Kırk yılda bir doğru söz söyledin ama bir gün bile delikanlı kalamadın savcı bey!
Av. Tacettin Çolak
Olmadı savcı bey, olmadı…
Halen görevde olsan, anlardık. Emeklisin.
Kırk yılda bir doğru söz söyledin.
Onun da bir gün bile ardında durma cüretini gösteremedin.
Oysa sen 90’lı yılların “astığı astık, kestiği kestik” Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) savcısıydın.
Girmediğin ev, kırmadığın kapı kalmadı. Özellikle devrimci avında pek mahirdin.
Seni 19 Aralık Cezaevi Katliamlarından da çok iyi tanıyoruz.
DGM savcılığın döneminde yaptığın tek doğru iş, FETÖ soruşturması başlatıp iddianame hazırlaman olmuştu.
O soruşturmayı sonuçsuz bırakmak için Pensilvanyalı İblisin yargı içindeki ajanları ve Tayyipgiller (en sık başvurdukları kaset operasyonlarından biriyle) seni harcadılar.
İki gün önce şu doğru lafları ettin Independent Türkçe’den Can Bursalı’ya.
“-Cumhurbaşkanı CHP’yi, CHP Cumhurbaşkanı’nı FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla suçluyor…
“Herkes kabahati üzerinden atmaya çalışıyor. Bunlar içinde samimi olmayanlar var. Vaktinde FETÖ’yü destekleyenler, büyütenler var. Özellikle 15 Temmuz’da FETÖ’nün gerçek yüzü ortaya çıkınca korkanlar var. Ama şunu söylemek isterim; FETÖ’cülük hâlâ yürüyor.
“- FETÖ’ye karşı mücadeleyi yeterli görüyor musunuz?
“Hükümetin üst çaptaki FETÖ’cüleri bulamayıp, onlara dokunmayıp arkadan gelen önemsiz kişilere mücadele edilmesini, samimi olmadıklarını gösteriyor. Tabiî inşallah biz yanılırız.
“- FETÖ’nün siyasi ayağı varsa, bu hangi yolla ortaya çıkarılmalı? Cumhurbaşkanı, 15 Temmuz’dan sonra “Allah affetsin, kandırıldık” demişti. Ne olmalı?
“Yargılanmaları gerekiyor. Özeleştiri yetmez.
“- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da mı yargılanması gerekiyor?
“Gerekirse yargılanmalı. Beni içeri attıracaksın.” (https://odatv.com/ecevit-gulenin-adamiydi-erdogan-yargilanmali-19022029.html)
Konuşmanın seyrine bakıldığında, sorulara içtenlikli cevaplar veren emekli savcı beyde birden şafak atıyor ve “beni içeri attıracaksın” diyor. Muhtemelen de burada kesiyor.
Sahibine bakılınca sözler daha bir önem kazandığından, herkes bu doğru tespitin üstüne gitmeye “FETÖ’nün siyasi ayağı”nın AKP’giller olduğu yönünde açıklamalar yapmaya başladı.
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Sayın Nurullah Ankut da; yukarıdaki sözleri merkeze alarak kaleme aldığı yazısında;
“FETÖ’cülükten dolayı adım adım çelik bileziğe yaklaşıyorsun be Hafız…
“Diğer işlediğiniz binbir suçtan olduğu gibi, FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı olmak hainane suçundan da asla kurtuluşunuz olmayacak!” diye somut tespitlerde bulundu.
Aaa, bir de ne görelim, Nuh Mete Yüksel bir gün sonra yaptığı bir yazılı açıklamayla tam tornistan…
Tam zinciri ana halkasından yakalayıp sürüklemeye başlamıştı.
Ama tutuklanma korkusu, ağzından çıkan sözleri yalayıp yutturdu savcıya…
Bari; “açıklamalarım fitneye sebep olacak şekilde kullanılmak istenmiştir” demeseydin.
Yine “Fetö örgütünün 60 yıllık faaliyetinde ve güçlenmesinde herkesin ihmali, kusuru ve kabahati vardır. Bunu sadece bir siyasi dönemle sınırlamak yanlıştır.” diyerek AKP’gilleri savunma gayretkeşliğine düşmeseydin.
Dahası; “(…) bu örgütle, gerçek anlamda mücadele etme kararlılığındaki Sayın Cumhurbaşkanımıza ve bu mücadeledeki ekip arkadaşlarına saygılarımı sunuyor ve başarılarının devamının diliyorum.” diyerek iyice biat etmeseydin be savcı bey.
Çünkü açıklamaların hiçbir yoruma meydan vermeyecek kadar netti.
Ne diyor, değerli şairimiz Atila İlhan;
O sözler ki kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız…
Sayın emekli savcı; bırakalım “uğrunda asılmayı” birkaç ay tutuklanmayı bile göze alacak bir söz taşımamış yüreğinde.
Kaldı ki, senin “teşekkür edip saygılar sunduğun, başarılarının devamının dilediğin” zevat bak neler söylemiş zamanında?
“Şimdiye kadar cemaatteki kardeşlerimiz bizden ne istediler de yapmadık.” (https://www.star.com.tr/politika/geri-adim-beklemeyin-haber-809317/)
“Eğer cemaat olarak değerlendirilecekse, cemaatin mensupları, en ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi? Üniversitelerin hazırlanması, üniversitelerin verilmesi ile ilgili adımlardan tutunuz da birçok faaliyete yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir.” (https://www.borsagundem.com/haber/basbakan-erdogandan-cemaate-cevap/164406)
“17 üniversite kurmak için geldiler, hepsini onadım. Bu muydu hainlik be! Bu ne vicdandır be! Okullar için yer istedi, verdik. Uluslararası camiada davet ettiler, devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına bunları biz refere ettik. Olimpiyat dediler, her türlü desteği verdik.
“Ne nankörlük bu ya… Ne istediniz de alamadınız?” (https://www.youtube.com/watch?v=-m9NL8xz_Hw)
Gerçek bir hukuk devletinde, halen arşivlerde saklı bulunan bu konuşmaları yapan bir kişi aynı suç örgütü ile birlikte yargılanmaktan kaçamaz.
Eninde sonunda yargılanacaklar da…
Eğer bir gün önceki doğru ve bir o kadar da hukuken olması gereken sözlerinin arkasında durmuş olsaydın kahraman olurdun, savcı bey.
Şimdi ise teslim oldun.
Ne için?
Tatlı canını düşündüğün için, değil mi?
Olmadı,“bir gün bile delikanlı kalamadın” be savcı bey…