İyi bir sendikacı nasıl olmalı?
İyi bir sendikacı nasıl olmalı?
İyi bir sendikacı nasıl olmalı?
Her şeyden önce sendikacı, sendikacı olduktan sonra işçi kalabilmeli.
Büyük Ozan Neşet Ertaş, “İnsan doğan yine insan ölseydi” der. Sendikacı da işçi olarak kalsa hak gaspına uğrayan işçi kalmazdı.
Peki iyi bir sendikacı nasıl olmalı?
En başta söyleyelim; iyi bir sendikacı öncelikle işçi ama devrimci bir işçi olmalıdır. Sarı sendikacıların bir kısmının da bir dönem işçi olduğunu unutmayalım. Bu nedenle sendikaları sınıf bilincine sahip devrimci işçiler yönetmelidir, dedikten sonra iyi bir sendikacı nasıl olmalıdır sorusuna cevap arayalım.
– İyi bir sendikacı işçi gibi yaşayabilmelidir. İşçilerin alışveriş yaptığı mağazalardan, bakkallardan alışveriş yapabilmelidir. Lüks restoranlara değil, işçilerin gittiği lokantalara gitmelidir. İşçilerin oturduğu mahallelerde oturabilmelidir. Tüm bunların olması için iyi bir sendikacı ortalama işçi ücreti almalıdır. Eğer bir sendikacı, kendi yapmış olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanan üyesi işçilerin ücretinin ortalamasını almıyorsa, o işçilerin birkaç katı ücret alıyorsa, o sendikacı tüccar olmuştur.
İnsan cebindeki paraya göre düşünür ve ona göre yaşar. Zaman zaman gazetelerde okur, televizyonlarda duyarız. Sendika genel başkanı 50 bin, 70 bin, 85 bin TL maaş alıyor, diye. Bu rakamları tüm sendikacılar almıyor elbette. Ve yine son zamanlarda sendika başkanları milyon liralık marka arabalarıyla gündeme gelmektedir. Elbette tüm sendikacılar da bu milyon liralık arabalara binmiyor. Sendikalara güvensizliği artırmak için bu tür olumsuz örnekler öne çıkartılarak bir algı operasyonu yapılıyor. Ancak birçok sendikanın merkez ve şube yöneticilerinin işçilerin almış olduğu ücretlerin birkaç katı maaş aldığı bilinmektedir.
Türkiye’de işçiler ortalama 2000-2300 TL alırken; sendikalı, toplu iş sözleşmeli çalışan işçilerin ortalama ücreti 2500 TL civarındadır. (Sendika üyesi çok az işçinin ücreti bu ortalamaların biraz üzerinde olabilir.) Sendikacıların, işçilerin birkaç katı üzerinde ücret alması yaşam standartlarını ve dünyaya bakış açısını değiştirir. Onları işçilerden ve işçilikten uzaklaştırır. Ve o sendikacılar, o paraları kaybetmemek için Parababalarına hizmet etmeye başlarlar.
– Sendikacı gözlerden uzak, kapalı kapılar ardında, sendika binasındaki lüks odasında, kendine tahsis edilen arabasında, özel yemekli toplantılarda, kulis çalışmalarında değil; fabrikalarda, işyerlerinde işçilerle, onların dertlerini, sorunlarını dinlerken, çözümler üretirken görüntülenmelidir.
– İyi bir sendikacı işçi önderi olmalıdır. Sınıf bilinciyle hareket edip sınıf sendikacılığına inanmalıdır. Temsil ettiği sınıfın çıkarları için mücadele etmelidir. İşçi Sınıfının çıkarları için kurulan sendikaların yöneticileri kendi çıkarı için değil, İşçi Sınıfının çıkarları için mücadele etmelidir.
– İyi bir sendikacı, sendikacılığı bir kazanç kapısı, bir meslek olarak görmemelidir. Yoksa ömrü boyunca koltuk için mücadele verir.
– İyi bir sendikacı önyargılardan uzak, eleştiriye açık olmalı, tabanın sesine kulak verebilmeli, hatalarını kabul edebilmelidir. Ve başarısız olduğunda çekip gitmeyi bilmelidir.
– İyi bir sendikacı öngörülü olmalıdır. İşçi Sınıfını bekleyen tehlikeleri önceden görebilmeli ve ona göre mücadele yolları geliştirebilmelidir.
– Anlık olaylar karşısında, bocalamadan yasal mevzuat bilgisi ile anında çözüm üretebilmedir. Bu anlamda iyi bir sendikacı yasal mevzuata hakim olmalıdır.
– İyi bir sendikacı kuşkusuz kendi işkolundaki işçilerin sorunlarını ve çalışma koşullarını çok iyi bilmelidir. Sendikacılığın doğuşunda işkolu ayrımı yoktur. Sendikacılık tüm işçilerin haklarını savunmak ve iyileştirmek için yapılır. Ve yapılması gerekir. Bu anlamda, yasal mevzuatımıza göre sendikalar işkoluna göre ayrıştırılmış olsa da iyi bir sendikacı buna takılmamalıdır. Tüm işkollarında çalışan işçilerin çalışma koşullarına, sorunlarına çözüm olabilmek için mücadele etmelidir.
– İyi bir sendikacı, kendi işkolunda olmamasına rağmen, Sınıf Sendikacılığı gereği Real Market, Makro Market, Uzel Makina İşçilerinin mücadelesini sahiplenen DİSK/Nakliyat-İş Sendikası yöneticileri gibi davranabilmelidir.
– Sendikacılar, sendikacılığı bir sıçrama tahtası olarak görmemelidir. Kariyerist olmamalıdır. Kariyerizm bir hastalıktır ve sonu yoktur. İşçi temsilciliği, delege, şube yönetimi, merkez yönetimi derken milletvekilliği, bakanlık…
Bir sendikacı sadece kendi işkolundaki işçileri değil, milyonlarca farklı görüşteki işçiyi temsil eder. Bir burjuva partisinin ve genel başkanının güdümüne girmeyi, onun iki dudağından çıkacak olana bakmayı, kendine zul saymalıdır. Sadece belli bir kesimin çıkarı için uğraş vermeyi hedeflememelidir. Elbette ki bugünkü burjuva toplumunu ortadan kaldırmakla görevli gerçek anlamda bir İşçi Sınıfı Partisinin her yönüyle örgütlenmesinde ve İşçi Sınıfının iktidar mücadelesinde, sendikalar ve sendikacılar bu Sınıf Partisi içinde yerini almalıdır.
– İyi bir sendikacı güncel olayları takip edebilmelidir. Okumalı, okuduğunu anlamalı, olayları iyi kavrayabilmeli, olaylarla arasında ilişkiyi görebilmelidir.
Son dönemlerde güncel hayatımızda, siyasette, ekonomide ve birçok konuda hızlı değişimler yaşanmaktadır. Sendikacı öncelikle kendi alanını, sendikal mevzuatı iyi bilmelidir. Ve Türkiye gündemi ile dünya gündemini de takip edebilmelidir.
– İyi bir sendikacı kendi ülkesinde sınıf mücadelesini verirken sınıf mücadelesinde enternasyonal bakışa da sahip olmalıdır. Çünkü İşçi Sınıfının dünyanın neresinde olursa olsun çıkarları ortaktır.
– İyi bir sendikacı Emperyalizme, Feodalizme, Şovenizme, her türlü ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımcılığına karşı olmalıdır. İyi bir sendikacı antiemperyalist, antifeodal ve antişovenist olmalıdır.
Sendikalar sadece işçi haklarını savunmakla kalmamalı; tüm emekçi kitlelerin sorunlarıyla ilgilenmeli, onları, başta üretken köylümüz gelmek üzere, İşçi Sınıfının önderliğinde örgütlemelidir. Nerede bir haksızlık varsa orada gücü oranında olabilmelidir. Yolu, suyu olmayan mahalle halkına mücadele yolu gösterebilmelidir. Çeşitli bahanelerle elinden zorla alınmak veya değerinin çok altında gasp edilmek istenen evi, arsası için de mücadele edebilmelidir. İşsizliğe, pahalılığa, zama, zulme, yokluğa, yoksulluğa karşı halkımızla birlikte mücadele biçimleri geliştirebilmelidir.
Nerede böyle sendikacılar, dediğiniz duyar gibiyim. Yazının içinde örneği var, bir örnek de siz olun…
Sözü, başladığımız gibi sendikacı, sendikacı olduktan sonra işçi kalabilendir, dedikten sonra;
Büyük Ozan Neşet Ertaş’la bitirelim:
İnsanlar kendini bilebilseydi
Dünyada haksızlık kavga olmazdı
İnsan doğan yine insan ölseydi
Belki de dünyada hayvan kalmazdı
İstanbul’dan bir Yoldaş