Site rengi

Tasarım

Kıymayın Mehmetçiğe

10.07.2021
1.170
A+
A-

Av. Tacettin Çolak

Yetmiş yıl önce de emperyalistlerin pis çıkarları için Kore Savaşı’nda 900’ün üzerinde Mehmetçiğimize kıymıştınız.

Allayıp pulladığınız, “demokrasi kahramanı” ilan ettiğiniz Menderes; 14 Mayıs 1950’de iktidara geldikten kırk gün sonra, 24 Haziran 1950’de, emperyalistlerin safında savaşmak üzere 4500 kişilik bir tugay askerimizi Kore’ye gönderdi.

Bu ihanetin karşılığında Batılı Emperyalistler Türkiye’yi NATO’ya kabul etmişlerdi.

Şimdi de “NATO’nun ikinci büyük ordusuyuz” diyerek Mehmetçiklerimizi Afganistan’da benzer bir bataklığın içine itmek istiyorlar.

Niçin?

AB-D Emperyalistlerinin Büyük Ortadoğu Projesi’nde kendilerine yeniden roller verilmesi için… Batılı efendileri tarafından ciddiye alınmak ve bir süre daha iktidarda kalabilmek için…

Oysa Afganistan’ın bir bataklık olduğu açık seçik görülmekte.

Ama bunu, görmek isteyen gözler görebilir. Görmek istemeyen göze ne anlatsan boş.

Esasen Afganistan, Sosyalist iktidarın devrildiği günden itibaren Afgan Halkı için cehenneme döndürüldü.

Bilindiği gibi 1970’li yıllarda, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerde ilerici iktidarlar vardı.

Afganistan’da 1978’de ordu içindeki ilerici, yurtsever subaylar Sosyalist Halk Partisi ile birlikte bir devrim gerçekleştirmişti.

Fakat CIA boş durmadı; önce Pakistan’da CIA’nın tezgâhladığı faşist darbeyle ilerici Zülfikar Ali Butto iktidarını devirdi, Faşist Goril Genelkurmay Başkanı Ziya-ül Hak’ı başa getirdi. Sonra da Pakistan’da on binlerce medrese açtırarak, dünya çapında topladığı Ortaçağcı irticacıları eğitti, donattı, silahlandırdı. Afganistan’da sosyalist iktidara karşı savaştırdı.

Bu gerici cepheye karşı Sovyetler Birliği, Afganistan’daki Sosyalist İktidarla Enternasyonalist dayanışma gereği Kızıl Ordu’yu Afganistan’a yolladı.

Böylece Sosyalist İktidarı, Sosyalist Kamp’ın çöküşüne kadar yıkamadılar.

Hatta Sovyetler’in bu devrimci tutumu o dönem birçok sol geçinen grup tarafından “işgal” olarak değerlendirildi. Bazıları ise bizzat bu gerici Ortaçağcıların safında sosyalist iktidara karşı (ama “solcu” olduklarını gizleyerek) silahlı mücadele yürüttüklerin bile yazdılar.

Başta ABD olmak üzere Batılı Emperyalistler, tıpkı 2011’den sonra Suriye’de yaptıkları gibi en gelişkin silahlarla donattıkları, Türkiye’ye vermedikleri Stinger füzelerini verdikleri gerici canileri savaştırdılar Afganistan’daki Sosyalist İktidara karşı. Bu çok yönlü saldırılar karşısında, Sovyetler’in çekilişinden sonra dört yıl, Sosyalist Kamp’ın yıkılışından sonra ise iki yıl kadar dayanabildi Necibullah iktidarı.

Sonrası ise malum…

Şeriatçı Taliban eliyle Afganistan bir cehenneme dönüştürüldü. Kadınlar tamamen toplum dışına itildi. Gencecik lise öğrencilerini bile başları açık diye katlettiler. Uyuşturucu trafiğinin merkezi haline getirdiler Afganistan’ı.

Taliban, emperyalistlerin her türlü desteği ile bu bölgede askeri anlamda büyük bir güce dönüştü. 11 Eylül 2001 saldırısı ile ABD’nin korkulu rüyası haline geldi. Fakat liderleri Usame Bin Laden’in yakalanıp öldürülmesiyle Afganistan’daki iktidarını teslim etmek zorunda kaldı.

Bu teslimiyet Taliban’ı bitirmediği gibi tam tersine Taliban, emperyalistlerin Irak ve Suriye işgallerinde kullandıkları IŞİD canisiyle işbirliğine giderek şiddet eylemlerini artırdı. Şehirler işgalci güçlerin denetiminde olsa bile Afgan kırsalında Taliban’ın gücü hiçbir zaman kırılmamıştır.

ABD’nin kukla Afgan yöneticileriyle yaptığı görüşmelerin, anlaşmaların hiçbir kıymeti harbiyesi de bulunmamakta. Taliban hız kesmeden saldırılarını sürdürmekte

Sonuç olarak; yirmi yıldır ABD’nin işgalinde olan Afganistan, artık kendilerinin de bir an önce kurtulmak istedikleri bir batağa dönüşmüş durumda. Dolayısıyla Afganistan’daki ABD, NATO güçlerinin, Suriye’de olduğu gibi kademeli olarak çekilmeyi sürdürdüğü bir dönemde, Türk askerini “Kâbil Havaalanını koruma” gerekçesiyle de olsa Afganistan’da bulundurmak açıkça intihardır. Mehmetçiği, Taliban/IŞİD canilerinin önünde yem etmektir.

“Stratejik müttefik” dedikleri ABD’nin yeni başkanı Biden üç ay telefonlarına çıkmadığı bizimkilerle NATO çerçevesinde bir görüşme gerçekleştirdi, bildiğimiz gibi.

Görüşmede, paramızı aldıkları halde ülkeye göndermedikleri F-35’lerin gasp edilmesi konusu da 24 Nisan Soykırım yalanı da “hamdolsun”(!!!) gündeme gelmemiş. Yani eğer gündeme gelmiş olsaydı Biden’dan fırça yiyeceği kesindi. O nedenle şükretmekte, çakma halife hazretleri!!!

“Hülooğğ”culara coşku vermek için Rusya’dan aldıkları S-400’ler de depolarda çürümeye terk edilmiş durumda.

ABD’nin, Kuzeydoğu Suriye’de YPG’ye verdiği askeri destekten milim geri adım atmadığı açık.

Velhasıl adam yerine koymadıkları ortada. Ama bizimkiler, “bize yardım edin Afganistan’da hizmet edelim” diye emre amadeyiz havasındalar.

Fakat kazın ayağı hiç de öyle değil.

Rusya, hemen bizimkilerin Afganistan havaalanı önerisine itiraz etti. Taliban da; “ülkede yabancı güçler istemiyoruz”, diye açıklama yaptı.

NATO güçleri de çekiliyor.

Peki, bizimkiler “hizmeti” kiminle edecekler?

Mehmetçikle…

Yani yetmiş yıl önce Kore’de Kunuri Çatışması’nda olduğu gibi, Amerikan Conileri ölmesin diye bizim gençlerimizi ateşe atacaklar.

Yetmiş yıl önce bunun “ödülünü” NATO’ya kabul edilmekle alanlar, bugünlerde bir miktar döviz elde etmek ve ne pahasına olursa olsun iktidardan devrilmemek için bu ihaneti yapmaya can atıyorlar.

Ama hepsi boşuna…

Baksanıza dünya ölçeğinde izlenme rekorları kıran Sedat Peker videolarında tüm kirli çamaşırlar ortaya dökülüyor. Her türlü gayrimeşru ilişki ağı içinde bulunanların devletin yönetim mekanizmalarına çöktüğü bir ortamda, hukuk devleti olmaktan çıkmış, çete devleti haline dönüşmüş bir yönetimin uzun vadede yaşaması mümkün değildir.

Artık yolun sonuna geldiniz.

Giderayak bir de Afganistan macerasına girerek Mehmetçiklerimize kıymayın.

Yazıktır, günahtır, ayıptır.