Aydın Gençliğimizin Gerçek Kurtuluşu Sosyalizmdedir!
M. Gürdal Çıngı
Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı, 1971 yılında yazdığı makalede, Türkiye’de Aydın “Gençliğin Üç Alınyazısı”nı capcanlı gerçekliğiyle ve tüm bilimsel kanıtlarıyla, sınıf ilişkileriyle birlikte gözler önüne sermişti. (Söz konusu makaleyi gelecek sayılarımızda yayımlayacağız.)
Aradan 50 yıl geçti, Aydın Gençliğimizin durumunda bir değişiklik olmadı. Hatta daha da kötüye gitti o günden bu yana ne yazık ki…
Antika+Modern Parababaları, vurgunlarına ve soygunlarına acımasızca devam ediyorlar. Halkımızla birlikte Aydın Gençliğimiz de İşsizlik ve Pahalılık cehenneminde kavruluyor. Ve yine çaresizce çözüm yolları arıyor…
Bulduğu yollardan ilki; Antika-Modern Parabalarına kölece boyun eğmek oluyor, bedeniyle birlikte beynini kiralıyor,
İkincisi ise; olanak bulduğu, fırsat yarattığı ilk anda yurdunu ve vatanının terk edip Batı’ya postu atarak kendini kurtaran kaptan olmaya çalışıyor…
Ya bunları kabul etmeyip onlarla birlikte İşsizlik ve Pahalılık cehenneminde yanan, kavrulan vatanını ve halkını satmayan ve bu durumu sineye çekmeyip isyan eden Aydın Gençliğimizi neler bekliyor?
Gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler, cezaevleri ya da doğrudan doğruya ölüm bekliyor…
Ama ne gâm onlar için: Onlar insan olarak doğmanın ve insan olarak ölmenin mücadelesini veriyorlar…
Rakamlarla Aydın Gençliğimizin durumu
Türkiye’de resmi olarak Genç İşsizliği oranı: yüzde 25,4.
Üniversiteli gençliğin işsizlik oranları ise daha da yüksek; her 3 Üniversiteli gencimizden biri işsiz. Üstelik bu da resmi rakamların gösterdiği… Gerçekte ise (DİSK’in araştırmasına göre) Geniş Tanımlı İşsizlik oranı: yüzde 43,5.
İş bulabilenlerin de, bir işte çalışanların da çoğunluğu istediği, sevdiği, eğitimini aldığı mesleği yapamıyor. Bulduğu ilk işe razı olmak zorunda kalıyor.
Mutlu, huzurlu, işini severek yapansa çok az…
Bunlar, gençler arasında yapılan araştırmalarda ortaya çıkan gerçekler.
Örneğin, 2 Eylül 2020 tarihinde açıklanan, Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık işbirliği ile gerçekleştirilen “Gençlik Araştırması”nın sonuçları bu söylediklerimizi doğruluyor. Şimdi bu araştırmanın özetini görelim:
***
Gençlerin yüzde 50.5’i mutlu değil.
Gençlerin yüzde 26.2’si mutluluğu parada arıyor. (Yüzde 16.6’sı ise statü/kariyerde arıyor mutluluğu.)
Gençlerin yüzde 90’nına yakını büyüklerin kendilerini anlamadığını düşünüyor.
Arkadaş ortamı kötü alışkanlığa sevk ediyor.
Yüzde 82’si kendini bir dini inanca sahip olarak tanımlıyor.
Yüzde 11.7’sinde ‘ahiret’ inancı yok. (Ahiretin varlığına ve yapılan her şeyden hesaba çekileceğine inanan gençlerin oranı ise yüzde 72.2.)
Gençlerin yüzde 74’ü siyasetle ilgili. (Ancak bu ilginin yüzde 60.6’sı ara sıra olan ilgi. Sadece yüzde 14.1’i ise her zaman ilgili olduğunu ifade ediyor.)
Gençlerin yüzde 76’sı ‘başka ülkede yaşarım’ diyor. (“Bu ülkeyi yönetiyor olsanız öncelikle çözeceğiniz sorun ne olurdu?” sorusuna gençlerin 46.7’si gibi büyük bir oranı işsizlik/istihdam sorunu cevabını verirken, yüzde 8.8’i hayat pahalılığı, yüzde 7.6’sı ise adalet cevabını verdi.
“Eğitim veya iş amaçlı bir başka ülkede geçici süreli yaşama fırsatı tanınsa yurt dışına gitmek ister misiniz?” sorusuna gençlerin yüzde 76,2’si; “evet kesinlikle giderim”, cevabını verirken, yüzde 14’ü ise; “Evet ama ülkemde aynı şartları bulursam gitmem”, cevabını verdi.
Kalıcı olarak bir başka ülkenin vatandaşlığı verildiğinde; “Evet terk eder giderim”, diyenlerin oranı yüzde 64 olurken, sadece yüzde 14’ü; “Ülkemde kalırım”, cevabını verdi.)
Daha iyi bir gelecek için yurtdışını istiyorlar. (“Hangi ülkede yaşamak istersiniz?” sorusuna verilen cevaplarda yüzde 43 ile Avrupa ülkeleri başı çekerken, yüzde 39.8 ile ABD/Kanada, yüzde 14.8 ile de İskandinav ülkeleri takip ediyor.
“Neden başka bir ülkede yaşarsınız” sorusuna ise gençlerin yüzde 59’ü “Daha iyi bir gelecek” cevabını verirken, yüzde 14.6’sı “Daha huzurlu hayat”, yüzde 6’sı “adalet/eşitlik” ve yüzde 20.4’ü ise “‘diğerleri” cevabını verdi.)
En çok Instagram kullanıyorlar. (Gençlerin yüzde 58.6’sı haberleri sosyal medyadan takip ederken, bunu yüzde 21 ile TV kanalları, yüzde 15 ile basılı gazeteler takip ediyor.)
Yüzde 77.6’sı torpilin yetenekten daha etkili olduğunu düşünüyor.
Gençliğin yüzde 86’sı borçlu.” (https://sptnkne.ws/D6dy)
***
“Habitat Derneği” adlı kuruluş tarafından “‘Türkiye’de gençlerin iyi olma hali” başlıklı 2 Ekim-14 Kasım 2020 tarihlerinde kentsel gençlik nüfusunu temsil eden 16 ilde, 18-30 yaş arası toplam bin 230 genç ile yüz yüze yapılan ve 27 Ocak’ta açıklanan araştırma da yukarıdaki araştırmanın bulgularını doğruluyor:
***
İş olanakları ve ülkenin geleceğini iyi görmeme
Başka bir ülkeye yerleşmeyi düşünen gençlere bunu istemelerinin sebepleri sorulduğunda, en fazla belirtilen sebepler şunlar: Yurt dışında daha iyi iş olanakları, Türkiye’de gelecek görememe, ülkenin kötüye gittiğini düşünme, daha fazla kişisel özgürlük, daha iyi eğitim olanakları ve Türkiye’de düşünce özgürlüğü bulunmaması.
Yüzde 69 ‘İş bulmak zor’ diyor
‘Gençlerin İş Bulma Kaygıları’ başlığı altında ise araştırmaya katılan gençlere, çalışma durumlarından bağımsız olarak “Herhangi bir nedenle iş arasanız, yaşadığınız yerde kolaylıkla iş bulabilir misiniz?” sorusu yöneltildi.
2017 çalışması kapsamında görüşülen gençlerin yüzde 69’u bu soruya “zor olur” yanıtını verirken 2020’de bu oranın yüzde 73’e yükseldiği görülüyor.
En önemli sebep yeterli iş olanağının bulunmaması
Kolay iş bulamayacağını belirten gençlere bu durumun en önemli iki sebebi sorulduğunda yüzde 61’lik bir kesim en önemli sebep olarak yaşadıkları yerde yeterli iş olanaklarının bulunmaması olduğunu dile getiriyor.
İkinci sırada ise gençler yüzde 31 ile iş bulmasını sağlayacak tanıdıklarının olmadığını belirtiyorlar. Üçüncü neden olarak yüzde 22 ile ücretlerin düşüklüğü ve yüzde 14 ile de uygun bir iş bulamama ve doğru fırsat için bekleme gerekçesi işaret ediliyor.
Bu sebepleri yüzde 14,3 ile “nereden iş bulacağını bilememe”, yüzde 12 ile “çalışma koşullarının zorluğu”, yüzde 10 ile de “pozisyonlar için istenen tecrübe eksikliği” takip ediyor.
Yüzde 4’lük bir kesim de iş bulmada yaşayacağı zorluğu “ayrımcılığa uğramak” ile açıklıyor.
İyi para getirsin, vaktim kalsın, geleceğim güvende olsun
Aranan işte önem verilen özelliklerin sıralamasında ise en üst sıralarda “İyi para kazanılabilecek bir iş olması”, “Hayatta yapmak istenilen diğer şeylere vakit bırakması” ve “Geleceği güvene alması” bulunuyor.” (https://tr.euronews.com/2021/01/27/turkiye-de-genclerin-hali-arast-rmas-her-3-gencten-1-i-yurt-d-s-na-yerlesmek-istiyor)
***
Rakamların gösterdiği gerçekler:
Gençlerimiz İşsiz ve Umutsuz!
İki araştırmanın sonuçları da aynı noktada birleşiyor: Gençlerimizi en çok İşsizlik korkutuyor.
İşe girişte liyakatin; eğitimin-bilginin-deneyin değil, torpilin belirleyici olması rahatsız ediyor.
Ardından verilen ücretlerin düşüklüğü rahatsız ediyor. Geçinememe korkusu ağır basıyor gençlerimizde.
Haksızlar mı?
Hiç olur mu? Sonuna dek haklılar.
Ülkemizdeki gençliğin bir kısmı da Tarikatlar-Cemaatler kıskacında.
Arkalarına Tefeci-Bezirgân Sermayeyi ve onların AKP’giller iktidarını almış Fethullahçılarından Hizbullahçılarına, Süleymancılardan Menzilcilerine, Türgev’inden Ensar’ına kadar Tarikat-Cemaat Yurtları, Cemaat Evleri ülkenin her yanını pıtrak gibi sarmış durumda. Şimdi Fethullahçılarınki yok ya da çok az ama diğerleri dörtnala koşturmaya devam ediyorlar. Gençlerimizi kafadan gayrimüsellah hale getirmek için her yolu mubah sayıyorlar bu Ortaçağcı Tarikatlar-Cemaatler…
Bu Tarikatların-Cemaatlerin yurtlarında, evlerinde kalan çocuklarımız ve gençlerimiz “tecavüze” uğruyorlar sürekli olarak. Uğramayanları da sessiz kalarak ortak oluyorlar bu aşağılık işe… Ve insanlıklarını, kişiliklerini tümden yitiriyorlar.
Yani İnsanlık açısından “Kaybedilmiş Nesil”ler yetiştirdiler, yetiştirmeye davam ediyorlar, AB-D hizmetkârı bu Ortaçağcılar.
Bildiğimiz gibi, Fethullahçılar “Altın Nesil” yetiştirmekle meşgullerdi, AKP’giller “Dindar ve Kindar gençlik” yetiştirmek için her türlü çabayı gösteriyorlar.
Ancak Fetthalhçılar, “Altın Nesil” yetiştirme rüyalarını gerçekleştiremediler, Tayyipgiller’in “Dindar ve Kindar” gençlik yetiştirme hülyalarının akıbeti de aynı olacaktır.
Hatırlıyoruz, 2011 yılında özellikle Liseli Gençliğimiz; “Emek Hırsızı ÖSYM” sloganı altında çok büyük eylemler gerçekleştirdi ülke çapında.
Çünkü Mahkeme kararlarıyla kanıtlandı ki, Fethullahçıların “Altın Nesli”, aldıkları eğitimin sonucu olarak değil, Parababaları iktidarlarının göz yumması ve özellikle AKP iktidarı döneminde açıktan korunma ve kollanmalarıyla “Kopya-Şifre” yoluyla okullara girmişlerdi. Ortaokullara, Liselere, Üniversitelere… Ordunun bütün okullarına… Ve sonra da, okullar bitip iş hayatına (Devlet dairelerine vb.) girişte de aynı yöntem izlenmişti…
Yani binlerce Ortaçağcı genç, Aydın Gençliğimizin gençliklerini ve geleceklerini çalmışlardı. Ve bunu da “Allah” adına yapmışlardı!
Aydın Genç, yukarıdaki verilerin de net bir şekilde kanıtladığı gibi bugün de zorluklar, çaresizlikler içinde kıvranıyor. Ülkesinde gelecek görmüyor. Geleceği-mutluluğu-huzuru-eşitliği-adaleti ve geçimini sağlayacağı parayı ne yazık ki Batı’da arıyor.
O Batı ki, eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, mutsuzlukların yaratıcısı olan Emperyalist Batı’dır. İnsanın insanı ezdiği, soyduğu, sömürdüğü, zulmettiği bir düzen olan Kapitalizmin ve onun en yüksek aşaması olan Emperyalizmin Batı’sıdır. Emperyalizmin metropolleridir.
Bu Batı, kendi ülke gençliğine ve halkına, geri ülkelerden ve yarısömürgelerden elde ettiği çok yüksek kârlardan bir kısmını vererek, onların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak ortamları kısmen yaratabiliyor. İş bulabiliyor, aş bulabiliyor. Ve böylece Batılı emperyalist devletler, onları kendi düzeninin savunucusu durumuna getirebiliyor büyük çoğunluğuyla.
Ama, oralarda da aynı sorunlar var ve oraların Aydın Gençliği de zaman zaman eylemler yapıyor, hakkını arıyor. O zaman da Devletlerinin acımasız yüzünü görüyorlar. Polis şiddeti gençlerin hak aramalarını vahşice engellemeye çalışıyor.
Geri ülkelerden, yarısömürge ülkelerden gelen Aydın Gençlik, bu emperyalist metropollerde Batı gençliğiyle aynı ortamları bulamıyor. Aynı olanakları yakalayamıyor. O, yarısömürge aydını olarak, aşağılanmanın zorluklarına katlanarak yaşamaya çalışıyor…
Evet, karnı doyuyor, evet belki mesleğini yapabiliyor ama esasında mutlu ve huzurlu olabiliyor mu? derseniz, olmuyor, olamıyor. Çünkü Batılılar, onları “aşağı ırk” olarak görüyor ister siyahisini ister sarısını ister beyazını…
Belli bir eğitim almış, meslek sahibi olmuş “beyin göçü” denilen olguya kendini kaptırmış gençlerimizin dışında kalanları, kendi vatandaşlarının, gençlerinin çalıştırılmadığı en pis işlerde çalıştırılıyorlar, en düşük ücreti almakla yüz yüze bırakılıyorlar.
Ki meslek sahibi olanlarını bile belli bir potadan geçirmeden, kendine uyumlu hale getirmeden, gelir gelmez mesleğini yapmasına izin vermiyor.
Bulundukları ülkelerin, kendileri gibi ülkesinden kaçıp gelmiş insanlarıyla birlikte “Kreuzberg” benzeri Gettolarında yaşamak zorunda kalıyorlar. “40 metrekare”lerde, kalabalık aileler halinde yaşamak zorunda kalıyorlar. Orada da bolluk, bereket yok yani.
Kısacası Aydın Gençliğimiz açmaz içinde.
Yıldırılamaz Gençlik!
Ancak; Antika+Modern Parababalarına ve Tarikat-Cemaatlere boyun eğmeyen ne Kapı kulluğunu kabul eden, ne de Vatanını ve Halkını terk etmeyen, bunu asla aklına bile getirmeyen, insanlığını yitirmeyen, bedenini ve beynini, ruhunu satmayan Aydın Gençliğimize düşen, başta İşçi Sınıfımız olmak üzere tüm halkımızla birlikte ulusal kurtuluş savaşına girmek, bu yolda mücadele etmektir. Tüm gençlik bu yola girmek zorundadır. Gençliğin, özel olarak da Aydın Gençliğimizin kurtuluşu buradadır. Ve geleceğimiz, o pırıl pırıl Aydın Gençliğimizdedir.
Çünkü Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın sözleriyle:
“(…) Gençlik Sömürü İstemiyor
“İşte Efendilerimizin Türkiye gençliğine, hele aydın gençliğine beğendirmeye giriştiği bu iki tip ölümlerden ölüm’dür. Bu iki türlü ölümü de gençliğimiz göze alamıyor. Yaşamak istiyor. Kendi toprağında yaşamak, ama ne yerli, ne yabancı bir avuç vurguncu ve soyguncuya kul köle (hırsız uğursuz) olmaksızın yaşamak istiyor. 500 yerli Finans-Kapitalle 2500 Tefeci-Bezirgâna 35 milyon Türkiye insanını rahatça sömürtmek için bekçi köpekliği etmektense, Türkiye’de sömürüyü kaldırıp, herkese insanca yaşama hakkını, görevini ve olanağını bileğinin hakkıyla vermek istiyor.
“(…)
“Aydın genç, hiçbir zulmün sindiremeyeceği Modern İşçi Sınıfı gibi bir yenilmez devrimci özgücün müttefikidir.
“Üstelik, gençliğimizin tükenmez “Genç Türkler” devrimci geleneği vardır. Yıldırılamaz gençlik!”