Site rengi

Tasarım

Sehven Bilim…

08.11.2020
903
A+
A-

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

AKP iktidarında on sekiz yıldır pek çok iş “sehven” yapılıyor. Pek çok devlet kurumunda, yanlış, kanuna uymayan bir uygulama ile karşılaşıp itiraz ettiğinizde; Aaa onu sehven yapmışız”, deniyor. Eğer itiraz etmezseniz sizin aleyhinize olan durum devam ediyor ve yazılmamış kural haline geliyor.

Koronavirüs salgınında da pek çok yasa, yönetmelik uygulanmıyor. Sağlık emekçileri için Kovid-19 meslek hastalığı sayılması gerektiği halde sayılmıyor. Umumi Hıfzısıhha Kanununda yer alan pek çok hüküm uygulanmıyor.

Öte yandan Koronavirüsün ülkemizde yarattığı salgının boyutları hiçbir zaman net olarak ortaya konulamıyor. Çevremizde gördüğümüz vaka sayılarını, ülke geneline kıyasladığımızda vaka sayıları ve ölüm sayıları katlanmış oluyor. Bu süreçte Koronavirüs ile ilgili ülkemizde yapılması mutlaka gerekli olan bilimsel çalışmalar Sağlık Bakanlığının iznine tabi olduğu için, bağımsız herhangi bir araştırma yapılamıyor, yayınlanamıyor. Bu koşullar altında Sağlık Bakanı Yardımcısı, Şuayip Birinci’nin bir çalışması uluslararası bilim dergilerinde yayımlandı. Bu yayın, 3 Haziran 2020’de; “Journal of Population Therapeutics and Clinical Pharmacology”, isimli dergide yayımlandı.  Çalışma, Şubat-Mart 2020 tarihleri ​​arasında Tarsus Medical Park Hastanesi’ne başvuran 30-80 yaşları arasında hastanede yatan toplam 24 hastayı kapsıyordu. Piyasada bulunan iki antibiyotik bu çalışma ile karşılaştırılmıştı. Oysa Ülkemizde ilk vaka 11 Mart 2020’de tanımlanmıştı. Çalışma bir ay önce yapılmış olarak yazılmıştı. Bu durum ortaya çıkınca, Şuayip Birinci durumu basit bir yazım hatası olarak değerlendirdi. Yazı yayımdan kaldırılmış durumda.

İkinci kez, başka bir tıbbi makalede Şuayip Birinci’nin ismi yine geçti; “Novel Treatment Approach To The Novel Coronavirus with a New Inhaler Theurapetic (Yeni Bir Solunum Yoluyla verilen Tedavi Ajanıyla Yeni Koronavirüs Tedavisine Yenilikçi Bir Yaklaşım)”.

Ankara Milletvekili Murat Emir bu makaleyi ReearchGate adlı bir bilimsel platformda görüyor. Araştırmayla ilgili uluslararası bir dergide yayımlanan makalede birinci isim olan Oğuz Güvenmez, “bağımsız” araştırmacı olarak geçiyor. Sağlık Bakanı Yardımcısı Şuayip Birinci’nin de imzası bulunan makale daha sonra yayımdan kaldırıldı.

Ş. Birinci, söz konusu makalede Kovid-19 olan 16 hastaya; “ne olduğu açıklanmayan”, bir ilaç verildiğini yazdı. İlaç, hastalara solunum yoluyla verilen madde olarak belirtiliyor.  Makalede ilk isim olarak geçen Oğuz Güvenmez’in de doktor olmadığı, yazılmış. Gösterilen tepkiler üzerine makale yayımdan kaldırıldı.

Bu makaleler üzerine eleştiriler gelmeseydi, makaleler yayımdan kaldıramayacaktı.

Yapılan yanlışlar açığa çıkartılınca; “sehven yapıldı”, denip işin içinden çıkılmak isteniyor. Gerçek bilim yapanlara izin verilmez iken, sehven bilim yapılan bir ülke haline gelmemiz, ülkemizin bilim tarihine geçecek bir olay. Bu bilime, sözdebilim, psödobilim de denmektedir.

Ülkemizde salgının boyutları her geçen gün daha da artar iken yaşanılan bu durum, halkın gerçeklere ulaşmasını da engellemektedir. Koronavirüs salgını etkisiz ve yetkisiz bir bilim kurulu ile yönetilmek istendi. Sonuçlar ortada. Bilim Kurulu itibarsızlaştırıldı. Bilim kurulu ile beraber, bilim de yıpratıldı. Bir Bilim Kurulu Üyesi, bize gizlilik sözleşmesi imzalattılar, demişti. Açık olmayan, gerçekleri ortaya koymayan bir bilimsel kurul, bilimsel kurul olamaz.

Tüm bu gelişmelerin nedeni ülkemizdeki laik, bilimsel, demokratik eğitimin ortadan kaldırılmasıdır. 4+4+4 Eğitim düzeniyle Peşaver Medreselerine benzetilen okullarımızda bilim öğretmek, deveye hendek atlatmaktan daha zor hale gelmiştir. Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 97. yılında maalesef geldiğimiz durum budur.

Kurtuluş Savaşı yıllarında bile aşı üreten bir ülke iken, şimdi aşı üretecek laboratuvarımız yok.  O yıllarda kurduğumuz Hıfzıssıhha Enstitüsü 2011’de kapatıldı. Aşı üretiminde tamamen dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Ülkemizin geleceğine sahip çıkmak, bilimine, eğitimine sahip çıkmaktır. Sözdebilim yapanları engellemek zorundayız. Yoksa Sözdebilim, gerçek bilimin yerine geçer. O zaman da bilimsel bir eğitim ile yetiştirmek zorunda olduğumuz doktorları yetiştiremez oluruz. Halk olarak gerçekleri, sahte bilim üretenleri ve onların arkasındakileri görmek zorundayız.