Türk Ordusu’nun düşürüldüğü haller…
M. Gürdal Çıngı
Bir ülkenin ordusu ne için vardır?
Vatan topraklarını korumak, ülkenin güvenliğini sağlamak için.
Peki bir ordu işletme midir ya da işletmeci midir?
Hayır, değildir tabiî ki.
Türk Dil Kurumuna göre işletme: Tarım, sanayi, ticaret, bankacılık vb. iş alanlarında, kâr amacıyla bir sermaye yatırılarak kurulan kurum. Bir kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemi, demektir.
Yani işletmede hareket ettirici, motivasyon sağlayıcı dürtü; paradır, kârdır.
Peki ordu nedir?
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümüdür, yine TDK’ye göre.
Yani ordu, bir işletme değildir. Tümüyle bambaşka bir yapıdır. Orduda esas olan, hiçbir karşılık beklemeksizin, ölümü göze alarak vatana hizmettir. Vatanın bütünlüğü ve esenliğidir esas olan. Orduda görev alanlar yiğitlik yarışına girmiş insanlardır. Bu yanıyla parayla da hiçbir ilişkisi yoktur. Olmamalıdır da.
Peki Tayyipgiller Orduyu ne olarak görüyor?
İşletme!
Bildiğimiz gibi, hem Tayyip hem de onun Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bu sözcüğü kullanıyorlar Türk Ordusu için. Ve diyorlar ki; Afganistan’ın başkenti Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havaalanı’nın işletmesini Türk Ordusu üstlensin. Onlardan okuyalım bunu:
20 Temmuz’da şöyle diyor Tayyip:
“Kuzey Kıbrıs’ta bayram namazı sonrası konuşan Erdoğan, havalimanının güvenliğini almaya olumlu baktıklarını söyledi ve şartlarını şöyle özetledi:
“Amerika birinci olarak diplomatik ilişkilerde bizim yanımızda yer alacak. İkinci olarak lojistik imkânlarını seferber edecek. Hangi gücü varsa lojistik anlamda, bunları Türkiye’ye devredecek ve mali olarak da Türkiye’ye destek verecek. Eğer bunlar sağlanabilirse, biz Kabil Havalimanı’nın işletmesini almayı düşünüyoruz.” (https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-57898378)
Yine Tayyip 27 Ağustos’ta: “Taliban’ın Kabil Havalimanı’nın işletilmesi noktasında teklifleri var, bize. Bu konuda şu anda henüz verilmiş bir kararımız yok.”, diyor. (https://tr.euronews.com/2021/08/27/erdogan-taliban-n-kabil-havaliman-n-n-isletilmesi-noktas-nda-bize-teklifleri-var)
Tayyip böyle konuşur da “Bakanı” farklı mı konuşur?
O da 8 Ağustos’ta yaptığı açıklamada şunları söylüyor:
“Bakan Hulusi Akar’dan ‘Afganistan’ açıklaması: Kabil Havaalanı’nı işletmeye talibiz
“Akar, Türkiye’nin, şartlar uygun olursa Afganlara destek için Kabil Havalimanı’nı işletmeye talip olduğunu belirterek, bu konudaki temasların sürdüğünü söyledi…” (https://www.milliyet.com.tr/siyaset/bakan-hulusi-akardan-afganistan-aciklamasi-kabil-havaalanini-isletmeye-talibiz-6569406)
Özetçe ifadeleri bunlar, Tayyipgiller’in.
Yani; amacı vatanı savunmak olan Türk Ordusu, “İşletme”ci olup bir başka ülkede bir havaalanının işletmesini üstlenecekmiş!
Güler misiniz, ağlar mısınız Allah aşkına… Bir ordu böyle bir duruma nasıl düşer? Nasıl düşürülür?..
Bunları okuyunca, aklımıza hemen bir zamanlar Soros’un söyledikleri geldi. Ne demişti ünlü ABD’li spekülatör (vurguncu) Soros, 4 Mart 2002 tarihinde?
“Türkiye’nin en iyi ihracat ürünü ordudur
“George Soros önceki gün Sabancı Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, ‘Türkiye’nin stratejik konumu nedeniyle en iyi ihracat ürünü ordusudur’ dedi
“(…)
“Bilindiği gibi Türkiye 11 Eylül saldırılarından sonra ABD cephesinde yeralmış ve Afganistan’a bir grup askerini yollamıştı. ABD’nin yapacağı olası bir Irak operasyonunda Türkiye’nin de askeri anlamda destek olacağı senaryoları da dile getirilmişti.” (https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/turkiye-nin-en-iyi-ihracat-urunu-ordudur-5223347)
Yani, o yıllardan itibaren yoğun bir biçimde Tayyipgiller Soros’un söylediklerini, öngördüğünü, önerdiğini yerine getirmişler…
Afganistan’a, Somali’ye, Bosna’ya, Kosova’ya, Lübnan’a, Suriye’ye bunun için gitmişler-gönderilmişler. Türk Ordusu’nu ihraç etmişler…
Esasen bu süreç Demokrat Parti (DP) İktidarıyla birlikte başlatıldı. Türk Ordusu, 1950’de Kore’de ABD Emperyalistlerinin safında, Kore Halkına karşı savaştı. Ve orada yok yere, emperyalistlerin çıkarları için 884 Mehmetçiği şehit verdik. Yüzlerce yaralı verdik. Ve o savaştan sonra Kore, ikiye bölünmüş oldu. Ve o savaşın sonucu olarak, Türkiye NATO’ya alındı. Böylece de tümüyle Batılı Emperyalistlerin safına geçti.
Bildiğimiz gibi, Türk Ordusu, Kuvayimilliyeci Ordu, Büyük Ekim Devrimi’nin, Sovyetler’in ve onun lideri Lenin’in olağanüstü yardımları sonucu, “Amerika da içlerinde olmak üzere” Batılı Büyük Devletleri; İngilizleri, Fransızları, İtalyanları ve maşaları Yunan ve Ermeni Ordularını büyük bir yenilgiye, hezimete uğrattı ve Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı zaferle sonuçlandırdı. Siyasi bağımsızlığımızı kazandık.
Dünyada Zaferle sonuçlanan ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı olan Bağımsızlık Savaşımız, Kuvayimilliyeci Ordumuz, tüm mazlum halklara umut ışığı oldu. Onların mücadelesine ilham verdi.
İşte Batılı Emperyalistler bu yenilgiyi ve mazlum halklara umut ışığı olmamızı bir türlü kabullenemediler. İçlerine sindiremediler. Ve bu durumu tersine çevirmek, Kurtuluş Savaşı’mızın öcünü almak için her türlü yolu denediler ve yerli Antika+Modern Parababalarını da yedeklerine alarak, işbirlikçi iktidarlar aracılığıyla da bu alçak emellerine ne yazık ki ulaştılar.
Hani Tayyip 2012’de de şöyle diyordu:
“Afganistan’da ne işimiz var?’” şeklinde eleştiri getirenlere cevaben, ‘Afganistan’da ne işimiz var diyenler, Somali’de, Bosna’da, Kosova’da, Lübnan’da Türk askerinin ne işi var diyenler; ufukları, hep söyledim ya Sivas’ın ötesine, ufukları İstanbul’un ötesine geçemeyenlerdir. Ufku olan, vizyonu olan, bu ülkenin tarihini az çok okumuş olan herkes bizim yurtdışındaki askeri varlığımızdan gurur duyar ve duymalıdır. Büyük iddialarınız olursa büyük ülke olursunuz. Küçük iddialarla büyük ülke olunmaz. Ama bunlar maalesef butik devlet olmaktan öte geçemiyorlar’ dedi.” (https://www.haber7.com/partiler/haber/859255-erdogan-askerin-afganistanda-ne-isi-mi-var)
“İtibardan tasarruf olmaz”, diyerek bin bilmem kaç odalı Kaçak Saray/Saraylar yaptırmak nasıl itibar getirmezse, Türk Ordusu’nu ABD ve diğer Batılı emperyalist devletler safında ve onların taşeronu olarak o ülkeden o ülkeye ihraç etmek de devleti büyük yapmaz. ABD’li Conilerin yerine, Mehmetçiklerin ölmesi anlamına gelir bu sadece… Ve adı üstünde “Taşeron” yapar!
Hani yine bir zamanlar, Tayyipgiller’den Hüseyin Çelik, Türk Ordusu’nu “site bekçisi” konumuna düşürmek istediklerini söylemişti. Bunu amaçladıklarını söylemişti. Bu anlamda sözler sarf etmişti. İşte bugün Türk Ordusu bu duruma getirilmiş-düşürülmüştür.
Amerikancı Tayyipgiller, Fethullahçılar ve bilumum tarikatlar elbirliğiyle bu amaçlarına ulaşmışlardır.
Daha doğrusu başta ABD olmak üzere AB Emperyalistleri hainane amaçlarına ulaşmışlar işbirlikçileri, taşeronları sayesinde.
Yine hatırlayacağımız gibi, 1952’den yani NATO’ya girişimizden-alınışımızdan sonra Türkiye’nin ve Türk Ordusu’nun ana görevi Sovyetler’in olası bir saldırısını karşılayacak, Batılı Emperyalistlere zaman kazandıracak bir piyon olmasıydı, satranç tahtasında olduğu gibi. ABD Emperyalistleri Sovyetler Birliği’ni alt karnından kuşatmak için oluşturdular “Yeşil Kuşak Projesi”ni ve bu projenin zararlı ürünleri şu anda Türkiye’de ve Afganistan’da somutça görülüyor, diğer başka ülkelerde görüldüğü gibi. Pakistan, Ortaçağcı militan yetiştiren Peşaver Medreselerinin üssü yapıldı. Afganistan’daki devrimci, sosyalist Necibullah iktidarı yıkıldı Ortaçağcı çeteler tarafından, ABD’nin ve AB’nin destekleriyle. Taliban o yüzden iktidara gelebildi. El Kaide o yüzden ortaya çıkarıldı ABD tarafından…
Kısacası Mustafa Kemal gelenekli, bağımsızlıkçı, komşularının yardımına koşan ordunun yerinde yeller esiyor artık…
Ve işte geldiğimiz nokta artık; Türk Ordusu’nun işletmeci olmasıdır!
Vermekte olduğumuz ve kazanacağımız İkinci Kurtuluş Savaşı sonucu kazandığımız zaferden sonra Türk Ordusu’nu Halk Ordusu haline getireceğiz. Ve ordumuz, dünyanın dört bir yanına, sadece emperyalistlerin saldırılarına karşı mazlum halkları korumak için gidecek. İnsanlık Davasının zaferle sonuçlanması için gidecek…
Göreceğiz o günleri!