Emperyalizm Öldürür, Sosyalizm Yaşatır!
Prof. Dr. Özler Çakır
Coronavirüs pandemisi, emperyalist-kapitalist sistemin nasıl kâğıttan kale olduğunu çok açık biçimde gözler önüne serdi. Başhaydut ABD’nin kapitalist sömürüye endekslenmiş, birer ticaret aracı haline getirilmiş sorunlu sağlık ve eğitim sistemlerinin, bu süreçle birlikte nasıl bir dağılışa-çıkmaza sürüklendiği, bir zamanlar tüm dünyaya pompalanan “Amerikan Rüyası”nın nasıl bir yutturmacadan ibaret olduğu tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Yine bu süreçte, ABD Emperyalizminin nasıl insanlık düşmanı olduğu, insan hayatının emperyalizm için hiçbir öneminin olmadığı, faşist bunak Trump’ın sürece ilişkin söylem ve eylemleri ile bir kez daha kanıtlanmış oldu.
Ama pandemi süreci aynı zamanda, Küba örneğinde de görüldüğü gibi insan odaklı sosyalist sistemin, sağlık alanındaki başarısını ve bu başarının ardında yatan gerçekleri, dosta da düşmana da inkâr edilemez biçimde gösterdi. Küba’nın sağlık alanındaki bu başarısı, bugüne özgü bir durum değil tabîî ki. Sosyalist devrimden bu yana Küba’nın her alanda olduğu gibi, sağlık ve eğitim-bilim alanlarında da yaptığı planlama-yatırım ve çalışmaların ürünü.
Sosyalizme düşman, sosyalist ülkelere yönelik karalama politikalarını her fırsatta sürdüren uluslararası burjuva basını, tüm dünyanın gözü önünde seyreden, Küba devletinin ve Kübalı sağlık personelinin verdiği insanlık dersini görmezden gelemedi. Yıllarca başta ABD emperyalist başhaydutunun uyguladığı ambargolar-ablukalar olmak üzere, maruz bırakıldığı tüm yaptırımlara rağmen, pandemi sürecinde, sosyalist Küba’nın ve Kübalı sağlık çalışanlarının iliklerine dek işlemiş olan devrimci inanç, ahlâk ve insan sevgisi ile sağlık alanında sahip oldukları tüm olanakları dünya halklarına da karşılıksız sunmalarını görmezden gelemedi.
Hem Küba’nın yaptıkları ve başardıkları, hem de Küba ile karşılaştırılarak başhaydut ABD’nin yapamadıkları-yapmadıkları, hem sağlık hem de eğitim alanında ortaya çıkan kara tablo bolca yer aldı uluslararası ve Amerikan basınında bu süreçte.
Biz de söz konusu paylaşımlardan önemli gördüklerimizi okurlarımızla paylaşmak istedik bu yazıda.
Aktarımlarımızın ilki, University College London (UCL)’da görev yapan öğretim elemanları Emily Morris ve Ilan Kelman’a ait. 15.04.2020 tarihli “Coronavirus tepkisi: Küba neden bu kadar ilginç bir vaka” başlıklı yazılarında, Küba’nın pandemi sürecinde en erken davranabilen ülkelerden biri olmasının nedenlerini değerlendirmektedirler. Bunların bir bölümüne aşağıda yer verilmiştir:
***
“Küba, birçok ülke ile karşılaştırıldığında, ücretsiz evrensel sağlık hizmeti, nüfusa oranla dünyanın en yüksek doktor sayısına sahip oluşunun yanı sıra, yüksek yaşam beklentisi ve düşük bebek ölüm oranı gibi olumlu sağlık göstergelerinin avantajına sahiptir.
“Diğer ülkelerin sağlık sistemlerini kurmak ve desteklemek için birçok Kübalı doktor dünya çapında gönüllü olmuş, bu süreçlerde acil durumlarda müdahale edebilme deneyimi kazanmışlardır. Küba’yı bu süreçte güçlü kılan diğer özellikleri ise, oldukça eğitimli bir nüfusa ve virüs testlerini yürütecek donanıma ve personele sahip üç laboratuar da dahil olmak üzere gelişmiş tıbbi araştırma endüstrisine sahip oluşudur.
“Bunların yanı sıra, merkezi olarak planlanmış, devlet kontrolündeki bir (sosyalist – Özler Çakır) ekonomi ile Küba hükümeti, kaynakları hızlı bir biçimde seferber edebilme gücüne sahiptir. Ulusal acil durum planlama yapısı, ülkenin her köşesindeki yerel kuruluşlarla bağlantılıdır.
“Engelliler ve hamile kadınlar gibi savunmasız insanlar için zorunlu tahliyeler gerektiren durumlar için sahip olduğu afete hazırlık sistemleri vardır ve söz konusu sistemler sayesinde, daha önce de yaşanan kasırgalarda can kaybı son derece düşük olmuştur.
“Küba’nın Koronavirüs tehdidine tepkisi hızlıydı. Ocak 2020’de hazırlanan bir “önleme ve kontrol” planı, sağlık personelinin eğitimi, tıbbi ve karantina tesislerinin hazırlanması ve halkı (turizm çalışanları dahil) semptomlar ve önlemler hakkında bilgilendirmeyi içeriyordu. Bu nedenle, raporlanan ilk üç vaka 11 Mart’ta onaylandığında, temasları izlemek ve izole etmek, virüse karşı daha savunmasız olabilecek insanları belirlemek ve semptomları kontrol etmek için tıp öğrencilerini ülke çapında seferber ederek kapı kapı dolaşıp, tarama yapmalarını sağlamak, geniş çaplı bir test programı uygulamak gibi düzenlemeler yapıldı. (https://theconversation.com/coronavirus-response-why-cuba-is-such-an-interesting-case-135749)
***
Don Fitz tarafından yazılan 24 Nisan 2020 tarihli, “Küba: AIDS, Dang humması ve Ebola’dan COVID-19’a” başlıklı makalede ise pandemi sürecinde Küba ve ABD karşılaştırması yapılmaktadır. Söz konusu karşılaştırmalar aşağıda yer almaktadır:
***
“Test yapmak. Küba hem AIDS’i hem de Dang’ı test sayısını arttırarak ve modifikasyonlar yaparak kontrol altına aldığından, COVID-19 için ulusal test programı geliştirme sürecine çok hazırlıklıydı. Benzer şekilde Çin de, şüpheli vakaları hızlı bir şekilde test ettiği, pozitif olduğu düşünülenlerin izolasyonu ve tedavisi için gerekli adımları attığı ve asemptomatik vaka temaslarını test ettiği için salgını hızla durdurabildi.
“Kamu hizmetlerini azaltan veya özelleştiren neoliberal politikalarda küresel bir lider olan Amerika Birleşik Devletleri’nin, etkili bir test kampanyası yürütememesi ve 2020 Mart ayı sonu itibarı ile COVID-19 vakalarında birincilik yolunda olması bir rastlantı olmasa gerek.
“Bakım ve ilaç maliyetleri. Küba’da tıbbi bakım, tedavi masrafı olmayan ve reçeteler için sadece çok küçük masrafları olan bir insan hakkıdır. İlaç şirketleri, devrimden sonra millileştirilen ilk endüstrilerden biriydi. ABD politikaları rutin olarak milyarlarca dolar vergiyi, vatandaşlarını sürekli acımasızca dolandıran Big Pharma’ya devrediyor.
“Küba’da sağlık harcamalarını arttıracak ve doktorlara hasta bakımı kararlarını dikte edecek sigorta şirketleri bulunmamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde testler ücretsiz olsa bile, halk yine de COVID-19 tedavisi görüp göremeyeceğine karar vermek zorunda. Sigortalarının COVID-19 faturalarını kapsayacağını düşünenler, “sigorta kapsamı dışında kalan (out-of-network bill)” yüksek bir fatura ile karşılaşabilirler.
“İşçileri korumak. Doğal afetler çalışmayı durdurduğunda, Küba işçileri ilk bir ay maaşlarının tamamını ve sonrasında da maaşların yüzde 60’ını alırlar. Küba vatandaşlarının ücretsiz yiyecek istihkakı bulunmakta ve eğitim de parasız. Kamu hizmetleri son derece ucuz. Küba, millileştirilmiş fabrikalarda çok hızlı bir şekilde üretim dönüşümü gerçekleştirebildi ve bu fabrikalar kişisel koruyucu ekipmanı üretimi (KKE) yapmaya başladılar. Bu malzemeleri, o süreçte pandemi merkezi olan İtalya’ya giden sağlık personeli yanlarında götürebildiler (Tabiî burada başta ABD olmak üzere, çoğu AB ülkesinde ve tabiî doğal olarak(!) Türkiye’de de maskenin kullanılmaması gerektiği yaygaraları sürerken, Küba’nın ilk aldığı önlemlerden birisi de okul üniformaları vb. malzemeler üreten fabrikaları maske üretimi yapmak üzere dönüştürmek ve Küba vatandaşlarına maske dağıtarak, kullanımını zorunlu kılmak oldu. – Özler Çakır).
“Amerika Birleşik Devletleri’nde, Nisan ayının ilk haftasının sonuna kadar yaklaşık 10 milyon işsizlik tazminatı talebi vardı ve ABD’nin sicili bu konuda hiç temiz değil. Ne zenginler üzerindeki vergileri artırarak ne de askeri bütçeyi azaltarak işsizlere yardım etme yoluna gitmiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde işsizlik parası alma hakkına sahip olmayan 56 milyondan fazla “kayıt dışı işçi” olabilir. Birçok ABD vatandaşının işe gitmeye zorlanması, salgının daha fazla yayılarak tüm nüfusu tehdit eder duruma gelmesine yol açmakta. ABD sağlık çalışanları, maskeler, önlükler, eldivenler ve test kitleri de dahil olmak üzere KKE’lerden yoksundur.
“Sağlık hizmetlerinin kapsamlılığı. Küba devrimi hemen ülkenin bağlantısız sağlık hizmetlerini yeniden düzenledi ve bugün, hepsi araştırma enstitüleri tarafından desteklenen bölge hastanelerine bağlı toplum kliniklerine, ve bu kliniklere bağlı mahalle doktor-hemşire ofisleriyle başlayan entegre bir sisteme sahip. Sağlık sistemi, ülkeyi koruma konusunda onlarca yıllık deneyime sahip yurttaş örgütlülüklerine bağlı. Bu “sektörler arası işbirliği” sağlık hizmetlerinin temel taşıdır. Küba’da, ulusal politikalarla tutarlı olabilecek veya olmayabilecek biçimde yerellerin -ilçelerin ve şehirlerin- kendi prosedürlerine sahip olmasına izin verebilecek elli farklı devlet politikasını görebilmek mümkün değildir.
“Amerika Birleşik Devletleri, hastalıklarla mücadelede etkili bir yaklaşım için planlarını entegre etmek yerine, olabildiğince parçalara ayırır ve / veya özelleştirir. Trump, pandemi müdahale ekibini dağıttı, Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi önleme çalışmalarını yetersiz bırakmaya çalıştı ve huzurevi düzenlemelerini, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ni ve Ulusal Sağlık Enstitülerini zayıflatmaya çalıştı.
“Hiç kimse bunun Cumhuriyetçilere özgü olduğunu düşünmesin, lütfen Demokratların uzun zamandır neoliberalizmi savunduklarını ve Naomi Klein’ın tarif ettiği “şok doktrini” yaklaşımını kullandıklarını unutmayın. Her iki taraf da son derece ihtiyaç duyulan çevre ile ilgili yasaların kaldırılmasına katkıda bulundu.
“Rebecca Beitsch, 26 Mart’ta yaptığı haberde ‘Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA) çevre yasalarının uygulanmasında kapsamlı bir askıya alma kararı verdiğini ve şirketlere Koronavirüs salgını sırasında çevre standartlarını karşılamaları gerekmediğini’ söylediğini yazdı. Bu kapsamın dışında kalmak istemeyen ‘petrol ve gaz endüstrisi, federal hükümetten, Koronavirüs pandemisine istinaden kamu arazilerindeki federal düzenlemelerin gevşetilmesini istediler’. Gelecekte COVID-19 gibi pandemiler tekrarlarsa, artan kirlilik ve iklim bağlantılı hastalıklar insan bağışıklık sistemlerini zayıflatarak enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale getirmeyecek mi?
“O zaman, on milyonlarca Amerikalının korunması için evrensel sağlık hizmeti (universal medical care) gerekli olacaktır. Sağlık ve ilaç şirketlerinden büyük bağışlar alan Joe Biden, sosyal güvenliği zayıflatma çabalarını destekledi ve ‘Temsilciler Meclisi’nden geçecek Herkes için Sağlık Sigortası (Medicare for All) ile ilgili her yasa tasarısını veto edeceğini beyan etti.’
“Tıbbi Krizlerle Başa Çıkmaya Hazırlanma Gerçeği. Pascual Serrano, Küba’nın 2 Mart 2020 itibarı ile Yeni Coronavirüs Önleme ve Kontrol Planı’nı başlattığını kaydetti. Dört gün sonra ülkeye enfekte gelen yolcuları belirlemek amacı ile ateş ölçümü ve potansiyel izolasyon gibi özel önlemler içeren ‘epidemiyolojik gözlem’i ekleyerek Planı güncelledi. Bütün bunlar, Küba’nın 11 Mart’ta ilk onaylanmış COVID-19 vakasından önce gerçekleşti. 12 Mart’a kadar, üç İtalyan turistin belirtileri olduğu belirlendikten sonra, hükümet askeri hastanelerde 3.100 yatağın bu süreç için hazır olduğunu açıkladı. Yaşlılar gibi savunmasız gruplar özel ilgi gösterilmektedir. Küba, vatandaşlara doğrudan bilgi sağlayan, işçileri kendilerini ve ülkeyi koruyabilmeleri doğrultusunda harekete geçiren ve üretimi bu süreçte gerekli olacak malzemelere kaydırabilen organize bir planı yürürlüğe koydu.
“Küba’da bunlar olup biterken, Donald Trump, Amerikalıları virüsle ilgili ‘sahte haberlere’ karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı. Sonra, ‘Gidecek.’ dedi. 26 Şubat’ta ABD COVID-19 vakalarının sayısının ‘birkaç gün içinde neredeyse sıfıra yakın olacağını’ söyledi. Ve bunlar için “Yaptıklarım şeyler sayesinde ortadan kalkacak…” açıklamasında bulundu. Sonra herkese Paskalya günü kiliseye, Amerikalıların virüs taşısalar bile işe gitmeleri gerektiğini söyledi. Hiç kuşkusuz, Trump’ın davranışları hastalığın yayılmasına yol açtı. Açıklamaları, her zaman olduğu gibi, endüstrinin (Parababalarının – Özler Çakır) işlerinin yürümesine yönelik beklentileri ile tutarlıydı.
“Amerika Birleşik Devletleri gittikçe artan miktarda yaşamda hiçbir işlevi ve değeri olmayan meslekler üretirken, Küba gittikçe artan sayıda sağlık profesyonelleri yetiştirdi. Sonuç olarak, Küba’da 1000 kişi başına 8.2 doktor düşerken, bu oran Amerika Birleşik Devletleri’nde 2.6’dır. 2019 yılındaki Küba ziyaretimde karşılaştığım yeni mezun bir Kübalı doktor, bana haftada sadece 20-25 saat çalıştığını söyledi. Ama sağlıkla ilgili felaketlerin yaşandığı süreçlerde bu rakam kolayca haftada 80-100 saate çıkabilmekteydi.
“Eğitim. Küba, salgın hastalıklar sırasında davranışları etkili bir şekilde değiştirmek için kitle eğitimini kullanmaktadır. 2003 yılında, Dr. Byron Barksdale, Küba’nın AIDS hastaları için uyguladığı altı haftalık eğitim programının ‘Amerika Birleşik Devletleri’nde böyle bir tanı alan insanlara verilenden nasıl çok daha uzun bir süre olduğuna’ dikkat çekti. Bu süre ABD’de yaklaşık beş dakika idi. Dangue humması salgınlarının olduğu dönemlerde, evlere giden tıp uzmanları suların neden boşaltılması veya üzerlerinin kapatılması gerektiğini ve hangi bitkilerin sivrisineklerin üremesini arttırdığını ayrıntılı olarak açıklamaktaydılar.
“Amerika Birleşik Devletleri sağlıkla ilgili krizleri, son derece yetersiz olan ‘kampanyalarla’ karşılıyor. Birkaç hafta veya ay boyunca yayınlanan TV reklamları ve doktorlara hastalarına verilmek üzere dağıtılan broşürler. Ailelerle hastalık konusunda iletişim kurma, gözlem yapma ve hastalıklarıyla baş edebilmede kendilerinin de yapabileceklerine yönelik ev bilgilendirme ziyaretleri namına bir şey göremezsiniz.
“Donald Trump’ın COVID-19 hakkındaki bağıra çağıra yaptığı tutarsız konuşmaları, halka bilinçli olarak yanlışa yönelik eğitim verme kampanyalarının en somut örneğidir. İklim değişikliğinin reddi, COVID-19’un reddi için adeta bir prova görevi üstlendi. Trump saltanatı, ne kadar gülünç ve yalan olursa olsun, söylenilenler ‘Büyük Lider’in ağzından çıkıyorsa, milyonları rahatlıkla kandırabilir düşüncesinin alıştırmasının yapıldığı bir süreç oldu. Tweetleri, eğitim, felsefe, sanat ve edebiyatı kaale almayan ve bilimsel araştırmaya asla güvenilmemesi gerektiğinde ısrar eden yoğun entelektüel karşıtı bakış açısıyla patolojik bir benzerliğe sahiptir (Bu makale yayımlandığı sırada faşist Trump insanlık ve halkla nasıl dalga geçebilecek bir ahlâksız olduğunun en son göstergesi olan ve Koronavirüs tedavisi için vücuda dezenfektan enjekte etmeyi önerdiği konuşmasını henüz yapmamıştı – Özler Çakır).
“Evvelsi gün, dünyanın düz olduğu konusunda ısrar ettiler. Dün, evrimin Şeytan’ın bir teorisi olduğunu söylediler. Bu sabah, küresel ısınmanın şirketlerin büyüme zincirlerini (tekelleri – Özler Çakır) boğmak için tasarlanmış bir fantezi olduğu konusunda ısrar ettiler. Trump’ın Kool-Aid’i ile sarhoş olanların COVID-19 un büyümesinin ardında yatan gerçekleri görebilmeleri için daha ne kadar karanlığa gömülmek gerekecek?
“Uluslararası Dayanışma. Küba, 2020 Mart’ının üçüncü haftasında, COVID-19 ile enfekte olmuş yolcuların bulunduğu İngiliz yolcu gemisi MS Braemar’ı kabul ettiği zaman uluslararası manşetlerde yer aldı. Gemi, her ikisi de İngiliz Milletler Topluluğu’nun da üyesi olan Barbados ve Bahamalar da dahil olmak üzere pek çok Karayip ülkeleri tarafından geri çevrilmişti. Gemide başta İngiliz olmak üzere, bir hafta boyunca mahsur kalan 1000’den fazla yolcu vardı. Braemar mürettebatı, “Seni seviyorum Küba!” yazan pankartlar açtılar. Kuşkusuz, Küba yetkilileri geminin yanaşmasına izin verdiklerinde, doktorlarının Ebola gibi ölümcül virüslere maruz kalarak çok fazla deneyim kazandıklarının ve kendilerini nasıl koruyacaklarını çok iyi bildiklerinin güvenine sahiptiler.
“Aynı hafta Mart ayında, 53 Kübalıdan oluşan bir sağlık tugayı, COVID-19’dan en çok etkilenen Avrupa ülkesi olan İtalya’nın salgının en yoğun yaşandığı bölgesi olan Lombardiya’ya gitti. Onlara 300 Çinli doktor da katıldı. Daha küçük ve daha fakir (bizce çok daha zengin – Özler Çakır) bir Karayip ülkesi Avrupa’nın en güçlü ülkelerinden birine yardım eden az sayıdaki ülkeden biriydi. Küba ayrıca Venezuela, Nikaragua, Surinam, Grenada ve Jamaika’ya sağlık personeli gönderdi.
“Bu arada ABD yönetimi Venezüella ve İran’a yönelik yaptırımları -KKM, tıbbi malzeme ve ilaç sağlanmasını engelleyen yaptırımları- kaldırmayı reddetti. Ancak askeri manevralar için Avrupa’ya binlerce personel göndermeye devam etti. Venezüella Cumhurbaşkanı Maduro’ya karşı onu bir uyuşturucu kaçakçısı olarak gösteren bir karalama kampanyası hazırladı. Trump, en ırkçı destekçilerine yaltaklanmak için COVID-19’dan “Çin virüsü” olarak söz ederek Amerika’yı rezil etti.
“Küba’nın antivirüs teknolojilerini diğer ülkelerle paylaşırken, Trump yönetiminin Alman şirketi CureVac’a COVID-19 için bir çözüm bulması ve “yalnızca ABD için” münhasır haklar olarak devretmesi durumunda 1 milyar dolar teklif ettiği ortaya çıktı. Bu, Amerikalıların yaşamlarını iki şekilde tehlikeye atmak anlamına geliyordu. Trump, daha henüz geliştirilmemiş bir ilacı tekelleştirmeye çalışarak, dikkati Küba’nın ürettiği ve Çin’in hali hazırda otuz tedavi ilacı arasında yer vererek kullandığı mevcut Interferon Alpha 2B’den uzaklaştırmaya çalışıyordu. Altmış yıldır uygulanan ablukayı sürdüren Trump, Küba’nın yeni anti-COVID-19 ilaçlarının geliştirebilmesi için gerekli olan malzemeyi sağlamasını da engelliyordu.
“Araştırmacılar Ne Arıyor? Küba laboratuarları dangue hastalığını tedavi etmek için Interferon Alpha 2B ilacını yarattığında, bu ilaç özellikle fakir ülkelerdeki insanlara yardımcı olacak tedavileri ortaya çıkarabilmek için araştırılan birçok ilaçtan sadece biriydi. Diyabet tedavisinde Heberprot B kullanımı amputasyonu yüzde 80 oranında azalttı.
“Küba, B tipi bakteriyel menenjite karşı etkili bir aşı oluşturan tek ülkedir. Haemophilus influenza tip B (Hib) için ilk sentetik aşının yanı sıra ileri akciğer kanserine karşı Racotumomab aşısını geliştirdi. Küba’nın ikinci odak noktası yoksul bölgelerin karşılayabileceği kadar ucuz ilaç üretmekti. Üçüncüsü, Küba ilaç geliştirmek için Çin, Venezuela ve Brezilya gibi ülkelerle işbirliği yaptı. Brezilya ile işbirliği, menenjit aşılarının doz başına 15 ila 20 dolar yerine 95 ¢ maliyeti ile sonuçlandı. Son olarak, Küba diğer ülkelere zengin ülkelerden almak zorunda kalmasınlar diye ilaç üretmeyi öğretiyor.
“ABD’de ise, araştırma odakları Küba’dakinin tam tersi, ortak çalışma yok. Big Pharma, erkek tipi kellik, huzursuz bacaklar ve ereksiyon bozukluklarına yönelik araştırmalara milyonlar harcıyor çünkü bunlardan milyarlarca dolar kâr elde edebiliyor. COVID-19 salgını süper kâr getirmeyi vaat ediyor ve hükümetler bunun gerçekleşmesini sağlamak için harekete geçiyor. Trump, Alman CureVac şirketine güvenceler verirken, hükümeti de Gilead Sciences’a COVID-19 için potansiyel bir tedavi olarak geliştirdiği remdesivir ilacı için özel bir statü vermek arayışı içine giriyor. ABD vergi mükellefleri, satın alamayacakları kadar pahalı olacak bir ilaç oluşturulması için milyonlar ödeyeceklerdi.
“Her ne kadar Donald Trump, küresel işbirliğine karşı gelen ulusal şovenizmin önde gelen temsilcisi olsa da, araştırmaların insanlık için en fazla yarar getirene değil, en çok kâr sağlayana yönlenmesine neden olanın piyasacılık sistemi (Kapitalizm – Özler Çakır) olduğu hiç mi hiç akıldan çıkarılmamalıdır.
“Testler, tedaviler ve aşılar oluşturmak, hastalıklarla mücadelenin temel parçaları olmasına rağmen, kâr hesabı salgınından muzdarip bir toplumda bunlar yeterli olmayacaktır. Toplumun yeniden yapılandırılması, sadece gerekli ilaçlar gibi yeni şeyleri icat etmek için yaratıcı gücü ortaya çıkarmak için değil, aynı zamanda onlara ihtiyaç duyan herkese fayda sağlamak için de elzemdir” (https://www.resilience.org/stories/2020-04-24/cuba-from-aids-dengue-and-ebola-to-covid-19/)
***
9 Nisan 2020 tarihli olarak World Politics Review’da yayımlanan “COVID-19 Salgını Küba’nın Tıbbi Diplomasisini Nasıl Canlandırıyor” başlıklı röportajında, Kanada, Nova Scotia’daki Dalhousie Üniversitesi’nde İspanyol ve Latin Amerika Çalışmaları profesörü olan John Kirk, Küba’nın pandemiyle mücadelede yurt içinde ve yurt dışında yaptıklarını değerlendirmekte. Bu değerlendirmeler, yukarıda bir bölümünü aktardığımız Fitz’in görüşleriyle ortaklıklar sergilemekte:
***
“Mart ayında Küba, başta Latin Amerika ve Karayipler olmak üzere 16 farklı ülkeye bu ülke yönetimlerinin yardım talepleri üzerine 800 sağlık personeli gönderdi. Tabiî bunun çok yakın bir tarihte, öncesi vardı. 2014 yılında Küba, Dünya Sağlık Örgütü’nün Ebola salgını ile mücadele için tıbbi yardım talebine yanıt olarak Batı Afrika’ya 250 tıp uzmanı gönderdi. O zaman bunu yapan ilk ülke oldu ve şimdi, Koronavirüs salgınıyla mücadeleye yardımcı olmak için yurtdışına doktor ve hemşire gönderen ender ülkelerden biri.
“Etkilenen ülkelerde durumun ne olduğunu söylemek için henüz çok erken, ancak Küba sağlık personeli profesyonellikleriyle tanınıyor. 2009 yılında, Ida Kasırgası’ndan sonra yapılan çalışmalara yardımcı olmak için, El Salvador’a giden bir grup Küba sağlık personeline eşlik ettim. Bu süreçte, onların ne kadar büyük bir adanmışlık ve merhamet duygusu ile çalıştıklarına tanıklık ettim. 2009’da özveri ve şefkatlerine şahit oldum. COVID-19’un vurduğu ülkelere gittiklerinde de aynı nitelikleri sergileyeceklerini düşünüyorum.
“Küba, sahip olduğu sosyal disiplin gelenekleri, sel ve kasırga gibi doğal afetlerle ilgili deneyimi ve kapsamlı sivil savunma kabiliyeti nedeniyle Koronavirüs salgını sürecini iyi yönetiyor.
“Küba tıbbi sisteminin temel direklerinden biri, halk sağlığına yönelik önleyici yaklaşımıdır. Geçen hafta 28.000 tıp bilimi öğrencisi, Koronavirüs vakalarını proaktif olarak tespit etmek için hükümet destekli bir programın bir parçası olarak ülke çapında kapı kapı dolaşarak, halkla evlerinde görüşmeler yaptılar. 7 Nisan’a kadar 9 milyondan fazla Kübalıyı taradılar. Toplanan bilgiler daha sonra takip için yerel aile doktorlarına iletildi.
“Küba ayrıca dünyanın en yüksek hekim yoğunluğuna sahiptir. Tıp uzmanlarının hastalara oranı ABD’den kabaca üç kat daha iyi. Sadece Havana’da, danışman olarak bilinen 2.000’den fazla küçük doktor ofisinin yanı sıra 68.000 sağlık personeli ve sadece COVID-19 hastaları için üç hastane var. Küba’da toplam 95.000 doktor ve 85.000 hemşire var. Sağlık personelinin yüzde 1’inin COVID-19’a karşı kampanyada yurtdışında görev yapması, Küba’daki sağlık hizmeti sunumunda önemsenebilecek hiçbir fark yaratmadı.
“Göğüslemek zorunda kaldığı ekonomik baskıya rağmen, Küba’nın birçok ülkede COVID-19 ile başa çıkmaya yardımcı olan bir sağlık personeli deposu var. Kübalı doktorlar şu anda ilk kez iki Avrupa ülkesi olan İtalya ve Andorra’da çalışıyorlar ve bu durum Küba’nın tıbbi yardımının dünya ölçeğinde gittikçe artan biçimde kabul gördüğünün bir göstergesi.
“Mevcut salgın, ihtiyacımız olan şeyin Trump yönetiminin hoşlanmadığı devletlere yönelik olarak yürüttüğü tek taraflı “maksimum baskı” kampanyaları değil, giderek artacak çok taraflı işbirliği olduğunu göstermiştir. Dünya Sağlık Örgütü, gelecekteki herhangi bir pandemi için büyük bir tıbbi güç oluşturmayı düşünürse, Küba’nın buna katkı sunacak gücü vardır” (https://www.worldpoliticsreview.com/trend-lines/28671/how-the-covid-19-pandemic-is-revitalizing-cuba-s-medical-diplomacy)
***
Yukarıda aktardığımız değerlendirmeler, bu salgın sürecinden sonra dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının göstergeleri. Küba, dünya halklarının bilincine bir kez daha “Emperyalizm Öldürür, Sosyalizm Yaşatır” gerçekliğini kazıdı. Bunu, başta ABD Emperyalizmi olmak üzere, yıllarca emperyalist devletlerin ablukasına ve yaptırımlarına maruz kalan, küçücük bir ada ülkesinde yaşayan, ama içine tüm insanlığın sevgisini sığdıran kocaman yürekli insanlar başardılar. Fidel ve Che’nin çocukları, tüm dünyaya, halkların biricik kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu, İşçi Sınıfı Biliminin zerresinin bile insanlığın geleceğini nasıl aydınlattığını gösterebilmeyi, insanlığın tek bir sosyalist aile olarak yaşamasının ne anlama gelebileceğinin bir örneğini yaşatabilmeyi başardılar.
Sağlık sistemimizdeki tüm sorunlara karşın, can kurtarmak için canlarını hiçe sayarak çalışan bütün sağlık emekçilerimize saygılarımla. 27.04.2020