Harç Bitti, İnşaat Paydos (Din alıp satmak artık kâr etmez, AKP Faşist Din Devleti’ne elveda)
Mustafa Şahbaz
Halkımızın güzel bir deyimidir: “Harç bitti, inşaat paydos.”
Yani elimizde ne kadar taş, tuğla vb. yapı maddesi bulunursa bulunsun; çimento, kireç ve kum karışımından oluşan ve bu elemanları bir arada tutacak olan harç yoksa o inşaat artık yapılamaz; olay bitmiştir, denilmiş olur bu sözle.
İçinde bulunduğumuz günlerde, biri gerçek anlamda, diğeri mecazi (siyasi) anlamda olmak üzere bu deyimin kapsamına giren iki sonuçlu bir olay yaşanmaktadır: Çimento Krizi.
Çimento Krizinin birinci sonucu, gerçek anlamda
bir “harç bitti, inşaat paydos” olayıdır
Son günlerin önemli tartışma konularından biri çimento fiyatlarıdır. Çimento üreticileri ile inşaat müteahhitleri arasındaki sert tartışma, inşaatçıların boykot yapma tehditlerine kadar vardı.
Neydi bu tartışmanın sebebi?
Çimento fiyatları bir yılda yüzde iki yüz arttı. Gürültü de buradan koptu.
Pekiyi bu artışın nedeni neydi? Ve haklı olan kimdi?
Bu konuda bir yazı kaleme alan Aydın Ayaydın’a kulak verelim.
Ama önce kimdir bu Aydın Ayaydın denen kişi?
Bir tanıyalım kendisini:
“Aydın Ağan Ayaydın (d. 20 Ağustos 1951 Derik, Mardin Türkiye), Kürt kökenli Türk siyasetçidir.
“İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ni bitirdi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İktisat konusunda yüksek lisans ve doktora yaptı. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyeliği, 1993 yılında ekonometri profesörü oldu. Eylül 1992’de dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından YÖK üyeliğine atanmış ve 1995 yılının Kasım ayında DYP’den milletvekili adayı olabilmek için istifa etmiş ancak milletvekili seçilememiştir.
Bankalar Birliği Başkanlığı, Emlakbank Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı, Vakıfbank Genel Müdürlüğü, Şekerbank Genel Müdürlüğü, İş Bankası, Sınai Kalkınma Bankası ve Sınai Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği, İKV, İAV Yönetim Kurulu Üyeliği, Hür Sigorta ve Güneş Sigorta Yönetim Kurulu Başkanlığı, Şeker Sigorta Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, BJK Asbaşkanlığı ve Basın Sözcülüğü, 1997-1999 yıllarında Rekabet Kurumu Başkanlığı ile 1999-2002 yılları arasında ANAP İstanbul milletvekilliği yapmıştır.
Bir zamanlar Takvim ve Sabah Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan sarı basın kartı sahibidir. 2011 seçimleri öncesine kadar VATAN Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmıştır.
“2011 seçimleri için CHP’den İstanbul milletvekili seçilmiştir. Türkiye-Romanya Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesidir. Evli ve üç çocuk babasıdır.” (Vikipedi)
Görüldüğü gibi A. Ayaydın, sıfır numara üst düzey bir Finans-Kapital bürokratıdır. Finans-Kapitalin kendisinden sayılabilecek düzeyde yüksek bir bürokrattır.
Şöyle diyor, Rekabet Kurumu Kurucu Başkanı olan Prof. Dr. Aydın Ayaydın 27 Ağustos 2021 tarihli makalesinde:
***
“Çimento kartelinin maliyet hesabı ne kadar doğru?
“Çimentocuların; “Satış fiyatlarımız maliyet artışının altında kalıyor.” tezi doğru değildir. Zaten bu iddia hayatın olağan akışına terstir.
“Günlerdir kamuoyunda inşaatçılar ile çimento üreticilerin karşılıklı ve birbirleriyle tamamen zıt açıklamaları yer alıyor.
“İnşaatçıların iddiası
“İnşaatçılar özetle, “Çimentonun inşaat maliyetindeki payı yüzde 7,5’lar düzeyinde. Çimento üreticileri birbirleri ile anlaşarak maliyetlerinin çok üzerinde, yüzde 200’lere varan zam yaparak, inşaat sektörünü iflas noktasına getirdi” diyor.
“Çimentocuların iddiası
“Çimento üreticileri ise “Çimentonun inşaat maliyetindeki payı yüzde 3. Son bir yılda petrokok fiyatlarında yüzde 270, kömürde yüzde 193, elektrikte yüzde 64 oranında artış yaşandı. Dolar kuru ise 6.86 dan 8.63 e yükseldi. Tüm bu gelişmelere rağmen sektördeki fiyatlar, maliyetin altında seyretmektedir.” demektedir. (Bu açıklamanın yapıldığı anda dolar çimento üreticilerinin dediği gibi 8.63 ten değil, 8.38 den işlem görüyordu. Dikkatinize sunarım.
“Piyasada çimento fiyat artışlarında farklı oranlar konuşuluyor
“Piyasada çimentonun artış oranı ile ilgili farklı rakamlar dolaşıyor. Çimentoculara göre, bir yıldaki artış maliyetlerle orantılı olup yüzde 100’ün üzerinde; inşaatçılara göre yüzde 200’lerde; hazır betonculara göre ise yüzde 120-150 arasındadır. Hangisinin doğru olduğunu biz hesaplayacağız.
“Peki çimento fiyatları gerçekten bir yılda yüzde kaç oranında artmıştır. Bunu devletin resmi rakamları, hatta çimento üreticilerinin de hem kullandıkları, hem de açıkladıkları paylar üzerinden hareket ederek hesaplayalım. Doğrusu neymiş, onu bulalım.
“Bilinen bir gerçek var ki, piyasada şu an çimentonun tonu 370 TL’den satılıyor, 50 TL daha zam geldi geliyor. Bu zam uygulandığında tonu 420 TL oluyor. Geçen yıl aynı dönemde çimentonun tonu 170 TL’den satılmakta idi.
“Şimdi gelelim hesaplamaya.
“Çimentonun ana ham maddesi kalker, kil ve marndır. Üretimde ise petrokok, kömür ve elektrik enerjisi kullanılmaktadır. İşçilik maliyetini de ekleyelim. Bu ürünlerim çimento üretimindeki payları ve yıllık fiyat artışını dikkate alıp hesaplarsak gerçek fiyat artışı bulunur.
“TÜİK dış ticaret ara malı ithalat verilerine göre maliyet hesaplaması
“Çimento üretiminde kullanılan petrokokun 2021 yılının altı ayında ortalama ithal ton fiyatı 826 TL’ye denk geliyor. Önceki yılın fiyatına göre 2021 yılında ortalama petrokok ton fiyatı, TL bazında yüzde 106 artmıştır. 2021 yılı Haziran ayındaki yıllık artış ise TL bazında yüzde 153’tür.
“2021 yılının ilk 6 ayında ortalama ithal bitümenli taşkömürü ton fiyatı 548 TL’dir. Önceki yılın ortalama fiyatına göre, 2021 yılında ortalama bitümenli taş kömürü ton fiyatı TL bazında yüzde 34 artmıştır. 2021 Haziran ayındaki yıllık artış ise TL bazında yüzde 80’dir.
“Maliyet içindeki en yüksek pay yakıta aittir. Yakıtın (petrokok ve kömür) maliyet içindeki payı yüzde 50’dir. İkisinin oransal olarak yıllık fiyat artışı yüzde 125 olup, maliyet kaleminin artıştaki etkisi yüzde 63’tür.
“Elektrik enerjisinin maliyet içindeki payı yüzde 20’dir. Yıllık fiyat artışı yüzde 30 olup, maliyet kaleminin artıştaki etkisi yüzde 6’dır.
“İşçiliğin maliyet içindeki payı yüzde 10’dur. Yıllık fiyat artışı yüzde 20 olup, maliyet kaleminin artıştaki etkisi yüzde 2’dir.
“Ham madde maliyet içindeki payı yüzde 10’dur. Yıllık fiyat artışı yüzde 45 olup, maliyet kalemi içindeki payı yüzde 5’tir.
“Diğer başlığı altındaki maddelerin maliyet içindeki payı yüzde 10’dur. Yıllık fiyat artışı yüzde 45 olup, maliyet içindeki payı yüzde 5 olarak hesaplandığında;
“Çimento maliyetinde yıllık yüzde 80 artış olduğu anlaşılıyor
“Çimento üreticileri uygulamaya sokmak üzere karar aldıkları ton başı 50 TL zammı uygulamaya sokarak 420 TL’den satması halinde yıllık yüzde 150 oranında fiyat artışı olmuş olur. Yok, çimento üreticileri 50 TL’lik zammı uygulamaya sokmayıp tonunu 370 TL’den satmaya devam etmesi halinde yıllık artış oranı yüzde 120 olarak gerçekleşmiş olur.
“Bu durumda çimentocuların; “Satış fiyatlarımız maliyet artışının altında kalıyor.” tezi doğru değildir. Zira çimento üreticilerinin kuruşu kuruşuna maliyet artışını yüzde 80 olarak bulmuştuk. Bu durumda; Çimento üreticileri 50 TL’lik zammı uygulamaya koymazlarsa maliyet artışının çıkardığımızda (120-80=40) çimentodan ton başı yüzde 40 net kâr etmiş oluyor. Yok, eğer 50 TL’lik zammı uygulamaya koyarsa yüzde 80 maliyet karşısında (150-80=70) ton başına yüzde 70 net kâr, yani yüzde 150 zam yapmış oluyor.
“Rekabet sabıkalısı çimento üreticilerinin teşebbüs birliklerinin kamuoyuna aydınlatma adına yaptığı açıklamada kullandıkları veriler gerçeği yansıtmamaktadır. Bu açıklamanızla Rehavet Kurumuna bürünen Rekabet Kurumunu kandırabilirsiniz. Ama bizleri asla.
“Kendinizden eminseniz çimento sektörünün maliyet analizini, fiyat artışını ve de Rekabet Kanunu çerçevesinde sektörde yaşananları; kamuoyunun aydınlatılması amacıyla sizin arzu ettiğiniz, hatta danışıklı soru sormaları için önceden de oluşturduğunuz havuzdaki paraları kullanarak reklam vereceğiniz dilediğiniz TV kanalında tartışabiliriz.
“Arzu ederseniz size kol kanat geren Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle’yi de alarak gelmenizde hiçbir sakınca yoktur.” (https://www.t24.com.tr/yazarlar/aydin-ayaydin/cimento-kartelinin-maliyet-hesabi-ne-kadar-dogru,32246)
***
(Alıntı biraz uzun oldu ama içeriği önemli…)
A. Ayaydın söze “Çimento karteli” diye başlıyor, hem de yazısının başlığında.
Buradan anlıyoruz ki, daha doğrusu A. Ayaydın bile itiraf ediyor ki, Türkiye’de bir “Çimento Karteli” vardır. Ve bu Çimento Karteli, çimento fiyatlarını keyfine göre belirlemektedir.
Pekiyi “Kartel” nedir?
En kestirmeden Türk Dil Kurumunun sözlüğünden bakalım:
“Kartel isim, ekonomi, Fransızca cartel: Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret, üretim kuruluşlarının, genellikle kazanma veya başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği.”
Bilindiği gibi, Lenin’in deyişiyle; “Emperyalizm, tekelci kapitalizmdir”. Türkiye’deki düzen de, bir başka söyleyişle egemen üretim yordamı da tekelci kapitalizm yani emperyalizmdir.
Çimento üretimi de tekellerin elindedir. Bu da (tekel olmak da) yetmemiş; bu tekeller bir de kartelleşmişlerdir. Bunun da anlamı, bu kartel ne derse fiyatların o olacağıdır. Bu fahiş fiyat artışlarına müdahale etsin diye kurulan Rekabet Kurumu ise bu düzende, A. Ayaydın’ın da itiraf etmek zorunda kaldığı gibi, ancak “Rehavet Kurumu” olabilir.
Çünkü Tayyip’in ağabey diye hitap ettiği maliye bakanı Kemal Unakıtan’ın söylemiyle; “babalar gibi satarız”cı Tayyipgiller iktidarları tarafından, diğer Kuvayimilliye yadigârı kamu kurumları gibi, çimento fabrikaları da özelleştirildi. Her özelleştirmede olduğu gibi aslan payını da yabancı sermaye (çimentoda en başta Fransız sermayesi) kaptı. Bu yapılanlara “özelleştirme” demek doğru değildir. Doğrusu “peşkeş çekilme”dir. Emperyalistler tarafından “kubura süpür”ülmemek için bu tür peşkeşler de dahil vermeyeceği-veremeyeceği taviz, satmayacağı değer olmayan Tayyip’in atadığı Rekabet Kurumu da ancak “Rehavet Kurumu” olabilir.
Bu rezaletin yalnızca çimento sektöründe olduğu sanılmasın; üretimin ve ticaretin her alanında, bir aşağı bir yukarı aynı gerçeklik yürürlüktedir. Türkiye’nin halklarımız için işsizlik-pahalılık cehennemi olmasının bir sebebi de bu gerçekliğimizdir.
Çimento Krizinin ikinci sonucu, mecazi (siyasi) anlamda
bir “harç bitti, inşaat paydos” olayıdır
Aydın Ayaydın’ın yazısında dikkat çekici olan bir nokta da işçi ücretleriyle ilgili olan itiraftır. Bütün girdilerdeki yıllık artış, yüzde 100’den yüzde 250’lere varırken; “işçiliğin (…) yıllık fiyat artışı yüzde 20”dir. Yani Türkiye’de en ucuz meta işgücüdür. Bu yüzde 20 de, işçi ve kamu çalışanlarına yapılan yüzde 5’lik, yüzde 6’lık zamlar göz önüne alınınca bir abartıdır.
Çimentodaki fiyat artış oranlarının (bir aşağı bir yukarı) her alanda geçerli olduğu hesaba katılınca, bu güzelim ülkenin halklarımız için Antika-Modern Parababaları tarafından nasıl bir cehenneme dönüştürüldüğü yine kolayca anlaşılır.
Sözün kısası: Çimento krizi, beton ekonomisi yürüten ve bununla öğünen AKP İktidarının paydos zilidir. Bu düzeni yürütmek için harç olarak kullanılan din alıp satma, Kur’an’ın deyişiyle “insanları Allah’la aldatma” da artık kâr etmemektedir. Bu inşaat için de (AKP Faşist Din Devleti için de) artık paydos zili çalmıştır.