Kamu Sağlık Hizmetleri Çöküyor…
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Son aylarda kamu sağlık hizmetlerinde büyük sorunlar yaşanıyor. Vatandaş kamu hastanelerinden randevu alamıyor. Alınan randevular, tarih olarak çok geç oluyor ya da başka bir il veya ilçeden randevu alınmak zorunda kalınıyor. Merkezi randevu sistemi tıkanmış durumda. Kamu hastanelerinde randevuların 5 dakikada bir olması kararı alındı ama uygulanamıyor. Beş dakikada değil, on dakikada bile hastane muayene etmek doğru değil. Bir hastaya en az 20 dakika zaman ayırmak gerekiyor.
Ülkemizde 2002 yılında bir vatandaş yılda 3,1 kez doktora başvururken 2019’da bu 9,8’e çıkmış. Toplam doktor başvurularının yüzde 25’i acil servilere oluyor. Olması gereken bu oranın yüzde 1-5 arasında olmasıdır. Acil servisler, gerçekten acil olmayan hastalarla dolup taşıyor. Sağlık emekçileri ayrıca gerçek acil ve acil olmayan hastayı ayırmak için uğraşıyor.
Özel Sağlık hizmeti veren kuruluşlar da hızla atıyor. Özellikli ameliyatların birçoğu artık özel hastanelerde yapılıyor. Vatandaş ameliyat olacak ise özel hastanelere gitmek zorunda kalıyor. Özel hastanelerin ücret sınırlandırması da olmadığı için vatandaş, gerektiği zaman birçok varlığını, sağlığı için satmak zorunda kalıyor.
AKP iktidarının sağlık üzerinden yaptığı; kuyrukları kaldırdık, çağ atladık propagandası artık sökmüyor. Bütçede son kalan kaynakları da hasta garantili şehir hastanelerine yatıran bu iktidar, halkın sağılığı yerine Parababalarının kârını önemsiyor. Başta Ankara olmak üzere şehir merkezlerindeki pek çok kamu hastanesi, AKP iktidarı tarafından kapatıldı. Ulaşımı kolay, yapıları sağlam olan bu hastaneler yerine vatandaşımız çoklukla yaşam yerlerinden uzak, ulaşımı zor şehir hastanelerine gitmek zorunda bırakıldı.
İlaç fiyatları hızla yükseliyor. Pek çok ilaç artık eczanelerde bulunamıyor. Dövizdeki artış ithal ilaç fiyatlarını etkiliyor. Özellikle şişe fiyatlarındaki artış şurup formundaki ilaçların üretiminde sıkıntılara neden oluyor.
Doktorlar için “giderlerse gitsinler, hastaneleri asistan doktorlar ile idare ederiz” demişti Erdoğan. Sonra Tıpta Uzmanlık Sınavında kadrolar iki katına çıkarıldı. Çok istenen bölümler dolarken, ülkemizin ihtiyaç duyduğu, beyin cerrahi, kadın doğum, kalp damar cerrahisi, çocuk hastalıkları bölümleri boş kaldı. Bu gidişle on yıl içinde ülkemizde pek çok branşta uzman doktor eksikliği yaşanacak. Ayrıca her geçen gün sağlıkta şiddet artıyor. Sağlık sorunlarının çözülmediğini düşünen her vatandaş, sorunun gerçek nedenlerini görmek, anlamak yerine tepkisini sağlık çalışanına gösteriyor.
Dünya sağlık otoriteleri, ülkemizde Koronavirüs salgını sürecinde, resmi verilerin üç katı kadar ölüm olduğunu bildiriyorlar. Bizler de çevremizden biliyoruz ki, Kovid-19 enfeksiyonu geçirmeyenler azınlıkta kalıyor. Koronavirüs salgınıyla ilgili gerçeklerin açıklanmaması, arkasından TÜİK verilerinin yaşadığımız gerçek enflasyonu göstermemesi, ülkemizdeki sorunların büyüklüğünü göstermektedir.
İşsizliğin ve hayat pahalılığının zirve yaptığı günlerden geçiyoruz. Ekmek, süt, et, yumurta gibi en temel gıda maddelerinin fiyatları sürekli artıyor. Önümüzdeki günlerde, giderek daha az beslenen bir toplum haline geleceğiz. Beslenme yetersizlikleri beraberinde hastalıkları getirecek. Ülke olarak, hastalıkların baştan önlenmesini sağlayan koruyucu hekimliğe önem vermeyen bir ülke idik. Bu hayat pahalılığı hastalıkları daha artıracağı için kamu sağlık hizmetlerinin, hastalıkları zamanında tedavi etme şansı da azalacaktır.
Halk olarak gerçekleri görme zamanı gelmiştir. Aklımızı kullanalım, şikâyetimiz nedir, bilelim. AKP iktidarının yerli yabancı Parababalarının kâr etmesini hedefleyen iktidarının karşısında gerçek Demokratik Halk İktidarını kurmak için örgütlenelim.