Tiyatronun müdürü…
İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Müdürlüğüne, İmam Hatipli eski güreş hakemi Şevket Demirkaya atanmış.
AKP hükümeti iktidara geldiği günden beri, tiyatroları bitirmeye çalışıyor. Şehir Tiyatroları, İstanbul’un yaşayan en eski sanat kurumlarından biri. 1914 yılında İstanbul Belediye Başkanı Cemil (Topuzlu) Paşa, Belediye Meclisinden çıkarttığı kararala, bugünkü Şehir Tiyatrolarının temeli olan “Güzellikler Evi” anlamına gelen “Darülbedayi”nin kurulmasını sağlar. Pek çok ünlü yerli-yabancı oyun bu sahnelerde oynanır.
Ülkemizde Tiyatronun geçmişi İlkçağlara kadar dayanır. Ülkemizde her Antik şehirde bir tiyatro amfisi vardır. Sayılarının yaklaşık 150 tane olduğu bildirilmektedir. Günümüze kadar ayakta kalan en ünlüleri Aspendos, Efes, Afrodisyas gibi tiyatrolardır.
Geleneksel tiyatrolarımız olarak da Ortaoyunu, Meddahlık, Kukla tiyatrolarımız vardır.
Tiyatro sanatı, insanlık tarihi kadar eskidir. Çünkü taklit etmek, öğretmenin temel yollarından birisidir.
Şimdi tiyatroları kapatmaya çalışmak, Ortaçağ karanlığına geri dönmektir.
AKP yöneticileri, sanatın pek çok alanına da düşmanca tavır içindedir. Melih Gökçek, bir dönem heykeller için “ben böyle sanatın içine tükürürüm” demişti. Tayyip Erdoğan, Kars’taki “İnsanlık Anıtı”nı “ucube” diyerek kaldırtmıştır. İstanbul’daki Marmaray kazısında çıkan tarihi eserler, “üç-beş çanak çömlek” denilerek küçümsenmiştir. İstanbul’un tarihi dokusu yağmalanırken, tarihi camiler gökdelenlerin gölgesinde kalmıştır. İstanbul’un silueti, birkaç Parababası kaptıkaçtıcı kârlarına kâr katsın diye bozulmuştur. Bu iktidar, tüm bunlara göz yumarken sürekli bir Osmanlı vurgusu yapılmaktadır.
İstanbul Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi yıllardan beri kullanılamamaktadır. Ankara’da Akün ve Şinasi sahneleri satılarak, sanat merkezi özelliğini yitirmişlerdir. Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları sürekli kapatma tehdidi ile karşı karşıyadır. “Ödenekli tiyatro olmaz” denilmektedir. Özerk olması gereken tiyatro yönetimlerine müdahale edilmektedir. Oynanacak oyunlara karışılmaktadır. Son 12 yıldır ilerleyen bu süreç sonunda İstanbul Şehir Tiyatrolarının başına, tiyatro ile ilgisi olmayan bir kişi atanmıştır.
Bu, AKP’nin “sanatı ve sanatçıları bitirme” planının bir parçasıdır. Vatandaş akla karayı birbirinden ayırmasın, aptal kutusu televizyonların başından ayrılmasın denilmektedir.
Halk olarak sanata ve sanatçılara sahip çıkmak zorundayız. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan Tiyatro geleneğini sahiplenmemiz gerekir. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal’in dediği gibi “Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından birisi kopmuş demektir.”
Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
(Gaziantep Yeni Çizgi Gazetesi’nden alınmıştır.)