Yeni Bir “Açılım” Başlarken…
M. Gürdal Çıngı
Meclisin Gerçek İşlevi ve
Burjuva Politikasının ve Politikacılarının İğrenç İçyüzü…
Ekim’de Meclisin açılış günü toplantı bitiminde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yeni CHP’nin Yeni Başkanı Özgür Özel’le tokalaştı ve son günlerde kendisine yönelik söylediği sözlerin açıklamasını yaptı.
Bu sözler, Burjuva Politikasının ve Burjuva Politikacılarının içyüzünü ortaya seriverdi. Yapılanın Kayıkçı Dövüşü olduğunu, kitlelerin gözüne kül serpmek için yapıldığını netçe ortaya koydu. Bu çok büyük bir itiraf ya da gerçeğin dile getirilmesi oldu.
Aynen şöyle söyledi Kaçak ve de Haram Saray’ın Arkadan Bahçeli’si:
“Özgür Özel: Çok teşekkür ediyorum.
“Bahçeli: Birbirimizi kırmıyoruz inşallah.
“Özgür Özel: Yok yok.
“Bahçeli: Bizim de bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor, siyasetin gereği bu.
“Özgür Özel: Efendim önemli olan Celal Bey gibi dostlarımız. Duygularımız önemli olan. Herkes doğru bildiğini söylüyor. Saygıda, sevgide eksiklik yok.” (https://www.ntv.com.tr/turkiye/bahcelidenozgur-ozele-birbirimizi-kirmiyoruz-insallah,uWTwHy9bGE-iJZkaN6pxMg)
Bu konuşmanın medyada geniş yer bulması üzerine Ö. Özel şu açıklamayı yaptı:
“Özgür Özel: Kişisel kırgınlıkları sürdürmek o partinin mensuplarına bir haksızlık olur. Ben adı hangi parti olursa olsun Mecliste temsil edilen, ki geçmişte örneğin DEM partinin hatırını soruyorum diye, bizi eleştirenler oluyordu geçmişte. Ben diyordum ki; bu milletten, bu halktan oy alan her parti kıymetlidir.
“O yüzden Devlet Beyin bugünkü ifadeleri ağırdı, ben de gerekli cevabı verdim.
“Ama kendisi, birbirimizi kırmıyoruz umarım, siyasetin gereği böyle ifadeler oluyor, dedi. Ben de dedim ki; Celal Bey de bilir, hepimiz doğru bildiğimizi söyleriz ama nezaketten taviz vermeyiz. Sonra karşılıklı selam saygı, ayrıldık. Doğrusu budur. Bir adım geri atmam ama nezaketi de elden bırakmayız. Devlet Bey de aynısını yaptı.” (https://ankahaber.net/haber/detay/ozelden_bahceliye_ifadeleri_agir_bir_adim_geri_atmam_ama_nezaketi_de_elden_birakmam_198635)
Netçe gördüğümüz gibi, Bahçeli; “Bizim de bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor, siyasetin gereği bu.”, diyor. Öbürü de, Özel de, onu destekleyen açıklamada bulunuyor.
Meclisteki politikacıların görevi bu!
İşte Meclisin hali bu!
Meclisteki politikacıların anlayışı, uygulaması bu!
Bunların, söyledikleri sözlerin; gerçek düşünceleri mi, yoksa halkı kandırmaya dönük, “siyaseten” söylenmiş sözler mi olduğunu nasıl anlayacaksınız?
Nasıl güvenebileceksiniz?
Gelin bunlara güvenin güvenebilirseniz…
CIA’nın Sesi Amberin Zaman’dan
“Açılım” hikayesi…
Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşması ve konuşması medyada Kürt Sorunu konusunda “Yeni bir Açılım mı başlıyor?” sorusunu sordurdu ve tartışmalar başladı, yorumlar başladı.
Ancak olaylar hızlı akıyor. Açıklamalar, yeni yeni bilgiler ortalığa saçılıyor…
Örneğin bir zamanların Taraf yazarı, şimdi Al Monitor’da Ortadoğu ve Kuzey Afrika Kıdemli Muhabiri olarak görev yapan CIA’nın sesi Amberin Zaman, X’teki hesabından bilgiler aktarıyor. Ve bu bilgiler ışığında Türkiye’de değerlendirmeler yapılıyor.
Amberin Zaman şöyle yazıyor X’te bu konuyla ilgili olarak:
“ÖZEL-Al-Monitor’a bilgi veren üç güvenilir kaynak, Türk hükümeti ile hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan arasındaki müzakerelerin yeniden başlaması için ön görüşmelerin sürdüğünü söyledi.
***
“Kaynaklardan ikisi, Öcalan’ın yakın zamanda Irak Kürdistanı’ndaki Kandil Dağları’nda konuşlu PKK liderliğiyle doğrudan görüşmesine izin verildiğini söyledi. Kaynaklardan biri, ‘Öcalan onlara silahlarını bırakmayı görüşmenin zamanının geldiğini söyledi’ dedi.”
***
X’teki bu paylaşımı alıntılayan “Can Dündar da X’teki hesabından Amberin Zaman’ın haberinin altına şu yorumu yazdı:
“İmralı feribotu kalkışa hazır.”
Ardından Dönek, “Yetmez Ama Evet”çi, Dolmabahçe Görüşmelerinin Akil Adamı, DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar Gazete Duvar’da yaptığı söyleşide şunları söyledi:
“Eğer Amberin Zaman’ın yazısını esas alırsak o yazıda iki tane somut vurgu yapılıyor. Bir; Öcalan’la devlet görüşüyor. İki; Öcalan’la Kandil arasında bir iletişim var. Tabiî bu da devlet tarafından sağlanıyor.”
Ve bu bilgilere güvenmek gerekiyor Çandar’a göre.
Niye?
Çünkü; “Amberin çok değerli bir meslektaşımızdır. Hiçbir zaman manipülatif amaçla yazdığına tanık olmadım. Yazıyı çok dikkatli okuyunca kaynakların kim olduğunu aşağı yukarı tahmin edebildim. O yüzden Amberin Zaman’ın yazısında verdiği bilgilerin geçerliliğine dair bir kuşkum yok.” (https://www.gazeteduvar.com.tr/cengiz-candar-cozum-sureci-demek-icin-erken-ama-bir-seyler-pisiyor-haber-1727221)
Fazla söze ne hacet: “Hacı hacıyı Arafat’ta it iti kalafatta bulurmuş”, der halkımız…
Ve aynı söyleşide, “Cengiz Çandar: ‘Çözüm Süreci’ demek için erken ama bir şeyler pişiyor”, diyor.
Daha doğru bir söyleyişle, Türk Halkına “Yersen!” lokantası açılıyor.
Bu kadarı da ayıp Sırrı Süreyya…
Olaylar çok hızlı akıyor dedik ya, bu hızlı akışa, dönüşe ve insanların nasıl kendilerini kaybettiğine ya da nasıl alçaldığına da tanıklık ediyoruz bu süreçte. İşte dün bunun somut örneğini yaşadık bizce.
Bu değerlendirmeler, bu açılım saçılımlar devam ederken, DEM Partili Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder, dün Meclisi yönetirken açılış konuşmasında şunları söylüyor:
***
Sırrı Süreyya Önder’den Erdoğan ve Bahçeli’ye ‘teşekkür’
TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Cumhur İttifakı’nın ortakları AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ‘teşekkür’ konuşması yaptı.
15.10.2024
TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, 28. Dönem 3. Yasama Yılı’nda ilk defa birleşime başkanlık yaptı.
Sırrı Süreyya Önder, açış konuşmasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti grubu ile tokalaşmasını hatırlatıp şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemiz önemli bir eşikte duruyor. Ülkemiz, birçok meselesi itibarıyla bir kuyu içerisinde hapsolmuş vaziyettedir. Fakat aslında kuyu derin değil, ip kısadır çoğunlukla. Bu itibarla barışa gönül indiren, konuşmanın bu Meclis’in temel işlevi olduğunu vaaz eden ve bu köklü meselemizi ilk defa bir tartışma eksenine çekmeye çalışan Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Devlet Bahçeli ve barış meselesinde gönül indiren herkese şahsi olarak bu konuda bedel ödemiş ama şerefini bedelinden daha fazla önemseyen bir kardeşiniz olarak şahsım adına teşekkür etmek istiyorum.
“KUYU DERİN, İP KISA”
Önder sözlerine şöyle devam etti:
“Açık bir el açık bir el -tokalaşmanın tarihidir bu- elinizi açtığınızda yani ‘Elimde kötü bir şey yok’ anlamına geliyor. Bunu kıymetlendiren ve bundan sonra kıymetlendirecek, katkı sunacak öneri ve itirazlarını dile getirecek herkese de tarih önünde şüphesiz teşekkürlerimi ve şükran duygularımı belirtmek istiyorum. Gerçekten kuyudan çıktığımız zaman önümüzde bir umman genişliğinde bir dünya var. Barış bu anlamda en büyük ummanlardan birisidir. Barışın en önemli özelliği kaybedenin olmayışıdır. Barışta herkes kazanır.
Yeter ki dayatmalarla, kendi fikrimizi ve kalıplarımızı karşıdan aynı şekilde görmek istememekle işe başlayalım gerisi gelir. Kuyu derin değil ip kısadır. Bu ipi uzatacak olan katkı sunacak olan herkese tekraren teşekkür etmek istiyorum. Bu çözülürse memleketin bütün sorunları çözülür. İyi niyeti aşan bir boyutu var. Tecrübelerimle söylüyorum o da ciddiyettir. Bu kahvehane literatürü ile tartışamayız. Bunu; kendi, oluşmuş sabit düşüncelerimizle de tartışamayız. Bundan en etkili dil gönül dilidir. Akıl dilidir. İnanıyorum ki bundan sonra bu .aba bu minval üzerine yürür ve gelişir.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/sirri-sureyya-onderden-erdogan-ve-bahceliye-tesekkur-2258180)
***
“Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Devlet Bahçeli”, öyle mi Sırrı Süreyya?
Gerçek fikrin bu mu, yoksa bu da “Sayın Devlet Bahçeli”nin dediği “Siyaseten” söylenmiş sözler mi?
Hangisi?..
Bizce ikisi de birbirinden utanç verici, birbirinden çok daha kötü…
Bir insanın böylesine alçalmasına, böylesine ifadeler kullanmasına utandık insan olarak.
O utanmamış, konuşmuş.
Ne diyelim?
Herkes kendine yakışanı yapıyor…
Kürt Meselesi’nin Burjuva Çözümü Değil
Devrimci Çözümüdür Esas Olan
Kürt Sorunu Türkiye’nin en önemli siyasi sorunudur. Sorunlarından birisidir. Bu gerçek. Dolayısıyla “Barış”ı kim istemez?
Ama burada sorulacak soru şudur:
Nasıl barış?
Kiminle Barış?
Hangi şartlarda Barış?
Kime hizmet eden Barış?
Eğer bu soruların yanıtlarını gerçekçi, doğru bir biçimde belirleyemezsek çözümü de bulamayız.
Bugün Türkiye’deki Kürt Sorunu’na taraf olan PKK’dir. Ve Suriye’deki Kürt Sorunu’nun da tarafıdır PKK Suriye Yönetimiyle birlikte.
Türkiye’de bugün iktidarda kim var?
Tayyip, AKP’giller ve Kaçak ve de Haram Saray’ın Arkadan Bahçeli’sinin başkanlığındaki, Kontrgerilla Partisi MHP.
Dolayısıyla bunlar; Tayyip + Bahçeli + PKK “Açılım” yapacaklar görünüşte.
Gerçekte bunların arkasındaki güç kim? Bunları yönetip yönlendiren kim? Hangi Devlet ya da Devletler?
Tabiî başta ABD olmak üzere AB-D Emperyalist Devletleri…
Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırlarının değişmesini planlayan, projelendiren kim?
ABD!
“Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)”u oluşturan kim?
ABD!
Irak’ta BOP hayata geçti mi?
Geçti!
Libya’da BOP hayata geçti mi?
Suriye’de BOP kısmen hayata geçti mi?
Geçti!
Sıra kimde?
İran’da.
Sonra?
Türkiye’de.
Dünyada siyasetle ilgilenen herkes bu gerçekliği biliyor. Çünkü açık. BOP Haritası’nda bu iki Devlet de bölünüp parçalanıyor…
Peki Tayyip ve Bahçeli, BOP’a karşı mı?
Hayır! Asla!
BOP’un Eşbaşkanı kim Türkiye’de?
Tayyip!
Tayyip, bunu kaç kez söyledi netçe, açıkça. Girin internete, anında görürsünüz bunu.
Peki, PKK karşı mı BOP’a?
Hayır! Asla!
Çünkü BOP Haritası’nda “Free Kurdistan” Devleti var. Yani “Özgür-Bağımsız Kürdistan” Devleti.
PKK ve Suriye’deki kolu PYD, YPG-DSG, şu anda açıkça ABD’nin Suriye’deki “yerel gücü”, “sahadaki ortağı”. Bunu bizzat ABD söylüyor.
Kim Antiemperyalist, yurtsever Beşşar Esad iktidarına karşı, ABD yönetiminde savaşıyor?
Bunlar.
Kim Suriye’nin petrolünü, tahılını çalıyor hırsızca?
PKK-PYD!
ABD’nin el koyduğu Suriye’deki petrol kuyularının bekçiliğini kim yapıyor?
PKK-PYD!
E, dolayısıyla, bunlar görünüşte, “siyaseten” birbirine karşıymışlar gibi davranıyorlar ama özünde aynı amaca hizmet ediyorlar, gördüğümüz gibi.
ABD Emperyalist Haydut Devletinin çıkarlarını savunuyorlar.
Kim doldurdu ülkemize 13-15 milyon civarındaki İstilacıyı?
Kim birbirine düşürüyor Türk ve Kürt Halkını?
ABD ve AB Emperyalist Devletleri.
Kim Devletleştiriyor Suriye’deki Amerikancı Kürt Hareketi’ni? Suriye’deki Amerikancı Kürt Devletçiğini kim finanse ediyor?
ABD, AB Emperyalistleri…
Bütün bu gerçeklikler ortada dururken, şimdi biz gerçek bir “Barış” olacağına, Kürt Halkının demokratik haklarına kavuşacağına inanacak mıyız?
Türk Halkıyla Kürt Halkının gerçek Eşitlik, Kardeşlik, Özgürlük temelinde “Barış” iççinde bir arada yaşayacaklarına inanacak mıyız?
Yemezler!
Yemezler Cengiz Çandar, yemezler!..
Eğer bu süreç böyle devam ederse kaybeden;
Hem Kürt Halkı
Hem Türk Halkı olacaktır.
Bunu önlemenin biricik yolu; Devrimci Çözüm’de yatmaktadır.
Yani Malazgirt’te, Çanakkale’de, Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, Türk ve Kürt Halkının el ele, omuz omuza, başta ABD ve AB Emperyalistleri olmak üzere tüm Batılı Emperyalistlere karşı verecekleri kurtuluş mücadelesinde yatmaktadır.
Ancak ne yazık ki bugün, Devrimci Çözümü hayata geçirecek güce, olanaklara sahip değiliz.
Dolayısıyla kısa vadede bize düşen görev; hem Kürt Halkına hem Türk Halkına bu gerçekleri anlatmaktır.
Yani: Anlaşılmaktır.
16 Ekim 2024