Site rengi

Tasarım

ABD ve AB Emperyalistlerinde Zor, Şiddet, Güç; Oyun, Hile, Dümen Bitmiyor Sonuçta BOP Hayata Geçiyor…  

25.12.2024
217
A+
A-

M. Gürdal Çıngı

 

 

Tarihin Çarkları, İnsanlığın Gidişi

İlerlemeden ve Gelişimden yanadır!

Halkları kandırmak için her türlü yalana başvuruyorlar. Her türlü argümanı kullanıyorlar. Her türlü yolu deniyorlar, uyguluyorlar. Kimi zaman havuç taktiğini kullanıyorlar, kimi zaman sopa. Bazen ikisini birden kullanıyorlar. Sonuçta genel olarak kısa ve orta vadede amaçlarına ulaşıyorlar. Halkları sömürü ve baskı altında tutuyorlar. Ülkeleri bölüp parçalıyorlar. Yeraltı ve yerüstü servetlerine el koyup yağmalıyorlar ve böylece kârlarına kâr katıyorlar. Kısa vadede görünüm budur.

Ama uzun vadede?

İşte orada Tarihin çarkları başka türlü dönüyor. İnsanlığın gelişimi, zaman zaman gerilemelerle, zikzaklarla, geriye savrulmalar gösterse de genel olarak ilerlemeden, gelişimden yana akıyor. Halklar, İlkel Sosyalizmden-İlkel Sınıfsız Toplumdan Modern Sosyalizme-Modern Sınıfsız Topluma doğru ilerliyor. Tarihin akışı bize bunu netçe gösteriyor. Teorik olarak gösterdiği gibi, Pratik olarak da gösteriyor.

Yüz binlerce yıl süren İnsanlığın İlkel Sınıfsız Toplumu, şurada sadece 6-7 bin yıldır varlığını sürdüren Sınıflı Toplumdan da mutlaka kurtulacak ve yeniden ve Modern bir biçimde Sınıfsız Toplum kurulacaktır.

Devrimler Kartalı Lenin Usta’nın ne diyordu 1917’de, Büyük Ekim Devrimi günlerinde?

“Biz başlangıcı yaptık. Ne kadar zamanda, ne zaman, hangi ulusun proleterleri bu eseri sonuna kadar vardırırlar, bunun önemi yok. Önemli olan, buzun kırılmış, yolun açılmış ve gösterilmiş olmasıdır.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, İnter Yayınları, s. 522)

Evet, buz kırılmış, yol açılmıştır. Ve bundan sonra nasıl gidileceği bilimsel olarak gösterilmiştir.

Ve Tarih, eserin sonuna vardığını gösterecektir. Buna adımız gibi inanıyoruz.

Çünkü biz, bir bilim olan Bilimsel Sosyalizme-Marksizm-Leninizme inanıyoruz!

Ve bilim, bize; Tarihin akışının böyle olduğunu somut kanıtlarıyla ortaya koyuyor.

Suriye Olayı ve Marksizm-Leninizmin Bir Kez Daha Gösterdiği Gerçeklik

Bunları niye yazdık?

Suriye Olayı dolayısıyla.

ABD Emperyalistlerinin “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” kapsamında bölgemize ve ülkemize yönelik yoğun saldırıları var, bildiğimiz gibi. BOP, Ortadoğu’da 22 Devletin sınırlarının değiştirmeyi amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda da bu bölgedeki devletlerin bölünüp parçalanması, yeni yeni devletler, devletçikler oluşturulması gerekiyor.

Ve 2003 yılından bu yana yani 21 yıldır fiilen uygulanan bu proje çerçevesinde bölgemizde önce Irak, sonra Libya, şimdi Suriye bölünüp parçalandı. Ve sıra, İran ve Türkiye’ye geldi.

Bunu neredeyse herkes görüyor, biliyor. Kaldı ki ABD Emperyalistleri de bu amaçlarını gizlemiyorlar. Haritasını yayımlıyorlar, NATO Kolejlerinde ders olarak okutuyorlar bu Projeyi.

Ha, ABD Emperyalistlerinin amacı; sadece BOP çerçevesinde 22 Devletin bölünüp parçalanması, yeni yeni devletçikler oluşturulması mı?

Hayır!

Onların ana amacı: “Bin Devletli Bir Dünya” kurmak.

İşte BOP, GOP (Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) ya da tam adıyla “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık-Partnership for Progress and a Common Future with the Region of the Broader Middle East and North Africa” bu amaca (Bin Devletli Dünya) hizmet için ilk adımda ortaya konulan çerçevedir.

Suriye’de 13 yıldır yaşanan gelişmeler ne yazık ki şimdilik ABD Emperyalistlerinin Projesinin hayata geçirilmesiyle sonuçlandı. Daha düne kadar, Suriye Halkları ve Rusya-İran-Çin tarafından hayata geçirilmesine izin verilmeyen Proje, bugün hayata geçti.

Neden?

Çünkü, şartların getirdiği bilimsel olmayan bir hat izlendiği için.

Özetleyerek uzatmadan söyleyelim, savaşın belli bir aşamasında olumlu bir şekilde İdlib’e sıkıştırılan, bugün iktidara “getirilen” Ortaçağcı çeteler (HTŞ’ler, SMO’lar, TİP’ler vb.leri…) orada zaman geçirilmeden yok edilmeliydi. Ya teslim olmaları ya da kaçıp gitmeleri sağlanmalıydı… O Ortaçağcı güçler, o çıbanbaşı, orada durduğu müddetçe, Eğitildiği-Donatıldığı müddetçe böyle bir tehlike söz konusuydu kaçınılmazca.

Ama bu yapılamadı.

Yapılabilir miydi?

Evet, yapılabilirdi. Ama bilime inanmak şartıyla. Bilimin gereklerini yerine getirmek şartıyla.

Peki buradaki güçler Bilime, Marksizme-Leninizme inanıyorlar mıydı?

Hayır!

Suriye Liderliği, son aşamada, ülkesine saldıran, bölüp parçalamak isteyen ABD ve AB Emperyalistlerine karşı Antiemperyalist, Yurtsever bir tutum takınmış, hat izlemişti. Ama o kadar…

Ya Rusya? Ya Çin?

Yöneticileri Bilime ihanet etmiş, kendi ülkelerimde kurulan Sosyalist Devletleri ortadan kaldırmış Karşıdevrimcilerden oluşuyordu. Ülkelerini Emperyalist Devletler haline getirmişlerdi. Emperyalist çıkarları gereği Suriye’yi destekliyorlardı.

Ya İran?

O da Ortaçağcı bir yönetim olarak, ancak o kadar oluyordu. O kadar destekliyordu Suriye’yi.

Hele de uzun yıllar süren savaş, saldırı, abluka, ekonomik yokluk karşısında, artık direnme noktasının sonuna gelmiş bir Ordu ve bir Halk daha fazla direnemedi.

Oysa, Bilime göre ne yapılması gerekirdi?

Lenin Usta, zaferin nasıl gerçekleştirileceğini şöyle gösteriyor:

“Marks’a göre bu sanatın en önemli kuralları şunlardır:

“Ayaklanmayla (Biz burada Savaşla diyelim. – M. Gürdal Çıngı) asla oyun oynama, ama ona bir kez başladın mı, sonuna dek gitmek zorunda olduğunu bil.

“Tayin edici yerde ve tayin edici anda büyük bir güç üstünlüğü yoğunlaştırılmalı, çünkü aksi halde, daha iyi yetişmiş ve örgütlenmiş olan düşman, isyancıları yok edecektir.

“Ayaklanma başlar başlamaz, en büyük kararlılıkla hareket etmek ve her koşulda ve mutlaka saldırıya geçmek gerekir. ‘Savunma, silahlı ayaklanmanın ölümüdür.’

“Düşman gafil avlanmaya çalışılmalı ve birliklerinin dağınık olduğu an kollanmalı.

“Her gün (eğer söz konusu olan bir kentse, her saat diyebiliriz) küçük de olsa başarılar sağlanmalı, ve böylece ne pahasına olursa olsun ‘moral üstünlük’ elde tutulmalı.” (N. Krupskaya, Lenin’den Anılar,  s. 357)

İşte tam da bunlar yapılmadı yukarıda söylediğimiz nedenlerden. Ve kaçınılmaz son geldi çattı…

Konumuza dönersek…

Batılı Emperyalistler Çıkarları Gerektirdiğinde Şeytanla bile İşbirliği yaparlar

Suriye’deki son gelişmeler bize, Emperyalistlerin, kendi ülkelerinde Burjuva Devrimleriyle yıktıkları ve tarihen ortadan kaldırdıkları, Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfı ve onların Antika Ortaçağcı güçleriyle, çıkarları öyle gerektirdiğinde, ittifaka girmek için hiçbir tereddüt taşımayacakları gerçeğini bir kez daha göstermiştir.

Bakarsanız HTŞ, BM’nin de, ABD’nin de, AB’nin de, Türkiye’nin de “Terör Örgütü” olarak tanımladığı bir yapıdır. Ama şimdi hepsi el ele “Yeni Suriye”yi yaratmaya giriştiler…

“ABD’den terör örgütü listesinde bulunan ‘HTŞ’ açıklaması

“ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan, Suriye’deki BAAS yönetimini deviren cihatçı grupların başındaki Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile direkt temas kurduklarını doğruladı.

“Blinken, Suriye’deki gelişmeleri görüşmek üzere düzenlenen dışişleri bakanları toplantısı için gittiği Ürdün’ün Akabe kentinde basın toplantısı yaptı.

“Toplantıda, ‘Suriye, son yarım yüzyılda herhangi bir haftada olduğundan daha fazla değişti’ diyen Blinken, ABD’nin ve diğer bölgesel güçlerin, Suriye’nin geçici liderlerinin gelecekteki bir Suriye hükümetine ‘destek ve tanınma’ karşılığında uymasını umdukları bir dizi ilke üzerinde anlaştıklarını söyledi.

“Blinken, Suriye’deki ‘kapsayıcı ve temsili’ geçiş hükümetine, azınlıkların ve kadınların haklarına saygı gösterilmesi, terörist gruplara karşı hiçbir tolerans tanınmaması, kimyasal silah stoklarının imha edilmesi ve Suriye’nin komşuları ile iyi geçinmesi çağrısında bulundu.

“TEMAS HALİNDEYİZ”

“Bir gazetecinin bu süreçte ABD’nin terörist grup olarak gördüğü HTŞ ile iletişimin olup olmadığı ile ilgili bir soruya Blinken, ‘HTŞ ve diğer taraflarla temas halindeyiz’ dedi (…).” (https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/abdden-teror-orgutu-listesinde-bulunan-hts-aciklamasi-2279268)

Bizzat ABD yetkilileri, AB yetkilileri, BM yetkilileri HTŞ ile görüşüyorlar. Gelecek Suriye’yi planlıyorlar.

Hani HTŞ “Terör” örgütüydü. Yaptırım uyguluyordunuz. Ne oldu?

Yani HTŞ hakkındaki tüm nitelemeler ortadan kalktı, kaldırıldı.

Emperyalistlerde ilke milke, yasa masa, hukuk mumuk hak getire…

Kaldı ki, yukarıda da belirtiğimiz gibi, onları İdlib’de Eğiten-Donatan bizzat kendileriydi…

Peki, Batılı Emperyalistler; ABD’sinden AB’sine, İngiltere’sine, Japonya’sına, Kanada’sına sadece Ortaçağcı hareketlerle mi iş tutar? Başka siyasi eğilimli hareketlerle iş tutmaz mı?

Tutar, tutar! Hem de hiç çekinmeden tutar.

Yine Suriye örneğinden gidelim. ABD kiminle “Ortak” yıllardır Suriye’de?

“Partiya Karkerên Kurdistanê-Kürdistan İşçi Partisi (PKK)” ile.

PKK, icabında Marksist-Leninist bir örgüt müdür?

Evet!

Kongreya Azadî û Demokrasiya Kurdistanê-Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (KADEK) ve

Kongra-Gel (Halk Kongresi) adlarını da kullanmıştır geçmişte.

Savaşçı güçlerinin adları; Halk Kurtuluş Güçleri (HRK) (1984-1986), Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu (ARGK) (1986-2000), Halk Savunma Güçleri (HPG) (2000-)’dir icabında…

Yani “Halk” Hareketidir kendince(!) Hemi de “İşçi” Partisidir icabında.

Ve PKK’nin Suriye’de faaliyet gösteren örgüt parçalarının adları da; Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve Demokratik Suriye Güçleri (DSG)’dir.

Yukarıda tırnak içine aldığımız “Ortak” nitelemesi bizim değildir. Bizzat ABD Emperyalistlerinindir.

PKK; ABD için Suriye’de “Sahadaki Ortak”, “Yerel Güç”tür.

 

“ABD’li General ziyaret etti: SDG/YPG’yi ‘ortak’ olarak niteledi

“ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla, Suriye’de terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı SDG/YPG ile görüştü.

“(…)

“CENTCOM tarafından yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:

“General Kurilla bugün (10 Aralık) Suriye’deki çeşitli üslerde bulunan ABD’li askeri komutanlar ve askerlerin yanı sıra IŞİD’i yenilgiye uğratan ortaklarımız (abç. – M. Gürdal Çıngı) Suriye Demokratik Güçlerini ziyaret etti. Kurilla, kuvvet koruma tedbirleri, hızla gelişen durum ve IŞİD’in mevcut durumdan faydalanmasını önlemeye yönelik devam eden çabalar hakkında ilk elden bir değerlendirme aldı. USCENTCOM IŞİD’in kalıcı olarak yenilgiye uğratılması konusundaki kararlılığını sürdürmektedir.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/abdli-general-ziyaret-etti-sdgypgyi-ortak-olarak-niteledi-2278097)

Hem de öyle bir “ortak”tır ki Suriye’deki PKK’liler, ABD’nin “Yeni” Başkanı Donald Trump’ın Ocak ayında gerçekleştirilecek “Resmi” Yemin Törenine davetlidirler. Okuyalım:

***

‘Mazlum Abdi, Trump’ın resmi yemin törenine davet edildi’

02-12-2024

Haber Merkezi – DSG ve PYD yetkililerinin, 20 Ocak 2025 günü Washington’da yapılacak ABD Başkanı Trump’ın resmi yemin törenine davet edildiği bildirildi.

Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve Rojava’daki Demokratik Birlik Partisi’nden  (PYD) iki lidere ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ekibi tarafından davet yapıldığı belirtildi.

TELE 1 Washington temsilcisi Yılmaz Polat’ın haberine göre, DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi (Kobani) ve İlham Ahmed için hızlı ABD vizesi talebinde bulunuldu.

Trump ilk başkanlığı döneminde de Mazlum Abdi ile telefonda görüşmüştü.

Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin 47’nci Başkanı olarak yemin töreni, 20 Ocak 2025 günü Kongre Binası’nın Batı Cephesi’nde yapılacak.” (https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/021220246)

***

 

Gördüğümüz gibi, “General Mazlum”, ABD’nin “Yeni” Yönetimi tarafından Devlet Başkanı muamelesi görmektedir!

Ancak onlarla, yani Batılı Emperyalistlerle; asla “dost” olunamaz, onlara asla güvenilemez, onlarla asla işbirliği yapılamaz!

Çünkü onlar, adları ister HTŞ olsun, ister PKK olsun, ister PYD olsun kendi çıkarları için kimi kullanabileceklerse onları kullanmakta tereddüt etmezler. Kullanırlar ve işleri bittiğinde atarlar.

Hangi birini sayalım?..

İran Şahını mı? Irak Kürdistanı lideri Molla Mustafa Barzani’yi mi?.. Hangisini sayalım?..

Satarlar! Çıkarları gerektirdiği anda satarlar!

Sattılar! Yine satarlar!

Yarın da önce HTŞ’yi satacaklar, sonra da, bir müddet sonra da eğer yerine kendilerine daha sadık birilerini bulurlarsa PKK’yi de, PYD’yi de satarlar!

 

Masa da ne masaymış ya da Ne DEAŞ-IŞİD’miş ama…

Ne kullanışlı bir aparat bu IŞİD-DEAŞ, şaşırmamak elde değil. Kullan kullan bitmiyor ABD Emperyalistlerinin elinde.

Yani, Marks-Engels Ustaların dile getirdiği gibi, Parababalarının 1850’li yıllardan sonraki “Komünizm Heyulası” gibi bir heyula IŞİD-DEAŞ, ya da çocukları korkutmak için büyüklerin söylediği bir çeşit kötülük veya kış cini, umacı, öcü, iblis, cadı, gulyanabi benzeri bir tür hayalet olan Karakoncoloz…

“Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” kapsamında Suriye’yi bölüp parçalamak amacıyla başlattıkları operasyonda ilk elde kullandıkları aparat, örgüt “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)” oldu.

IŞİD adı, yaptığı katliamlar ve insanlık dışı işlerden dolayı lanetle anılmaya başlayınca, örgütün adını Arapça DEAŞ olarak söylemeye başladılar. Yani IŞİD ve DEAŞ aynı örgüttür. Ama ABD Emperyalistlerinde aldatma, kandırmaca bitmediği için artık IŞİD değil DEAŞ diyorlar halkları kandırmak için.

IŞİD’in öncülü, ABD’nin, Afganistan’da Sosyalist Necibullah İktidarına karşı Pakistan’da örgütledikleri Taliban ve El Kaide’dir. Son dönemdeki Ortaçağcı örgütlerin neredeyse tümünün kökeni bunlardır. Bölüne parçalana değişik adlar aldılar ve BOP’un Irak ayağında IŞİD olarak ön plana çıktılar. Suriye olayları başlayınca oraya aktarıldılar ABD Emperyalistlerince. Ve orada çok zalimce, çok insanlık dışı işler yaptılar. Başlangıçta Suriye topraklarının önemli bir bölümünü ele geçirdiler. Orada “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)” olarak kendilerine bağlı topraklarda Devlet kurduklarını ilan ettiler. Tabiî başka Ortaçağcı örgütlerle hem birleşerek, hem savaşarak.

Sonuç olarak Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ)’ de IŞİD’den kopma bir Ortaçağcı örgüttür, çetedir.

ABD Emperyalistleri, Suriye’de bir de kimi kullandı yukarıda söylediğimiz gibi?

PKK’yi, PYD’yi, DSG’yi…

Ve bunlar, PKK-PYD, meşru Suriye Yönetimine karşı Ortaçağcı çetelerle işbirliği yaptıklarını duyurdular. Anlaşmalarını Ortak Deklarasyonla ilan ettiler. Sonra savaştılar El Kaide’ye, IŞİD’e, ÖSO’ya ve HTŞ’ye karşı. Ve sonra yine barıştılar ABD’nin emri üzerine.

Ve süreçte, ABD ve AB’nin askeri, ekonomik ve siyasi koruması altında; Suriye’nin kuzeydoğusunda, Kürdistan’ın Batısında-Rojava bölgesinde, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim” adı altında bir yönetim kurdular.

İşte bu süreçlerde başta ABD Emperyalistleri olmak üzere AB Emperyalistlerinin halkları kandırmak ve PKK-PYD’yi meşrulaştırmak için kullandıkları argüman, PYD-DSG’nin IŞİD’e karşı “kahramanca” savaştıkları, onları yendikleri ve savaşçılarını esir tuttukları idi.

Bugün Suriye’deki yeni durumda, Beşşar Esad önderliğindeki BAAS İktidarının yıkılmasından sonra da aynı argümanı kullanıyorlar: Eğer PYD-DSG’liler olmazsa, IŞİD’li militanlar kaçarlar ve dünya için büyük tehlike yaratırlar, diyorlar. PYD-DSG’yi desteklemelerinin ana nedeninin bu olduğunu söyleyip duruyorlar.

***

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’dan dikkat çeken DSG açıklaması

Haber Merkezi – ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye ve diğer ülkelere DSG güçlerinin IŞİD’e karşı mücadelesinin , “önemli” olduğunu ve başarılarının devam etmesi gerektiğini ilettiğini söyledi.

Blinken, Suriye’deki gelişmeleri görüşmek üzere düzenlenen dışişleri bakanları toplantısı için gittiği Ürdün’ün Akabe kentinde basın toplantısı yaptı.

Amman yönetiminin ev sahipliğinde Ürdün’ün Akabe şehrinde Suriye’deki gelişmeleri görüşmek üzere düzenlenen toplantıya Ürdün, Türkiye, ABD, Suudi Arabistan, Irak, Lübnan, Mısır dışişleri bakanları ile AB ve BM temsilcileri katılıyor.

Blinken, Suriye’de YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Demokratik Suriye Güçlerinin (DSG)  adını kullanarak, DSG hakkında Türkiye’deki yetkililerle görüşmeler yaptığını hatırlattı.

Blinken, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şu anki önemli iş [Suriye’de] IŞİD’in hilafetinin sonlandırılmasında elde edilen başarıların devam etmesinin sağlanmasıdır” dedi.

Blinken “DSG, bu hedefe ulaşmada büyük bir rol oynuyor. Ayrıca, onlar, IŞİD’in elinde bulunan 10 bin civarında teröristi etkisiz hale getirmede ve onları kendi ülkelerine geri göndermede büyük bir rol oynuyor. Bu nedenle, Türkiye ve diğer müttefiklerimle yaptığım görüşmelerde, DSG’nin bu rolde devam etmesinin çok önemli olduğunu vurguladım. Çünkü IŞİD, bu durumu kendi lehine kullanarak yeniden toparlanmaya ve Suriye’de bir geçiş yolu yaratmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.” (https://www.rudaw.net/turkish/world/15122024)

***

Yukarıda aktardığımız ziyaret sırasında ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla

“Suriye’de hızlı değişimlerin yaşandığı bu dönemde Amerikan kuvvetlerinin savunma parametrelerine ilişkin son değerlendirmeyi aldı.

“CENTCOM’a göre Kurilla, IŞİD’in mevcut durumdan faydalanmasını engellemeye yönelik devam eden çabalar hakkında da bilgi aldı.

“CENTCOM, IŞİD’i yenme çabalarına kararlı olduğunu belirtti.” (https://www.dengeamerika.com/a/centcom-comander-meets-sdf-in-syria/7896417.html?utm_source=twitter&utm_medium=social&utm_campaign=dlvr.it&s=03)

ABD böyle söyler de Amerikancı Kürt hareketinin Suriye Lideri Mazlum Abdi durur mu? O da aynı argümanı kullanıyor.

“Mazlum Abdi, IŞİD tutukluları cezaevleri ve ailelerinin tutulduğu kampları ilgili uyarılarda bulundu.

“IŞİD kamplarını koruyan savaşçılarının yarısının son günlerde geri çekilmek zorunda kaldığını dile getiren Abdi, ‘Bütün cezaevleri hâlâ bizim kontrolümüzde. Cezaevleri ve kamplar, IŞİD militanlarının kaçışına zemin hazırlayabilir. Bu güvenlik zafiyetine neden olacak. Herkes, bu cezaevlerinin güvenliğinden sorumlu olmak zorunda’ diye konuştu.” (https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/131220244)

Al birini vur ötekine. Ağız aynı ağız, kandırma aynı kandırma…

Hani şairimiz Edip Cansever’in şiirindeki masa gibi mübarek IŞİD-DEAŞ…

Okuyalım şiiri:

Masa da Masaymış ha

Adam yaşama sevinci içinde

Masaya anahtarlarını koydu

Bakır kâseye çiçekleri koydu

Sütünü yumurtasını koydu

Pencereden gelen ışığı koydu

Bisiklet sesini çıkrık sesini

Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu

Adam masaya

Aklında olup bitenleri koydu

Ne yapmak istiyordu hayatta

İşte onu koydu

Kimi seviyordu kimi sevmiyordu

Adam masaya onları da koydu

Üç kere üç dokuz ederdi

Adam koydu masaya dokuzu

Pencere yanındaydı gökyüzü yanında

Uzandı masaya sonsuzu koydu

Bir bira içmek istiyordu kaç gündür

Masaya biranın dökülüşünü koydu

Uykusunu koydu uyanıklığını koydu

Tokluğunu açlığını koydu.

 

Masa da masaymış ha

Bana mısın demedi bu kadar yüke

Bir iki sallandı durdu

Adam ha babam koyuyordu.

 

Tabiî, ABD Emperyalistleri, şairimiz gibi insancıl değiller. Masaya koydukları hep; acı, gözyaşı, kan, ölüm, zulüm, yağma, talan oluyor. Halkların birbirine kırdırılışı oluyor. Ülkelerin atomlarına kadar bölünüp parçalanması oluyor.

ABD ve AB Emperyalistleri şu anda canla başla, bütün olanaklarıyla PKK-PYD-DGS’nin, kendilerinin koruması ve kollamasında sahip oldukları ve bir anlamda Devletleştikleri toprakları korumak, tahkim etmekle uğraşıyorlar. Ve elbette alanını genişletmek, Suriye’de daha büyük bir coğrafyada egemen olmasını istiyorlar.

Ne yapıyorlar bunun için?

Başta bu bölgedeki Kürt Örgütleri olmak üzere, Irak’taki Kürt Örgütlerini de dahil ederek, birliklerini sağlamak istiyorlar.

Oysa ABD, bir Ulusun, bir Ulusal Hareketin birliğini gerçekten ister mi? Bunun için çaba sarf eder mi?

Etmez.

Tam aksine, yazımızın başında söylediğimiz gibi, ülkeleri ve halkları atomlarına kadar parçalamak ister. 1000 Devletli bir Dünya ister. Onun için çalışır. İşte BOP odur bölgemizde, yine yukarıda söylediğimiz gibi. Bunun için; Irkı, Dili, Dini, Mezhebi, Kültürü vb. her şeyi kullanır.

Kıbrıs’ı AB’ye peşkeş çekmek için birleştirmek istediği gibi, şimdi de Suriye Kürtlerini “birleştirmek” istiyor. Ve tabiî BOP’u hayata geçirerek… Burada da amaç Ortadoğu’da yeni bir İsrail yaratmak, Müslüman İsrail yaratmak. Bu, kısa ve orta vadeli planları için gerekli bir şey; onun için istiyor.

Bildiğimiz gibi, Kürt Ulusu; Türkiye, Irak, İran, Suriye arasında dörde bölünmüş durumdadır. Bir Devleti yoktur. Tabiî ki Kürt Ulusunun da Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı çerçevesinde birliğini sağlamak, kendi devletini kurmak en doğal hakkıdır. Ancak bu, ABD ve diğer emperyalistlerin güdümünde olmaz. Doğru olmayan budur. İşte ABD Emperyalistlerinin Kürt Ulusunun ve Kürt Hareketlerinin birliğini istiyor görünmesinin nedeni 4 parçayı sınırları içinde bulunduran devletleri bölüp parçalamak istemesinden kaynaklanıyor. BOP’u hayata geçirebilmesi için bu şart. O yüzden canla başla çalışıyorlar.

BOP’un Irak’ta hayata geçirilmesinden sonra kurulan Özerk Irak Kürt Bölgesel Yönetimi vardır. Suriye’de fiilen kurulan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi var. Böylece 2 ülkeyi bölüp parçaladı ABD. Sıra geldi diğer iki ülkeye: İran’a ve Türkiye’ye.

Şimdi de ABD-AB Emperyalistlerinin ve yerel işbirlikçilerinin bu yöndeki çabalarına bakalım.

***

ABD-Fransa heyeti Rojava’da Kürt taraflarla görüşmelere başladı

11-12-2024

Erbil (Rûdaw) –  ABD ve Fransa heyetleri ENKS ve PYNK’nden Rojava’daki Kürtlerin haklarını elde etmesi için ‘Kürt-Kürt diyaloğunun’ Mazlum Abdi başkanlığında yeniden başlamasını talep etti.

Kürt akademisyen Ferid Sadun,  ABD-Fransa ortak heyetinin Kamışlo’da Kürt taraflarla başlattığı görüşmelere ilişkin Rûdaw TV’den Dilbxwin Dara’nın sunduğu bültene bağlanarak açıklamalarda bulundu.

PYNK ile görüşmelerin kendi evinde gerçekleştiğini ve kendisinin de bu toplantıya katıldığını dile getiren Ferid Sadun, toplantılara bazı bağımsız şahsiyetlere de katıldığını, Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ile de 2 gün içerisinde heyetin bir görüşme gerçekleştireceğini söyledi.

“(…)

Sadun’un Rûdaw’a yaptığı açıklamaya göre, “Amerikan-Fransız heyeti, PYNK partilerini Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile en kısa sürede bir anlaşmaya varmaya çağırdığını” söyledi.

“(…)

Taraflar Mazlum Abdi başkanlığında bir araya gelecek

Ferid Sadun, “Ulusal Birlik Partileri ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin önümüzdeki iki gün içinde bir toplantı yapacağını” ve DSG Komutanı Mazlum Abdi ile bir araya gelerek anlaşmazlıkları aşmak ve bir uzlaşıya varmak amacıyla görüşeceklerini belirtti.

Kürtler Şam’da bir olmalı

Amerika ve Fransa’nın, Kürtlerin Şam ile tek bir ses olarak müzakere etmesini istediğini kaydeden Sadun, iki ülkenin önümüzdeki bir hafta içinde Şam’da ve geçiş hükümetinde müzakere etmek üzere ortak bir Kürt heyeti oluşturmayı amaçladığını ekledi.

Başkan Mesud Barzani bu birliği destekliyor

Heyetin, Kürt heyetinin başkanlığını DSG Komutanı Mazlum Abdi’nin yapmasını desteklediğini belirten Sadun, Rojava’daki Kürt uzlaşı adımının Başkan Mesud Barzani ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani tarafından memnuniyetle karşılanacağını ifade etti.” (https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/111220245)

***

Gördüğümüz gibi, ABD-Fransa çok aktifler. Oradan oraya gidiyorlar, mesai harcıyorlar.

Onların bu çabalarını da Amerikancı Kürt Hareketi karşılıksız bırakmıyor. Koruyucuları, kollayıcılarının isteklerini, emirlerini yerine getirmek için onlar da canla başla çalışıyorlar şu günlerde. Şöyle söylüyor Mazlum Abdi:

***

DSG Komutanı Mazlum Abdi’den taraflara çağrı: Suriye’de Kürt ulusal birliği tarihi bir ihtiyaçtır

“(…)

Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Kürt-Kürt diyaloğunun önemine dikkat çekerek ulusal birlik çağrısında bulundu.

Abdi’nin açıklaması şöyle:

“Bugün, Suriye’de Kürt ulusal birliği tarihi bir ihtiyaç ve bu dönemdeki mevcut tehditlere bir yanıttır. Tüm Kürt taraflarına çağrımız, parti çıkarlarını bir kenara bırakıp halkın diyalog ve ulusal birlik çağrılarına olumlu yaklaşmalarıdır.”

Mazlum Abdi, Kürt taraflarının mevcut çalışmalara katılması gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“Herkese, mevcut Kürt ulusal birliği inşa etme çabalarına olumlu yaklaşmaları ve katılmaları çağrısında bulunuyoruz. Böylelikle, Suriye diyaloğu için destekleyici bir duruşa ulaşabilir ve demokratik ve çoğulcu bir Suriye’nin geleceğinde yer alabiliriz.”

DSG Komutanı Abdi’nin bu açıklaması, Suriye’de değişen konjonktür sonrası ABD ve Fransa heyetlerinin Kürt tarafları (PYNK-ENKS) ile görüştükten sonra DSG komutanı önderliğinde Kürt-Kürt diyaloğunun başlaması ve Kürtlerin Şam’a birlik halinde gitmesini talep etmişti.” (https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/141220246)

***

ABD ve Fransa Emperyalistleri öncülüğünde “Birlik”(!)

Öyle mi Mazlum Abdi!

Yapmayın! Etmeyin! Yemeyin bizi!

Bu kadar da aptal yerine koymayın bizi!

Emperyalistlerin, Halkların Birliğini istedikleri, Tarihin hangi döneminde görülmüştür Allah aşkına!

Batılı Emperyalistlerin bugün böyle söylüyor olmaları kimseyi aldatmasın. Yukarıda da yazdığımız gibi, Ortadoğu’da yeni bir İsrail, Müslüman İsrail yaratmak istiyor ABD Emperyalistleri, BOP’u hayata geçirerek.

Ve, ABD bayrağındaki görünmeyen yıldız olan İsrail’i,

Ortadoğu’da ABD Emperyalizminin jandarması, ileri karakolu olan İsrail’i kesin güvenceye almak istedikleri için, Amerikancı Kürt Hareketlerinin öncülüğündeki Kürt Halkını destekliyor görünüyorlar. Yoksa gerçekten Kürt Halkının Birliğini istediklerinden değil…

ABD ve Fransa bu girişimleriyle Suriye’nin kuzeydoğusunda kurdukları yapay devletçiği korumak kollamak istiyorlar, Fırat’ın Doğusunu PKK-PYD-DGS’ye bırakmak istiyorlar. Bütün girişimleri buna yönelik. İşte bu gerçekliğin bir kanıtı:

***

ABD’nin Fırat’ın doğusundaki Kürtlere verdiği güvenceler

14 Aralık 2024

Kürt kaynaklar, Kamışlı kentini ziyaret eden bir Fransız heyetinin, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi temsilcileriyle, eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonraki geçiş aşaması konusunda Heyetu Tahriru’ş-Şam’la (HTŞ) müzakere etmek üzere Şam’a gidecek birleşik bir Kürt heyetinin oluşturulmasını görüşmek üzere toplantılar yaptığını açıkladı.

Bu gelişme, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin, kontrol ettikleri bölgelerde bağımsızlık bayrağını göndere çekmelerinin Suriye’nin bir parçası olduklarına dair inançlarının bir işareti olduğunu ve geçiş sürecine katılımlarının ülkenin sorunlarına kapsamlı bir çözüm bulunmasına katkıda bulunacağını düşündüklerini söylediği bir dönemde oldu.

Bir Kürt askeri yetkili, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu ve ABD ordusunun, HTŞ heyeti ve Türkiye yanlısı grupları SDG’den ayıran Fırat Nehri kıyısını koruma ve ülke için kapsamlı siyasi çözüme ulaşılana kadar herhangi bir ihlali önleme sözü verdiğini belirtti.

Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderilen özel Fransız heyetiyle yapılan görüşmelere katılan Kürt kaynaklar, Fransızların Demokratik Birlik Partisi (PYD) liderliğindeki Özerk Yönetim’in parçası olan partilerin liderleriyle görüşmeler yaptığını bildirdi. Görüşmelerde SDG Lideri Mazlum Abdi başkanlığında tüm Kürt parti ve gruplarından oluşan birleşik bir Kürt heyetinin başkent Şam’a giderek HTŞ liderliğindeki muhalif gruplar tarafından yönetilen geçici hükümetle müzakere etmesi olasılığı ele alındı.

Aynı kaynaklar, Fransız heyetin Kürt Ulusal Konseyi partileri, İlerici Parti ve Birlik Partisi liderleri ve teknokrat isimlerle bir araya geleceğini, tüm parti ve siyasi tarafları kapsayacak bir Kürt heyeti oluşturarak, HTŞ ve muhalif gruplarla ülkenin geleceği ve geçiş dönemine katılım konusunda müzakerelerde bulunacağını bildirdi.

“(…)

Kapsamlı ateşkes

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, resmi internet sitesinde yayınladığı açıklamada, Esed döneminin sona erdiğine işaret ederek, Fırat Nehri’nin doğusundaki etki alanlarında bulunan tüm birim ve kurumlarına Suriye bağımsızlık bayrağını çekme kararı aldı.

Televizyonda yayınlanan röportajında Abdi, Özerk Yönetim’in Suriye’deki geçiş sürecine katılımının siyasi çözümlere yol açacağını ve yıllardır devam eden krize kapsamlı bir çözüm getireceğini kaydetti. Halep’in doğu kırsalındaki Münbiç ve Ayn el-Arap (Kobani) kentlerindeki ateşkes anlaşmasının Türkiye yanlısı silahlı gruplarla kapsamlı bir anlaşmaya dönüşmesini umduğunu belirten Abdi, “Çatışmalar Tişrin Barajı’nda devam ediyor, ancak Karakozak Köprüsü’nde ve Münbiç kentinde durdu. Anlaşma, askeri güçlerin Münbiç’ten ayrılmasını ve Münbiç’in sivil bir güç tarafından yönetilmesini öngörüyor. Ancak ben Türkiye destekli tarafın bu konudaki kararlılığından şüpheliyim” ifadelerini kullandı.

SDG Komutanı, Türkiye yanlısı grupların Halep kırsalındaki Kürt kenti Kobani’yi kuşatmak istediğini, ancak tüm saldırıları püskürttüklerini söyledi. Abdi, “Türkiye’nin bu tür saldırılar yapmasını engellemek için hatta olan arkadaşlarımız var. Bizi destekleyen birçok uluslararası güç var ve Münbiç’teki ateşkesi kapsamlı bir ateşkes haline getirmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Fırat’ın doğusundaki Kürtler için ABD koruması

Bu bağlamda Rakka, Haseke ve Deyrizor aşiretlerinin ileri gelenleriyle SDG, Uluslararası Koalisyon ve ABD ordusu arasındaki toplantılara katılan bir Kürt askeri yetkili, Fırat Nehri’nin bir tarafta SDG bölgeleri, diğer tarafta HTŞ ve üçüncü tarafta da Türkiye yanlısı gruplar arasında ayrım çizgisi olacağını açıkladı. Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan kaynak şunları söyledi: “Koalisyon komutanları, tüm ülkede tüm bileşenlerin, azınlıkların ve etnik grupların haklarını koruyan kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşılana kadar, nehrin her iki tarafında da herhangi bir ihlali önlemek için ana garantör olacaklarını teyit ettiler.”

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynağa göre 10 Aralık Salı günü Suriye’deki ABD üslerini ziyaret eden ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla, SDG liderleriyle bir araya geldi. Kurilla, ABD’nin Suriye’de DEAŞ’la mücadele misyonunun devamlılığı konusunda güvence verdi. Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “General Kurilla güvenlik önlemleri, hızla değişen durum ve DEAŞ’ın Suriye’deki mevcut durumdan faydalanmasını önlemeye yönelik devam eden çabalar hakkında ilk elden bir değerlendirme aldı ve Washington’un DEAŞ’ın kalıcı olarak yenilgiye uğratılması konusunda kararlı olduğunu vurguladı.” (https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5091552-abdnin-f%C4%B1rat%C4%B1n-do%C4%9Fusundaki-k%C3%BCrtlere-verdi%C4%9Fi-g%C3%BCvenceler)

***

Ayının Oyunu Armuda ABD’nin Oyunu BOP’a

Bu uzun aktarmalardan da gördüğümüz gibi, başta ABD, Fransa ve diğer Batılı Emperyalist devletler, Suriye’deki Kürt bölgesini korumak için aktif bir çaba içindeler.

Türkiye’ye baskı uygulayarak, de facto (fiili) durumu kabul etmesini istiyorlar. Onun için de canla başla çalışıyorlar. Başkanları mesajlar veriyor, Bakanları geliyor gidiyor, Komutanları toplantı üzerine toplantı yapıyor, vb. vb.

ABD bu. Kendi aşağılık emperyalist çıkarları için her şeyi kullanır. Halklara yalan söyler. Kandırır. Aldatır, Medyası aracılığıyla doğruyu yanlış, yanlışı doğru diye yutturur…

Yukarıda somut, net kanıtlarıyla anlatıldığı gibi ABD Emperyalist Haydutları, halkları ve devletleri parçalama projeleri olan Büyük Ortadoğu Projesi’ni tüm hızıyla hayata geçirmeye devam ediyorlar. ABD-AB Emperyalistleri, Birleşmiş Milletlerce tanınan meşru Suriye Devletini çökerterek bir adım daha attılar. Yukarıda da altını çizdiğimiz gibi şimdi sırada İran vardır.

Türkiye ise BOP’un kilit ülkesidir. Eninde sonunda sıra Türkiye’ye de gelecektir. Günün acil görevi, bu tehlikeye karşı hazırlıklı olmak, halkımızı uyarmak, uyandırmak ve örgütlü mücadelemizi büyütmektir.

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) ve O’nun Genel Başkanı Sayın Nurullah Ankut Efe, on yıllardır bu gerçekliğin anlaşılması ve ABD-AB Emperyalistlerine, onların başta AKP’giller ve BOP Eşbaşkanları Tayyip olmak üzere, yerli işbirlikçilerine karşı örgütlü bir halk hareketinin yaratılması için en aktif bir şekilde bu yüzden mücadele ediyor, feryat ediyor.

Ey Halkımız!

Duy feryadımızı!

Anla bizi!

18 Aralık 2024