaraf edildi.

Orhan Uğuroğlu: Ama sonuçta darbeciydi ya…

Dr. Mustafa Şahbaz: Ama yine takdir edeceğimiz bir şey de Amerika’nın bütün tekliflerini reddederek yiğitçe idama gitti, bunu da görmemiz lazım. Bizim prensibimiz budur zaten ya da meşrebimiz: Yiğidi öldür hakkını teslim et. Kötü yanını söylediğimiz kadar iyi yanını da söylemek bizim görevimiz, boynumuzun borcu.

Orhan Uğuroğlu: Şimdi zamanımız dar onun için çok detaylara girmeden hızlı gidelim.

Dr. Mustafa Şahbaz: Hızlı gidelim. Libya gene antiemperyalist belli bir çizgisi olan…

Orhan Uğuroğlu: Kaddafi…

Dr. Mustafa Şahbaz: İsrail’e de karşı olan bir güçtü.

Orhan Uğuroğlu: Türkiye’nin de dostu olandı.

Dr. Mustafa Şahbaz: Türkiye’nin hem de nasıl dostuydu. 74 Kıbrıs Harekâtında Türkiye’ye her türlü yardımda…

Orhan Uğuroğlu: Uçakların yakıtı, lastiğinden tutun da…

Dr. Mustafa Şahbaz: Aynen. Ve biz bu adama karşı olduk. Libya’da Kaddafi’nin linç edilmesine kadar giden sürecin bizzat içinde bulunduk. Oysa başta ne demişti Tayyip?

Orhan Uğuroğlu: Yani AK Parti iktidarı bulundu biz bulunmadık da…

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî ki, tabiî ki biz değil…

Gülüşmeler…

Dr. Mustafa Şahbaz: Ne demişti başlangıçta; “NATO’nun Libya’da işi ne?”; sonra da en büyük destekçisi oldu; harekâtın merkezi olarak da İzmir’deki NATO Üssünü kullandırttı. Ve lince kadar giden, Kaddafi’nin yok edilmesine kadar giden bir süreç yaşandı. Şimdi Libya kaç parça bilen yok. İsrail için hiçbir tehlike kalmadı Libya’da. Amerika da bir düşmanını daha bertaraf etmiş oldu; petrollerine el koydu.

Üçüncü fasıla gelelim; Suriye. Suriye İsrail’in en büyük düşmanıydı, toprakları işgal edilmişti, Golan Tepeleri işgal edilmişti; ondan dolayı İsrail’le zaten dost olması mümkün olmayan anti İsrail bir devletti mecburiyetten. Filistin’in de en büyük destekçisiydi.

Bugüne geldiğimizde ne oldu?

Bugünkü geldiğimiz aşamada artık Suriye diye bir şey kalmadı ortada. HTŞ’nin eline düşmüş, katliamlarla inleyen bir ülke durumuna geldi. İsrail için hiçbir tehlike kalmadığı gibi, İsrail; Suriye topraklarını işgal ediyor, bu Ahmet el-Şara denilecek adam, sözde lider, hiçbir şey demiyor; “İsrail kendi güvenliğini sağlıyor” diyor. Yahu senin ülken işgal ediliyor… Malta büyüklüğünde bir toprağın işgal edilmiş, ilhak edilmiş… Hiçbir tepkisi yok.

Bu hale gelmiş bir Suriye kimin işine gelir?

En çok İsrail’in işine gelir. Tabiî ki Amerika da için yine bir düşmandan arınmış, kurtulmuş oldu.

Sıra sende Türkiye

Orhan Uğuroğlu: Büyük Ortadoğu Projesinin de bir adımı daha tamamlanmış oldu.

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayata geçiyor adım adım.

Orhan Uğuroğlu: O zaman başka adımları var mı? Bu konuyu kapatmak için onu sorayım. İran diyorlar, Türkiye diyorlar, Türkiye’de eyaletlere bölünecek, bir Kürdistan Eyaleti kurma niyetleri var deniyor filan ne düşünüyorsunuz?

Dr. Mustafa Şahbaz: Çok düşünmemize de gerek yok. Şu anda ne oluyor Türkiye’de? Yeni bir çözüm süreci deniliyor…

Orhan Uğuroğlu: Evet…

Dr. Mustafa Şahbaz: Yok efendim terörsüz Türkiye deniliyor. Sanki biz…

Orhan Uğuroğlu: Terörsüz Türkiye’ye karşı mısınız?

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayır hiç karşı değiliz, olur mu? Şimdi bunun bayraktarlığını kim yapıyor? Yıllar yılıdır en sert şekilde karşı çıkan hatta DEM kapatılsın, milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılsın, hepsi yargılansın, diyen bizzat Bahçeli yapıyor. Olacak şey mi bu? Yapıyor ama. Peki Amerika’nın emri olmadan, Amerika böyle yapacaksınız demeden böyle bir süreç yaşanabilir mi Türkiye’de?

Orhan Uğuroğlu: O zaman sıra Türkiye’ye mi geldi diyorsunuz?

Dr. Mustafa Şahbaz: Aynen. Ha ama barışçıl olacak ama savaşçıl olacak Türkiye o sürece girmiş durumda şu anda. Şimdi buna paralel…

Orhan Uğuroğlu: Şimdi savaş derken bir iç çatışmayı mı Allah korusun kastediyorsunuz? Türkiye’yi korusun…

Dr. Mustafa Şahbaz: İyi söylediniz Allah korusun. Hiç arzu etmeyiz.

Orhan Uğuroğlu: Başka kim koruyacak?

Dr. Mustafa Şahbaz: Hiç arzu etmeyiz ama ne yazık ki Amerika bu…

Orhan Uğuroğlu: Böyle bir endişeniz var yani?

Dr. Mustafa Şahbaz: Ama Amerika bu yani gittiği her yere kan ve gözyaşı getirir, başka bir denklemi yok yani. Bakıyorsunuz buna paralel olarak hop HTŞ ile SDG anlaşma imzalıyor. Durup dururken hop diye çıkıyor ortaya ve bugün açıklanıyor ki tâ bir ay öncesinden başlamış zaten bu süreç ama ertelenmiş işte ayın onuna kadar, Mart’ın onuna kadar.

Ne deniliyor?

Tâ Şubat’ın 20’sinde imzalanacaktı deniliyor bugüne Mart ayının 10’una ertelendi.

Orhan Uğuroğlu: Peki SDG deyince aklımıza şu geliyor; Amerikan Başkanı küstah Trump’ın Erdoğan’a yazdığı bir mektup var; Aptallık etme diye…

Dr. Mustafa Şahbaz: Akıllı ol…

Orhan Uğuroğlu: Yok aptallık etme…

Dr. Mustafa Şahbaz: Akıllı ol, aptallık etme!

Kürt Meselesi üzerine

Orhan Uğuroğlu: Şimdi tabiî Trump’a kızıyoruz cumhurbaşkanımıza böyle bir hakareti asla layık görmeyiz ama mektubun sonunda da diyor ki; bu Mazlum Kobani diyor bana bir mektup gönderdi o mektubu sana gönderiyorum sen de iyi ilişkiler kur, diyor. Bak bu senin menfaatine filan, diyor. Şimdi Mazlum Kobani az önce söylediniz SDG olarak El-Şara ile devlet kurdu.

Dr. Mustafa Şahbaz: El sıkıştı ve imza attı.

Orhan Uğuroğlu: Şu anda biliyor musunuz bilmiyorum, ben baktım Türkiye Cumhuriyeti Devleti İçişleri Bakanlığının kırmızı bültenle aranan teröristler listesinde Mazlum Kobani hâlâ aranıyor. Yarın Bakan olursa ne yapacağız?

Dr. Mustafa Şahbaz: Ona bakarsanız Ahmet el-Şara da aranıyor.

Orhan Uğuroğlu: Çıkarmışlar onu.

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz çıkardıysak bile Avrupa ülkelerinin birçoğunun kendisinde duruyor daha.

Orhan Uğuroğlu: Bilmiyorum. Ama 10 milyon doları kaldırdı Amerika.

Dr. Mustafa Şahbaz: Ha işte. Başına 10 milyon dolar konulmuş adam. Kullanacak tabiî aynen…

Orhan Uğuroğlu: Onun için bizimkilerde hâlâ Salih Müslüm de var, o da var. Ama onlar yarın bakan olursa nasıl görüşecek Sayın Erdoğan, onlar Türkiye’ye gelirse nasıl kabul edecek?

Dr. Mustafa Şahbaz: El-Şara’yla görüştüğü gibi. Şimdi burada biraz açmak gerekiyor.

Orhan Uğuroğlu: Lütfen sonra diplomaya geçelim.

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz Kürt sorununu kabul ediyoruz. Hatta 1930’larda bizim Usta’mız dediğimiz Hikmet Kıvılcımlı bu işi inceliyor ve sonuca bağlıyor. Biz Kürt Sorununun devrimci çözümünden yanayız. İki halkın kardeşçe, eşitçe bir aradan yaşayacağı çözümünden yanayız. Hatta tam anlamıyla sloganımız şu; Edirne’den Çin sınırına hatta oradan Yakutistan’a kadar Kürt ve Türk Halk Cumhuriyetini kurmayı amaçlıyoruz. Yani Kürtlerle birlikte bir arada…

Orhan Uğuroğlu: Sizin hedef de çok büyük.

Dr. Mustafa Şahbaz: Çok büyük tabiî. Çok büyük; açarız gerekirse detaylarını konuşuruz.

Orhan Uğuroğlu: Başka programda yapalım.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet.

Orhan Uğuroğlu: Açarsak programın sonuna yetişemeyiz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Dolayısıyla biz Kürt Meselesinin devrimci, kardeşçe çözümünden yanayız. Yoksa Kürt Sorunu yok; çözüm de gerekmiyor gibi bir tutumda değiliz, yanlış anlaşılmak istemeyiz. Ama öbür taraftan bu devrimci çözüm. Öbür tarafta ne var? Amerikancı çözüm yani karşı devrimci çözüm…

Orhan Uğuroğlu: Yani karşı tarafın istedikleri…

Dr. Mustafa Şahbaz: Karşı devrimci çözüm. Şu anda süreç oradan yürüyor. Amerika’nın bir halka eşitlik getirdiği, refah getirdiği, özgürlük getirdiği görülmüş bir örnek değil. Dolayısıyla Amerikan’ın kucağında yapılacak bir çözüm, Amerika’nın çıkarları doğrultusunda olacaktır; halkların aleyhine olacaktır. Bizim karşı çıkma sebebimiz bundan ibarettir.

Orhan Uğuroğlu: O zaman Kürt Halkına da Türk Halkına da mesajınız nedir? Yani bu Amerikan projesine karşı ne yapmaları lazım ne öneriyorsunuz?

Dr. Mustafa Şahbaz: İşte devrimci çözüm dediğimiz kardeşçe bir araya gelmek. Bu neye bakar? Hep geleceğiz, konuştukça da geleceğiz; Stalin’in ünlü sözü vardır bu iş müfrezelere bakar, tugaylara, tümenlere bakar. Biz yeterince güç olabilsek devrimci çözümü gündeme sokacağız zaten.

Orhan Uğuroğlu: Yani şey mi Sivil Halk Devrimi mi diyorsunuz yoksa Demokratik Devrim mi?

Dr. Mustafa Şahbaz: Demokratik Devrim. Zaten Demokratik Halk Devrimi adı da zaten.

Orhan Uğuroğlu: Tamam. Peki şimdi Başkanım şu diploma işine gelelim.

Dr. Mustafa Şahbaz: Pardon…

Orhan Uğuroğlu: Tabiî lütfen, lütfen

Dr. Mustafa Şahbaz: Amerika’nın içyüzünü, en kör göze batar durumda görüyoruz işte. Irak ne oldu, Libya ne oldu, Suriye ne oldu? Dolayısıyla da Türkiye’de de getireceği çözüm halkların lehine olmayacak. Kuracağı bir Kürt devleti, kursun tamam Kürtler niye devlet sahibi olmasınlar olsunlar ama ne yapacak? Tıpkı ikinci bir İsrail gibi Ortadoğu halklarının başına bekçi gibi koyacak, petrol bekçisi yapacak. Bunu zaten Castro yıllar önce gördü, söyledi. Yani Kürtler ikinci bir petrol bekçisi yapılmak isteniyor bundan sakınmalarını arzu ederim, dedi, bu tarzda bir cümle söyledi. Yani bizim karşı çıktığımız yönü bu. Yoksa elbette Kürtlerin de her halk gibi kendi kaderlerini tayin hakkını sonuna kadar tanıyoruz tabiî.

Ortaçağcılar geçmişte de bugün de Amerikan filosuna secdeye ediyorlardı

Orhan Uğuroğlu: Şimdi o zaman bu konuda tabiî aklıma gelen bir soru daha var. Bu dinci kesim Amerikan 5’inci Filosu İstanbul’a gelince..

Dr. Mustafa Şahbaz: 6’ncı Filo

Orhan Uğuroğlu: 6’ncı Filo demirleyince secdeye varıp Amerikalılara tepki gösteriyorlardı hatırlarsanız.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tepki mi diyeceğiz ona?..

Gülüşmeler…

Dr. Mustafa Şahbaz: Dualar ediyorlardı desek.

Orhan Uğuroğlu: Dualar ediyorlardı.

Dr. Mustafa Şahbaz: Daha doğrusu…

Orhan Uğuroğlu: Ondan sonra bugün de, şimdi aynı, ne diyeyim, düşüncedeki parti Amerika’yla yine kol kola…

Dr. Mustafa Şahbaz: Kol kola tabiî…

Orhan Uğuroğlu: Büyük Ortadoğu Projesini yürütüyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Bakın benzer bir şey…

Orhan Uğuroğlu: [Devrimci gençler] Yankee Go Home, diye bağırıyorlardı onlar da Amerikalılara secde ediyorlardı.

Dr. Mustafa Şahbaz: Secde ediyorlardı.

Aynı şey ne zaman yaşandı bir de?

Irak’a müdahalede Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisinin mektubu var; Amerikan askerlerinin sağ salim yurtlarına dönmelerini Allah’tan niyaz ediyorum, diye. Aynı şey bakın, aynı dua.

Orhan Uğuroğlu: Aynı proje, aynı dua.

Gülüşmeler…

Diplomasız

Orhan Uğuroğlu: Evet Sayın Başkan şimdi Sayın Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’ın 2014’te Yüksek Seçim Kuruluna verdiği bir fotokopi, noter tasdikli bir fotokopi var. Ve bu 2015’de ortaya çıkınca Halkın Kurtuluş Partisi hemen Yüksek Seçim Kuruluna başvurarak hukuki işlemleri başlatıyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet.

Orhan Uğuroğlu: Nedir bu diploma, neden böyle bir boşluk var, programın başında söylediniz iki sahte belge var diye, neden sahte diyorsunuz bu belgelere? Başlayalım buradan.

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi biliyorsunuz Ergün Poyraz’ın kitabı var, “Diplomasız” diye.

Orhan Uğuroğlu: Tabiî biliyorum.

Dr. Mustafa Şahbaz: Oradan hareketle biz de Yüksek Seçim Kuruluna, ilk oradan başladı 2014’te, sorduk yani bir diploma var mı geçerli, gerçek anlamda bir diploma var mı? Yoksa gereği nedir, gereğini yapar mısınız? diye. Bize herhangi bir bilgi verilmedi. Oradan başlayarak bir mücadele başlattık biz.

Orhan Uğuroğlu: İmam Hatip Lisesi mezunuyum diyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: İmam Hatip mezunuyum diyor.

Orhan Uğuroğlu: Okul okul gidelim şöyle.

Dr. Mustafa Şahbaz: Öyle gidelim ki kronoloji belli olsun. İmam Hatip mezunuyum; sonra gittim diyor Eyüp Lisesinde fark derslerini verdim çünkü…

Orhan Uğuroğlu: İmam Hatipten mezun oluyor, diploması var yani.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet o var neyse ki. Yaşımız yeter, biliyorsunuz eskiden İmam Hatip bitirenler, Sanat Okulunu bitirenler üniversite sınavlarında kendi branşlarıyla ilgili bölümlere girebilirlerdi ancak. Öbür branşlara girebilmek…

Orhan Uğuroğlu: Doğrudur. Yükseği İslam Enstitüsü, İlahiyat Fakültesi…

Dr. Mustafa Şahbaz: İlahiyata girebilirlerdi. Sanat Okullarından mezun olanlar da diyelim ki Elektrik Mühendisliği ya da mühendisliklere filan girebilirlerdi, kısmen o da. Mesela Yıldız Teknik Üniversitesi o zaman İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisiydi.

Orhan Uğuroğlu: Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: Oraya girebilirlerdi falan. Dolayısıyla fark derslerini vermek gerekiyordu. Fark dersleri verip, normal lise diploması alıp ondan sonra üniversiteye…

Orhan Uğuroğlu: Ama ilahiyata da devam edebilirdi yani.

Dr. Mustafa Şahbaz: E, etmemiş ama.

Orhan Uğuroğlu: Etmemiş, onu diyorum.

Dr. Mustafa Şahbaz: Ya da edememiş.

Orhan Uğuroğlu: Neden etmediği de belli değil çünkü İmam Hatipten hani mezun olan aynı o eğitimi alıp yükseğini de yapmak isteyebilirdi.

Dr. Mustafa Şahbaz: İsteyebilirdi.

Orhan Uğuroğlu: Evet, yapmamış.

Dr. Mustafa Şahbaz: Hadi bir yorum yapalım; herhalde kazanamamıştır diyelim.

Orhan Uğuroğlu: Yani İmam Hatipte başarısız bir öğrenci miydi acaba?

Dr. Mustafa Şahbaz: İmam Hatipten mezun olmuş doğru ama şöyle mezun olmuş; iki dersten bütünlemeye kalmış…

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi?

Dr. Mustafa Şahbaz: İkisi de ana ders ama. Birisi Arapça, birisi Kur’an dersi.

Orhan Uğuroğlu: Ooo gerçekten öyle.

Dr. Mustafa Şahbaz: İkisinden bütünleme sınavına giriyor orada da pek başarılı olamıyor herhalde. Hocalar artık lütfediyorlar; ya bir Müslüman çocuğudur, mağdur etmeyelim, mezun edelim, dedikleri için kurul kararıyla diploma alıyor

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi? Kurul kararıyla yani sınavda başarılı olarak diploma alamıyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Değil işte kurul kararıyla…

Orhan Uğuroğlu: Orada bir torpil falan dönmüş müdür acaba?

Dr. Mustafa Şahbaz: Onu bilemeyiz artık.

Orhan Uğuroğlu: Hani İmamoğlu’na diyorlar ya torpille yatay geçiş yaptın filan diye…

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet. Ama zaten kendiliğinden torpil var. Hani İmam Hatip orası, bu da Müslüman çocuğu, gelmiş orada okumuş; hadi mezun edelim diyorlar.

Orhan Uğuroğlu: Şimdi İmam Hatibi tam bitirememiş mi? Yani İmam Hatipten diploması var dediniz ama.

Dr. Mustafa Şahbaz: Var.

Orhan Uğuroğlu: Neden ilahiyata devam etmemiş.

Dr. Mustafa Şahbaz: İşte o yoruma bağlı. Acaba kazanamadı mı diye bir şey geçiyor aklımdan ama spekülatif olur onu geçelim. Ama iki dersten ikmale kalıyor, eskiden ikmale derdik biliyorsunuz.

Orhan Uğuroğlu: İkmale, Eylüle, bütünlemeye…

Dr. Mustafa Şahbaz: Eylül’e kalıyor birisi Arapça ana derslerden biri, biri de Kur’an dersi. Bu ikisinden sınava giriyor onu da başaramıyor hadi öğretmenlerin lütfuyla Müslüman çocuğudur…

Orhan Uğuroğlu: Öğretmenler kurulu kararıyla…

Dr. Mustafa Şahbaz: Kurul kararıyla geçiriyorlar; diplomasını alıyor.

Orhan Uğuroğlu: Yani çok da hak etmiş değil diplomayı da. Hani şöyle İslami açıdan hak edip, anamın ak sütü gibi helal mezun oldum dediği değil, öğretmenler kararıyla, torpille veya hatır için…

Dr. Mustafa Şahbaz: Hatır için diyelim ya da öğretmenlerin iyi niyeti diyelim.

Orhan Uğuroğlu: İyi niyetiyle. Bize lisede iyi niyeti göstermiyorlardı ama.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet, onlarda varmış o iyi niyet.

Orhan Uğuroğlu: Tayyip Bey’e göstermişler

Dr. Mustafa Şahbaz: Kendisinin iddiası; ondan sonra gittim diyor Eyüp Lisesine müracaat ettim; orada fark derslerini verdim, ondan sonra sınava girdim.

Orhan Uğuroğlu: Diploma aldım diyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Diploma alıyor tabiî. Eyüp Lisesinden diploma aldım diyor.

Orhan Uğuroğlu: O zaman normal liseden almış sayılıyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Normal Lise diplomasını almış oluyor; dolayısıyla üniversite sınavlarına girme hakkını da kazanmış oluyor. Bu kendi iddiası tabiî.  Şimdi biz Eyüp Lisesine…

Orhan Uğuroğlu: Girmemiş mi?

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz bunun üzerine Eyüp Lisesine yine dilekçe verdik. Dedik ki; buradan mezun olduğunu söylüyor, mezun olabilmesi için önce kayıt yaptırması gerekir, kayıt yaptırmışsa kayıt örneği, kayıttan sonra hangi dersleri verdi, kaç puan aldı; sonra hangi diplomayı aldı bunların birer örneğini Bilgi Edinme Kanunu gereği talep ediyoruz, dedik.

Orhan Uğuroğlu: Bir de kayıt defteri oluyor ben bizim deneme lisesinden bilirim bir de defter oluyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî… Onu da görmek istedik.

Orhan Uğuroğlu: Tek tek numaralar filan.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî onu da görmek istedik. Hele bir de biliyorsunuz böyle liselerde, lisemizden mezun olan ünlüler, diye köşeler yapılır.

Orhan Uğuroğlu: Aa evet, evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: Yok, orada da bir fotoğrafı yok. Şimdi koymuşlardır belki.

Orhan Uğuroğlu: Bir Photoshop olduğu iddia edilen bir şey var.

Dr. Mustafa Şahbaz: Koymuşlardır artık, başlangıçta yoktu. Oradan da bize yine bir dönüş olmadı, herhangi bir dönüş olmadı. Ondan sonrası nedir? İşte üniversite sınavlarına girdim; Marmara Üniversitesi İktisadi Ticari İlimler…

Orhan Uğuroğlu: Yok önce İktisadi Ticari İlimlere girdim, diyor; sonra okulun ismi değişti, diyor ama.

Dr. Mustafa Şahbaz: İşte Marmara Üniversitesinden mezun olduğunu iddia ediyor.

Orhan Uğuroğlu: Mezun oldu Marmara Üniversitesi İktisadi Ticari Bilimler Fakültesine girdim, Marmara Üniversitesiyle birleşince öyle mezun oldum diyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayır Marmara Üniversitesi yok zaten 1982 kuruluyor.

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi, kurulmamış mı?

Dr. Mustafa Şahbaz: Bu, 1981’de Marmara Üniversitesinden mezun oldum diyor. Yani mucizeler serisi var burada…

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi? Marmara Üniversitesi yok o tarihte.

Dr. Mustafa Şahbaz: Kurulmayan üniversiteden mezun olan bir kahraman var karşımızda yani…

Orhan Uğuroğlu: İlginç evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: Olmayan üniversiteden mezun olmuş.

Orhan Uğuroğlu: Evet Yeniçağ köşe yazısında bunların hepsini tek tek sayıyoruz, belgesel olarak oradan okuyabilirler bunu Halkın Kurtuluş Partisi’nden aldığım belgeleri.

Dr. Mustafa Şahbaz: Emeğinize sağlık gayet güzel olmuş.

Orhan Uğuroğlu: Sağ olun. Devam edelim okula giriyor bir kere, okulda okuyor mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi okuduğunu, mezun olduğunu iddia ediyor; 81’de mezun oldum, diyor.

Diplomasızlığının kanıtları¹

Orhan Uğuroğlu: Şimdi şöyle bir tanık var Aydın Ayaydın diyor ki o tarihte CHP Milletvekiliyken soru soruyorlar Yusuf Halaçoğlu MHP Genel Başkan Yardımcısıyken diyor ki; Erdoğan’ın girdiği okuldan olmadı, diploması yok diye bir açıklama yapıyor, okumadı diyor yani. Aydın Ayaydın’a soruyorlar çünkü o okulda asistan olarak görev yapıyor. Aydın Ayaydın diyor ki; ben bütün derslerine girdim yarın Yeniçağ’da bu bölüm yayımlanacak.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet.

Orhan Uğuroğlu: Bir bölüm daha devam ediyor. Diyor ki Aydın Ayaydın; bütün derslerine girdim ben, diyor ama başka bir cümle kuruyor diyor ki; gece bölümüydü hiç okula gelmezdi, diyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Çok kibarsınız biraz “çalkalıyor” diyelim.

Gülüşmeler…

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi? Yani biraz Aydın Ayaydın var sonra Yusuf Halaçoğlu’nu aradım ben de bugün gündüz dedi ki; asistanların derslere girmesi mümkün değil, dedi.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî

Orhan Uğuroğlu: Siz de doktorsunuz Tıp Fakültesi mezunusunuz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî tabiî, bizde de asistanlar derse girmezdi ve biz onlara hoca bile demezdik, abi derdik.

Orhan Uğuroğlu: Yaa.

Dr. Mustafa Şahbaz: Onlar abimizdi, abi derdik. Onlar bize yardımcı olurlardı uygulamalarda.

Orhan Uğuroğlu: Doğru.

Dr. Mustafa Şahbaz: Özellikle de laboratuvarlarda.

Orhan Uğuroğlu: Dolayısıyla da böyle de bir şey var. Yani şimdi oradan artık 81’de bir diploma çıkıyor ortaya.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet.

Orhan Uğuroğlu: Şimdi o diploma nasıl bir diploma, anlatır mısınız?

Dr. Mustafa Şahbaz: Onu sorduk bu sefer.

Orhan Uğuroğlu: Hayır yani ıslak imzalı, gerçek bir diploma mı?

Dr. Mustafa Şahbaz: Üniversiteye müracaat ettik bize verin…

Orhan Uğuroğlu: Tabiî hakkınız.

Dr. Mustafa Şahbaz: (…) bunun bir örneğini diye, oradan da vermeyiz cevabını aldık. Hatta cevapsız kalıyoruz genelde.

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi? Hiç cevap vermiyorlar.

Dr. Mustafa Şahbaz: Sanki bir duvara söylemişiz gibi oluyor; bize bir dönüş yapılmıyor. Bire bir hepsini hatırlayamam ama birçoğundan, büyük çoğunluğundan hiçbir dönüş, hatta pardon hiçbirinden bir dönüş olmadı. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir dönüşü var onu süreç içinde anlatırım şimdi.

Orhan Uğuroğlu: Tabiî

Yok hükmündedir

Dr. Mustafa Şahbaz: Bize bir dönüş yapılmıyor yani. Ama ortaya çıkan iki tane diploma var, kendisinin bu süreç içinde ibraz ettiği, Genel Başkanımızın kitabı var “YOK HÜKMÜNDEDİR” diye orada ikisi de kapağında yer alır. İkisi de birbiriyle hiçbir ilişki olmayan, hiç benzerliği olmayan iki tane diploma.

Orhan Uğuroğlu: Hangisini Yüksek Seçim Kuruluna vermiş onlardan? İkisinden birini vermiş.

Dr. Mustafa Şahbaz: Onu da göremedik ama.

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi?

Dr. Mustafa Şahbaz: Yüksek Seçim Kurulu bize herhangi bir örnek göstermedi.

Orhan Uğuroğlu: O da vermiyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Vermedi. Ne var ama, Yüksek Seçim Kuruluna verdiği diploma örneği İstanbul 15’inci Noterinden alınmış.

Orhan Uğuroğlu: Tamam. Olabilir mi, olmaz mı?

Dr. Mustafa Şahbaz: Olur tabiî, niçin olmasın ama 15’inci Noterin verdiği örnek, kendisinin Özel Kalem Müdürünün şoförü elden bir tane fotokopi götürüyor 15’inci Notere, 15’inci Noterde işler bağlanmış belli ki, o da aslı gibidir diye basıyor mührü veriyor.

Orhan Uğuroğlu: Aslını görmüyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Görmüyor.

Orhan Uğuroğlu: Yani aslıyla fotokopiyi beraber mi götürüyor?

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayır, hayır sadece fotokopi götürüyor

Orhan Uğuroğlu: Aslı yok ki, olsa götürecek diyorsunuz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî ki, niye fotokopisini götürsün o zaman. Şimdi ardından yapılan bir müracaatla, 15’inci Noterden bir memur bu usulsüz yapıldı diye müracaat edince, Noterler Birliği araştırma yapıyor.

Orhan Uğuroğlu: Türkiye Noterler Birliği bütün noterlerin…

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî, tabiî bağlı olduğu Türkiye Noterler Birliği. Yani kamu kuruluşu, kamu kurumu.

Orhan Uğuroğlu: Müfettiş mi gönderiyor?

Dr. Mustafa Şahbaz: İnceleme yapıyor, evet. Usulsüz olduğunu tespit ediyor ve 15’inci Notere bu usulsüz işlemden dolayı ceza veriyor. Böylesine…

Orhan Uğuroğlu: Peki belgeyi iptal ettirmiyor mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayır, sadece ceza veriyor.

Orhan Uğuroğlu: Neden?

Dr. Mustafa Şahbaz: Belki de yetkisi yok; işin hukuki yönünü bilemiyorum.

Orhan Uğuroğlu: Hayır olmaz olur mu efendim. Şimdi ben götürsem bir Tıp Fakültesinin diplomasının fotokopisini Orhan Uğuroğlu diye bunu tasdik et desem ya da şoförümle göndersem -şoförüm yok da- (Gülüşmeler…) bunu tasdik edin, desem etmezler. Hadi ettiler bu bir ihbar konusu olursa bir Türk Ceza Kanunu’na göre…

Dr. Mustafa Şahbaz: Gerekli duyurular yapılır değil mi bunun iptal edilmesi için.

Orhan Uğuroğlu: Hemen beni götürmezler mi İmralı’ya filan?

Dr. Mustafa Şahbaz: Sizi, beni götürürler, başkalarını da götürürler ama orada dokunulmaz bir kişi var. Demek ki dokunulamıyor yani.

Orhan Uğuroğlu: Çünkü bir cumhurbaşkanı seçilmiş oldu o anda.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî, tabiî cumhurbaşkanı konumunda.

Orhan Uğuroğlu: 2014’de seçildiği için, seçilmiş cumhurbaşkanının bu tür belgelerini iptali için işlem yapamıyorlar mı Türkiye Noterler Birliği?

Dr. Mustafa Şahbaz: Demek ki…

Orhan Uğuroğlu: Oraya da başvurdunuz mu Türkiye Noterler Birliğine?

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî ki başvurduk ama oradan da bir cevap yok.

Orhan Uğuroğlu: Ama orada şöyle bir şey var galiba orada, yazı dizisinde var hani anımsatmak için söylüyorum. Arkadaşların verdiği şeyde gördüm ben oraya götürüyorlar dilekçeyi diyorlar ki; biz bu dilekçemizi Dilekçe Verme Hakkı çerçevesinde vereceğiz bize de tarih numarasını verin diyorlar. Türkiye Noterler Birliği evrakı, dilekçeyi alıp kabul edip işleme bile koymuyor, doğru mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Doğrudur, doğrudur siz daha iyi hatırlıyorsunuz güncel olarak yazdığınız için.

Orhan Uğuroğlu: Evet var bölümlerde adım adım gidiyoruz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Çünkü anlattığımız gibi, süreç çok uzun olduğu için hepsini beleğimde tutabilmem mümkün değil, tüm teferruatlarıyla.

Orhan Uğuroğlu: Ya Mustafa Hocam şimdi Hocam diyorum siz tıp bilim insanısınız Mustafa Bey

Dr. Mustafa Şahbaz: Sağ olun.

Orhan Uğuroğlu: Şimdi Türkiye Noterler Birliği yönetimi hakkında suç duyurusunda bulundunuz mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Sanıyorum bulunduk. Belleğim şu anda süzüp getiremiyor onu yani biz hiç peşini bırakmadık. Her şeyin peşine düştük.

Orhan Uğuroğlu: Olmadık bir belgeyi işleme koymak ve onu iptal etmemek de bence suç yani hukuken suç olması lazım.

Dr. Mustafa Şahbaz: Daha büyük suçlar da var, ona da gelelim.

Orhan Uğuroğlu: Devam edelim, buyurun o zaman

Yüksek Seçim Kurulu sahte diplomayı kabul ediyor

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi Yüksek Seçim Kurulu bu şeyi kabul ediyor ve adaylığını onaylıyor.

Orhan Uğuroğlu: Evet, 2014 seçiminde

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet. Seçimler de partilerin konuşmaları var ya 10’ar dakikalık

Orhan Uğuroğlu: Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: TRT’de Genel Başkanımız Nurullah Efe’yle beraber bulunduk. Yanımıza gelen Yüksek Seçim Kurulundan bir hâkime…

Orhan Uğuroğlu: Evet temsilci var.

Dr. Mustafa Şahbaz: Temsilci olarak bulunan hâkime Genel Başkanımız sordu; 15’inci Noterin verdiği şey geçersiz aslında sahte bir belge…

Orhan Uğuroğlu: 2018 seçimiydi o zaman.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet, evet.

Orhan Uğuroğlu: 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Dr. Mustafa Şahbaz: Siz bunu niye, nasıl kabul ettiniz, dedi. Bize verdiği cevap şu; işte bizden öncekilere bir belge verilmiş, kabul etmişler; biz de o yoldan gittik, biz de kabul ettik.

Orhan Uğuroğlu: Ama itirazlar vardı 2018’de. 2014’te yoktu ama 2018’de vardı.

Dr. Mustafa Şahbaz: Genel Başkanımız aynen şunu söyledi ama; siz şu anda burada hâkim olarak bulunuyorsunuz, dedi. Diyelim ki sizin diplomanızın sahte olduğu ortaya çıktı, siz burada hâkim olarak bulunabilir misiniz, dedi. Bir cevabı yok.

Orhan Uğuroğlu: Güzel soru.

Dr. Mustafa Şahbaz: Bir cevabı yok. Ama cumhurbaşkanı olarak orada duruyor. Böyle bir durum var.

Orhan Uğuroğlu: Şimdi tabiî doğru da şöyle Yüksek Seçim Kurulu kararlarını yargı yolu kapalı diyorlar. Ve yargı yoluna taşıyamıyorsunuz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Ama kendisi Yüksek Mahkeme zaten.

Orhan Uğuroğlu: Tabiî. 2014’ten sonra 2015’te parti olarak siz, 2016’da Ömer Faruk Eminağaoğlu şahsi olarak gidip başvuruyor. Yani bunların 2018’de başvurduğu takdirde, ki başvurdu Sayın Erdoğan, o zaman bu gelen şikayetleri dikkate alarak Yüksek Seçim Kurulunun bir gerçek araştırma yapması…

Dr. Mustafa Şahbaz: Gerekir tabiî.

Orhan Uğuroğlu: Yüksek Mahkeme olarak, ki onu da yapmıyor dediğiniz gibi, bizden öncekiler kabul etmiş onlar da kabul ediyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Kendisinin yapması gerektiği gibi bir de bizim itirazımız var.

Orhan Uğuroğlu: Evet itiraz var.

Dr. Mustafa Şahbaz: İtirazımızı göz önüne alıp haydi haydi yapması gerekir. Ama onu da yok sayıyor.

CHP diplomanın peşine neden düşmüyor

ORHAN Uğuroğlu: Peki kritik bir soru daha var Başkan. Şimdi 2014’de MHP ve CHP’nin ortak adayı Ekmelettin İhsanoğlu’ydu ve her iki partinin, bugün de öyle, her partinin mecliste grubu bulunan ve seçimde belli bir oy almış galiba partilerin Yüksek Seçim Kurulunda temsilcileri var.

Dr. Mustafa Şahbaz: Temsilcileri var.

Orhan Uğuroğlu: Ve bütün toplantılara katılıyorlar Yüksek Seçim Kurulunda.

Dr. Mustafa Şahbaz: Aynen.

Orhan Uğuroğlu: Şimdi bu belgeleri 2014’te verildi. O belgeleri bunlar gördüler, bir fotokopi tasdikli bir fotokopi.

Dr. Mustafa Şahbaz: Görmüş olmaları gerekir diyelim.

Orhan Uğuroğlu: Yüzde doksan dokuz bakmışlardır şimdi eksik var mı yok mu diye.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet.

Orhan Uğuroğlu: Eğer bakmadılarsa görevlerini suistimal etmişlerdir.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî.

Orhan Uğuroğlu: Hani ben CHP Genel Başkanı olsam değil mi? Bakmazsa hemen görevden alırım hâlâ aynı kişilerle göreve devam ediyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Ama siz CHP genel başkanı değilsiniz, fark orada.

Orhan Uğuroğlu: Belki büyüyünce olurum.

Gülüşmeler…

Dr. Mustafa Şahbaz: Fark oradan doğuyor.

Orhan Uğuroğlu: Evet. Şimdi şöyle; 2014’de belge verilmiş hadi atlamışlar diyelim iyi niyetle ama 2015’te başvurunuz var, Cumhuriyet Halk Partisinin ana muhalefet, MHP’nin muhalefet partisi olarak hemen Yüksek Seçim Kuruluna başvurup Halkın Kurtuluş Partisi’nin yaptığı tüm yerlere başvurarak diplomanın peşine düşmesi gerekmiyor mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Türkçede bir söz vardır; “Siz kimin evini soruyorsunuz Allah’ın aşkına?”

Gülüşmeler…

Orhan Uğuroğlu: Ya doğru da…

Dr. Mustafa Şahbaz: Bunların hiçbirini o zamanlar yapmadıkları gibi, bizim bu çabamıza hiçbiri omuz vermiyor ki.

Orhan Uğuroğlu: Evet vermedi, görüyorum ben.

Dr. Mustafa Şahbaz: Hiçbiri omuz vermiyor. Yoksa bir CHP için…

Üretilmiş muhalefet

Orhan Uğuroğlu: Neden vermiyorlar? Peki bunu teşhis edelim gene diplomaya döneceğiz de. Yani muhalefet ediyorlar; Erdoğan bir daha seçilmesin istiyorlar 2014’te tamam 2018…

Dr. Mustafa Şahbaz: İstiyorlar mı?..

Orhan Uğuroğlu: Mı, evet mi? 2018, bir de 2023’te var aynısı, aynı tartışmalar yine. Yine 2018’de başvuruyorsunuz 2023’de de başvuruyorsunuz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi Orhan Bey Genel Başkanımızın sık sık aktardığı Banu Avar’ın bir tespiti var; yani iktidarı devşirdiği gibi ABD, muhalefeti de devşiriyor. Muhalefet de Amerikancı; bakmayın böyle muhalefet ediyor göründüklerine.

Orhan Uğuroğlu: Siz? Siz necisiniz?

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz anti-Amerikan, anti-emperyalistiz sonuna kadar!..

Orhan Uğuroğlu: Evet, peki.

Dr. Mustafa Şahbaz: Gerçek anlamda, lafta değil. Şimdi lafta bakarsanız AKP’liler bile antiemperyalizm lafı ediyorlar. Nasıl da ediyorlar, yüzleri nasıl tutuyor anlamıyorum ama ediyorlar. Ama biz gerçekten antiemperyalistiz, ABD’ye ve AB’ye karşıyız kesin, açık, net.

Orhan Uğuroğlu: Evet, peki bu diploma, siz diyorsunuz ki gerçek değil. Peki ne olacak şimdi? Hani Temel Dursun fıkrası gibi…

Gülüşmeler…

Diplomanın peşindeyiz

Orhan Uğuroğlu: Ne olacak şimdi, yani? Mesela diyelim ki bir daha aday olacak şimdi.

Dr. Mustafa Şahbaz: Siz zaten ibare yerindeyse tefrika ettiniz yani…

Orhan Uğuroğlu: Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz maraton koşuyoruz; öyle hemen bir şeyi söyledik arkasından ne olacaksa olsun diyen bir hareket değiliz, parti değiliz. Biz bu işin peşindeyiz. Tâ ki diplomasızlığını artık en kör göz bile görünceye kadar, Tayyip bu yalanıyla artık ayakta duramayacak hale gelene kadar, onu oradan düşürünceye kadar biz bu işin takibindeyiz.

Orhan Uğuroğlu: Peki yarın iktidar değişirse.

Dr. Mustafa Şahbaz: Bir şeyi bir tamamlayalım lütfen…

Orhan Uğuroğlu: Tamam, affedersiniz buyurun.

Dr. Mustafa Şahbaz: Bu anlatımlarımın içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tutumu eksik kaldı söylemezsek eksik kalır gerçekten.

Orhan Uğuroğlu: Tabiî, tabiî tamamlayın.

Dr. Mustafa Şahbaz: Yani oraya da müracaat ettik. Dedik ki, bu kişi burada 4 yıla yakın, biraz alındı ya görevden…

Orhan Uğuroğlu: Brüt 4 yıl.

Dr. Mustafa Şahbaz: 4 yıla yakın Belediye Başkanlığı yaptı. Mutlaka her işe giren gibi bu da sağlık raporunun yanında, doğruluk kâğıdı der halkımız hani, adli sicil yanında, bir de diploma sundu. Her işe giren bunları sunar. Şunun diplomasını bize verin, bir örneğini görelim dedik. Bize verdikleri cevap; efendim işte kişisel haklara girermiş, mahremiyete girermiş; böyle bir belge verilemezmiş. Yahu nasıl verilemez? Sen her işe aldığın personelden bu üç belgeyi istemiyor musun? Bunun mahremiyetle, kişisellikle ne ilgisi var, kişinin özel hayatıyla ne ilgisi var? Bu cesareti gösterip de…

Orhan Uğuroğlu: Hatta aleni olması gereken bir belge bu.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî ki. Bir cesaret gösterip de bize bu belgeyi veremediler; bu cevabı verdiler.

Orhan Uğuroğlu: Şimdi diploma kendi başlarına da geldi.

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi kendi başlarına geldi.

Orhan Uğuroğlu: Ama her şeyi didik didik kendileri açıkladı medya da didik didik ediyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Peki başlarına geldi tamam…

Orhan Uğuroğlu: Onlarda kişisel hak yok mu?

Dr. Mustafa Şahbaz: Orhan Bey şimdi kendi başlarına geldi, üstüne gidebiliyorlar mı?

Orhan Uğuroğlu: Bir dilekçe daha verin bakalım.

Dr. Mustafa Şahbaz: Verdik zaten en son…

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi? İmamoğlu olayından sonra bir daha dilekçe verdiniz mi?

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî, tabiî. Doğrudan Başsavcılığa verdik. Mademki araştırıyorsunuz, diploma araştırması yapıyorsunuz, ortada böyle bir olay var bir de bunu araştırın, buyurun, dedik.

Orhan Uğuroğlu: Cevap?

Dr. Mustafa Şahbaz: Yeni verdik daha. Cevabın ne olacağını biliyoruz tabiî.

Orhan Uğuroğlu: Bir de devam eden mahkemeler var galiba. Anayasa Mahkemesi ya da bir mahkeme. Şey istinaf ya da yargıtay aşaması devam eden de var. Onlardan olumlu sonuç bekliyor musunuz? Yani gerçeğin ortaya çıkarılması için bir sonuç bekliyor musunuz?

Dr. Mustafa Şahbaz: Hayır, öyle bir şey beklemiyoruz tabiî ki. Ne yazık ki mahkemeler mahkeme değil artık. AKP’nin hukuk büroları oldu diyoruz, hukuk ofisleri oldu. Ne yazık ki adliyemizin geldiği durum bu. İstisnaları tabiî ayrı tutalım; kimsenin hakkını yemeyelim.

Orhan Uğuroğlu: Diplomayla ilgili başka… aşağı yukarı 35 dakika oldu.

Dr. Mustafa Şahbaz: Evet çok olmuş biraz.

Orhan Uğuroğlu: Diplomayla ilgili eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Dr. Mustafa Şahbaz: Dediğim gibi biz bu işin peşini bırakmayacağız.

Orhan Uğuroğlu: Bırakmayacaksınız.

Dr. Mustafa Şahbaz: Bu işi sonuna kadar takip edeceğiz. Eninde sonunda bu, insanın hani dili de varmıyor demeye ama bu sahtekârlık mutlaka ortaya çıkacak. Sahte diploma sunmanın başka bir adı yok.

Orhan Uğuroğlu: İşlem sahtekârlık işlemi diyelim.

Dr. Mustafa Şahbaz: Öyle yani. Yapılan işlem sahtekârlık işlemi.

Orhan Uğuroğlu: Yapılan, kim yaptıysa diyelim, Sayın Erdoğan’a yakıştırmıyoruz öyle bir şeyi de…

Dr. Mustafa Şahbaz: Siz yakıştırmayın da…

Gülüşmeler…

Orhan Uğuroğlu: Hayır işlem, yapılan işlemde bir sahtekârlık işlemi var. Bunu da siz söylemiyorsunuz, ben söylemiyorum Noterler Birliği söylüyor.

Dr. Mustafa Şahbaz: Ve tabiî ki gene ünlü bir sözdür; doğruların mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Orhan Uğuroğlu: Tabiî.

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz bunu eninde sonunda, inkâr edilemez şekilde belgeleriyle ortaya çıkaracağız. Belgeleriyle koyduk aslında da kabul ettireceğiz diyelim. Bu işin peşini bırakmıyoruz.

Orhan Uğuroğlu: Kolay gelsin.

Dr. Mustafa Şahbaz: Sağ olun.

Erdoğan yasayı da Anayasayı da tanımıyor

Orhan Uğuroğlu: Şimdi Erdoğan’ın bir durumu daha var; 2014-2018’te iki defa seçildi; 2023’te Anayasaya aykırı şekilde Yüksek Seçim Kurulunun 11 kişinin kabul etmesiyle yeniden aday oldu bir daha seçildi. Yeniden aday olmak için Anayasayı değiştirmek istiyorlar. Ve burada Öcalan’a umut hakkı Sayın Bahçeli’nin baştan söylediniz ve birlikte yeni Anayasa Erdoğan’ın artık yeniden belki de defalarca seçilmesi, belki de babadan oğula geçer diye bir madde de koyabilirler. Ne dersiniz, yeni Anayasa konusundaki çalışmalara?

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi birkaç tane başlık verelim. Birincisi ne diyor Erdoğan?

“Eski Türkiye bitti, yeni Türkiye var, buna alışacaksınız”, diyor, bir bunu diyor. Bir de ne diyor?

“Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımıyorum, saygı da duymuyorum”, diyor. Mahkeme kararlarına da saygı duymuyor zaten. Biliyorsunuz Danıştay Daireler Kurulunun aldığı karara göre yapılan saray “Cumhurbaşkanlığı Sarayı” diyelim tamamen yasadışı, yasak yani.

Orhan Uğuroğlu: Kaçak diyorlar.

Dr. Mustafa Şahbaz: Dolayısıyla biz ona Kaçak ve Yasak Saray diyoruz, Haram Saray diyoruz. Kaçak ve Haram Saray’da oturuyor. Bu lafı da onun için söyledi zaten; “Mahkemenin verdiği kararı tanımıyorum ve uymuyorum da, gidip orada oturacağım”, dedi. Oturuyor.

Ne demek istiyorum?

Zaten ortada artık ne yasa var ne Anayasa var. Üçüncü kere seçilebilir mi? Seçilemezdi zaten; seçtirdi kendini. Dördüncü kez seçilebilir mi? Adam Anayasa beni bağlamaz diyor zaten, dolayısıyla seçilebilir mi? Seçilebilir. Ne diyor daha doğrusu…

Orhan Uğuroğlu: Yani millet oy verirse, aday olabilir diyelim, seçilebilir değil de aday olabilir.

Dr. Mustafa Şahbaz: Hem aday olabilir hem seçilebilir.

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi sizce?

Dr. Mustafa Şahbaz: Yeni Türkiye dedik ya… Yeni Türkiye’ye alışacağız ya…

Yeni Türkiye dediği şey ne?

Bizim tespitimizle adım adım Faşist bir Din Devleti kuruyor. Laikliği ortadan neredeyse kaldırdı, kırıntılardan başka bir şey kalmadı. İki dudağının arasından ne söylerse kanun oluyor ne söylerse mahkeme kararı oluyor. Yani sanki bağımsız mahkemenin huzuruna çıkmışsın gibi görünüyor ama oradan bir kelime söylüyor tahliye olan adam hemen daha kapıdan çıkmadan tekrar alınıp içeri sokuluyor.

Orhan Uğuroğlu: Mesela Ümit Özdağ, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay…

Dr. Mustafa Şahbaz: Gibi, gibi yani.

Orhan Uğuroğlu: Çok isim var. Medyaya da baskı var.

Dr. Mustafa Şahbaz: Dahasını söyleyelim yani şu dizilere filan aktör, aktris temin eden Ayşe Barım’dı galiba değil mi?

Orhan Uğuroğlu: Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: Onun için bile tahliye verildi, tekrar tutuklattırdı.

Orhan Uğuroğlu: Maalesef.

Dr. Mustafa Şahbaz: Böyle bir Türkiye’ye geldik.

Orhan Uğuroğlu: Evet, Sayın Başkan son dakikalar.

Dr. Mustafa Şahbaz: Dolayısıyla kanun işlemiyor yani.

Halkın Kurtuluş Partisi kimdir?

Orhan Uğuroğlu: Son dakikaları size veriyorum kameraya da bakarak Halkın Kurtuluş Partisi hakkında görüşlerinizi, Türk Milletine vereceğiniz mesajları 2-3 dakikada toparlayın lütfen.

Dr. Mustafa Şahbaz: Şimdi 2-3 dakikada bir partiyi anlatabilmek hele bizim partimizi anlatabilmek…

Orhan Uğuroğlu: Başka programa da çağırırız peki.

Dr. Mustafa Şahbaz: Çok zor bir şey olacak ama ana başlıkları söyleyeyim.

Orhan Uğuroğlu: Tabiî.

Dr. Mustafa Şahbaz: Bizim üç kesin, esnemeyeceğimiz üç prensibimiz var:

Birincisi; Antiemperyalist olmak. İçini doldurursak: Amerika ve Avrupa Birliği Emperyalizmine sonuna kadar karşıyız.

İkincisi; Antifeodal olmak. Yani Türkiye’deki feodal kalıntılara karşı olmak. Burada da en büyük karşı olacağımız sınıf da Tefeci-Bezirgân Sınıf dediğimiz tefecilikle ve ticaretle geçinen üretimle hiçbir ilişkisi olmayan bir sınıf var…

Orhan Uğuroğlu: Yani rantçılar mı?

Dr. Mustafa Şahbaz: Rantçılar, bir de işte köylünün sırtına binmiş, küçük üretmenin sırtına binmiş malum hep söylenir ya işte domates tarlada bir lira, şehre gelir 50 lira olur.

Niye olur?

Çünkü arada bir sürü Tefeci-Bezirgân vardır. Alırlar, satarlar sonuçta habire kâr ederler. Oysa üretimle hiçbir ilgileri yoktur bunların. Bunlar Türkiye’de sayıları üç bin beş bini geçmeyen bir gruptur. Öbür tarafta da otuz kırk aileden ya da elli aileden oluşan bir Parababaları dediğimiz Finans Kapitalistler var. Onlarla etle tırnak biçiminde ve Batılı Emperyalistlerle işbirliği halinde Türkiye’yi yarı sömürge durumunda tutuyorlar. Dolayısıyla antiemperyalist yönümüz bu. Antifeodal yönümüz de bunu tamamlar.

Üçüncüsü de; Antişovenistiz. Yani Kürt Meselesinde tamamen ulusların kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde; kardeşçe hep birlikte yaşanacak bir ülke kurma idealindeyiz. Amacımız bu, bunları gerçekleştirmek istiyoruz.

Orhan Uğuroğlu: Kaç üyeniz var, her ilde teşkilatlandınız mı, teşkilatlarınız nasıl?

Dr. Mustafa Şahbaz: 2015’te zaten seçimlere katılabilecek oranda örgütlüydük. Biliyorsunuz il sayımız 81, 42 ilde örgütlenmiş olmak gerekiyor.

Orhan Uğuroğlu: Evet.

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz bu şartı yerine getirdiğimiz…

Orhan Uğuroğlu: Getirdiniz.

Dr. Mustafa Şahbaz: Biz bu şartı yerine getirdiğimiz için 2015’de seçimlere katıldık. Orada Genel Başkanımız işte 10’ar dakikadan 20 dakikalık konuşma yaptı. O bile Türkiye’de büyük bir yankıya neden oldu. Herhalde sizde de yayıncı olarak…

Orhan Uğuroğlu: Takip ettik tabiî.

Dr. Mustafa Şahbaz: Herhalde sizde de yayıncı olarak bunun bilgisi vardır. Onun üzerine bize ambargo uygulandı. Tamamen yasadışı gerekçelerle; örgütlenmemizin tamam olmadığı, seçimlere katılamayacağımız kararları verildi. Biz 2018’e kadar seçimlere katılamadık. 2018’de yeniden zorlayarak, her türlü imkanımızı harekete geçirerek seçimlere katılma yeterliliği aldık. Dolayısıyla şu anda 45 ilde, yanlış hatırlamıyorsam, örgütlü durumdayız.

Orhan Uğuroğlu: Önümüzdeki yapılacak seçimlere katılacaksınız.

Dr. Mustafa Şahbaz: Tabiî katılacağız. İllerde örgütlenmenin anlamı da şu; ille birlikte bir de ilçelerinin en azından üçte birinde örgütlü olmak gerekiyor. Bu şartları yerine getirdik. Üye sayımızı sordunuz, üye sayımız işte bin üç yüz, bin dört yüz küsurlarda falan.

Orhan Uğuroğlu: Düşük ama.

“Halkın Kurtuluş Partisi müthiş bir mücadele yapıyor”

Dr. Mustafa Şahbaz: Çok büyük bir rakamda değiliz. Ama bunun da sebebi var; ne seçimlere katılmamıza izin verildi ne de medya da görünmemize izin veriliyor.

Orhan Uğuroğlu: Şu anda medyadasınız.

Dr. Mustafa Şahbaz: Ama siz olduğunuz için varız. Başka medya ne yazık ki bize hep ambargo uyguluyor.

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi? Çıkartmıyorlar mı?

Dr. Mustafa Şahbaz: Görünmez durumdayız. Biz buna Susuş Suikastı diyoruz. Yani bir harekete, bir partiye verilebilecek en büyük cezayı veriyor bize medya; bizi görünmez kılıyor, halk bizi görmüyor, halk bizi tanımıyor. Tanımadığı için de sayılarımız büyümediği gibi etkinliğimiz de istediğimiz oranda…

Orhan Uğuroğlu: İl ve İlçe Başkanlarına görev düşüyor bence üye kayıtlarıyla halka parti programını anlatarak çok hızlı şekilde örgütlenmek ve…

Dr. Mustafa Şahbaz: Hani biz devrimcilerin yemini vardır; “Sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan”, diye başlar. Biz de o şevkle çalışıyoruz, o heyecanla çalışıyoruz.

Orhan Uğuroğlu: Kolay gelsin diyorum.

Dr. Mustafa Şahbaz: Çok sağ olun.

Orhan Uğuroğlu: Sağ olun katıldığınız için teşekkür ederim. Sayın Genel Başkana da buradan selamlarımızı iletelim.

Dr. Mustafa Şahbaz: Ben unuttum baştan selamını iletmem gerekiyordu.

Orhan Uğuroğlu: Öyle mi?

Dr. Mustafa Şahbaz: Genel Başkanımızın da sizlere selamları var.

Orhan Uğuroğlu: Sağ olun. Çok teşekkür ederim. Kolay gelsin diyorum, işiniz kolay değil ama diplomanın peşini bırakmayacağınızı tahmin ediyorum.

Dr. Mustafa Şahbaz: Bırakmayız, hayır kesinlikle!

Orhan Uğuroğlu: Sayın izleyiciler programın sonuna geldik. Halkın Kurtuluş Partisi müthiş bir mücadele yapıyor ve sadece bir diplomanın peşinde değil; bir hukuksuzluk, haksızlık peşinde diğer muhalefet partilerine de örnek olacak önemli çalışmalar yapıyor. İsteyen parti gider Kurtuluş Partisi’nden o belgeleri alır.

Dr. Mustafa Şahbaz: Alır.

Orhan Uğuroğlu: Onlar da bu işin peşine düşer diye umut ediyorum. Hoşça kalın, iyi akşamlar diliyorum efendim.