Site rengi

Tasarım

Haram Yerken Besmele Çekenler

22.10.2024
224
A+
A-

Hüseyin Ali

 

Ali Şeriati (1933-1977)

Başlık İranlı devrimci aydın Ali Şeriati’den.

“Haram lokma yerken besmele çekenlerden tiksindim”, diyor Ali Şeriati.

Tam bugünkü Tayyip Düzeni için bir söz sanki. Yirmi iki yıldan beri yaptıkları tüm işlerde besmele çekerek haram yediler çünkü. Haram yemeye de devam ediyorlar.

Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü, haramı; “Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı”, olarak tanımlamaktadır. Din kurallarına aykırı olup yasak olan işler, diyebiliriz.

Haram kavramı kuşkusuz kitaplı dinlerden önce de olan bir kavram. Sınıfı toplum öncesi bir kavram olan Tabu, sınıflı toplumla birlikte gelişen Cennet-Cehennem kavramlarıyla birlikte dinen yasak işler, yani haram halini almıştır. Örneğin domuz eti yemek İslamiyet’te yasaktır, haramdır. Bu yasak Eski Sümer’de de vardır. Sami dinlerle günümüze taşınmıştır.

Ali Şeriati, aydın bir ilahiyatçının oğlu, 1933’te İran’ın kuzeydoğusunda, Horasan Bölgesinde, Sabzevar kentine bağlı bir köyde doğar. Öğretmen okulunda okur, Meşhed Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun olur (1958).

İran’da ilerici Musaddık Yönetimi, CIA darbesi ile düşürülmüştür (1953), Musaddık’ın düşürülmesi için çabalayan Amerikancı Şah Rıza Pehlevi koltuğundadır. Ali Şeriati, mezuniyet sonrası eğitim için Paris’e gider, Paris Üniversitesinde edebiyat doktorası yapar. Fransa’dayken Cezayir’in bağımsızlığı için savaşan yurtseverleri destekler.

İran’a dönünce, Fransa’da yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle tutuklanır. Bir süre hapis yattıktan sonra bazı memuriyetlerde ve öğretmenlik görevlerinde bulunur, 1966’da Meşhed Üniversitesine öğretim görevlisi olarak atanır. Ancak gençlerin kafasını bulandırdığı gerekçesiyle 1971’de görevine son verilir. Tahran’da Ehl-i beyt sevgisinin aşılandığı Hüseyniyye-i İrşâd adlı enstitüde dersler ve konferanslar vermeye başlar. Ancak, “yıkıcı” faaliyetlerini sürdürdüğünden 1973’te yeniden tutuklanır; 1975’te şartlı serbest bırakılır. Ders vermesi ve konferansları yasaklanır. Kendisinin, ailesinin ve yakın çevresinin Sâzmân-ı Ittılâat ve Emniyyet-i Kişver (SAVAK) tarafından sürekli göz hapsinde tutulacağı belirtilir. (SAVAK, Şah’ın ünlü ve gaddar istihbarat teşkilatı). Eli kolu, dili bağlanan Ali Şeriati Mayıs 1977’de İngiltere’ye gider. Çok geçmez, Haziran 1977’de SAVAK ajanları tarafından İngiltere’de öldürülür (Bilgi için: https://islamansiklopedisi.org.tr/seriati-ali).

Görüşleri, bizim rahmetli aydın, ilerici ilahiyatçımız Yaşar Nuri Öztürk gibidir. Saf İslam ile Sosyalizmi birleştirir. Bu tabiî bir anakronizmdir ama İran toplumu için sosyalizmi tanıtmak, yaymak için geçerli olabilir.

İşte “Haram lokma yerken besmele çekenlerden tiksindim”, sözü bu güzel adamındır. Yaşar Nuri Öztürk’ün dediği gibi Allah ile aldatanlardan tiksinmektedir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, haram lokma yerken besmele çekmek fiili tam bizdeki Tayyip Familyası ve yandaşları için söylenmiş bir söz.

AKP, Tefeci-Bezirgân Sermayenin partisi. Tefeci-Bezirgân Sermaye binyıllardan beri bu toprakları sömüren Antika sınıf. Sömürüde ve din bezirgânlığında üstüne yoktur. Bu iş, sömürü ile din bezirgânlığının birleştirilmesi, sadece bugünün işi değil, Selçuklularda ve Osmanlılarda da vardır. Ama bu AKP dincilerinin yaptığı sömürü ve din bezirgânlığının ne Dünyada ne Tarihte eşi benzeri görülmüştür. Şimdi AKP’nin içyüzünü bilen, bir ara Tayyip’e muhalefet eden ama şimdi yeniden Tayyip’e yamanan Abdüllatif Şener, muhalefetteyken; “AKP iktidarında yapılan yolsuzluk, cumhuriyet tarihi boyunca yapılan tüm yolsuzlukları toplasanız fazladır”, demişti. Gerçekten de böyledir.

Malum, 2021’de Türkiye, yolsuzluk, kara para aklama gibi nedenlerle OECD altında çalışan Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force, FATF) adlı kuruluşun “Gri Liste”sine alınmıştı. Daha yeni, İngiliz Mehmet’in kulis faaliyetleri sonucu, zar zor gri listeden çıkabildi. Bu damga Türkiye’deki yolsuzlukları Sağır Sultan’ın duyduğu anlamına gelir. Kaldı ki, elin adamı ancak mali oyunları, kara para aklamayı bilebilir.

Ya ülkede kitabına uydurularak yapılan yolsuzluklar?

Tefeci-Bezirgân Sermayenin binlerce yıllık deneyimiyle yaptığı Allah ile aldatma işini, Şeriati’nin deyişiyle besmele çekerek haram yeme işini, Tayyip ve yandaşları 22 yıldan beri “başarıyla”(!) sürdürüyor.

Halkımız “alışmış kudurmuştan beterdir”, der. Bu AKP iktidarı da öyle. Varlıkları soyguna, vurguna dayanıyor. Yapılan her ihaleden Tayyip’in ve yandaşlarının, organize ve hiyerarşik bir şekilde pay aldıkları kesin. 17-25 Aralık tapeleri bunu kanıtladı. Çarkın dönmesi için soygun, vurgun şart. AKP, vurgunu sürdürebilmek için elinden geleni yapıyor. Örneğin, Sayıştay ve MASAK (Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu) denetimlerini tümüyle kaldıramasa da zayıflattı, teftiş kurullarını etkisizleştirdi, Kamu İhale Kanunu’nu 200 kere değiştirdi. Özelleştirme soygunundan geri kalan kamu kuruluşlarını Varlık Fonu altında toplayarak denetim dışı bıraktı. Şehir hastaneleri, Deli Dumrul köprüleri ve yolları, limanlar, arazi ve arsa vurgunları, madenler, ormanlar, akarsular vb. ülkenin tüm zenginlikleri, hepsi AKP için yolsuzluk kaynağı.

Tayyip’in, “Durmak yok, yola devam” sözü, soygun ve vurgun için aslında. Kapitalizmin rekabetçi döneminde kapitalistler “durmayalım, düşeriz” derlermiş. Tayyip’in sözü de o hesap, soyguna vurguna devam, yoksa düşeriz, uyarısıdır. Ayakta durabilmeleri soyguna, vurguna bağlı.

Tefeci-Bezirgân Sermayenin varlığı soyguna, vurguna dayanır. Ama zamanla soygun kaynakları tükenir. Eskisi kadar rahat hareket edemezler. Üstelik soygunun da bir maliyeti vardır. Emekçilerin ağır sömürüsünü, kitleleri din ile uyuşturarak sürdürmek zorlaşır. Emekçi halkta din bezirgânlığına rağmen uyanma emareleri başlar. Bugün olduğu gibi…

Nitekim, ülkede emekçilerin yaşadığı Pahalılık ve İşsizlik, ülkenin yaşanmaz hale gelişi halkımızı yeni arayışlara itmiştir.

Ne var ki muhalefet gerçek muhalefet değildir. Ana muhalefet partisi CHP muhalefet yapıyor görünmektedir. Gerçek bir muhalefet yapmamaktadır.

Yeni CHP iki yıl önce, Mart 2022’de, yani Kılıçdaroğlu döneminde bir rapor hazırladı. Adı iyi, bakınca umutlanıyorsunuz: “Cumhuriyet Halk Partisi Bilim Platformu Politika Notları, Sayı 51”.

CHP Bilim Platformu Raporu (Mart 2022).

 

Bu rapora bir de şöyle alt başlık konulmuş: “SARAYIN KARA DÜZENİ, EŞİTSİZLİKLERİ DERİNLEŞTİRDİ VE KALICI HALE GETİRDİ: YANDAŞ OLİGARKLAR VATANDAŞIN SOSYAL ADALET DUYGUSUNU YOK ETTİ.

Diyeceksiniz çok güzel!

Raporun alt başlıkları ise şöyle (https://chp.org.tr/yayin/esitsizlik-raporu-sarayin-kara-duzeni-yandas-oligarklari-ile-esitsizlikleri-derinlestirdi/Open):

***

* SARAY DÜZENİ, TÜRKİYE’NİN ORTA SINIFINI BUHARLAŞTIRDI; TOPLUM KASTLAŞMANIN EŞİĞİNE GELDİ

* TÜRKİYE İÇİN “ORTA GELİR TUZAK”TI; ARTIK BİR HAYAL BİLE DEĞİL

* GELİR VE SERVET UÇURUMU ‘MÜLKSÜZ VATANDAŞLAR’ YARATTI; SARAY İMTİYAZLI MİLYONERLER TÜRETTİ

* ‘KUŞAKLAR ARASI EŞİTSİZLİK’ TERSİNE DÖNDÜ: GENÇLER İŞSİZ, MESLEKSİZ VE GÜVENCESİZ KALDI

* MERDİVEN ALTI SÖMÜRÜ KANSER GİBİ YAYILIYOR: KAYIT DIŞI VE SİGORTASIZ İSTİHDAM ARTIYOR

* ASGARİ ÜCRET TÜRKİYE’DE ORTALAMA ÜCRET HALİNE GELDİ; BOLİVYA VE KOLOMBİYA DÜZEYİNE GERİLEDİ

* BORÇ YÜKÜ DAĞ GİBİ ARTTI; VATANDAŞIN GELECEĞİ İPOTEK ALTINDA

* “YOKSULLUK SALGINI” AİLELERİ MAHVEDİYOR

* GIDA YOKSULLUĞU VE AÇLIK, DÜŞÜK MAAŞLAR VE ACIMASIZ ZAMLARLA YAYGINLAŞIYOR

* ÇİFTÇİLER TARLASINI EKEMİYOR; VATANDAŞ UCUZ GIDA TÜKETEMİYOR

* KONUT SAHİPLİĞİ AYRICALIK OLDU; KİRA ARTIŞI İSE DURDURULAMIYOR

* SARAYIN RANT DÜZENİ, LÜKS KONUTLAR ÜRETİRKEN ORTA HALLİ AİLELER EV SAHİBİ OLAMIYOR

* BARINMA VE KİRA MALİYETLERİ HALKIN SAĞLIĞINI VE GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDİYOR

* BEYAZ EŞYA ZAMLARI, GENÇLER İÇİN EV KURMAYI OLANAKSIZ HALE GETİRDİ

* ORTA HALLİ AİLELER İÇİN BİR EV VE BİR ARABA HAYAL OLDU

* SARAY AVM’LERE VE PLAZALARA YOL VERDİ; ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN YURT İHTİYACI İSE ÇÖZÜLMEDİ

* ÇOCUKLAR EŞİTSİZ VE ADALETSİZ HAYATLARA MAHKÛM EDİLİYOR

* AİLENİN DERİN YOKSULLUĞU ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ KÖRÜKLÜYOR

* EĞİTİM VE BECERİ EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİ; VASIFSIZLIK NORM OLDU

* EĞİTİMDE KIR-KENT FARKLILIKLARI ARTARKEN; DEVLET OKULLARININ DA EĞİTİM KALİTESİ FARKLILAŞIYOR

* SARAY DÜZENİ, GENÇLERİ MUTSUZLUĞA VE UMUTSUZLUĞA SÜRÜKLEDİ

* GENÇLER EĞİTİMDEN VE İSTİHDAMDAN KOPARILIYOR

* GENÇLERİ EN ÇOK YOKSUNLUK VE EMPATİ YOKLUĞU İNCİTİYOR

* EBEVEYNLERİNDEN DAHA EĞİTİMLİ; AMA DAHA YOKSUL, BORÇLU VE GÜVENCESİZ GENÇLİK

* KADINLAR ARTAN EŞİTSİZLİĞİN EN BÜYÜK MAĞDURU: EVDE DE İŞTE DE DEZAVANTAJ VAR

* İŞ GÜCÜNE KATILAMAYAN KADIN ORANI, AVRUPA’NIN İKİ KATI

* KREŞLER YETERSİZ VE PAHALI; KADIN İSTİHDAMI VE EĞİTİMİ KRİZDE

* EMEKLİ VE YAŞLI YOKSULLUĞU

* UTANDIRIYOR: YAŞLILAR, ISINMA VE BESLENME ARASINDA SEÇİM YAPMAK ZORUNDA

* ENGELLİLER İŞSİZLİĞE VE YOKSULLUĞA MAHKUM EDİLİYOR

* SAĞLIKTA EŞİTSİZLİK ARTTI; TEDAVİLER PAHALILAŞTI, KİMİ İLAÇLAR BULUNMUYOR

* DİJİTAL VE TEKNOLOJİK UÇURUM, EĞİTİMDEN SANAYİYE HER ALANDA EŞİTSİZLİKLERİ DERİNLEŞTİRİYOR

* TÜRKİYE’NİN KIRSALI İNSANSIZLAŞIYOR; KENTLER NÜFUSU KALDIRAMIYOR

* TARLALAR EKİLEMİYOR: TÜRKİYE ÇİFTÇİSİZ VE TARIMSIZ BIRAKILIYOR

* ÖNGÖRÜSÜZ DIŞ POLİTİKA, GÖÇMEN

* GETTOLARI, GÖÇMEN YOKSULLUĞU VE KAYIT DIŞILIK YARATIYOR

Bu başlıklarla durum tespiti yapılıyor ve sonrasında CHP’nin neler yapacağı aşağıdaki başlıklarla anlatılmış:

* CUMHURİYETİN 2. YÜZYILINDA STRATEJİK PLANLAMA İLE KALKINMACI EKONOMİ VE SOSYAL DEVLET GÜÇLÜ BİÇİMDE İNŞA EDİLECEK; YOKSULLUK, İŞSİZLİK VE VASIFSIZ İSTİHDAM ÇEMBERİ KIRILACAK

* “AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI” YOKSULLUK VE EŞİTSİZLİKLE MÜCADELEDE TEMEL ARAÇ OLACAK

* VASIFLI İSTİHDAM VE DİJİTALLEŞMİŞ İŞLER YARATILACAK; MESLEKİ EĞİTİM VE BECERİ EDİNDİRME İLE İŞSİZLİK AZALTILACAK

* GENÇLER İÇİN NİTELİKLİ İSTİHDAM VE DÜZGÜN MAAŞLI İŞLER: TORPİLLE GENÇLERİN HAKKI YENMEYECEK

* GENÇLER GELECEĞE UMUTLA BAKACAK; EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL REFAHA ULAŞACAK

* HİÇBİR ÇOCUK YATAĞA AÇ GİRMEYECEK

* EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLANACAK

* YOKSULLUK ÇEMBERİ KADINLAR GÜÇLENDİRİLEREK KIRILACAK

* YAŞLILARIMIZ VE AİLELER YALNIZ BIRAKILMAYACAK; EMEKLİLERİMİZ İNSAN ONURUNA YARAŞIR MAAŞ ALACAK

* BARINMA LÜKS DEĞİL, TEMEL BİR HAK OLACAK

* EĞİTİMDEN SANAYİYE “DİJİTAL UÇURUM” BİTİRİLECEK, HER ALANDA DİJİTAL ATILIM BAŞLATILACAK

* “MERKEZ TÜRKİYE” PROJESİ ve KALKINMA KUŞAKLARIYLA BÖLGESEL EŞİTSİZLİKLER KIRILACAK

***

Evet, ön ve arka kapak sayfaları dahil 24 sayfalık bir belge. Başlıklara bakıldığında “iyi” bir rapor izlenimi doğurabilir. Yaşamın hemen her alanına, tüm toplum kesimlerine değinilmiş, denebilir.

Ne var ki dokümanda sadece olaylar konulmuş ve CHP’nin seçim vaatleri eklenmiş. Oysa, “Bilim Platformu” gibi bir platformun eserinden ne beklenir?

Tamam, olayları ortaya koydunuz, durum tespiti yaptınız ama bunların nedenlerini koymak gerekmez mi?

Elbette CHP’den durumun sınıfsal nedenlerini koyması beklenemez. Sonuçta bir burjuva partisi. Türkiye altyapısında belirleyici olan sınıfsal yapının Finans-Kapital + Tefeci-Bezirgân ittifakına dayandığını, 20 yıldan beri ülkeyi Antika Tefeci-Bezirgân Sınıfın ideolojisine sahip bir partinin yönettiğini belirtmelerini kastetmiyoruz. Bundan geçtik…

Ama bugün AKP’li Din Bezirgânlarının en zayıf yanı, yani yumuşak karnı neresi?

Yaptıkları yolsuzluklar.

Raporda yolsuzluklarla ilgili tek bir ifade yok maalesef. “Yolsuzluk” sözü raporda tek bir söz olarak bir cümle içinde geçirilmiş. O kadar…

Oysa 17-25 Aralık saldırısında FETÖ bile nereye vurmuştu?

Elbette AKP’nin yolsuzluklarına! Ve AKP tayfasının başta Tayyip olmak üzere nasıl paniğe kapıldığını izledik.

Peki neden böyle?

Çünkü CHP’nin başı da emperyalizm tarafından bağlanmış. Ne yapmaları, nasıl yapmaları gerektiği “iyi saatte olsunlar” tarafından kulaklarına fısıldanıyor. Özgür’ün seçim sonrasında hemen Tayyip’in elini öpmeye koşması, “erken seçim istemiyoruz” çıkışı, ABD’de Türkevi önünde Tayyip’i aklaması, hep bu bağlantıların ürünü.

Demek ki, bugünkü parlamentodan umut yok. Zaten muhalefetiz diyen tüm partilerin ne bir iktidar olma iddiası var, ne de Türkiye’nin yolunu açacak bir pusulaya sahipler.

Pusula Türkiye gerçeklerini bilen, çözüm yollarını gösteren sosyalizmdedir. Halkın Kurtuluş Partisi’ndedir.

Yazımızı devrimci ozan Adnan Yücel’in güzel bir şiiri ile tamamlayalım:

 

Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek

Aşksız ve paramparçaydı yaşam

bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları

aşk ile sevmek bir güzelliği

ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.

işte yüzünde badem çiçekleri

saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.

sen misin seni sevdiğim o kavga,

sen o kavganın güzelliği misin yoksa…

 

Bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bin kez budadılar körpe dallarımızı

bin kez kırdılar.

yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz

bin kez korkuya boğdular zamanı

bin kez ölümlediler

yine doğumdayız işte,  yine sevinçteyiz.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri

suyun ayakları olmuştur ayaklarımız

ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.

yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık

törenlerle dikilirdik burçlarınıza.

türküler söylerdik hep aynı telden

aynı sesten, aynı yürekten

dağlara biz verirdik morluğunu,

henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz…

 

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne

ne tan atışı doğumların sevincine

ey bir elinde mezarcılar yaratan,

bir elinde ebeler koşturan doğa

bu seslenişimiz yalnızca sana

yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Saraylar saltanatlar çöker

kan susar bir gün

zulüm biter.

Menekşeler de açılır üstümüzde

Leylaklar da güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler…

 

Şiirler doğacak kıvamda yine

duygular yeniden yağacak kıvamda.

ve yürek,

imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.

ey her şey bitti diyenler

korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.

ne kırlarda direnen çiçekler

ne kentlerde devleşen öfkeler

henüz elveda demediler.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Adnan Yücel