Site rengi

Tasarım

Tayyip ve Avanesi Ülkeyi Uyuşturucu Batağına Sürüklüyor!

08.09.2023
562
A+
A-

Hüseyin Ali

İngiliz Sömürgeciliğinin Hindistan’da afyon üretimi ve
Çin Halkını zehirlemesinin resmi.

Din Bezirgânları daha önce de söyleyegeldiğimiz gibi, yirmi yılı aşkındır Türkiye’yi çökertmek için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Cumhuriyetin temel kurumlarını, orduyu, yargıyı, ekonomiyi, tarımı, dış politikayı, eğitimi, kültürü ya tümüyle çökerttiler ya da çökertmek üzereler. Devletin en önemli kurumlarını Ortaçağcı tarikat müritleri, yobazlar ile doldurdular.

Bütün bunları yapabilmek için halkımızı din afyonuyla, Amerikan İslamı ile uyuşturuyorlar. Bunun yanı sıra gerçek uyuşturucu maddelerle gerçekten uyuşturmak da hedeflerinde. Tıpkı “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” İngiliz Sömürgeciliğinin 18. Yüzyıl’dan başlayarak Çin Devrimi’nin sonuçlanmasına (1949) dek Çin Halkını afyon bağımlısı yapması gibi.

İngiliz Sömürgeciliği 18. Yüzyıl’da Çin İmparatorluğu ile olan ticaretinde içeri giriyor, ticari açık veriyordu. Çin’den ithal ettiği ipek, çay, porselen gibi ürünler İngiliz ihracatına göre daha fazlaydı. Bu açığı kapatmak isteyen İngiliz Sömürgeciliği, sömürgesi Hindistan’da ürettiği kaliteli afyonu Çin’e kaçak yolla sokarak Çin Halkını afyonla zehirlemeye çalıştı.

Bunda başarılı da oldu. Çin yönetiminin afyon kullanımının yaygınlaşması karşısında yasaklamalar getirmesi sonucu İngiliz Sömürgeciliği önce 1839-1842 yıllarında, sonra Fransız Sömürgeciliği ile birlikte 1856-1860 yıllarında yürüttüğü “Afyon Savaşları” ile geri Çin İmparatorluğu’nu yenerek afyonun yasal olarak yaygınlaşmasını sağladı.  İngiliz Sömürgeciliği böylece bir taşla iki kuş vuruyordu. Hem ticari açığını kapatıyor hem de kendi sömürgeci tutumuna karşı direnci kırıyordu. Çünkü Çin Ordusu’nun askerleri bile afyon bağımlısı yapılmıştı.

Afyon ve türevleri (morfin, eroin) depresan uyuşturucu gruplarından birisi sadece. Başka doğal veya sentetik uyuşturucu madde grupları da var: Doğal kokain, yapay amfetamin ve metamfetamin gibi uyarıcılar ile doğal esrar ve yapay bonzai gibi halusinojen uyuşturucular.

Uyuşturucu (narkotik) sözü ise Yunanca “narke” (uyku) sözünden gelir. Nitekim çoğu uyuşturucu madde kişiyi hem fiziksel olarak hem mental olarak “uyutur”. Kişinin dış dünyaya ilgisi azalır, gerçek dünyadan kopar. Böyle insanları gütmek de kolay olur. Koyun sürüsünden farksızdır bir bakıma. Bu yüzden gerek yerel gerekse uluslararası egemenler uyuşturucu yayılsın isterler.

Şimdi Din Bezirgânlarının ülkemizde uyuşturucuyu yaygınlaştırmak için neler yaptıklarına bakalım.

Başta ekonomik krizTürkiye şu anda dünyanın en pahalı ülkesi. Enflasyonun en yüksek olduğu ülke. Sahte TÜİK verilerine göre bile bir tek Arjantin’de enflasyon bizden daha yüksek. Ekonomik kriz, yüksek enflasyon başta genel fiyat artışı ve işsizlik demektir. Bu durum özellikle gençleri yıpratır, umutsuzluğa iter. İşsiz gençler bir yandan yasa dışı arayışlara girerler. “Aç it fırın yıkar” demiş atalarımız. Bu işin bir yanı.

Öte yandan, açmaza düşen insanımız, özellikle gençlerimiz, psikolojik sorunlara sürüklenir. Nitekim, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre Türkiye’de kişi başına antidepresan kullanımı, 2008’den 2020’ye kadar, yani son 12 yılda %76 artmış durumda. Buna göre, 2008’de bin kişiye düşen günlük antidepresan ilaç tüketim miktarı 27.8 doz iken, 2019 yılı sonunda 48.9 doz olmuş! Yüzde 76 artış! (Şekil 1) (https://tr.euronews.com).

 

 OECD verilerine göre Türkiye’de antidepresan artışının seyri.

 

Hadi antidepresan kullanımı, iyi düşünelim, tıbbi gerekçelerle artıyor diyelim. Ama bu tıbbi duruma neden olan şartların kaynağı nedir?

Tabiî ki yirmi yılı aşkındır ülkeyi darmadağın eden Din Bezirgânları!

Benzer şekilde, güvenilir kaynaklara göre kötüye kullanılabilen bazı ilaçların tüketimi de Türkiye’de çok artmış. Örneğin, Birleşmiş Milletler Uluslararası Narkotik Kontrol Masası (International Narcotics Control Board, INCB) 2022 raporuna göre, yatıştırıcı olarak kullanılan diazepam adlı ilacın Türkiye’de kullanımı 2020’den 2022’ye yüzde yüz artmış durumda (INCB Report 2022, https://www.incb.org/documents/Publications/AnnualReports/AR2022/Annual_Report/E_INCB_2022_1_eng.pdf).

Ayrıca, psikiyatik ilaç kullanımıyla uyuşturucu kullanımı arasında Çin Seddi yok. Psikolojik yıkımdan böyle desteklerle kurtulmaya çalışan bazı insanlarımız, belki de kolayca uyuşturucu kullanımına sıçrayabiliyor.

Üstelik, kapitalist ekonomi “kör arz-talep yasası”na dayanır. Bir malın arzı ne kadar çoksa fiyat da onunla orantılı olarak düşer.  Bu yüzden Türkiye’de uyuşturucu bulmak kolay, fiyatlar da daha düşük.

Arzın bol oluşunun nedeni kirli para veya kara para. Din Bezirgânları ekonomik çıkmazı hafifletebilmek için kara paraya göz yumuyor. Bu kara paranın çoğu uyuşturucu parası. Tayyip ayrıca ikide bir “Varlık Barışı” adıyla af çıkararak ülkeye kara para girişini meşrulaştırıyor. Gerek yurt içi gerekse yurt dışı kara para böylece vergi bile ödemeksizin meşru kılınıyor. Bu Varlık Barışı kararnamelerinin sonuncusu 11 Kasım 2020’de yayımlandı ve uygulama süresi de 30 Haziran 2022’ye kadar uzatıldı. Böylece Türkiye, Dünyadaki önemli kara para aklama merkezlerinden biri haline geldi. Tayyip Ekonomisinin bu gayrimeşru uygulamaları sonucu, Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force, FATF), Türkiyeyi “gri liste”ye koydu ve takibe aldı. FATF’nin Haziran 2023 raporunda da Türkiye’nin durumu, “Kara para aklamanın önlenmesinde stratejik eksiklikleri olan ülkeler” arasında yer alıyor (https://www.fatf-gafi.org/en/countries/detail/Turkey.html).

Bütün bunlar Tayyip Ekonomisinin uyuşturucu kullanımını yaygınlaştırdığının kanıtı. Ne yazık ki, artık ilkokul çağındaki çocuklar bile uyuşturucu tuzağına düşmüş durumda.

Tayyip Diktatörlüğü’nün yaptığı, uyuşturucunun yaygınlaşmasını sağlayan başka uygulamalar da var.

Örneğin, uyuşturucu satıcıları veya uyuşturucu ticareti nedeniyle hapiste tutulan suçlular salıveriliyor. Özellikle de “mülteci” kılığındaki işgalciler…

En son İsmail Saymaz haber yaptı. Şöyle diyor:

“Geçen hafta, Tekirdağ Cezaevi’ndeki 803 yabancı suçlunun 31 Temmuz itibariyle yürürlüğe giren infaz indiriminden yararlandırılarak salıverildiğini açıklamıştım.

“İçlerinde katiller, tecavüzcüler ve uyuşturucu kaçakçılarının da bulunduğu; çoğunlukla Suriyeliler, Afganlar ve Orta Asyalılardan oluşan yabancı suçlular Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün “Kaçabilirler, bırakmayın. Koşullu salıverme tarihi gelince polise teslim edin, sınır dışı edelim” uyarısına rağmen sokağa salındı.” (Sözcü Gazetesi, https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarlar/ismail-saymaz/acik-cezaevindeki-yabanci-suclular-firar-ediyor-7780640/)

Bunun son örneğini İsrailli uyuşturucu suçlusu Dany Awka’nın salıverilmesiyle gördük. Bunda politik nedenler olmakla birlikte adam sonuçta uyuşturucu suçlusu ve suçu sabit. Ama Tayyip tarafından İsrail’e gitmek üzere salıverildi.

“Mülteci” denilen işgalcilere gelince… Bunlar BOP kapsamında Türkiye’ye sokulmuş gerici-dinci militanlar. Milyonlarca… Sadece demografik yapıyı bozmak değil görevleri. Özellikle Afganistan’dan sokulan yüzbinlerce işgalci, tek başlarına, birer sırt çantasıyla geliyorlar. Büyük olasılıkla asker bunlar. Koca İran’ı baştanbaşa katedip ellerini kollarını sallayarak ülkemize giriyorlar. İki yıl önce İstanbul kıyılarında görüntülenen üniformalı Afgan askerlerini hatırlıyoruz.

(Bunlar tepkiler karşısında, gizli planı açığa çıkardıkları için olsa gerek, sınır dışı edildiler). Ama milyonlarcası ülke içinde. Bir ev alırlarsa da TC vatandaşlığı cepte!

Bu kadar insan neyle, nasıl geçinir? Kim organize eder?

Afganistan zaten dünyada başlıca uyuşturucu üretim merkezlerinden birisi. Dolayısıyla uyuşturucu işinin içindeler. Hem organize silahlı suç örgütleri oluşturuyorlar, hem demografik yapıyı bozuyorlar, hem de ileride yeri geldiğinde silah kuşanıp halkımıza karşı terör uygulayacaklar. Bu potansiyel var.

INCB Raporuna geri dönelim: Türkiye ile ilgili bilgiler şöyle:

“Afyon üretimi: Hasat edilen alan Fransa’da yüzde 33, Slovakya’da yüzde 50, Macaristan ve İspanya’da ise yaklaşık yüzde 80 azaldı. Avustralya’da küçük bir artış görülürken, Hindistan ve Türkiye’de kayda değer artışlar görüldü.”

Hadi afyon üretimini, denetim altında tarımsal üretim olarak görelim ve geçelim. Devam edelim:

“Batı Asya ülkeleri için en büyük endişe kaynağı, 2012’den bu yana gözlemlenen ve 2021’de de devam eden eğilim, Afganistan’da metamfetamin üretiminde ciddi artışın devam etmesidir. Afganistan menşeli metamfetamin, İran’da (İslam Cumhuriyeti), Pakistan’da, Orta Asya Devletleri ve Güney Kafkasya, Avrupa, Güneydoğu Asya, Güney Asya ve Okyanusya’da ele geçiyor. Ayrıca, eroin kaçakçılığı yollarının metamfetamin kaçakçılığı için kullanılması riski de yüksek; bu durum, şu anda talebin sınırlı kaldığı ülkelerde metamfetamin için arz artışına dayalı bir pazar oluşmasına neden olabilir. İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye, kendi topraklarında metamfetamin kaçakçılığında önemli artışlar olduğunu bildirmiştir.

“2020’de COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamalardan bir miktar etkilenen Balkan rotası, 2021’de salgın öncesi afyon kaçakçılığı seviyelerine geri dönmüş gibi görünüyor: Afganistan’da üretilen uyuşturucu Orta ve Batı Avrupa pazarına ana rota üzerinden, İran İslam Cumhuriyeti, Türkiye ve Balkan ülkeleri üzerinden gidiyor.”

Görüldüğü gibi Türkiye, Afganistan kaynaklı uyuşturucunun ana geçiş bölgesidir. Ama aynı zamanda kullanıldığı bir pazardır da…

“Türkiye’de, 2021 yılında rekor düzeyde, 22.2 ton eroin ele geçirildi; bu miktar, 2019’da ele geçirilen 13.2 tona kıyasla yaklaşık yüzde 70’lik artış anlamına geliyor.”

Eroin, morfinden kimyasal yolla elde edilen yarı sentetik, afyon kaynaklı, bağımlılık yapma potansiyeli çok yüksek bir uyuşturucu. Görüldüğü gibi 2019’dan 2021’e Türkiye’de ele geçen miktar %70 artmış durumda. Üstelik bu miktar buzdağının üstüdür. Bilinmeyen, ele geçmeyen kısmı bu miktardan katbekat yüksektir.

Rapora devam edelim:

“Türkiye’de, bir önceki yıldaki eğilim devam etmiş, 2021 yılında metamfetamin kaçakçılığında büyük artışlar görülmüştür. Ülkede 2019 yılında yaklaşık 1 ton madde ele geçirildi, bu miktar 2020’de 4.1 tona, 2021’de ise 5.5 tona ulaştı. Ağustos 2021’de Çin’in Hong Kong kentinden yapılan sevkiyatta İstanbul Havalimanı’nda toplam 4.3 ton metamfetamin ele geçirildi. 2022’nin ilk beş ayında ülkede üç büyük metamfetamin sevkiyatı ele geçirildi. Sınır geçiş noktalarında görev yapan gümrük ekipleri, art arda yapılan iki baskından birinde kamyonlara gizlenmiş 1.018 ton, diğerinde 622 kg sıvı metamfetamin ele geçirdi. Mayıs 2022’de Türkiye polisi, uzun bir takip sonucu İstanbul’da 1117 kg sıvı ve kristal formda metamfetamin yakaladı, bu tek bir operasyonda şimdiye kadar yakalanan en büyük uyuşturucu madde miktarıydı.”

Metamfetamin, aslında hiperaktivite, şişmanlık, dikkat eksikliği gibi durumlarda kullanılan bir ilaç. Ama çok büyük bağımlılık yapma potansiyeline sahip. Kullananlarda öfori yapar, yani sokak ağzıyla “kafa yapar”. Afganistan’da çok ucuza ve çok bol miktarda üretiliyor ve Türkiye’ye bol miktarda sokuluyor. Söz konusu rapora göre genel uyuşturucuya bağlı ölümler içinde metamfetamin kullanımına bağlı ölümler 2018’de %6.2 iken 2020’de %31.2’ye yükselmiş.

Rapora devam edelim.

“Türkiye’de Güney Amerika kaynaklı önemli miktarlarda kokain ele geçirilmiştir; bu durum, potansiyel olarak Türkiye’nin bu uyuşturucunun Ortadoğu ve Avrupa pazarlarına geçiş noktası olarak giderek daha fazla kullanıldığına işaret etmektedir. Ekvadorlu yetkililer, Haziran 2022’de Guayaquil limanında Türkiye’ye gitmek üzere bir muz konteynerinde 850 kg kokain ele geçirmişti. Ekvador’daki aynı limandan çıkan ve 250 kg’ın üzerinde kokain içeren benzer bir sevkiyat, Nisan 2022’de Türkiye’nin Mersin limanında Türk yetkililer tarafından yakalanmıştı. Aynı şekilde, 2022 yılında Ekvador ve Malta ile Batı Afrika ülkelerinde de kokain ele geçirildi. Son değerlendirmelere göre Türkiye’de organize suç grupları, afyon fiyatları düşünce kokaine yöneldiler. 2021 yılında ülkede ele geçirilen toplam kokain miktarı 2.8 tonu buldu, bir önceki yılın 1.96 ton rekorunu kırdı.”

Kokain, Güney Amerika’da yetişen koka bitkisinin yapraklarından elde edilen doğal bir uyuşturucu. Güçlü bağımlılık yapan, seksüel orgazm düzeyinde zevk veren bir uyuşturucu olarak bilinir. Daha pahalı… Sosyete uyuşturucusu bir bakıma, kokain kullanımı sosyetede prestij kaynağı. Bir yılda %43 artış olmuş 2021 yılında.

Tabiî Güney Amerika deyince, geçen yıl rotası Türkiye olup Venezuela’da yakalanan 4 ton 900 kg kokaini de hatırlayalım. Sedat Peker bu sevkiyatın Milyar Ali’nin oğlu Erkam Yıldırım ile bağlantılı olduğunu belirtmişti. Nitekim iktidar tarafından üzerine gidilmedi, örtbas edildi.

Arz fazla olunca fiyat da düşüyor. En pahalı uyuşturuculardan olan “sosyete uyuşturucusu” kokain bile artık Türkiye’de çok ucuz. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Bürosu 2023 Yılı Kokain Raporuna göre, Türkiye’deki kokain fiyatı Meksika, Gana ve Senegal’den sonra en ucuz; gram kokain başına 59 dolar (Şekil 2), (United Nations Office on Drugs and Crime, Global Report on Cocaine 2023,  https://www.unodc.org/documents/data-and-analysis/cocaine/Global_cocaine_report_2023.pdf).

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Bürosu 2023 Kokain Raporuna göre Dünyada en ucuz kokain fiyatlarının en ucuz olduğu 4’üncü ülke Türkiye.

 

Sonuç olarak, Tayyip Diktatörlüğü emperyalist uşaklığında sınır tanımıyor. Ülkede yerli yabancı uyuşturucu çeteleri cirit atıyor. Dünyanın en pahalı ülkesinde uyuşturucu fiyatları en ucuz. Tayyip ve avanesi uyuşturucu ticaretinden de nasipleniyor (Milyar Ali’nin oğlunu biliyoruz, daha niceleri…) Halkımızı gerçek anlamda uyuşturuyor ve zehirliyorlar.

Hıyanetlerinin hesabı sorulacaktır!