Site rengi

Tasarım

Öcalan’ın Çağrısı ve İhanet Solunun Karşıdevrimciliğinin Bir Kez Daha Tescillenmesi

07.03.2025
550
A+
A-

Orhan Sur

ABD Emperyalist Haydudunun Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ne yazık ki devasa adımlarla ilerlemeye devam ediyor. 2000’li, hatta Sovyetler’in yıkıldığı 1990’lı yılların başlarından itibaren bu halk düşmanı projelerini hayata geçirmek için çaba harcayan Emperyalist Haydutlar, son 3-4 ay içerisinde iki önemli adım attı.

Bunlardan birincisi, kuşkusuz Suriye’nin Ortaçağcı HTŞ eliyle çökertilerek ABD Emperyalistlerinin ve Siyonist İsrail’in önündeki çok büyük bir engelin, Beşşar Esad liderliğindeki BAAS İktidarının ortadan kaldırılmasıydı.

ABD Emperyalistlerinin bu süreçte attığı ikinci önemli adım ise Öcalan’a yaptırılan sözde “Silah Bırakma” ve “Barış” çağrısı oldu. Bu çağrının gerçek niteliğini, BOP sürecindeki yerini, ABD Emperyalistlerinin ve onların kuklalığını yapan AKP’giller’in asıl hedeflerini, gelecekte yaşanması muhtemel gelişmeleri, Gazetemizin bu sayısında HKP Genel Başkanı Nurullah Efe Ankut’un kaleminden okuyabilirsiniz. Biz, işin farklı bir boyutunu ele alacağız.

İslam Dünyasında “Büyük Hadisçi” olarak bilinen ve meşhur “Kütüb-i Sitte”nin yazarlarından biri olan Tirmizî’ye göre Hz. Muhammed’in; “Bu sure, neredeyse dinin tamamını ihtiva eder”, şeklinde tanımladığı Bakara Suresi’nin 216’ncı Ayetinde şöyle denir:

“Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Yaşar Nuri Öztürk Meali)

Kıvılcımlı Usta’nın “çağının determinizminin gerçek bir yansıması” şeklinde nitelendirdiği Hz. Muhammed, her ne kadar ayetin sonunda toplumsal olayları “Gayb”a yani Allah’ın bilgi tekeline havale etse de öngörüsünde haklıdır. Zira her kötü olay, Müslümanın deyişiyle her “şer”, içinde bir “hayır” barındırır. Çünkü o olay kapsamındaki daha önce yeterince bilince çıkarılamamış olan ilişki ve çelişkiler artık iyiden iyiye gözler önüne serilmiştir. Yani Halkımızın; “Her işte bir hayır vardır”, özdeyişi kuru kuruya bir kadercilik ürünü değildir. Aynı zamanda bu gerçekliğin içgüdüsel olarak da olsa kavrandığının bir göstergesidir.

Girişte de belirttiğimiz gibi ABD Emperyalistlerinin ülkemiz ve bölgemiz açısından uyguladıkları şer politikalarının son halkası, Abdullah Öcalan’a yaptırılan çağrı olmuştur. İşte bu “şer”de de bir “hayır” vardır…

Öcalan’ın bu açıklaması, Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin Devrimcilikle, Sosyalizmle, Emek-Sermaye Çelişkisi üzerinde yükselen Sınıflar Savaşıyla en ufak bir ilgisinin olmadığını artık kesin bir biçimde ortaya koymuştur. Bu açıklamanın, Amerikancı Kürt Hareketi’nin niteliği konusunda kafa karışıklığı yaşayan insanlarımızın, özellikle de gençlerimizin kafasında, bu hareketin özünü kavramak bakımından bir nitelik sıçraması yaratması gerektiği kanaatindeyiz.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Öcalan’ın çağrısı, bir yönüyle hayırlıdır çünkü Halkın Kurtuluş Partisi’nin on yıllardır dile getirdiği gerçekler; Öcalan’ın daha girişinde Sosyalizme, Sovyetler’e ve devrimci değerlere saldırdığı “çağrı”sında bir kez daha net bir şekilde kanıtlanmıştır.

Nedir bu gerçekler?

– PKK, Sovyetler Birliği’nin 1991’deki dağılışından sonra dümeni ABD Emperyalizmine kırmış, süreç içerisinde bu emperyalist haydudun bir aparatı haline gelmiştir.

– PKK’nin o yıllardan bu yana ülkemizdeki ve bölgemizdeki tüm eylem ve faaliyetleri, ABD Emperyalizminin çıkarları doğrultusunda şekillenmiştir.

– Siyasi kimliğini Türk ve Türkiye düşmanlığı üzerine inşa etmiş olan sözde Kürdistan İşçi Partisi (Partiya Karkerên Kurdistanê-PKK); bırakalım İşçi Sınıfı ve ezilen, sömürülen Kürt Halkı lehine siyaset yapmayı, emperyalistlerle ve Kürt bölgelerindeki toprak ağalarıyla etle tırnak gibi kaynaşmıştır.

Kısacası PKK’nin Solla da, Sosyalizmle de, Devrimcilikle de en ufak bir ilgisi yoktur.

Öcalan’ın buraya aktarıp Gazete sayfamızı kirletmek istemediğimiz açıklamalarındaki en büyük “hayır” ise (bize göre zaten net olan) Türkiye’deki Devrim ve Karşıdevrim Cephesinin daha da billurlaşmış olmasıdır. PKK, artık Karşıdevrim saflarında olduğunu en tepeden, bizzat “Serok”unun, “Reber”inin ağzından itiraf etmektedir.

Öcalan’ın açıklamalarından doğan bir diğer önemli “hayır” da; yıllardır tüm uyarılarımıza, eleştirilerimize rağmen PKK’ye uşaklık, çaycılık, peştamalcılık etmekten vazgeçmeyen Sevrci Soytarı Sahte Sol’un, Ajanlaşmış Sefalet Solunun da PKK’yle birlikte Karşıdevrim saflarındaki mevzilerini tahkim etmiş olmasıdır. Zira bu Sefalet Solunun bileşenleri, Öcalan’ın açıklamalarına mal bulmuş Mağribi gibi sarılmış, her ne kadar bir kısmı açıklama yapma yürekliliğine bile sahip olamasa da tam destek vermiştir. Bunların en kaşar temsilcilerinden birkaç örnek verelim.

“EMEP” isimli provokasyon hareketinin Genel Başkanı Seyit Aslan, Öcalan’ın çağrısı sonrası şu ifadeleri kullanmıştır:

“Yapılan çağrının Türk ve Kürt işçilerinin ortak mücadelesinin önünde engel olan çatışmalı ortamın son bulması elbette önemli bir gelişmedir.” (bit.ly/43iR28s)

Çağrı sonrası TİP’ten yapılan açıklamanın bir bölümü şöyledir:

“TİP, 27 Şubat tarihli silah bırakılması ve çatışma ortamının sonlandırılması yönündeki çağrı ile buna binaen ilan edilen ateşkesi olumlu karşılamakta, bunu ülkemizin en acil ihtiyaçlarından biri olan barışın tesisi için heba edilmemesi gereken bir fırsat olarak görmektedir.” (https://x.com/tipgenelmerkez/status/1895775121823928438)

Şimdi de “Sol Parti”nin açıklamasından bir bölüme bakalım:

“Partimiz uzun yıllardır ülkemizi bir savaş ve şiddet ortamına sürükleyen politikalara karşı Kürt sorununda bir arada yaşam temelinde demokratik ve barışçıl çözümden yana olmuştur. Son yaşanan gelişmeleri bu yönüyle olumlu buluyoruz.” (https://www.birgun.net/haber/sol-parti-bu-iktidardan-demokrasi-beklenmeyecegi-acik-603552)

“Emekçi Hareket Partisi” (EHP)’nin konuyla ilgili açıklaması medyada şu şekilde yer bulmuştur:

“PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından Emekçi Hareket Partisi (EHP), konuya ilişkin bir basın açıklaması yayınlandı. EHP’den yapılan açıklamada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’de DEM Partili milletvekilleri ile tokalaşması ile başlayan süreçte yeni bir aşamaya gelindiği ifade edilirken varlık ve yokluk düzeyinde ele alınan Kürt meselesinde, eşitlikten ve barıştan bahsedilir düzeye gelinmesinin önemli bir gelişme olduğu kaydedildi.” (https://halktv.com.tr/gundem/ocalanin-cagrisinin-ardindan-ehpden-aciklama-918153h)

Tüm bu hareketlerin “Kart Baba”sı Bin Kalıplı Doğu Perinçek ise Öcalan’ın çağrısıyla ilgili en demagojik ve sinsi açıklamayı yapmış, gerçeği yüz seksen derece tersine çevirerek ihanet açılımına açıktan destek vermiştir:

“Öcalan’ın PKK’yı feshetme ve silahsızlandırma çağrısı ABD-İsrail planlarına darbe indiriyor. Çünkü ABD ve İsrail, İkinci İsrail planını silahlı bir PKK ile başarabilir. PKK olmazsa ve silahsız kalırsa ABD kara gücünden yoksun kalır.” (https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/2702202525)

Daha fazla uzatmayalım. Gördüğümüz gibi PKK’nin, dolayısıyla ABD Emperyalist Haydudunun yörüngesinde yıllar boyu Türkiye Solunu iğfal eden bu ajan örgütler, doğal olarak Öcalan’ın çağrısına yani BOP’un Türkiye ayağının hayata geçirilmesi için atılmış ilk somut adıma yönelik tam desteklerini ifade ediyorlar. Sefalet Solunun bileşenleri sadece bunlar değil tabiî ki. Ne hikmetse günlerdir basında, medyada tartışılan tek gündem olan Öcalan’ın çağrısına bir kısmı da (SODAP, ESP, DİP, Halkevleri vs.) sessiz kalıyor. Olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapmıyorlar-yapamıyorlar.

İşte bu Sefalet Solunun bileşenleri, bu açıklamalarıyla ya da sessizlikleriyle Karşıdevrim Cephesinde yer aldıklarını bir kez daha göstermiş, kanıtlamış, tescillemiş oluyorlar.

Elbette bunda da bir hayır vardır. Çünkü bu alçaklar on yıllar boyu İşçi Sınıfı Mücadelesini kirletmişlerdir. Öğrenci Gençlik Mücadelesini kirletmişlerdir. Kadınların Mücadelesini kirletmişlerdir. DİSK, KESK, TMMOB, TTB başta olmak üzere birçok demokratik kitle örgütünü kirletmişlerdir. Baroları kirletmişlerdir. Demokratik kitle örgütlerinin neredeyse hiç mücadele etmeme noktasına gelmesinin bir sebebi AKP Faşizmi ise diğer sebebi de bu halk düşmanlarının bu örgütlerin tepesini tutmasıdır.

Bunların günahları saymakla bitmez. ABD uşağı AKP’giller’le el ele vererek Laikliğin ortadan kaldırılmasında bu ajan örgütlerin de büyük payı vardır. Osmanlı ve Kuvayimilliyeci Atalarımızı soykırımcılıkla suçlayanlar bunlardır. ABD Emperyalist Haydudu tarafından “umut kaynağı”, “demokrasi güçleri” ilan edilenler bunlardır. ABD’li ve PKK’li efendilerinden aldıkları emirlerle Ordu düşmanlığı yapan, CIA-FETÖ-AKP’giller eliyle tezgâhlanan Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy vb. kumpaslara tam destek veren halk düşmanları bunlardır.

Düşmanın İşçi Sınıfına yasakladığı Taksim’i terk eden, 1 Mayıs’larda aynı düşmanın yani AKP’giller’in gösterdiği Bakırköy Pazar Çukuruna, Maltepe Dolgu Alanına giderek İşçi Sınıfını satanlar bunlardır. Sarı-gangster sendikacılık yaparak Devrimci Sınıf Sendikacılığının önüne set çekenler bunlardır.

Evet, işte BOP açılımı şerrinin bir hayrı da budur. Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi ve onun yörüngesinde gezen Sefalet Solu, artık sözel olarak bile Devrim Cephesinde yer aldıklarını iddia edemez noktaya gelmişlerdir.

İşçilerimiz, Köylülerimiz, Aydınlarımız, Gençlerimiz, Kadınlarımız, Esnafımız, Kamu Çalışanlarımız, kısacası alınteriyle geçimini sağlamaya çalışan Halk kitlelerimiz; artık Devrim Cephesinin tek siyasi partisinin HKP olduğunu net bir şekilde göreceklerdir. Antiemperyalizm, Antifeodalizm ve Antişovenizm ilkelerini mücadelesinin merkezine koyan tek siyasi partinin HKP olduğunu göreceklerdir. Kürt Meselesi’nin Gerçek Çözümünün sadece HKP’nin ortaya koyduğu Devrimci Çözüm olduğunu göreceklerdir. Ve 1920’de kurulan Gerçek TKP’nin ideolojik ve kadrosal anlamda tek temsilcisinin HKP olduğunu göreceklerdir.

Gerçek Devrimciler olarak görevimiz; Halkımızın bu gerçekleri daha kısa sürede görmesi ve Halkın Kurtuluş Partisi saflarında ordulaşması için daha fazla çaba sarf etmektir.

02 Mart 2025