Nelson Mandela ve CIA…
Mandela, ABD Başkanı George W. Bush tarafından da 2002 yılında “Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı Özgürlük Madalyası”na layık(!) görülmüştür. Ama aynı ABD yönetimi, tâ 2008 yılında çıkarmıştır ABD’nin “terörist” listesinden Nelson Mandela’yı…
Biz, on yıllardır, dünyadaki bütün kötülüklerin, savaşların, katliamların, doğanın ve çevrenin katledilmesinin biricik sorumlusu ABD’dir diyoruz.
ABD Emperyalistleri çıkardıkları savaşlarla, yarattıkları iç savaşlarla ve bölgesel savaşlarla on milyonlarca insanın kanına girmişlerdir, diyoruz.
Afrika’nın Ortadoğu’nun, Balkanlar’ın ve Kafkaslar’ın, Asya’nın ve Latin Amerika’nın mazlum uluslarının çektikleri acıların birinci derecede sorumlusu ABD Emperyalistleridir, diyoruz.
“Bugün Katil ABD! Ortadoğu’dan Defol! diyemeyen ya gafildir ya hain!” diyoruz.
Ve bu dediklerimize de onlarca, yüzlerce, binlerce kanıt sunuyoruz. Bunların yaptıkları kötülükleri elimizle tutuyor, gözümüzle görüyor, kulağımızla duyuyoruz.
İşte en yakınımızda, hemen sınırlarımızda; Irak’ta ve Suriye’de yaptıkları apaçık ortada. Hiçbir gizli saklı yanı yok. Her gün yaşıyoruz bu kanlı zalimin yaptığı-yaptırdığı kötülükleri halklara.
Ama bizim kimi aklıevvel “sosyalistlerimiz”, özellikle de Amerikancı Kürt Hareketinin temsilcileri, yandaşları, hınk deyicileri, bizim bu söylediklerimiz karşısında; “Her şeyde, her olayda ABD Emperyalizmini aramak akıl işi değildir.”, diyorlar. ABD Emperyalistlerini eleştirenleri; “Amerikan fobisi” var diye eleştiriyorlar. Öyle görüyorlar, öyle yazıyorlar, çiziyorlar…
Onlar bugün; “Katil ABD Ortadoğu’dan Defol!” diyemiyorlar. Böyle diyenleri de eleştiriyorlar.
Niye böyle yapıyorlar?
Devir, Amerikancılık devridir de ondan. Devir, ABD önderliğinde, onun kara gücü olarak savaşmak, “devlet” kurmak devridir. Hem de “en devrimci devleti” kurmak devridir. ABD Emperyalistlerinin aktif silah, mühimmat, lojistik ve savaş uçaklarının desteğiyle Rojava’yı kurtarmak, “Yeni Stalingrad”(!) olarak değerlendirilir. Kim ki buna karşı çıkar; o ulusalcıdır, faşisttir vb.dir onlara göre… Biat edilmelidir ABD’ye, kabul edilmelidir gücü. Ve eleştirilmemelidir. Karşı çıkılmamalıdır. Yoksa?..
Yoksa kurdurmaz Kürdistan’ı. Vermez “özgürlükleri”, getirmez “demokrasi”yi!
Bunlar, ABD ve AB Emperyalistleriyle, onların her türden temsilcileri ve kurumlarıyla, onların deyişiyle “Sivil Toplum Örgütleri (NGO)”larıyla içli dışlıdırlar. Birbirlerini çok iyi tanırlar. Birlikte çok iş yaparlar ABD ve AB’nin ajan örgütleriyle. Onlardan aldıkları paralarla “Proje”ler hazırlarlar. Onların ajan örgütlerinden “Ödül”ler alırlar habire. O yüzden de böyle yazarçizerler, böyle değerlendirirler.
Oysa Kahraman Gerilla Che Yoldaş; “İnsan soyunun en büyük düşmanı” olarak adlandırmıştı ABD Emperyalistlerini.
Küba Halkının önderi Fidel Yoldaş da; “ABD ve AB Emperyalistleri İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana uyguladıkları ekonomik zulüm politikalarıyla, tertipledikleri faşist darbelerle, çıkardıkları savaşlarla, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda ölen masum insanlardan çok daha fazlasını katletmişlerdir. O yüzden bu alçaklar da Nürnberg benzeri bir mahkemede insanlık suçundan yargılanmalıdırlar”, diyordu.
Venezuela’nın yiğit başkanı Hugo Chavez yoldaş da: “Şeytan” diye nitelendirmişti ABD Emperyalistlerini BM’deki bir konuşmasında.
Diyorlardı ama bu devrimci önderleri kim dinler, kim itibar ederdi?.. Devir, başka devirdi artık…
Hatta: “Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez De Kirschner, Birleşmiş Milletler’de ABD Başkanı Barack Obama’nın gözünün içine baka baka, “Suriye’de, Libya’da, Afganistan, Lübnan, Irak ve Filistin’deki katliamlardan, IŞİD’den ve radikal İslam’dan sen sorumlusun”, demişti geçtiğimiz yıllarda. (http://odatv.com/solcu-hukumetler-bir-biri-ardina-neden-yikiliyor–2405161200.html)
İnsan soyunun en büyük düşmanı ABD’dir
Ama hayat, Sevrci Soytarı Sahte Solcuları ve bu Amerikancı Hareketleri ve kişileri değil, her zaman ve her olayda bizi doğruladı. Doğrulamaya da devam ediyor…
Nedir bizi bunları yazmaya iten olay?
Şudur:
Nelson Rolihlahla Mandela ya da kabile adıyla Madiba, ya da halkının verdiği isimle “Ulusun Babası”, bildiğimiz gibi, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin efsanevi lideridir. Irkçı beyazların yönetimindeki Güney Afrika Cumhuriyeti’nde verdiği devrimci mücadele yüzünden 1962 yılından 1990 yılına kadar 27 yılı aşkın süre cezaevinde kalmıştır. Uluslararası baskı yüzünden 1990 yılında salıverildikten sonra da mücadelesine devam etmiş ve 1994 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanlığına seçilmiştir. 5 yıl başkanlık yapmış ve 2013 yılında da (95 yaşında) yaşama gözlerini yummuştur.
Mandela verdiği kararlı ve yiğit mücadelesinin sonucu olarak; 1962’de Lenin Barış Ödülü’ne, 1979’da Nehru Ödülü’ne, 1981’de Bruno Kreisky İnsan Hakları Ödülü’ne, 1983’te UNESCO’nun Simon Bolivar Ödülü’ne layık görülmüştür. 1993‘te De Klerk ile birlikte Nobel Barış Ödülü’nü almıştır. Toplamda 250’nin üzerinde ödül kazanmıştır.
Mandela, ABD Başkanı George W. Bush tarafından da 2002 yılında “Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı Özgürlük Madalyası”na layık(!) görülmüştür. Ama aynı ABD yönetimi, tâ 2008 yılında çıkarmıştır ABD’nin “terörist” listesinden Nelson Mandela’yı…
Peki, Mandela’nın 27 yıl cezaevinde kalması sürecini başlatan kim ya da kimlerdir? Ya da başka bir anlatımla kim yakalatmıştır Mandela’yı Irkçı Rejime?
Tabiî ki CIA!
“Eski CIA ajanı: Nelson Mandela’yı biz yakalattık
“Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA) eski üyesi Donald Rickard’ın 27 yıl hapiste kalan Güney Afrika’nın eski Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın 1962’de yakalanmasında kilit rol oynadığını söylediği ortaya çıktı.
“İngiliz Sunday Times’ın haberine göre geçen martta Rickard, Mandela’nın yakalanmadan önceki silahlı mücadele dönemini filme çeken İngiliz yönetmen John Irvin’e konuştu. Eski ajan bu görüşmeden iki hafta sonra da öldü. Rickard, o dönem Mandela’yı, “Sovyetler Birliği’nin dışında dünyanın en tehlikeli komünisti” olarak gördüklerini söylemiş. Eski ajanın anlattığına göre Afrika Ulusal Kongresi’ndeki (ANC) muhbirlerden alınan bilgilerle CIA, Mandela’nın bir araçta şoför kıyafetiyle arka koltukta Durban’dan Johannesburg’a yolculuk ettiğini öğrenmiş. Güney Afrika polisi de bu bilgiyi kullanarak Mandela’yı yakalamış.” (http://www.hurriyet.com.tr/eski-cia-ajani-nelson-mandelayi-biz-yakalattik-40104306)
Haberde adı geçen ve “(…) 1970’lerin sonunda emekli olana kadar Güney Afrika’da diplomatlık yapan ve gayriresmi olarak CIA için çalışan Donald Rickard”ın bu açıklamasıyla “(…), Mandela’nın gözaltına alınmasındaki rolü ve Apartheid yönetimine destek verdiğine ilişkin iddiaları açıklığa kavuşturacak belgelerin yayınlanması için CIA’ya baskıyı artırması öngörülüyor. CIA, bu yöndeki çağrıları kabul etmemişti.” (http://www.ntv.com.tr/dunya/mandelayi-cianin-ele-verdigiiddia-edildi,jtYQe6xt7kesol06mypX-A)
İşte böyle!
ABD gerçeği bu kadar açık, bu kadar net!
Çok uzağa gitmeyelim. Hemen yanıbaşımızdaki İmralı Adası’nda yatan “Kürt Halk Önderi” Abdullah Öcalan’ı Avrupa’dan (Yunanistan’dan) Afrika’ya (Kenya’ya) kim göndertti ve kim yakaladı Nairobi’de ve kim teslim etti paket olarak Türkiye’ye?
CIA!
Şek şüphe yok bu konuda. Bunda herkes, Amerikancı Kürt hareketi de dahil, mutabık.
Yani Horatius’un dediği gibi anlatılan onların hikayesidir alsında ama anlamak isteyen kim?..
Buna rağmen onlar için ABD, yine bir PKK Önderinin sözleriyle; “uzaklardan gelen dost”tur!
Gerisi… Gerisi laf-ı güzaftır onlar için.
O zaman fazla söze ne hacet: Yeter ki gerçekleri görelim. Ya da gerçekleri görmek isteyelim.
Ya gerçekleri görmek istemeyenler için ne yapılabilir?
Onu da bir Rus atasözü söylüyor:
Görmek istemeyen göz kadar kör göz olamaz!
İşte bizim Sevrci Soytarı Sahte Solcular ve Amerikancı Kürt Hareketinin savunucuları, yandaşları bu kategoriye girenlerdir. Onlar için ne söylesek, ne yazsak, hangi kanıtı göstersek boştur.
Buraya kadar söylediklerimizden, ABD’nin yenilmeyeceği-yenilemeyeceği anlamı çıkar mı?
Asla!
Biz ABD Emperyalistlerini ve yerli işbirlikçilerini önce ülkemizden ve bölgemizden, sonra da tüm dünyadan defedeceğiz ve kendi ülkesine göndereceğiz. Sonra da kendi halkı o emperyalist çakalları tüm takım taklavatlarıyla birlikte iktidardan alaşağı edecek ve halk iktidarını kuracak. Buna inancımız tam.
Biz haykıralım gerçeği en gür sesimizle ve yıkalım bu kahpe düzeni:
Katil ABD Ortadoğu’dan Defol!
İnsan soyunun en büyük düşmanı ABD’dir!