Kürt Hareketleri teşne, Tayyipgiller baştan razı, ABD, BOP’unu Suriye’de hayata geçirmeye devam ediyor…
M. Gürdal Çıngı
Amerikancı Hareketlerin “Tarihi Birliği”!
Geçtiğimiz 17 Haziran’da Suriye’deki Kürt Hareketleri ABD öncülüğünde gerçekleştirdikleri “Birlik” görüşmelerinde anlaşmaya vardılar ve bunu bir “Ortak Açıklamayla” kamuoyuna duyurdular.
“Ortak Açıklama”yı kimler yapıyor?
Suriye’deki Barzani Hareketini temsil eden Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve çoğunluğu Suriye’deki PKK Hareketini temsil eden Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) temsilcileri. (Aralarında PYD’nin de olduğu Rojava’daki 25 Kürt siyasi hareket ve parti, 19 Mayıs’ta “Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK)” adlı bir oluşum kurdu.)
Başka?
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi.
Başka?
ABD’nin Uluslararası Koalisyon’daki Danışmanı William Robak!
İşte Vehbi’nin kerrakesi de burada başlıyor: ABD öncülüğünde (haberi aktardığımız Barzani hareketinin internet sitesi Rudaw’ın yazışıyla “sponsorluğunda”) Kürt Hareketinin Tarihi Birliği(!)
“Ortak Açıklama” şöyle:
“Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile Kürt Ulusal Birliği Partileri heyetleri, 16 Haziran günü gerçekleştirdiği görüşmeyle Kürt ulusal birliğinin sağlanması amacıyla yürütülen diyalogların ilk aşamasını tamamladı. Heyetler bir ortak siyasi görüşe varmış ve 2014 Dihok Anlaşması’nın (Yönetim, Ortaklık, Güvenlik ve Savunma) maddelerini her iki heyet arasındaki görüşmelerin temeli olarak kabul etmiştir. Kısa bir süre içerisinde yeni bir genel anlaşma imzalanacaktır.
“Her iki heyet Suriye’de Kürt birliği ve ortaklığına vurgu yapmış ve bu adım, daha büyük bir anlaşma ile tüm Suriye halkları ve Kürt halkının menfaatlerini koruyacak pratik ortaklığın tarihi adımı olmuştur.
“Her iki heyet bu adımı, başta DAİŞ’e karşı tüm dünya adına yürüttükleri onurlu mücadelede canlarını feda eden Rojava şehitleri ve gazileri ile aileleri olmak üzere Suriyeli gençler uğruna atmıştır.
“Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi ile ABD’nin Uluslararası Koalisyon’daki Danışmanı William Robak sponsorluğunda ulaştığımız bu anlaşma, Kürt birliğinin ilk tarihi adımı olmuştur. Suriye’de Kürt birliğinin sağlanması amacıyla üstlendiği inisiyatif için sayın Mazlum Ebdî ile Kürt birliğinin sağlanması için destek veren ve emek harcayan sayın Başkan Mesud Barzani ve Güney Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’ye teşekkür ediyoruz. Ayrıca Kürt birliğinin sağlanması ve tüm halk ve inançların haklarının garanti altına alındığı çok renkli ve demokratik bir Suriye için güçlü destek sunan ABD’ye teşekkür ederiz.” (https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/170620204)
İyi, ne güzel(!) Kürt Hareketleri ilerici anlamda birliklerini sağlamışlar, denebilir mi yukarıda okuduklarımızın sonucu olarak?
Hayır. Denemez.
Niye?
Çünkü gördüğümüz gibi, bu birliğin mimarı, mühendisi, her şeyi ABD de ondan!
Ve kime karşı kuruluyor bu birlik?
Suriye devletine ve Suriye Halklarına karşı!
Tabiî ABD bu! Gaz vermeyi de çok iyi bilir. Halkları kandırmayı da çok iyi bilir. Bunun için her türlü olanağa sahiptir. Bu Birlik görüşmelerinin sonundaki “Ortak Açıklama” sonrasında da aynı gazı vermeyi sürdürür. O da Amerikancı Kürt Hareketlerine teşekkürünü eder kendi politikalarını hayata geçirdikleri için:
“Robak, “ABD hükümeti adına her iki tarafın bu görüşmelerdeki ilerlemeyle ilgili çabalarından memnuniyet duyuyoruz. Taraflar ön anlaşmaya vardılar. Görüşmelerde 2014 yılındaki Duhok Anlaşması esas alındı” dedi.
“Bugün burada önemli bir adım olan bu anlaşmayı kutluyoruz” diyen Robak, “Ancak daha yapacak çok iş var” ifadelerini kullandı.
“Tarafların gelecekte Kürt halkının çıkarına olacak birçok konuda anlaştığını kaydeden Robak, görüşmelerin daha da genişleyip daha büyük anlaşmalara sebep olması ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki tüm kesimleri içine almasının mümkün olduğunu ifade etti.
“Robak, “General Mazlum’a çabalarından ötürü teşekkür ediyorum. Sayın Mesud Barzani ve Sayın Neçirvan Barzani’ye Kürtlerin birliğiyle ilgili gösterdikleri çabalardan ötürü teşekkür ediyorum” diye konuştu.” (https://nupel.net/robak-anlasmayi-kutluyoruz-ancak-daha-yapacak-cok-is-var-96197h.html)
Şimdilik al gülüm ver gülüm havasındalar. Herkes memnun görünüyor. O ona teşekkür ediyor, o ona… Ama nereye kadar?..
Şimdi kısaca, söz konusu olan 2014 Duhok Antlaşması’nı görelim:
Duhok Antlaşması nedir?
“Dönemin Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin girişimiyle 2014’te Duhok’ta bir araya gelen ENKS ve TEV-DEM heyetleri 23 Ekim’de temel konularda anlaşmaya vardıklarını duyurmuştu.
“Ortak yönetim, ortak güç ve siyasi birlik konularına yoğunlaşan anlaşmanın içeriğinde, Rojava’da ENKS ve TEV-DEM’in yüzde 40 temsiliyetle yer alması, diğer parti ve bağımsız şahsiyetlere de yüzde 20’lik temsiliyet hakkı verilmesi öngörülüyordu.
“Diğer bir tanımla, Rojava’da kurulacak “Siyasi Karar Mekanizması”nda yer alacak isimlerin 12’si TEV-DEM’den, 12’si ENKS’den, toplam 24 kişinin seçilmesi kararlaştırılmıştı. Siyasi Karar Mekanizması’nda yer alacak diğer 6 bağımsız üyenin ise bu 24 kişi tarafından belirleneceği açıklanmıştı.
“Rojava’da askeri güçlerin ortaklaşması ve saldırılara karşı savunmanın YPG ile birlikte koordine edilmesi kararlaştırıldı ve ileriki aşamada askeri birliklerin birleştirilmesi için bir heyet kurulması kararı alındı.
“Ayrıca Özerk Yöntemin uyguladığı, “toplumsal sözleşme”nin içeriğinin daha da zenginleştirilmesi ve zaman içerisinde seçimlere gidilmesi kararı alındı.” (https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/180620209)
Yani özetçe, Suriye Kürdistanı’nın oluşturulması, devletleştirilmesi sürecinin başlangıcı olan anlaşmadır.
O günkü TEV-DEM bugün PYNK olmuştur.
Fırat’ın doğusunda Amerikancı Kürt Hareketleri, ABD’nin siyasi, askeri, ekonomik vb. her türlü korumasında, yine ABD önderliğinde bir Kürt Bölgesi oluşturmuşlardır.
Bugünkü birlik anlaşması da bu sürecin daha üst boyutlarda ve fiili Suriye Kürt Devletinin oluşturulması ve kamuoyuna açıklanmasıdır aslında.
Yani Tayyipgiller’in bütün bağırıp çağırmalarına, efelenmelerine, gerçekleştirdikleri harekâtlara ve verilen onca şehide karşın başarısızlıklarının da ilanıdır bu birlik anlaşması.
Halkların Gerçek birliği nedir? Nasıl sağlanır?
Halkların gerçek birliği; Proletarya Enternasyonalizmi ile sağlanır!
Başka türlü değil.
O birlik de ancak; başta haydut devlet ABD olmak üzere Batılı Emperyalistlere karşı savaşmakla sağlanır.
Latin Amerika Halklarının birliğini sağlamak için savaştığı Bolivya’da, bu birliği engellemek için ABD Emperyalistleri tarafından katledilen Kahraman Gerilla Che, ABD için; “İnsan soyunun başdüşmanı”, diyordu.
Ve ne diyordu 1967 yazında Havana’da toplanan OLAS Konferansı-Tricontinental (Afrika, Asya ve Latin Amerika Halkları Dayanışma Örgütü Konferansı)’na Bolivya’daki savaş mevzisinden gönderdiği mesajda Che Guevara?
“Bizim her eylemimiz emperyalizme karşı bir savaş çağrısı ve insanlığın en büyük düşmanı ABD’ye karşı halkların birliği için bir savaş marşıdır.”
İşte o ABD Emperyalistleri: “Kürt birliğinin sağlanması ve tüm halk ve inançların haklarının garanti altına alındığı çok renkli ve demokratik bir Suriye için güçlü destek sun”uyorlarmış…
Vay anam vay!..
ABD neymiş de; ne Che biliyormuş, ne de biz biliyormuşuz…
Onun için de; “ABD’ye teşekkür ed”iyorlarmış…
Oysa aynı mesajında ne diyordu yine Che?
“(…) düşmandan nefret etmeyen bir halk vahşi bir düşmanı yenemez.”
Latin Amerika, Afrika, Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanında halkları birbirine düşürerek aralarına kan davaları sokan, onları acılara ve gözyaşlarına boğan soykırımcı, ırkçı, kanlı zalim ABD; “Kürt birliğinin sağlanması ve tüm halk ve inançların haklarının garanti altına alındığı çok renkli ve demokratik bir Suriye için güçlü destek sun”uyormuş öyle mi?..
“Hadi canım sen de!”
Yemezler! Yediremezsiniz bunu dünya halklarına.
Bu oluşturulan “Birlik” kiminle, kime karşı kuruluyor?
ABD Emperyalistlerinin öncülüğünde, onun yönlendirmesiyle+Ortaçağcı Barzani Hareketi+Amerikancı Kürt Hareketi PKK ve diğer bazı yine Amerikancı Kürt Hareketleri tarafından ve Antiemperyalist bir savaş veren Suriye Halklarına karşı!
Yapmayın! Ayıptır!
Devrimciliği, antiemperyalistliği, yurtseverliği böyle ayaklar altına almayın. Kandırmayın Kürt Halkını da, dünya halklarını da.
ABD, Kürt Halkına, birliğini sağlaması için güçlü destek sunacakmış, öyle mi?
Kim buna inanır?
Dünyanın neresinde görülmüş bu?
ABD Emperyalistlerinin ve onun öncülü İngiltere’nin ana politikaları; “Böl, parçala, yönet” değil midir?
Onların başarıları, bu politikayı başarıyla uygulamalarından kaynaklanmaz mı?
ABD, devrimci hareketleri bölüp parçalamak, birbirine düşman etmek için bütün olanaklarını kullanmaz mı?
Kim inkâr edebilir bunu?
Yapmayın! Ayıptır! Aklımızla dalga geçmeyin.
Hadi Feodal Barzani’yi anladık. O; neyse o. Saklamıyor Amerikancı olduğunu. Gizlemiyor. Aksine onun bayrağını dalgalandırıyor topraklarında.
Ya siz PKK önderliği?
Siz ki, devrimci, yurtsever, antiemperyalist geçiniyorsunuz. Sözde en büyük devrimci hareket sizsiniz. Taktınız Türkiye’deki Sevrci Soytarı Sahte Sol’u peşinize, götürüyorsunuz kuyruğunuzda ABD Emperyalistlerinin bayrağının altına. Onun komutanlarının altında, onun bayrağı altında, onun silahlarıyla savaşıyorsunuz yurtsever Suriye Halklarına karşı, sonra da siz devrimci oluyorsunuz öyle mi?
Hadi canım sen de!
Halkımız, dinime küfreden Müslüman olsa der.
Bu ABD ki; “tüm halk ve inançların haklarının garanti altına alındığı çok renkli ve demokratik bir Suriye” kurulmasına yardım ediyormuş.
O ABD ki, kendi ülkesindeki “tüm halk ve inançların haklarını” her gün gasp ediyor. Siyahîlerini, Hispaniklerini, Latinolarını her gün katlediyor acımasızca. Boğuyor, nefes aldırmıyor… Onların hiçbir haklarını tanımıyor. Onları kendi vatanlarında mülteci durumuna düşürüyor. Ya sokaklarında yaşatıyor zavallı bir biçimde ya cezaevlerine dolduruyor. Kıtanın gerçek sahibi olan Kızılderilileri saymıyoruz bile… Onlar artık azınlığın da azınlığı durumuna düşürülmüş durumdalar beyazların soykırımları sonucu…
Kimin evini kimden soruyor ABD?
Ve Amerikancı Kürt hareketleri, ABD öncülüğünde birlik sağlıyor.
Hadi canım sen de!
Siz, Amerikancı Kürt Hareketleri, Suriye’de, ABD’nin işgalindeki petrol bölgesindeki petrolü hırsızlayarak Siyonist İsrail’e satıyorsunuz. Barajlarına el koyuyorsunuz, ABD’nin korumasında… Yeraltı, yerüstü servetlerine sahip çıkıyorsunuz. ABD’ye, İsrail’e pazarlıyorsunuz onları.
BOP ve bugünkü durum…
Tâ 2003’te yani bundan 17 yıl önce o zamanki ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice, ABD’nin bir projesini açıklamıştı. Ve Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini söylemişti. Bu projenin adı; “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)”tu. Ki ABD bu projeyi daha sonra Afrika’nın belli bölgelerini de içine alacak şekilde genişletmiş ve bu projenin adını da; “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOP)” diye adlandırmıştı.
ABD, realist bir devlettir. Pragmatisttir. Bir şeyde sonuna kadar ısrar etmez. Bir proje ortaya koyar, bunu gerçekleştirmek için davranışa geçer, ama eğer beklemediği güçlüklerle karşılaşırsa da illa o anda hayata geçireceğim diye zorlamaz. Bu anlamda realisttir. Pragmatisttir. Ama, projesinden de hemen vazgeçmez. Şartlara bakar, yeniden girişimlerde bulunur ve adım adım mesafeler alır. Proje işlemeye devam eder…
İşte BOP bu anlamda kademe kademe hayata geçiyor Ortadoğu’da. Şu anda üç ülkede sınırlar fiilen değişmiş durumda. Irak’ta resmen iki bölge hatta iki devlet var artık. Resmi Irak devleti yanında, özerk Kürdistan Federe Devleti de var.
Suriye’de de belli oranda başarı sağladı ABD Emperyalistleri. İşte yukarıda aktardığımız Kürt Hareketleri de Suriye’de ABD’nin projesini hayata geçiriyorlar. Suriye de fiilen ikiye bölünmüş durumda şu anda. Ve son atılan adımlarla birlikte, bu bölünme kalıcılaştırılmaya ve Irak Kürdistanı’yla birleştirilmeye çalışılıyor. Onun yolları döşeniyor adım adım…
Burada da Amerikancı Kürt Hareketler bu projenin gönüllü uygulayıcısı oluyorlar. Baştan kara, gözü kara dalıyorlar ABD batağına; bize de bir devletçik kuruverir mi ABD, diye…
Kuruverse ne olur?
Bu da başta Kürt Halkı olmak üzere, halkların yararına olmaz.
Yeni bir İsrail olur. Müslüman İsrail olur. Başka da bir şey olmaz!
Sırada İran ve Türkiye var.
Hangisinde öncelik bulur BOP?
Bugünden bunu söylemek zor…
Türkiye’de belli bir mesafe kat ettiler PKK aracılığıyla. İran’da da sürekli çalışıyorlar, işliyorlar, davranışlar koyuyorlar… Dolayısıyla bu sorunun cevabını yaşayarak göreceğiz.
Ancak bu oyunu bozmak bizim ve Ortadoğu’daki devrimci hareketlerin görevidir.
Kürt Halkının bugünkü temsilcileri de ne yazık ki, ne acıdır ki, kendi halklarını ABD’nin emrine sunuyorlar. Onun BOP’unun piyonu oluyorlar. Ve kardeş halklara karşı savaş açıyorlar.
Kendisini devrimci, yurtsever olarak adlandıran hareketler, Suriye’nin işgalcilere karşı antiemperyalist bir savaş verdiği günlerde onlarla bir cephede yer almak yerine ABD Emperyalistlerle işbirliği yaptılar. ABD’nin Suriye’deki taşeronu olmayı kabul ettiler. ABD’lilerin deyişiyle; “yerel gücü”, “sahadaki ortağı” oldular.
Yani aslında Kürt Halkı için devrimci bir çözüm vardı. Adaletli bir çözüm vardı. Suriye Halklarıyla birlikte ABD ve AB Emperyalistlerine karşı savaşmak, onlarla kader birliği yapmak ve sonunda da kardeşçe bir arada yaşamanın yollarını üretmek mümkündü. Bu bir Federasyon olabilirdi vb.
Tabiî şu gerçekliği de netçe görüyor ve biliyoruz ki, Türkiye’de, BOP’un Eşbaşkanı olduğunu övünçle söyleyen birisi var: AKP’giller’in-Tayyipgiller’in Reisi R. Tayyip Erdoğan. Dolayısıyla sözde PKK’ye karşıymış, Suriye’de PYD-YPG-SDG’ye karşıymış gibi görünse de aslında o da bu projenin gönüllü savunucusu ve söylediği gibi bizzat Eşbaşkanı… O bakımdan Türkiye daha yakın görünüyor bölünmeye…
Peki biz Kürt Halkının birliğine, kendi devletini kurmasına karşı mıyız?
Asla değiliz. Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkını savunmak sosyalist bir talep bile değil, demokratik bir taleptir. Ve her Ulusun kendi Kaderini Tayin Hakkı ve Kendi Devletini kurma hakkı vardır.
Bu sorun örneğin Türkiye’de, Türkler ve Kürtlerin bir arada kardeşçe ve eşitlik temeli üzerinde yaşayacakları bir Federasyon temelinde; Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti şeklinde çözüme kavuşacaktır.
Ama, ABD öncülüğünde kurulan bir devlet, Kürt Ulusunun yararına olmaz. Onun taleplerine cevap vermez.
ABD, kendisine bağımlı devletler olsun ister. Onları düşmanlarıma karşı kullanayım ister. Ve bugün de bunun için Kürt Devletini kuruveriyor görünmektedir.
Ya yarın?
Kürt Ulusu antiemperyalist bir tutum aldığında, Proletarya Enternasyonalizmi çerçevesinde, bölgedeki kardeş halklarla gerçek birliğini kurmak istediğinde ne yapar?
Satar! Hiç tereddütsüz satar. Anında satar.
Kaç kez satmadı mı Kürt Hareketlerini? Kürt Ulusunu?
Sattı ve yine satar. Gözünü kırpmadan satar. Yeter ki çıkarı o yönde olsun…
Politikadaki öngörüsüzlüğe ya da çaresizliğe bak!
Çavuşun oğlu Mevlüt, bundan birkaç ay önce, 19 Şubat’ta Ankara’da ENKS temsilcileri ile bir görüşme yaparak ardından twitter hesabından aşağıdaki açıklamayı yaptı:
“Suriyeli Kürtlerin meşru temsilcisi Suriye Kürt Ulusal Konseyi heyetiyle görüştük. Suriye Ulusal Koalisyonu içindeki ve siyasi süreçteki rollerini desteklediğimizi belirttik. Kürtlere en büyük zararı terör örgütü PKK/YPG’nin verdiğini vurguladık.”
E, şimdi ENKS, PKK-PYD’nin en büyük güç olduğu ve neredeyse her şeyini belirlediği PYNK ile “Kürt birliğinin ilk tarihi adımı ol”an bir birlik gerçekleştirdi. Dolayısıyla Mevlüt ve Türkiye, bu yapıyı tanıyacak mı?
Şubat’taki ENKS neyse, Haziran’daki ENKS o. Onlarda değişen bir şey yok.
ENKS Suriyeli Kürtlerin meşru temsilcisiyse, bu birlik de meşru temsilcisi mi olacak Suriyeli Kürtlerin?
ABD açısından öyle olacak.
AB açısından öyle olacak. BM açısından öyle olacak…
Ya Türkiye açısından?..
İşte hiçbir stratejiye ve taktiğe dayanmayan öngörüsüz politikaların sonucu bu olur. Bir o yana bir bu yana sallanarak, bir onun kucağına bir bunun kucağına oturarak politika oluşturmaya kalkarsanız sonuç böyle olur.
Haa, bu onlar için kötü, olumsuz bir şey mi?
Hayır. Yukarıda yazdığımız gibi Reisleri, Eşbaşkan. Görev yapıyor. Görev de bunu gerektiriyor…
Onların bir elinde Eşbaşkanlık, bir elinde Kur’an, zavallı örgütsüz halkımızı Allah’la aldatırlar ve kendi çıkarlarına, vurgunlarına bakarlar. Türkiye bölünmüş, parçalanmış, umurlarında mı olur bunların?..
Ki 18 Haziran tarihli aşağıdaki haber de bunu doğruluyor:
“Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanlık Konseyi Üyesi Nimet Davut, ABD’nin komşu ülkeleri ENKS ve Kürt Ulusal Birliği Partileri arasındaki diyalogla ilgili bilgilendirdiğini söyledi.
“(…)
“ENKS ve PYNK arasında imzalanacak anlaşma hiçbir taraf ve ülkeye karşıtlık içermeyecektir” diyen ENKS yetkilisi, “Söz konusu anlaşma, başta Kürt meselesi olmak üzere Suriye’nin genel yararına olacaktır” ifadelerini kullandı.
“ABD’nin müzakerelerdeki rolüne de değinen Nimet Davut, “ABD bu diyalogun öncülüğünü yaparak, anlaşmanın uygulanmasının garantisini veriyor. Ayrıca ABD, komşu ülkeleri diyalogla ilgili bilgilendirdi. Ancak komşu ülkelerin tavrıyla ilgili bir açıklama yapmadı” dedi.
“ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu hatırlatan Davut, “Şimdiye kadar Suriye muhalefetinin söz konusu diyalogla ilgili olumsuz bir yaklaşımı olmadı. ENKS olarak, tüm taraflara bu anlaşmanın hiçbir taraf ve ülkeye karşı olmayacağını ve Suriye muhalefetine yardımcı olacağını vurgulamak isteriz” diye konuştu.” (https://www.kurdistan24.net/tr/news/64e20c62-82a5-40ad-b589-78633b39a14b)
Gördüğümüz gibi, “komşu ülkelere” (herhalde buna Türkiye de dahildir) bilgilendirmeyi ABD yapıyor. Yani patron benim, diyor ABD böylece. Ne soracaksanız, ne söyleyecekseniz bana söyleyeceksiniz, diyor.
Buna karşılık verilen tepki ne?
Hiç…
Çavuşoğlu şöyle diyor 18 Haziran’da:
“ÇAVUŞOĞLU: TAVRIMIZ NET
“Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rojava’da ENKS ile PYD arasında gerçekleştirilen müzakerelere ilişkin, “Tavrımız son derece nettir. Ne burada bir terör koridoru oluşturulmasına izin veririz, ne de teröristlerin burada meşrulaştırılmasına izin veririz” demişti. Şubat ayında ENKS başkan ve üyelerini Ankara’da kabul ettiğini ve onlara kesinlikle YPG-PKK’yla işbirliği yapmamaları gerektiğini anlattığını belirten Çavuşoğlu, “Burada bir devletçik kurulamayınca siyasi sürece entegre etme çalışmalarını ABD yürütüyor. Ve burada özellikle de ENKS ve YPG’yi entegre etmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullanmıştı.” (https://www.aydinlik.com.tr/haber/abd-teror-orgutune-yeni-kilif-ariyor-210675)
Ya işte böyle; ABD işe el atıyor. Ve o çözüyor işleri. Sen söylediğinle kalıyorsun. Efelenmelerin boşuna oluyor…
Batılı Emperyalistler hep aynıdır;
Haydut devletlerdir
Kapitalizmin-Emperyalizmin ağababası, dünya jandarması bir zamanlar “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk: İngiltere” idi. Gel zaman git zaman, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası emperyalist dünyanın hakimiyeti, jandarmalığı ABD’nin eline geçti.
Bir zamanlar Haydut Devlet İngiltere idi. Ve bizim, yani Osmanlı’nın parasını da peşin ödeyerek satın aldığı iki savaş gemimizi, mürettebatı almaya gittiği halde, vermediler ve kendi donanmalarına kattılar. Yani haydutluk yaptılar.
Aradan 100 yıldan fazla zaman geçti, aynı haydutluğun bir benzerini ABD yaptı şu günlerde.
Parasını peşin ödediğimiz, hatta Türkiye’de kimi parçalarını ürettiğimiz F-35 savaş uçaklarını, yine aynı şekilde, almaya giden mürettebatına rağmen vermedi, Rusya’dan satın aldığımız, ama bir türlü faaliyete geçirmediğimiz S-400 Füzelerini bahane ederek. F-35’leri deposunda tuttu. Mürettebatı geri gönderdi. Ve depo parasını da almaya devam etti.
Ve geçtiğimiz günlerde, 11 Haziran’da, ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komisyonu bir karar alarak, bu uçakların ABD Hava Kuvvetlerinin envaterine geçirilmesine onay verdi.
Yani o da haydutluk yaptı.
Bunlar böyledir!
Kedinin fareyle oynadığı gibi oynar bunlar. Top gibi çevirirler. Ve her daim kendi istediklerini yerine getirmelerini isterler. Her zaman kendi çıkarlarını düşünürler. Parababalarının kasalarına akacak kârları düşünürler. Soyarlar soğana çevirirler halkları.
Ama bir gün mutlaka, gerçek Proletarya Enternasyonalizmini Bölgemizde ve tüm Dünyada hayata geçireceğiz.
Son vereceğiz bu haydutların, haramilerin saltanatına. Yıkacağız onların zulüm düzenlerini. Ve kuracağız; insanın insanı ezmediği, sömürmediği, zulmetmediği Sosyalizm düzenini…