Site rengi

Tasarım

AB-D Emperyalistlerinin demokrasisi: Ferit’in “beni gömmeyin” çığlığı

04.11.2015
637
A+
A-

 

Savaşlarda, bombardımanlarda yaralanan çocukların yüzlerine baktım. Ağlamıyorlardı. Yüzlerinde şaşkınlık vardı. Eli yüzü kan içinde, bir yetişkinin bile katlanamayacağı kadar çok acı çekiyor belki ama ağlamıyor. Şaşırmış, ne oldu, niye oldu? Anlam veremiyor. Ben ne yaptım ki? Evinde uyuyordu belki. Belki annesine sarılmış dinleniyordu huzur içinde. Birden evi parçalandı ve kendi de ne olduğunu anlamadan derin acılara gömüldü. Kan her yerini kapladı. Ağlamak geldi içinden belki yaşadığı acı karşısında. Ama en çok şaşırdı: Ne oldu? Niye oldu?

Suriye’de, Yemen’de ve artık Suriyeleşmeye başlayan ülkemizde çocuklar ölüyor, yaralanıyor her gün. Onlarca, yüzlerce çocuk.

Ne için?

ABD ve AB (AB-D) Emperyalistlerinin çıkarları için, sömürü düzenlerini katmerlendirerek sürdürmeleri için. Ve bunu yapmak amacıyla dünyayı bin devletli hale getirmek, şehir devletçiklere bölmek için. Dünya halklarını kendilerine hizmet edecek sürü hayvanı olarak gördükleri için. Dünya halklarının yarattığı değerleri yağmalamak için. Kahraman Gerilla Che’nin dediği gibi, ABD Emperyalistleri dünya halklarının başdüşmanıdır. Kanlı zalimdir, dünyanın başhaydutudur.

Yemen’de 6 yaşındaki Ferit Şevki, evinde bombardıman sonucu ağır yaralanmış. Doktorlara “beni gömmeyin” demiş. Yaşamak istemiş her çocuk gibi. Daha keşfedilecek koskoca bir hayat var önünde. Okulda okuma yazmayı öğrenecek daha. Okuyup yazmanın tadına varacak. Arkadaşlarıyla top oynayacak bağıra çağıra. Çocuk çığlıkları atacak. Top bulamazsa, hiç dert değil. Çocuk o, bir odun parçasıyla, bir pet şişeyle, bir silgiyle bile futbol oynayacak. Oynayacak ama. Onun oynama dürtüsünü kimse engelleyemeyecek. Engelleyemeyecekti. Yaraları öyle ağırmış ki demek, çok sevdiği yaşama tutunamamış daha fazla.

Acılar içindeki Suriye ve Suriye Halkı, Suriyeleşen ve Temmuz ayından bu yana acılar içinde kıvranan ülkemizle öyle dopdoluyuz ki, Yemenli Ferit’in o sözlerini duyunca, acılar içindeki bir başka ülkeye, Yemen’e gitti aklım.

Yemen’de neler oluyordu, hatırlayalım. Yemen’de Husiler yaklaşık bir yıl önce başkent Sana’nın yönetimini ele geçirdiler. Ülkede büyük ölçüde kontrolü ele aldılar. ABD Emperyalistlerinin ve onun has uşağı, CIA İslamı’nın savunucusu Suudi Arabistan’ın desteklediği, Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Abd al-Rahman Mansur al-Hadi, bu gelişmeler üzerine ülkesinden kaçarak Suudi Arabistan’a sığındı.

Yemen 25 milyon nüfuslu bir ülke. BBC Türkçe’de yayınlanan bir habere göre, Şii olan Husiler nüfusun yüzde otuzunu oluşturuyor.

2013 yılında basında çıkan haberlerden, 8 yaşındaki Yemenli Revan’ın “beni evlendirmeyin” çığlıklarına rağmen, 40 yaşındaki bir adamla evlendirildiğini ve düğün gecesi iç kanamadan hayatını kaybettiğini öğrenmiştik. Ve dönemin Devlet Başkanı Hadi’ydi. Husiler Hadi için “Batı yanlısı Amerikan piyonu” diyorlardı.

Husiler, Hadi’den önceki devlet başkanı Ali Abdullah Salih’e karşı da ayaklanmışlardı. Ali Abdullah Salih hükümetiyle Suudi Arabistan arasındaki ilişki dolayısıyla ülkede Vahhabi Selefiliğin artış gösterdiğini ileri sürüyorlardı. Selefiler bildiğimiz gibi, Tunus vb. ülkelerde IŞİD’e katılmayı teşvik eden bir başka Amerikancı, Ortaçağcı terör örgütüdür.

Yemen’in en uzun süre iktidarda kalan devlet başkanı olan Salih, 2011’deki Arap Baharı ayaklanmalarıyla devrildi. Arap Baharı ayaklanmaları, tüm Arap ülkelerinde başlangıçta haklı olarak, uzun yıllardır Arap Halkının başına çöreklenmiş olan ve halkına kan kusturan Amerikancı İktidarlara karşı bir ayaklanmaydı. Ancak, ABD-AB Emperyalistlerinin müdahalesiyle, Ortaçağcı gerici örgütler örgütsüz olan bu hareketlere öncülük eder oldular. Arap Baharı bir sonbahar hüznüne dönüştü. Müslüman Kardeşler gibi Ortaçağcı, CIA İslamcısı örgütler bağladı Arap Halkının başını bu kez de. Yemen’de Salih’in yerine geçen Hadi de ondan farklı değildi. O da AB-D Emperyalistleriyle ve CIA İslamcısı Suudilerle işbirliği yapıyordu.

2013’te, Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan on aylık çalışma sonunda,  ülkenin 6 bölgeli federal bir yapıya dönüştürülmesi kararlaştırıldı. Hadi yönetimi de bu planı yürütecekti. Bu doğrultuda bir anayasa tasarısı hazırladılar.

Husiler, Yemen’i 6 parçaya bölecek olan anayasa tasarısını reddettiler. Ve “Amerikan piyonu” olmakla suçladıkları Hadi yönetimini görevden alarak parlamentoyu feshettiler. Ardından da bir Devrim Komitesi kurdular. ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve Çin’in daimi üye olarak yer aldığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Devrim Komitesi’ni, yani yeni hükümeti tanımadığını açıkladı.

Çeşitli kaynaklardan verilen bilgilere göre, Husi hareketinin içerisinde sadece Şiiler yok. Köylerini savunmak için harekete katılan Zeydiler ve tümüyle İsrail ve ABD karşıtı çizgi içinde bulunan Yemenliler de bulunuyor bu isyanda.

İşte ne olduysa bundan sonra oldu. ABD’nin hizmetkârı, Arap halkının düşmanı olan Suudi Arabistan’ın başı çektiği ve Kuveyt, Katar gibi on ülkenin oluşturduğu ve adına “Arap Koalisyonu” dedikleri güçler 2015 Mart ayından itibaren Yemen’e saldırmaya başladılar. ABD doğrudan asker göndermemesine rağmen, saldırıların “askeri ve istihbarat desteğini koordine ettiğini” açıkladı. Kendine uşaklıkta sınır tanımayan ve AB-D Emperyalistlerinin çıkarları için dünyayı bin devletli bir hale getirme projeleri doğrultusunda Yemen’i de 6 parçaya bölmeyi kabul etmiş olan Hadi’nin devrilmesi ABD’nin işine gelmedi. Bu, planlarının bir süreliğine de olsa kesintiye uğraması demekti.

Husiler ve Yemen Halkı, bir yandan AB-D Emperyalistleri ve onların uşaklarıyla savaşırken, diğer yandan da Ülkenin doğusundaki Şabva bölgesinde Ortaçağcı El Kaide teröristleriyle mücadele ediyor.

Birleşmiş Milletler’in açıklamalarına göre, Mart ayından bu yana yaklaşık 100 bin Yemenli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 1,2 milyon Yemenli yerinden edildi ve çatışmalarda hayatını kaybedenlerin sayısı 5 bin kişiye ulaştı. Bunlardan biri de, 6 yaşındaki Ferit oldu.

25 milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 13 milyon kişi yoksulluğun pençesinde kıvranıyor.

Dünya halkları gerçek anlamda emperyalist saldırıların yarattığı kan ve gözyaşı cehenneminde kavruluyor. Acılar içinde kıvranıyor. Yemen de AB-D Emperyalistlerinin acılara boğduğu bir başka ülke. Sıra ülkemize geldi geliyor derken, Türkiye de Suriyeleşmeye başladı. Karanlık günler var önümüzde, ama bu karanlığı elbet yıkacak dünya halkları. Er ya da geç, çünkü biz halkız, haklıyız, kazanan da biz olacağız.