Site rengi

Tasarım

İşte Bu Kadınlardır…

13.04.2025
183
A+
A-

Prof. Dr. Özler Çakır

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1850’li yıllardan başlayarak Parababalarının hayasızca sömürüsüne karşı mücadele eden emekçi kadınların Dünya İşçi Sınıfı Tarihine onurlarıyla ve kanlarıyla yazdıkları şanlı mücadelenin mirasıdır biz işçi emekçi-emekçi kadınlara.

Bu azgın sömürü düzenine karşı, onun en azgın hali olan, “emperyalizm” denen canavara karşı, bizim topraklarımızda da kadınlarımız, destansı bir mücadele yazdılar. Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı zafere ulaştırdılar.

At binen, tüfek kullanan, İstiklal uğruna cepheden cepheye koşan gözü kara Erzurumlu Kara Fatma;

Emperyalist Yedi Düvele Karşı, erkek kılığına girip Kuvvacılara katılan Halime Çavuş, nam-ı diğer Halim Çavuş;

Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır, diyerek Yörük Ali Efe Çetesi’nde, Aydın’da Yunan işgaline karşı elinde silah en önde çarpışan Çete Emir Ayşe;

Çukurova’da nam salan, işgalci Fransız askerlerine karşı en önde savaşan, ardından adına;

Rahmiye otuz yaşında

Yan gider fesi başında

Arkadaşı çetelerle

Gezer düşman peşinde

Öğlen ikindi arası

Düşman üstüne varası

Rahmiye’yi şehit ettik

Alnında kurşun yarası.

Ağıdı yakılan Tayyar Rahmiye;

Demirci, Gördes, Simav ve Sındırgı dağlarında elde silah düşmana karşı çarpışan, 21 yaşında şehit düşen, “Yine dünyaya gelsem, yine düşmanın kirli çizmeleri çiğnese toprağımızı, yine en önde gözümü kırpmadan savaşırım”, diyen Asker Makbule lakaplı Gördesli Makbule;

Ve Şerife Bacı; buz kesen havada, bebesi kucağında, cephane taşıdı kar altında Küre Dağlarında. Örttü cephaneyi ıslanmasın diye bebesinin kundağıyla. Donarak son nefesini verirken haykırdı: “Vatana canım feda.”

Bu kahraman kadınlarımız, Kuvvacı kadınlarımız, aramızdalar, içimizdeler bugün de. İçinde yaşadığımız hayâsız Sınıflı Toplum düzenine karşı biz kadınların verdiği mücadelede sürüyor gelenekleri. Bıraktıkları miras bizlere yol gösteriyor, ışık oluyor, cesaret biliyor.

ABD-AB Emperyalistleri tarafından tepemize çöreklendirilen Vatan Satıcı, Laik Cumhuriyet Düşmanı, Halk Düşmanı, “Yüzyılın Felaketi” Ortaçağcı gerici AKP’giller iktidarına karşı milyonların ayaklandığı Şanlı Gezi İsyanı’mızda panzerlere, tomalara, atılan gaz bombalarına aldırmadan en ön saflarda isyan bayrağını ellerinde taşıyan yaşlı-genç başeğmez kadınlarımızda sürüyor.

Kapıları üzerlerine kilitleyerek işçileri çalıştıran, sendikal örgütlenmelerini tanımayan, toplu sözleşme masasına oturmayan zalim işverene karşı “Örgütlü gücümüzle, mücadele inancımızla grevimizi sürdürüyoruz. Elbette kimi zaman fiziksel olarak yorgun düşüyoruz, hava koşullarına karşı mücadele ediyoruz ama bilinmeli ki inancımızı hiç kaybetmedik. Bu süreçte direnmeyi, haklarımızı savunmayı, birlik olmayı, dayanışmayı ve en önemlisi örgütlü gücün en büyük şansımız olduğunu öğrendik. Mücadelemiz, bugün olduğu kadar yarınlarımıza da teminat olacak, hep birlikte daha onurlu ve adil bir geleceğe yürüyeceğiz. Köle değil Kadın işçiyiz! Direne direne kazanacağız!” diyerek 100 günü aşkındır kararlılıkla grevlerini sürdüren Temel Conta Kadın İşçileri’nin mücadelesinde sürüyor onların direngenlikleri.

Partimizin ilk Genel Başkanı Hikmet Kıvılcımlı Usta’mızın annesi Münire Anne’miz gibi tütün işçiliği yapan, o kahırlı, o zahmetli, o sağlıksız çalışma koşullarında insanca yaşama ve çalışma hakları için greve çıkan Sunel Tütün İşçisi Kadınlarımızda sürüyor, haksızlıklara karşı çıkma geleneği.

Ve 19 Mart’tan bu yana, yine tıpkı Gezi Direnişi’mizde olduğu gibi meydanlara çıkan halkımızın ön saflarında mücadele eden kadınların ellerinde yanıyor Kuvvacı Kadınlarımızın ellerinden hiç düşürmedikleri bağımsızlık meşalesi.

Çocuklarının mücadelesine tüm ana yürekleriyle, inançlarıyla sahip çıkan anaların haykırışlarında sürüyor kadınlarımızın zulme asla boyun eğmeyen mücadele geleneği.

1925 yılından başlayarak, oğlu Hikmet Kıvılcımlı Usta’mıza olan inancıyla, Partiye olan inancıyla, Devrime olan inancıyla ve nihayetinde Halkın Kurtuluşuna, İnsanlık Davasına dönüşen inancıyla Gerçek TKP ve Enternasyonal belgelerinde yer alan bir anne olan,

Ülkenin dört bir yanına, kışta kıyamette, oğlunun onlarca yıl süren mahpusluk zindanlarına hep en zor şartlarda, en olumsuz şartlarda yolculuk yapan, kendi de davası uğruna o mahpuslarda yatan bir anne olan Münire Anne’mizin geleneği sürüyor gözaltına alınan oğluna seslenen anada: “Sen dik dur oğlum, dik dur! Korkumuz yok bizim, asıl utanması gerekenler burada!”

ABD-AB Emperyalistlerinin yerli uşakları olan, geleceklerini, yaşamlarını çalan, umutlarını yok eden, nefesleri olan Laikliği ellerinden alan  bir suç örgütü olan AKP’giller iktidarına ve onların Reislerine karşı korkusuzca “Diplomasız Erdoğan” sloganlarıyla  günlerdir alanları dolduran, caddelerde ellerinde bayraklarıyla yürüyen, üniversitelerde Mustafa Kemal’in Laik Cumhuriyet’ine sahip çıkmak için eylemler düzenleyen, Jöntürk Gelenekli gençliğimizin yarısı olan genç  kadınlarımızda sürüyor.

Üzerlerine çullanan iktidarın onlarca polisinin şiddetine, atılan tekmelere, plastik mermilere, biber gazlarına, Mart’ın ayazında tomalardan üzerlerine sıkılan buz gibi sulara, gözaltılara, tutuklamalara rağmen sürüyor kanlarında bağımsızlık ateşi kaynayan genç kızlarımızın direnişi. “Korkacağımızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz, yarın yine burada olacağız!” diye seslenirken gözleri cesaretle, kararlılıkla parlayan kızlarımızda sürüyor.

Cesaret Bizim Vatanımızdır,

“Ya İstiklal Ya Ölüm!” şiarımızdır,

Onurumuz Yaşamımızdan Üstündür,

diyerek Emperyalistlere ve onların Yerli İşbirlikçilerine karşı devrimci mücadeleyi aralıksız  sürdüren biz İkinci Kurtuluş Savaşçısı Kadınlar’da sürüyor Birinci Kuvvayimilliyeci Kadınlar’ımızın şanlı geleneği!

Şanlı Gezi Direnişi’mizde olduğu gibi bugün de 19 Mart’tan bu yana alanlarda Halkın Kurtuluş Partisi bayraklarını, Kalpaklı Mustafa Kemal bayraklarını dalgalandıran, her 8 Mart’ta “Yaşamın Yarısı Kadınlarsa Devrimci Mücadelenin, Kavganın Yarısı Da Kadınlar Olmalıdır!”, “Kadının Kurtuluşu İşçi Sınıfının Kurtuluşundan Bağımsız değildir!” diyerek İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı yürüten Kurtuluş Partili Kadınlarda sürüyor bu gelenek. İşte bu kadınlardır 8 Mart’ları yaratanlar ve yaşatanlar! İşte bu kadınlardır Cesaret Vatanını kuşananlar! İşte bu kadınlardır Hür, Güçlü, Mutlu, Tam Bağımsız bir Ülkeyi kuracak olanlar! İşte bu kadınlardır, bütün sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldıracak ve insanı yeniden insanlığına kavuşturacak olanlar!