AKP’nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK); Yasayı, Hukuku ayaklar altına alarak Partimizi Seçime sokmuyor: Biz Halkımızın gönlünde kazanıyoruz, kazanacağız!
M. Gürdal Çıngı
3 Seçime; 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Yerel Seçimlere, daha sonra da 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimi ile 1 Kasım 2015 tarihindeki Milletvekili Erken Seçimlerine 550 milletvekili adayı ile katılmış Partimizin, o seçimlerden bu yana seçimlere katılması YSK eliyle engelleniyor.
Gerekçe komik: Partimiz yasanın öngördüğü şartları yerine getirmemiş ve o yüzden “Seçime Girme Yeterliliğini Sağlama”mış.
Neymiş 2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasasının 36. ve 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Yasasının 14/11. Maddeleri?
“Siyasi partilerin milletvekili genel ve ara seçimlerine ve belediye başkanlığı ile belediye meclisi, il genel meclisi üyelikleri genel ve ara seçimlerine katılabilmeleri için illerin en az yarısında, oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olmaları veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması şarttır. Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir.
Peki, Partimiz kaç ilde örgütlenmiş?
Örgütlendiğimiz İl sayısı o zaman 44 iken, bugün itibariyle örgütlendiğimiz İl Sayısı 58’dir. Tabiî ki bu illere bağlı ilçelerin de üçte birinde örgütlenmiştir Partimiz. Ve 4 kez de Büyük Kongresini yapmıştır!
Ve Partimiz katıldığı 3 seçimde de oylarını katlayarak arttırmıştır!
“Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde 85 seçim bölgesinde 550 milletvekili adayı ile seçimlere katıldı. 319 adayı işçiydi ve 80 seçim bölgesinde ilk sırada kadın adaylar yer aldı. Bu seçimde 60.396 oy ve binde 1,3 oy oranı ile 20 parti arasında 11. parti oldu.
“Haziran ayında yapılan seçimlerde koalisyon hükûmeti kurulamaması üzerine gerçekleşen Kasım 2015 Türkiye genel seçimlerinde 85 seçim bölgesinde 550 milletvekili adayı ile seçimlere katıldı. Bu seçimde 330 işçi aday ve 82 seçim bölgesinde ilk sırada kadın adaylar yer aldı. Seçimde oylarını arttırarak 83.057 oy ve binde 1,7 oy oranı ile 16 parti arasında 9. parti oldu.” (https://tr.wikipedia.org/wiki/Halk%C4%B1n_Kurtulu%C5%9F_Partisi)
İşte gerçekler burada gizli!
Partimiz, katıldığı son seçimde 9. Parti olmuştu. Bir önceki seçime göre, yani Haziran’dan Kasım’a oylarını yüzde 50 arttırmıştı. Ve Kürt illerinin bir kısmında 3’üncü-4’üncü Parti olmuştu.
“Sol”, “Sosyalist” hatta “Komünist” partiler arasındaysa açık ara 1’inci olmuştu.
Partimiz çığ gibi büyüyor, gelişiyor, halkımıza öncülük yapmaya başlıyordu. Gerçek iktidar mücadelesi nasıl verilir, halkımıza gösteriyordu. Ve böylece umut oluyordu halkımıza.
Partimizin Programı’yla tanışan halkımız, oradaki somut çözümleri gördükçe, derdine derman olacak Partinin HKP olduğunu kavrıyordu. Ve bu aşağılık, insanı hayvan yerine koyan, ezen, sömüren, zulmeden Parababaları düzeninden kurtuluşun yolunu görüyordu.
2015 Haziran-Kasım Seçimlerinde Partimizin Genel Başkanı Nurullah Ankut’un, halkımızın deyişiyle; “HKP’li Dayı”nın, TRT kürsüsünden yaptığı 4 konuşmayla, içinde yaşadığımız Parababaları Düzenini, ABD, AB Emperyalistlerinin içyüzlerini, zorbalıklarını ve onların işbirlikçisi, taşeronu AKP’giller’i nasıl teşhir ettiğini ve bu konuşmaların halkımızda yarattığı etkileri gördüler netçe. Özellikle de seçim sonrası sosyal medyada halkımızın Partimize gösterdiği ilgi katlanarak arttı.
İşte bu somut gerçekleri gören Parababaları ve Tayyipgiller’de şafak attı: HKP, ne olursa olsun seçimlere girdirilmemeliydi. Yasa, Hukuk ne varsa hepsi çiğnenmeliydi ama HKP seçimlere girdirilmemeliydi.
Başardılar da bunu ne yazık ki!
Hukukçu yoldaşlarımızın bütün çabaları boşa gitti. Yasa, Hukuk tümüyle yok sayıldı. Tam Kanunsuzluk yaparak, kararlarından geri adım atmadılar.
YSK Üyeleri böyle bir şeyi zaten yapamazlardı. Yaptıkları anda işleri biterdi.
Mahkemeler zaten Tayyipgiller’in Hukuk Bürosuna dönüştürülmüştü. Oradan da bir şey çıkmadı dolayısıyla.
Böylece YSK eliyle Partimizi, Gerçek Proletarya Sosyalistlerini Seçimlere girdirmemek kararlarını hayata geçirdiler, 2015’ten bu yana…
Bunlar bizi tanımıyor…
Ancak unuttukları bir şey var:
Biz, yani Kurtuluş Partililer, Türkiye Devrimi’nin önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın savaşçılarıyız!
Biz, daha 17 yaşında, zümrüt bir denize dalar gibi Türkiye Halkının kurtuluş davasına atılan, Birinci Kuvayimilliye’de önce Yörük Ali Efe Çetesi’nde savaşan, sonra Köyceğiz Askeri Kuvayimilliye Komutanı olan ve sonra gerçek TKP’nin Merkez Komite Üyesi, “Genç Komünistler Birliği Başkanı” olan Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencileriyiz. Biz, 1920’de kurulan gerçek Türkiye Komünist Partisi’nin, TKP’nin devamcılarıyız.
Biz, taa 1925’lerden itibaren; “Burjuvazi bizi gizli yargılamak istedikçe, biz hapishaneden çıkışımızdan, yolda gelişimizden, mahkeme koridorlarından geçişimizden, mahkemenin ilk duruşma, son karar celselerinden, kapı altlarında bekleyişimizden, hapishane içindeki yaşayışımızdan, özetle her yerden ve her şeyden yararlanarak: olanak bulursak yüksek sesle, bulamazsak fısıldayarak; ağzımızı dikerlerse kaşımızı gözümüzü oynatarak yüzümüzle; yüzümüze maske geçirirler, peçe takarlarsa, başımız, elimiz, kolumuz, ayağımızla; elimize kelepçe, boynumuza lâle, kolumuza zincir, ayağımıza pranga takarlarsa, duruşumuz, oturuşumuz, hatta giyinişimizle; öldürülürsek cesedimizle, gömülsek mezarımızla, yakılarak dumanımız havaya savrulursa heyulamızla, hatıramızla… her neyle olursa olsun, ajitasyonumuzu yapacağız! Burjuvazi bizi istediği kadar ezsin, sıksın, kapasın, biz bir delik bulup kızıl soluğumuzu halka duyuracağız! Çünkü burjuvazinin bize karşı çıkan adamları maaşlı uşaklarıdır, bunların harekete geçirici kuvveti paradır; biz hızımızı inanç hamlesinden, ülkü aşkından alıyoruz…”, diyen Hikmet Kıvılcımlı’nın militanlarıyız! (Hikmet Kıvılcımlı, Legaliteyi İstismar)
Dolayısıyla Parababalarının ve Tayyipgiller’in bütün çabaları boşuna:
Biz, “her neyle olursa olsun”, “kızıl soluğumuzu” halkımıza duyuracağız!
Duyuruyoruz da nitekim.
Korkusuzca savaşıyoruz, karıncalar gibi çalışıyoruz, inatla çaba harcıyoruz, gecemizi gündüzümüze katıyoruz ve Tayyipgiller’e dar ediyoruz meydanı.
Partimiz, Tayyipgiller ve Parababaları medyasının bütün ablukasına rağmen, Türkiye’de gündem belirliyor!
Tayyip’in sahte Diplomasını, meşru bir Cumhurbaşkanı olmadığını her alanda ve her yerde teşhir ediyoruz. Bunun için yasal bütün yollara başvuruyoruz.
Sahte Diplomalı, Dört Maaşlı utanmaz, ahlâksız Hamza Yerlikaya’nın mahkeme kararlarını bulup, yapılan sahtekârlığı kabak gibi ortaya seriyoruz.
Ve yaptığımız yüzlerce Suç Duyurusu, açtığımız yüzlerce Davayla Tayyipgiller’in hayatın her alanındaki hukuksuzluklarını, yolsuzluklarını, vurgunlarını teşhir ediyoruz. Tarihe not düşüyoruz. Ve gelecekteki savcıların işlerini kolaylaştırıyoruz…
Yani Burjuva Hukukunu bile kullanarak, Hukuk Savaşını, Türkiye Halkının önemli mücadele araçlarından birisi haline getiriyoruz hiç yapılmadığı kadar!
Sadece Hukuki alanda mı mücadele ediyoruz, savaşıyoruz Tayyipgiller’le ve Parababaları Düzeniyle?
Hayır!
Yaptığımız eylemlerle, eylemlerimizin içeriğiyle hem ABD, AB Emperyalistlerine, hem de Tayyipgiller’e karşı savaşıyoruz.
ABD Emperyalistlerinin ülkemize gelen temsilcilerini eylemlerle protesto ediyoruz! Onların Dünya Halklarına karşı yaptığı zalimlikleri yüzlerine karşı haykırıyoruz.
Yunanistan’a terk edilen 19 Ada’mıza sahip çıkarak AKP’giller’in vatana ihanetlerini gösteriyoruz halkımıza eylemlerimizle,
Asgari Ücretten elektrik zamlarına, doğayı ve çevreyi yağmalamalarına kadar yapılan her vurguna, soyguna eylemlerimizle karşılık veriyoruz. Antalya’dan Eğirdir’e, İstanbul’dan Kuşadası’na, Konya’dan Adana’sına kadar her yerde eylemler yapıyoruz, gerçekleri haykırıyoruz!
İşçi Sınıfı içindeki militan ve kararlı mücadelemizle, Türkiye’nin her yerinde; Urfa’dan Adana’ya, Konya’dan Ankara’ya, Bursa’dan Eskişehir’e, İzmir’den Muğla’ya, Milas’a kadar binlerce işçi kardeşimizle buluşuyoruz. Onların haklı davalarına sahip çıkıyoruz alanlarda.
Ve bütün bunları Teorik olarak da somutça ortaya koyuyoruz Genel Başkan’ımızın yayımladığımız kitaplarıyla.
Genel Başkan’ımıza Tayyipgiller’in açtığı davalar, verdirdikleri cezalar da bunun kanıtıdır.
Ama dediğimiz gibi, bunlar bizi tanımıyor:
Biz asla korkutulamayız!
Biz asla yıldırılamayız!
Biz asla pes etmeyiz!
Doğruyla savaşan yenilir!
Böyle söylüyor Hz. Ali.
Ve yenilecek Tayyipgiller!
Bu matematiksel bir kesinliktir.
Ve er ya da geç çelik bilezikle tanışacaklar!
Yaptıkları vurgunların, soygunların, haksızlıkların, adaletsizliklerin hesabını verecekler bağımsız ve emri hukuktan ve vicdanlarından alan mahkemeler karşısında.
Sözümüzdür:
Halkımızın bize karşı beslediği umudu boşa çıkarmayacağız.
Tayyipgiller, bizi seçimlere sokmayarak, medyada abluka uygulatarak “kızıl soluğumuzu” halkımıza duyurmamıza engel olmaya çalışsalar da her şeyden ve her olanaktan yararlanarak bunu başaracağız.
Halkımızla çok daha geniş çapta bağlar kuracağız. Onlara anlatacağız bu zalim düzeni. Ve bizi anlamalarını sağlayacağız. Sonra da onları örgütleyip, ordulaştıracağız Parababaları Düzenine karşı. Ve sonunda kazanan biz olacağız!
Demokratik Halk İktidarını kuracağız ülkemizde!
Ve o zaman insanlarımız, halkımız eşit, özgür, kardeş bir toplumda yaşayacak…