Site rengi

Tasarım

AKP’giller, şimdi de üniversitelere yabancı uyruklu öğrenci alımı ayağından Ortaçağcı Taliban militanlarını üniversitelere, ülkemize yerleştirmeyi hedefliyorlar

12.09.2021
1.022
A+
A-

Prof. Dr. Özler Çakır

23 Ağustos 2021 tarihinde, Habertürk televizyon kanalında canlı yayın yapılmakta. Programa, Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinin ardından Afganistan’daki gelişmeleri takip etmek üzere Kabil’de bulunan sunucu Mehmet Akif Ersoy bağlanıyor.

Diyor ki: “Biz yayın yaparken bir Taliban mensubu yanımıza geldi. Türkçe biliyordu. Konuştu. Kendisini göstermemizi istemedi. Yayın bittikten sonra bana kimliğini gösterdi. Sonra bir yazı gösterdi. Malatya’da İnönü Üniversitesi’nden kabul almış. Türkiye’ye gitmek istediğini söyledi. ‘Ben Türkiye’de üniversiteden kabul aldım. Türkiye’de okuyacağım’ dedi. Ben de baktım evraklarına. Dedim ki ‘ben gazeteciyim, böyle bir kontağım yok.’ Bunu niye anlattım? Yani böyle bir durumla da karşılaştık.”

Sunucu Hülya Hökenek durumu idare etmeye çalışarak: “Ama Taliban üyesi biri üniversiteden kabul almış değil, değil mi? Yani orada normal yaşayan biri, herhangi biri?” diye araya giriyor. Bunun üzerine Ersoy, çok açık biçimde “Hayır, hayır. Burada bayağı silahlı bir Taliban mensubu” dedikten sonra “ Evraklarını da bana gösterdi” diye ekliyor.” (https://tr.sputniknews.com/20210823/haberturk-tv-sunucusu-ersoy-bir-taliban-uyesi-bana-inonu-universitesinden-kabul-aldim-dedi–1048259756.html)

CIA-Pentagon diniyle afyonlanarak kelle-boğaz kesen birer canavara dönüştürülmüş, bu insanlıktan çıkmış Ortaçağcı Cihatçıların artık ülkemiz üniversitelerinde ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşacağının haberi 83 milyonun gözü önünde yapılmış oluyor.

Haber üzerine, AKP’giller’in Reisinin atadığı biatçı İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, olayı ikrar ediyor: “Afganistan uyruklu öğrencilerin kayıtları Devletimizin ilgili güvenlik birimleri ile değerlendirildikten sonra yapılacaktır. İnönü Üniversitesi olarak konuyu yakından takip etmekteyiz” diyor.

Ardından, konuyla ilgili yazılı açıklama yapıyor Kızılay:  “Bir ulusal TV haber kanalının Afganistan’da yaptığı canlı yayın sırasında üniversitemizin adının geçtiği bir haber yayınlandı. Haberin yanlış algılara sebebiyet vermemesi için konu hakkında aşağıdaki bilgilendirmenin yapılması gereği duyulmuştur. İnönü Üniversitesi Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (İNÜ-YÖS), her yıl dünya genelinde yaklaşık 20 ülkede ve ortalama 50 merkezde yapılmaktadır. 2021 yılındaki sınavımıza katılan yabancı uyruklu öğrenci sayısı 4 bin 486’dır. Bu sınavlar, Türkiye Maarif Vakfı ve Millî Eğitim Bakanlığına bağlı yurt dışı eğitim kurumlarında gerçekleştirilmektedir. 2021-2022 Eğitim – Öğretim Yılı İNÜ-YÖS, Afganistan’da Maarif Vakfı Türk Okullarında, 4 ayrı merkezde 19 Haziran 2021 tarihinde yapıldı. Bu sınav merkezleri Kabil, Mezar-ı Şerif, Kandahar ve Herat şehirleridir. Bu sınava giren öğrencilerin büyük bir kısmı Türk okullarının kendi öğrencilerinden oluşmaktadır. Sınava giren Afganistan uyruklu öğrenci sayısı 384 olup sınav sonucuna göre yerleşmeye hak kazanan öğrenci sayısı 105’tir. Üniversitemize şu ana kadar ön kayıt yaptıran öğrenci sayısı ise 64’tür.” (https://tr.sputniknews.com/20210823/haberturk-tv-sunucusu-ersoy-bir-taliban-uyesi-bana-inonu-universitesinden-kabul-aldim-dedi–1048259756.html, https://www.gazeteduvar.com.tr/inonu-universitesinden-talibanci-ogrenci-aciklamasi-afgan-ogrencilerin-kayitlarini-guvenlik-birimleri-degerlendiriyor-haber-1532713)

Yahu ne yanlış algısı, daha neyin değerlendirmesini yapacaksınız? Gözlerini kırpmadan insan boğazlayan, kelle kesen, hamile kadınların karınlarını deşen, ellerinden kan damlayan, kadın düşmanı, eli silahlı Taliban cellâtlarına üniversiteye kabul belgelerini vermişsiniz. Haber sunucusu bunu kararlılıkla teyit ediyor.

Zaten siz de açıklıyorsunuz, sicili belli Türkiye Maarif Vakfı okullarında bu işi kotardığınızı.

Hazır yeri gelmişken, Türkiye Maarif Vakfı kimlerden derleşik, ne menem bir vakıf, bir kez daha göze batıralım:

Türkiye Maarif Vakfı’nın kurulması, Ortaçağcı İki Amerikancı Gücün -FETÖ ve AKP’giller’in- 15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşı’nın hemen öncesine denk geliyor. Mecliste 17 Haziran 2016 tarihinde 6721 sayılı yasanın kabul edilmesiyle kuruluşu gerçekleşiyor. Kanuna göre, vakfa; “yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak, örgün, yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla okul öncesi eğitimden, üniversite eğitimine kadar tüm eğitim süreçlerinde burs verecek, okul, eğitim kurumu ve yurt gibi tesisler açma” yetkisi veriliyor. (https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6721.pdf)

Türkiye Maarif Vakfı’nın yönetim organlarını, Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu oluşturuyor.

Vakıf:

“Bütün bu faaliyetleri yürütebilmek, faaliyetleri organize edebilmek için yurt içi ve yurt dışından nakdi, ayni yardım kabul edebilecek olan vakıf, yurt içi ve yurt dışında gelir sağlayıcı işletmeler kurabilecek, ortak olabilecek.

“Faaliyetleri tek başına, tüzel veya gerçek kişilerle ortaklıkla yapabilecek olan vakıf, gerektiğinde sadece tanıtım amaçlı faaliyetlerde de bulunabilecek.

“İhtiyaç halinde faaliyetlerini, özel hukuk tüzel kişiliğine haiz şirketler kurarak veya devralarak gerçekleştirebilecek.

“Türkiye Maarif Vakfı tarafından yurt dışında örgün ve yaygın eğitim kurumları açılan şehirlerde, diğer kamu kurum ve kuruluşları aynı amaçla başka birimler oluşturamayacak.

“Mütevelli heyeti, yönetim kurulu ve denetim kurulundan oluşacak vakıfta, 12 üyeli mütevelli heyeti karar organı olacak.

“Mütevelli heyeti üyelerinin 4’ü Cumhurbaşkanı ve 3’ü Bakanlar Kurulu tarafından atanan 7 daimi üye ile 2’si Milli Eğitim Bakanlığı temsilcisi olmak üzere, Dışişleri ve Maliye bakanlıkları ile YÖK temsilcilerinden oluşacak.

“Mütevelli heyeti, gerektiğinde Türkiye Maarif Vakfı resmi senedinde değişiklik yapabilecek.

“Türkiye Maarif Vakfı’nın organlarında görev alanlar, Pasaport Kanunu’nun ilgili madde kapsamındaki Türkiye Cumhuriyeti dış temsilcilikler nezdindeki müşavirlere tanınan haklardan yararlanacak.

“Vakıf, yurt içi ve yurt dışında iktisadi işletme veya sermaye şirketi kurabilecek, devralabilecek ve ortak olabilecek.

“Vakfın gelirleri, ulusal ve uluslararası fonlardan aktarılan hibeler de dahil olmak üzere her türlü şartlı, şartsız bağışlar, yardımlar, yurt içi ve yurt dışı her türlü ürün, hizmet, menkul, gayrimenkul, irat ve vasiyet bağışları, ayni ve nakdi yardımlar, vakıf faaliyetlerinden elde edilen muhtelif gelirler, iktisadi işletmeler, iştirakler ve ortaklıklardan sağlanan gelirler, vakıf taşınır ve taşınmaz varlıkları ile diğer haklarının değerlendirilmesiyle sağlanan gelirler, Bakanlar Kurulu kararıyla genel bütçeden ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından aktarılacak tutarlardan oluşacak.

“Yürürlük tarihinden itibaren 1 ay içerisinde Türkiye Maarif Vakfı’nın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra vakfa devredilmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden 1 milyon lira aktarılacak.

“Vakfın kuruluş merkezi olarak kullanılmak üzere Maliye Bakanlığınca uygun görülen taşınmaz, bedelsiz olarak verilecek.

“Türkiye Maarif Vakfı’nın kurulmasından ve teşkilatlanmasının tamamlanmasından sonra, Milli Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü, yurt dışında kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu kararıyla bedelsiz olarak vakfa devredilecek” (https://www.ntv.com.tr/turkiye/turkiye-maarif-vakfi-kuruluyor,73NgZu6Xg0-d6aL68cFiZQ)

Vakfa tanınan yetkilere bakar mısınız?!

Yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı’na tanınmış olan Türkiye Cumhuriyeti adına başka ülkelerde doğrudan eğitim kurumu açma imtiyazı bu vakfa da verilmiş oluyor.

Vakıf, 15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşı’nın ardından, FETÖ’nün yurtdışındaki okullarını devralmaya başlıyor. Kaçak Saraylı’nın yardımcısı Fuat Oktay, 2020 yılında yurtdışındaki FETÖ okullarıyla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye Maarif Vakfı ile ilgili olarak şunları söylemekteydi:

“Kuruluşundan bu yana daha 3 buçuk 4 yıl geçmiş olmasına rağmen 104 kadar ülkeyle resmi temas kurulması; 51 ülkede bilfiil temsilcilik açmak üzere 66 ülkede faaliyet gösteriliyor olması takdire şayandır. Ayrıca 19 ülkede hain terör örgütü FETÖ iltisaklı 213 okul Maarif Vakfımız tarafından devralınmış 40 ülke ile de bu okulların devri konusunda protokol imzalanmıştır.”

(https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/saraydan-yurtdisindaki-feto-okullariyla-ilgili-yeni-aciklama-1721383)

(Bu yazının yazıldığı süreçte, 25.08.2021tarihinde Talim Terbiye Kurulu üyeliğine atanan Prof. Dr. Mustafa Gündüz’ün FETÖ bağlantılı olduğu da basında yer almaktaydı : https://odatv4.com/makale/erdoganin-atadigi-isim-zaman-gazetesinden-cikti)

Vakfın WEB sitesinde, güncel durum bilgisi ile ilgili olarak bazı veriler:

Eğitim Faaliyeti Yürütülen Ülke Sayısı: 44

Faaliyette Bulunulan Ülke Sayısı: 67

Eğitim Kurumu Sayısı: 359

Öğrenci Sayısı: 41.795

Yurt Sayısı: 41

Vakfa ait en fazla okulun bulunduğu ülke 83 okul ile Pakistan. Bunu 49 okul ile Afganistan izliyor. Bu iki ülkenin ardından faaliyet yürütülen 44 ülke içinde üçüncü sırayı 21 ülke ile Mali alıyor. Yurt sayıları ise: Pakistan 11, Afganistan 12, Mali 1. Faaliyet gösterilen ülke yoğunluklarına bile baktığımızda ele aldığımız konu ile ilgili önemli bağlantılar oluşmaktadır. Vakıf tarafından açıklanan tüm verileri, merak eden okurlarımız bağlantısını verdiğimiz sayfadan edinebilirler. (https://www.turkiyemaarif.org/page/42-DUNYADA-MAARIF-16, erişim tarihi 26.08.2021)

Vakfa para akışı ise Sayıştay tarafından 2019 yılında yapılan incelemelerde sorgulanmış. Konuyu Sözcü gazetesi şu başlıkla gündem yapmış: “Sayıştay: Türkiye Maarif Vakfı’na 1.1 milyar TL aktaran Milli Eğitim ve Hazine, Denetim Kurulu’nda niye yok?”

Ardından haberde şu ayrıntılara yer verilmiş:

“Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlar Kurulu onayıyla, 3 yılda  MEB ve Hazine’den 1 milyar 120 milyon TL aktarıldığı ortaya çıktı.”

“MEB’den, ciddi ödenek transferi gerçekleşmiş” “2016’da, kuruluşunda 1 milyon TL aktarılmış. Cumhurbaşkanlığı kararıyla, 1 milyon TL’ye ek olarak 63 milyon 500 bin TL daha eklenmiş. 2017’de 163 milyon 700 bin TL, 2018’de 270 milyon TL yani 3 yılda 498 milyon 200 bin TL  kaynak aktarılmış”.

“Maarif Vakfı’na 2019’da 541 milyon TL daha kaynak aktarılmış. Bütçeden aldığı para, toplam 1 milyar 120  milyon TL’ye çıkmış”

“Sayıştay raporunda, “Yönetilen bütçe ve genel bütçeden aktarılan tutarlar çok büyük. Vakfın, mali durumunun profesyonelerce denetlenmesi, yasal zorunluluk. Denetim Kurulu, kaynaklarının verimli kullanımı için güvence altına alınmalı” diyor.” (https://www.sozcu.com.tr/2019/egitim/maarife-parayi-ver-ne-oldugunu-sorma-5396505/)

Vakfın yönetim kurullarında, kurulduğu günden bu yana AKP’giller’in milletvekilleri, eski bakanları ve bağlantılı TÜGVA, ÖNDER, ENSAR gibi Ortaçağcı tarikat-cemaat örgütlenmelerinin has adamları yer alıyor. AKP’giller’in Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturtuluncaya kadar, Prof. Dr. Mahmut Özer de vakfın mütevelli heyeti kadrosunda ve tüm diğer mütevelli heyet üyeleri gibi, asli kurumundan maaş alırken, vakıftan da 7 bin 500 lira ‘huzur hakkı’ ücreti almakta (https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/maarif-vakfinin-yoneticileri-de-cifte-maasa-kavustu-6523614/).

Kuruluş kanununa göre Denetim Kurulu’ndaki 5 asil üyenin birinin MEB’den, birinin de Hazine’den olması yasal zorunluluk iken, Denetim Kurulu’nda MEB’den hiç kimsenin olmamasına Sayıştay, raporunda dikkat çekiyor:

“Sayıştay’ın, ‘Denetimde MEB niye yok?’ sorusuna, Bakanlık ilginç bir cevap vererek;  “Denetim Kurulu üyeleri, mütevelli heyet, ilgili kurum ve makamlarla yürütülen istişareler sonucu görevlendirildi. Vakfı denetleyebilecek evsaftalar (nitelikte)” diye savundu.”

“Sayıştay, bu savunmaya itiraz ederek; “Bakanlıklar, kendini temsil edecek kişiyi, kendisi belirlesin. Her hangi bir, kurum-kuruluş mensupları veya serbest çalışanların, bakanlıklarla ilişkilendirilmesi düşünülemez. Denetimi, yasaya uygun kurun” dedi.” (https://www.sozcu.com.tr/2019/egitim/maarife-parayi-ver-ne-oldugunu-sorma-5396505/)

Sayıştay’ın söz konusu raporuna karşın, Türkiye Maarif Vakfı’na devlet bütçesinden ayrılan yüklü ödenek devam ediyor.

“MEB bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Maarif’e 2021 yılında 486 milyon TL ödenek aktarımı planlandığını” söylüyor. Meclis görüşmelerinde Maarif Vakfı’na ayrılan bütçenin MEB bütçesinden daha fazla arttığı söylendiğinde de verdiği yanıt “Vakfın okul sayısı arttığı için ödenek artıyor” oluyor. (https://tele1.com.tr/ogretmen-maaslarini-yuk-goren-meb-maarif-vakfina-486-milyon-tl-aktaracak-265680/).

Türkiye Maarif Vakfı, 11 kişiden oluşan Mütevelli Heyeti, 7 kişiden oluşan Yönetim Kurulu ve 5 kişiden oluşan Denetim Kurulu tarafından yönetiliyor. Günümüzdeki tüm yöneticilerinin isimleri ve özgeçmişleri, Vakfın WEB sitesinde yer alıyor.

Yönetim Kurulu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olduktan sonra, 1994-2000 yılları arasında MEB adına resmi burslu öğrenci olarak ABD’de Case Western Reserve University’de yüksek lisans ve doktora yaptıktan sonra ülkeye dönüyor. 2000-2011 yılları arasında Selçuk Üniversitesi’nde, 2011-2014 yılları arasında Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde,  halen de Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor.

Yönetim Kurulu diğer üyeleri:

Prof. Dr. Cihad Demirli: ÖNDER İmam Hatipliler Derneği’nin yönetim kurulu üyeliğini de yapmış olan Demirli, 25 Ağustos 2021 tarihinde AKP’giller tarafından Talim Terbiye Kurulu Başkanlığına da atanıyor.

Mustafa Çaltılı: Bursa-Yıldırım Belediyesi AKP meclis üyesi-FETÖ okullarına el konulduğunda kayyum atanan kişi.

Nedim Kaya: Aslen hukukçu olan ama eğitim sektörüne el atmış, AKP’giller’e yakınlığıyla tanınan Parababası.

Yunus Torpil: Milli Türk Talebe Birliği kökenli, MÜSİAD ve birçok İmam Hatip derneğinin kurucusu Ortaçağcı. 28 Şubat’ta Eyüp İmam Hatip Lisesi Okul Aile Birliği yöneticisi olarak İmam Hatip Liseleri Aile Birlikleri Platformunun kurucuları arasında yer alır. (http://www.iuder.org/yunus-torpil-100002).

Mahmut Mustafa Özdil: Kartal İmam Hatip Lisesi kökenli. Hukukçu.

Ahmet Türkben: ENSAR- ENSAR Yayıncılık bağlantılı Ortaçağcı. ENSAR Yayıncılık tarafından basılan İmanın Güneş Yüzlü Çocukları/İmanın Güneş Yüzlü Öncüleri kitaplarının yazarı.

Denetim Kurulu üyelerinden bir kaçını belirtelim:

Başkan Muttalip Ünal: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) eski Başkanı.

Samir Altunkaynak: AKP Genel Merkez Seçim İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı.

Fatma Özcan Taş: ÖNDER İmam Hatipliler Derneği’nde yönetici, TÜRGEV eski müdür yardımcısı.

Liste uzun. O nedenle Mütevelli Heyet üyelerinin de yalnızca bazılarını şecereleriyle verelim:

Prof. Dr. Aşkın Asan: 1989 yılında Riyad Eğitim Fakültesi İslami İlimler Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1990 yılında Türk-Amerikan Birliği bursu ile ABD’ye gittikten sonra 1992 yılında ABD Texas Tech Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Eğitim Teknolojileri alanında yüksek lisans yapar. Türkiye’ye dönüşünden sonra çeşitli üniversitelerde çalışır. 2002-2004 yılları arasında Ajman University of Science and Technology’de, 2005-2007 yılları arasında da Sultan Qaboos Üniversitesi’nde çalışır.

2007 yılı Genel Seçimi’nde AKP’giller’den milletvekili olur.  Bu süreçte, İslam Konferansı Örgütü Parlamenter Asamblesi Üyesi ve Milli Eğitim Komisyonu Üyesi olarak görev yapar. 2011-2014 yılları arasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Bakan Yardımcısı olarak görev yapar.

Doç. Dr. Cahit Bağcı: Çorum İmam Hatip Lisesinden mezun. 1988’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra YÖK burslusu olarak Manchester Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde doktora yapar.

Ülkeye dönüşünde, AB Emperyalizmine hizmet sunabilecek becerilere sahip olabilmek için Ulusal Ajans, Kalkınma Ajansları gibi “Sivil Örümcek” kuruluşların sivil örümcek ağlarını oluşturacak ‘hibe, fonlar, projelendirme’ vb sertifika ve çalışma programlarına katılır. 2003-2007 yılları arasında Hazine Müsteşarlığı Merkezi Finans ve İhale Birimi (MFİB)’nde Bölgesel Kalkınma Programları ve AB Hibe Programları hizmet alımı ihaleleri değerlendirme komisyon başkanı ve üyesi olarak görev yapar. 2007-2015 yılları arasında, AKP’giller’in Çorum Milletvekili olur. TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyon üyesi, AB Uyum Komisyonu Başkan Vekili ve NATOPA Türk Grubu üyesi olarak çalışır. AKP’giller’in has hizmetkârı olarak 2016-2018 arasında Başbakan Başmüşaviri görevini yürütür.

Selim Cerrah’ın TÜGVA’nın WEB sayfasında yer alan özgeçmişinden kesitler ise şöyle: İlkokul mezuniyetinin ardından, hafızlık eğitimini tamamlar. Rize İmam Hatip Lisesi ve Gazi Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü 1996 mezunu. Üniversiteyi bitirir bitirmez, 1996-1998 yılları arasında Mecliste Şevki Yılmaz’ın danışmanı olur. 2000 yılından başlayarak AKP’giller’in adamı olur. Milli Gençlik Vakfı,  İlim Yayma Cemiyeti, Cihannüma İşbirliği ve Dayanışma Derneği gibi pek çok Ortaçağcı Gerici örgütte yönetici/kurucu olarak çalışmaktadır.

Prof. Dr. Ayşen Gürcan: TÜRGEV ile olan bağlantısı ile de bilinen ve 2006-2011 yılları arasında Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü yapan Gürcan, 2015 yılında 63. Seçim Hükümeti içinde AKP’giller’in ilk türbanlı kadın bakanı-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olur. Daha sonra AKP’giller onu Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı olarak görevlendirir.

Tuğba Işık Ercan: Kadıköy İmam Hatip Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya bölümü 1999 mezunu. Sonrasında o da eğitimine devam etmek üzere ABD’ye gider. 2001 yılında Rochester Community College, MN-Bilgisayar Bilimleri ve 2003 yılında Cuyahoga Community College, OH-Bilişim Teknolojileri önlisans programlarını tamamlar. Bir yandan da her iki üniversitenin Muslim Students Association (Müslüman Öğrenci Birliği)’nde görev alarak kız öğrenci başkanlığını yapar. 2003-2006 yılları arasında Faith Islamic Academy, Akron, OH’da fen bilgisi öğretmenliği ve teknoloji koordinatörlüğü yaparken, University of Akron’da Eğitim Teknolojileri üzerine yüksek lisansını tamamlar. 2006 yılında Türkiye’ye döner ve 2009 yılında kendi eğitim danışmanlık şirketini kurar. AKP’giller’in İstanbul örgütlerinde de yöneticilik görevi yapan Ercan, KADEM, İnsani Gelişim ve Toplumsal Eğitim Vakfı (İGETEV), Kadıköy İmam Hatipliler Vakfı gibi örgütlerde aktif çalışma yürütmekte.

Türkiye Maarif Vakfı’nın yönetici kadrolarının tamamının isimlerine okurlarımız, vakfın yukarıda verdiğimiz bağlantısından ulaşabilirler.

 

Değerli okurlarımız;

Kısacası, AKP’giller’i oluşturan tüm kadrolar gibi, Türkiye Maarif Vakfı’nın kadroları da ABD-AB Emperyalistleri ve CIA tarafından devşirilmiş, Muaviye-Yezid, CIA-Pentagon İslamcısı kadrolardan oluşmakta.

AKP’giller, iktidara geldikleri günden bu yana emperyalist efendilerinin ülkemiz için Yeni SEVR demek olan BOP’una hizmet etmek için canhıraş çalışmaktalar. Laik Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını yok ederek, özledikleri Faşist Din Devletini kurabilmek için ellerinden geleni yapmaktalar.

Bu anlamda, eğitim alanında okulöncesinden başlayarak üniversitelere kadar Laik ve Bilimsel Eğitim adına ne varsa yerle yeksan ettiler. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulları da kurumları da, Üniversitelerimizi de Ortaçağcı tarikat-cemaat yuvalanmaları haline getirdiler. Üniversitelerimizde Reis’e biat etmeyen tek bir rektör, tek bir yönetici kalmadı, tüm önemli kadrolara emperyalizmin tezgâhından geçmiş Ortaçağcı cemaat ve tarikatların adamları atandı.

Kısacası bu halk düşmanı AKP’giller; YÖK, MEB, Ortaçağcı vakıflar ve dernekler eliyle oluşturdukları düzeneklerle halkımızı, kadınlarımızı, çocuklarımızı Ortaçağ’ın dipsiz karanlıklarına sürükleyecek, onları sonsuz acılara gark edecek adımlar attılar. Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut’un ifadesiyle Peşaver Medreseleri’ne çevirdiler bütün eğitim kurumlarımızı. (Bu konudaki ayrıntılar için okurlarımızın HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’un 2017 yılında yayımlanan,  bağlantısını verdiğimiz yazısını okumalarını öneririz: https://www.hkp.org.tr/milli-egitim-diye-bir-sey-birakmadiniz-bre-ortacagci-amerikan-isbirlikcileri-tum-okullari-taliban-yuvasi-pesaver-medreselerine-dondurdunuz/ . )

Bu yerli satılmışlar güruhu, kendi soygun düzenlerini rahatça sürdürebilmek için Ortaçağcı bir din devletine dönüştürmek, bir Afganistan yapmak istiyorlar ülkemizi.

Nitekim AKP’giller’in Reisi, Taliban’ın Afganistan’da iktidarı yeniden ele geçirmesinin ardından “Taliban yöneticilerinin yaptığı itidalli ve ılımlı açıklamaları bizler de memnuniyetle karşılıyoruz” diyerek, kendileri gibi ABD yapımı Muaviye-Yezid İslamcısı Ortaçağcı Taliban’la ruh ikizi olduklarını açıkça ifade etti.

Şimdi de üniversitelere yabancı uyruklu öğrenci alımı ayağından Ortaçağcı Taliban militanlarını üniversitelere, ülkemize yerleştirmeyi hedefliyorlar. Kendi Ortaçağcı Faşist Din Devleti kurma emelleri için saldırdıkları Laik Cumhuriyet ve yok ettikleri kazanımları AKP’giller’i kesmiyor. Öyle organize bağlantılar kuruyorlar ve öyle organize suçlar işliyorlar ki! Adı Türkiye Maarif Vakfı olan, devlet bütçesinden önemli miktarda paralar aktarılan, en çok okulunun Pakistan ve Afganistan’da olduğu bu Vakıf aracılığıyla bu Ortaçağcı gidişi hızlandıracak ilişkiler kuruluyor anlaşılan. Kim bilir hangi üniversitelere, kaç tane bu canavarlaşmış yaratıklardan geldi… Bu yolla, Ortaçağcı Taliban örgütü mensuplarını legalize etmiş oluyorlar aynı zamanda.

Türkiye’yi hain Büyük Ortadoğu Projeleri doğrultusunda bir Irak, bir Suriye, bir Libya haline getirmek isteyen, yırtıp attığımız Sevr paçavrasını Yeni Sevr olarak önümüze koymak isteyen Emperyalist çakallara da yetmiyor bu halkımızı Allah ile aldatan yerli işbirlikçilerinin, Çıkar Amaçlı Organize Suç Örgütü AKP’giller’in yaptıkları. O nedenle, “mülteci” adı altında Taliban dahil, Ortaçağcı örgüt militanlarının ülkemize sokulmasını destekliyor, yolunu açıyorlar.

Zaten Taliban da 1950 sonrasında CIA tarafından yaratılmamış mıydı? HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’tan okuyalım:

“Bildiğimiz gibi, IŞİD’in de, El Nusra’nın da, ÖSO’nun da kökeni El Kaide’dir. Onun da aslı Taliban’dır.

“1979 Afgan Devrimi’yle birlikte CIA harekete geçti. İslam Dünyasında gerçekleşen bu biricik insancıl düzeni yok etmek için, bunun bir örnek oluşturup başka İslam ülkelerinde benzerlerinin ortaya çıkmasını engellemek için… Yani Sosyalizmin İslam Dünyasında yayılmasının bıçakla keser gibi önünün kesilmesi ve bu nüvenin ortadan kaldırılması için…” (https://www.hkp.org.tr/milli-egitim-diye-bir-sey-birakmadiniz-bre-ortacagci-amerikan-isbirlikcileri-tum-okullari-taliban-yuvasi-pesaver-medreselerine-dondurdunuz/).

İşte CIA tarafından 1950 sonrası bu amaçla başlatılan  “Yeşil Kuşak Projesi” çerçevesinde, İslam ülkelerinden derlenip toparlanan ve Gerçek İslam ile zerre kadar ilgisi olmayan,  Muaviye-Yezid Dincisi meczuplar, Pakistan’ın Afganistan sınırındaki Peşaver şehrine götürüldü. Ve orada, Ortaçağcı Mollaların yönetiminde Medreseler açıldı ve bu meczuplar, CIA-Pentagon Diniyle afyonlayarak birer canavara dönüştürüldüler.

Şimdi kanlı zalim ABD’nin AKP’giller eliyle ülkemizi talan politikaları devam ederken, BOP’un Türkiye ayağı gerçekleştirilmeye çalışılırken, 1950’lerden bu yana Yeşil Kuşak Projesi yoluyla besleyip büyüttüğü Taliban canileri bu ortamda ülkemize akıyor. Gerektiğinde yine ABD Emperyalistleri tarafından kullanılmak üzere…

Bu gün 30 Ağustos Zaferimizin 99’uncu yıldönümünde, tüm bu olagelenler, gerçek vatanseverleri, gerçek devrimcileri, Mustafa Kemal’in gerçek devamcılarını asla yollarından alıkoyamaz. “Ya İstiklal Ya Ölüm!” diyenlerin, “Vatan Aşkını Söylemekten Korkar Hale Gelmektense Ölmek Yeğdir!” diyenlerin mücadelesi; Tam Bağımsız, Laik, Demokratik Halk İktidarını kuruncaya dek devam edecektir.

27.08.2021