Site rengi

Tasarım

Koronavirüs (Covid-19) gıdalardan bulaşır mı?

08.04.2020
1.196
A+
A-

Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” (dünyayı saran salgın) olarak tanımlanan Koronavirüs (Covid-19) ülkemizde ve dünyada yayılmaya devam ediyor.

Koronavirüsler, geniş bir virüs ailesidir. Bazıları insanlarda da hastalığa neden olurken, çoğu yarasalar, develer, kediler gibi çeşitli hayvanlarda hastalığa neden olan zoonotik virüslerdir. Nadiren de olsa hayvan koronavirüsleri insanlar arasında da yayılabilir (SARS ve MERS gibi). Ancak bir kez insanlara bulaştıktan sonra enfekte olan kişiden diğer insanlara grip gibi çok kolay bulaşabilirler.

Bilim insanları tarafından kabul edilen yaygın kanı, Koronavirüslerin yaban hayvanlarından insana bulaştığı yönündedir. Örneğin, 2002 yılında yine Çin’de başlayan SARS (ciddi akut solunum sistemi sendromu)-CoV virüsünün yarasalardan palmiye misk kedilerine, bu kedilerden de insana bulaştığı düşünülmektedir. SARS’tan etkilenen 8 bin 98 kişiden 774’ü hayatını kaybetmiştir.

Aynı şekilde Afrika’da ortaya çıkan Ebola virüsünün de yaban hayvanlarından (primatlardan) kaynaklanmış olabileceği ifade ediliyor, bilim insanları tarafından.

Günümüzde tüm dünyayı etkileyen bir sorun haline gelmiş olan yeni Koronavirüs Covid-19’un, Çin’in Wuhan kentindeki Huanan deniz ürünleri pazarından kaynaklandığı ve daha sonra dünyaya yayıldığı ve Yeni Koronavirüsün de pazarda satılan yarasa ve yılan gibi yaban hayvanlardan bulaştığı yönünde iddialar var…

Yeni Koronavirüs salgını, bizlere yaban hayvanlarla temas halinde olmanın çok ciddi sağlık riskleri taşıdığını bir kez daha gösterdi.

Yaban hayvanlarıyla temasın bir sebebi, ormanların yok edilmesiyle bu hayvanların yaşam alanlarının da yok olması olabiliyor. Bir diğer sebep yoksulluk ve açlıktan dolayı yaban hayvanlarını yemek zorunda kalmak olabiliyor. Yıllar içerisinde de yaban hayvanlar yemek kültürüne dahil oluyor. Böylece aslında besin zincirimizde yer almayan yaban hayvanlar, besin zincirimize girmiş oluyor. Tabii onların taşıdığı hastalıklar, virüsler vb. de insanlara taşınmış oluyor.

Çin’de başlayan Yeni Koronavirüsün insana yaban hayvanların etinin pişirilip yenmesiyle bulaşmadığı anlaşıldı. Bulaşmanın, bu hayvanlarla temas halinde olan, yakalayan, satan, kesen, temizleyen kişilerle olduğu, onlardan da diğer insanlara bulaştığı düşünülüyor.

Ülkemiz de ne yazık ki dünyayı sarsan Koronavirüsünden nasibini aldı. 10 Mart 2020’de Türkiye’deki ilk Koronavirüs vakası açıklandı. Sağlık Bakanlığı tarafından dün itibarıyla, 2 bin 148 kişiye yeni tip Koronavirüs (Covid-19) tanısı konulduğu, 63 kişinin daha hayatını kaybettiği, toplam vaka sayısının 15 bin 679’a, can kaybının ise 277’ye çıktığı açıklandı. Dünya genelinde de vaka sayısı 1 milyonu aştı ve can kaybı 50 bine yaklaştı.

Peki günden güne dünyaya yayılan Covid-19 virüsü gıdalarımıza enfekte olabilir mi, gıda yoluyla insanlara bulaşabilir mi, soruları da akla gelmektedir.

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin Başuzmanı Marta Hugas daha önce Sars-CoV ve Mers-CoV koronavirüslerinden elde edilen tecrübelerin gıda tüketimi yoluyla bulaşmanın meydana gelmediğini gösterdiğini dile getirmiştir.

Covid-19 virüsünün gıda tüketimi ile insana bulaşıp bulaşmadığı yönünde bir rapor bulunmamaktadır.

Bu sebepten her türlü ihtimale karşı gıda işleme ve hazırlık aşamasında iyi hijyen uygulamalarının takip edilmesi gerekir.

* Gıdayla temas etmeden, gıda üretimine başlamadan önce ellerimizi en az 20 saniye sabun ve suyla yıkamalıyız.

* Pişmiş ve pişmemiş ürünler arasında çapraz kontaminasyondan kaçınmalıyız. Bu şu anlama gelmektedir: Pişmemiş bir üründe kullandığımız her türlü araç ve gereçleri yıkamadan pişmiş ürünlerle kesinlikle temas ettirmemeliyiz. Özellikle ellerimizi de pişmiş ve son tüketime hazır olan ürünlere dokunmadan önce uygun bir şekilde yıkadığımızdan emin olmalıyız.

* Pişirilerek tüketilen yiyecekleri, et, süt ve yumurta gibi, çiğ olarak tüketmemeli ve bu gıdaları iyi pişirmeliyiz.

* Toplu yemek ve gıda üretiminin olduğu işyerlerinde, enfekte olmuş fakat enfekte olduğundan habersiz çalışanlar olabilir. Bu çalışanlar hapşırma ve öksürük gibi semptomlarla gıdaların temas ettiği yüzeylere ve gıdalara, hatta çalışma arkadaşlarına bu virüsü bulaştırabilirler. Öncelikle bu kişilerin personel hijyenlerine dikkat etmeleri ve diğer çalışanlarla yakın temas kurmaktan kaçınması gerekmektedir.

Ayrıca tüm işyerlerinde aşağıdaki tedbirlerin uygulanması gerekir:

* “Virüs öksürük, hapşırık ve konuşurken havaya yayılır. Daha önce salgınını gördüğümüz grip salgınlarına benzer bir hastalık yaratır. Öksürük ve hapşırık sırasında ağzı kapatmak önemli,

* “Elleri yıkamak önemli,

* “Ellerin yıkanamadığı durumlarda alkol bazlı dezenfektanlar kullanılmalı,

* “İşyerlerinin havalandırılmasına önem verilmeli.

* “İşyerleri işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri çerçevesinde işyerini hijyenik hale getirmekle yükümlüdür. Bu çerçevede özellikle böyle bir durumda işyerlerinin dezenfekte edilmesi, tuvalet ve lavaboların hijyenik hale getirilmesi işletmenin sorumluluğudur. Bu kapsamda işverenler iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi ile birlikte çalışarak bu yönde önlem almak zorundadırlar.

* “İşyerlerinde ateş, öksürük, solunum sıkıntısı olan çalışanlar hızlı bir şekilde saptanmalı ve sağlık kuruluşlarına sevk edilmelidir.”. (Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu)

İstirahat süresi boyunca bu çalışanlar çalıştırılmamalıdır. Ayrıca yurtdışı seyahati yapmış kişilerin 14 gün karantina kuralına uyması sağlanmalıdır. İşletmelere gelen ziyaretçilerden yurtdışı seyahat bilgisi istenebilir.

ABD’li Emperyalist şirket Microsoft’un kurucusu, dünyanın ikinci en zengin insanı Bill Gates, dünyanın bugün Covid-19’la niye başa çıkamadığını 2005 yılında yayınladığı bir videoda itiraf ediyor:

“Eğer bir felaket 10 milyondan fazla insanın ölümüne yol açarsa, bu bir savaştan daha hızlı yayılabilen bir virüs olur. Füzeler olmaz, mikroplar olur. Şimdi bu sebeplerden bir bölümü nükleer caydırıcı silahlara büyük bir miktarda yatırım yapmamız oldu. Ve salgın hastalıkları durdurabilecek bir sisteme çok az yatırım yaptık diyebilirim. Sağlık sisteminin etkin olup olmadığından bahsedemeyiz, çünkü bir pandemiye etkin olarak müdahale edecek sağlık sistemleri kurmadık.”

İşte gördüğümüz gibi, emperyalistler-emperyalist devletler İnsanlığın binler, milyonlar halinde bir salgın hastalığa yakalanma durumuna karşı hiçbir yatırım yapmamışlar. ABD, İngiltere, İtalya, Fransa, İspanya’nın Covid-19 salgınında kontrolü kaybetmeleri, her gün yüzlerce insanın yeterli tedavi imkânlarına ulaşamadığı, müdahalede-tedbir almada geç kalındığı için hayatını kaybetmesi buna örnek.

Neye yatırım yapmışlar?

Emperyalist çıkarlarına, dünyayı daha fazla talan etmeye, bunun için kullanacakları ya da kullandırtacakları silahlara.

Covid-19 salgını gibi salgınların bundan sonra da olması kuvvetle muhtemel. Bunun önüne geçebilmek için, doğaya saygı duymak, doğayı tahrip etmemek, yaban hayvanlarından ve onların yaşam alanlarından uzak durmak gerekiyor. Aslında bu salgınlara davetiye çıkaran da azgın çıkarları için doğayı katleden emperyalistler oluyor. Bu salgınlara karşı dünya halklarının yeterli tedavi olanaklarına ulaşabileceği sağlık sistemleri oluşturmayarak yüz binlerce insanın hastalanmasının, acılar çekmesinin, hayatını kaybetmesinin de asıl sorumluları dünya halklarının başdüşmanı başta ABD Emperyalistleri olmak üzere ABD-AB Emperyalistleridir.

Dünya halklarını açlıkla, yoksullukla, işsizlikle, savaşlarla kan ve gözyaşına boğdukları yetmiyor. Hem sebeplerini yaratarak pandemi ortaya çıkmasına; hem de pandemi gibi büyük salgınlarla mücadele edecek sağlık sistemlerine yatırım yapmayarak bu salgınlarda insanların kitleler halinde ölümüne sebep oluyorlar.

Ve dünyaya İnsanlık dersi veren Sosyalist Küba, küçücük bir ada ülkesi olmasına rağmen, hem dünyanın onlarca ülkesine doktor göndermekte, hem de kendi ülkesinde kurduğu sağlam ve halkçı sağlık sistemiyle, bu tür salgınlara karşı her zaman hazır olduğunu ilan etmektedir. O zaman İnsanlığın önündeki tek kurtuluş yolu Sosyalizmdir.