Al birini vur ötekine: hepsi aynı…
“11 Ocak tarihli Milliyet Gazetesi’nde ”Reçete yazdıran ilaç devine 39 milyon $ ceza” başlıklı bir haber vardı ve biz bunu Gazetemizin 3 Şubat 2015 tarihli 84’üncü sayısında “Mızrak çuvala sığmamış” başlığıyla konu etmiş, çokuluslu şirketlerin yaptıkları bu tür işlerin kapitalizmin doğasından, kâr hırsından kaynaklandığını yazmıştık.
Habere göre Japonya’nın en büyük ilaç şirketlerinden Daiichi Sankyo, ABD’deki doktorlara kendi ürettiği ilaçları yazmaları için para ödemiş. Şirket ilaç yazılmasını sağlamak amacıyla doktorlara paralı konuşmalar ayarlamış, eğlenceler düzenlemiş. Ve bunlara benzer şeyler yapmıştı.
İşte bu konuya ilişkin Eylül ayında (10 Eylül’de) Cumhuriyet Gazetesi’nde yeni bir haber çıktı. Bu kez de bu işi yapan firma, dünyanın en çok bilinir markalarından biri olan ve ABD Emperyalizminin ülkelere girişinde koçbaşı görevi gören Coca-Cola’sıydı.
Haberin başlığı şu:
“Coca-Cola’dan sus payı
“Sağlığa zararlı olduğu söylenen Coca-Cola’nın ABD’nin önde gelen sağlık kuruluşlarına milyonlarca dolar bağışlar yaptığı ortaya çıktı.”
Coca-Cola’nın içinde başka zararlı maddelerin yanı sıra özellikle kullanılan şeker miktarı yüksek. Bu da çocuklar başta olmak üzere herkeste şişmanlığa ve bir dizi sağlık sorununa neden oluyor. Bu yüzden milyonlarca-milyarlarca liralık sağlık harcaması yapmak gerekiyor. Üstelik de sağlıksız nesiller yetişiyor.
Bugün ABD’nin en büyük sağlık sorunlarından biri Obezite’dir. Yani aşırı şişmanlık. Bunun da en büyük nedenlerinden biri sağlıksız beslenmedir. Oysa tüm insanlık için yapılması gereken: Yeterli ve Dengeli beslenmenin sağlanmasıdır.
Coca-Cola, bugüne kadar 120 milyon dolar bağış yapmış. (Tabiî bu da resmi olarak açıklanan. Ya gayriresmi olarak ödenenler?.. Onlar henüz meçhul. Gün gelir onlar da açığa çıkar elbet.) Bağış yaptığı kurumlar ise işin tam kalbinde, merkezinde olan kuruluşlar: Amerikan Pediatri Enstitüsü’nden Amerikan Beslenme Bilim Akademisi’ne, Louisiana Üniversitesi Pennington Biomedikal Araştırma Merkezi’nden çocuk doktorlarının ulusal derneklerine, kalp ve kanser uzmanlarına kadar onlarca kuruluş. Hem de sağlık kuruluşu(!)
Amerikan Pediatri Akademisi’nin 60 bin, ABD’li diyetisyenlerin en büyük örgütü Amerikan Beslenme Bilimi Akademisi’nin 70 bin üyesi varmış.
Peh peh peh!
Adlara bak: Beslenme Bilimi Akademisi, Amerikan Pediatri Akademisi, Louisiana Üniversitesi Pennington Biomedikal Araştırma Merkezi!
Bu kurumların kendilerinin nereden beslendiği besbelli, kimi besledikleri de besbelli…
New York Times Gazetesi’nin haberine göre “Coca-Cola, Amerikan Pediatri Akademisi’ne 6 yılda 3 milyon dolar kadar bağış yap”mış.
Buna karşılık da Amerikan Pediatri Akademisi: “şekerli içeceklerin çocuklarda obezitenin ana nedenlerinden biri olduğunu söylemekle birlikte çocuk sağlığı ile ilgili kurduğu HealtyChildren.org sitesinde Coca-Cola’yı ‘tüm dünyada çocukların daha sığlıklı olması ile ilgili çabalarından’ ötürü öv”müş.
Yani al gülüm ver gülüm kuralı işlemiş…
Yine bir üniversite ve o üniversitenin bir bilim merkezi; Louisiana Üniversitesi Pennington Biomedikal Araştırma Merkezi, çocuklarda obezite ile ilgili kapsamlı(!) bir araştırma yapmış.
Araştırmanın sonuçlarına göre çocuklarda obezitenin en önemli nedenleri olarak; egzersiz yapmamayı, çok fazla televizyon izlemeyi ve uykusuzluğu göstermiş. Ancak zinhar “şekerli içeceklerden söz etme” miş!
Nasıl etsin? Edebilir mi? O zaman milyon dolarlar gelir mi bağış adı altında?
Etmez, edemez!
***
Size Coca-Cola şirketinin, anavatanında yaptığı ahlâksızlıklarla ilgili bir haber daha aktaralım.
“İddialar doğru çıktı, Coca Cola’dan rüşvet skandalı!
“(…)
“New York Times gazetesi geçtiğimiz ağustosta yayımladığı bir haberinde “Coca-Cola, sağlık araştırmaları yapan bir şirkete gazlı içecekler hakkında olumlu rapor vermeleri halinde 1.5 milyon dolar bağış yaptı” iddiasıyla gündemi sarsmıştı. O haberde Coca-Cola yöneticileriyle iddiaların merkezindeki Global Energy Balance Network (GEBN) isimli araştırma şirketi görevlileri arasındaki e-posta trafiğinden de bahsediliyordu. İşte iddialara konu olan e-postaların içeriğini dün Associated Press haber ajansı yayımladı.
‘EGZERSİZ YAP, KOLA İÇ’ ALGISI
E-postalardan birinde GEBN başkanı James O. Hill, Coca-Cola sağlık ve bilim şefi Rhona Applebaum’a “Coca-Cola’nın insan hayatı için bir problem oluşturduğu izlenimini ortadan kaldırmak ve eskiden olduğu gibi insan hayatına mutluluk ve iyilik getirdiği izlenimini geri getirmek konusunda yardımda bulunmak istiyoruz” diye yazmış. AP haberinde Coca-Cola’nın şirket için 1.5 milyon dolarlık yardımda bulunmasının dışında yönetici ve çalışanlarının seçilmesi, kuruluşu ve yayımladığı tüm yazılı ve görsel malzemelerin içeriğinin oluşturulmasında belirleyici olduğunu ortaya koyuyor. Hatta Coca-Cola yönetiminin telkinleriyle GEBN şirketi obeziteyle ilgili yürüttüğü kampanyaların yönünü de belirlemiş. Buna göre şirket, obeziteyle mücadelede hareketsiz yaşamın ortadan kaldırılmasının ön plana çıkarılacağı, dolayısıyla insanlara düzenli egzersiz yapılması halinde kola içilmesinin sakıncası olmadığı fikrinin empoze edilebileceği üzerine projeler yürütmüş.
“COCA-COLA’YA GÖRE YETERLİ DELİL YOK
Coca-Cola yönetimine göre iddiaları doğrulayacak düzeyde delil yok. Ancak GEBN’nin raporlarını Coca-Cola lehine denetimden geçirdiği iddia edilen 61 yaşındaki Applebaum görevini bıraktı. GEBN’nin sağlık araştırmalarını yapan Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi 1 milyon $’lık bağışın iade edileceğini açıkladı. (…)” (http://www.bursahayat.com.tr/saglik/iddialar-dogru-cikti-coca-coladan-rusvet-skandali/4727) (http://www.sabah.com.tr/yasam/2015/11/28/obezite-arastirmalarina-bagisla-yon-vermisler)
Gördüğümüz gibi, kurumları-kişileri satın alıyor, şirketler, vakıflar kuruyor-kurduruyor, araştırmalar yaptırıyor, raporlar hazırlatıyor. Kan teri döküyor. Amaç hep aynı: kâr, daha çok kâr…
***
Bizzat kendi ülkesi ABD’de, kendi insanlarına karşı böylesine pervasızca cinayet işleyen, böylesine aşağılık, insanlık dışı işler yapan-yaptıran bir şirket başka ülkelerde neler yapmaz-yaptırmaz?
Yapar ve yaptırır. İşte bir örnek de İngiltere’den. 9 Ekim 2015 tarihli BBC Türkçe internet sitesi, ünlü İngiliz gazetesi Times’in bir haberini veriyor. Times’in özel haberinin başlığı şu:
“Coca-Cola bilim insanlarına milyonlarca Sterlin akıttı”
Akıtır tabiî, niye akıtmasın?
Halkımızın, “kaz gelen yerden tavuk esirgenmez” atasözünün tam yeridir burası.
“Bilim insanlarına”(!) milyonlarca sterlin aktarır ama kendisi de bunun karşılığında yüz milyonlarca sterlin kazanır.
Times’ın özel haberinde özetle şu bilgiler aktarılıyor:
Coca-Cola bu pis işinde devlet kurumlarından üniversitelere, araştırma merkezlerinden “saygın” profesörlere dek onlarca kurum ve kişiyi kullanmış. Sözcüğün gerçek anlamıyla kullanmış. Yani üniversiteler, bilim kuruluşları, profesörler bu işe bilerek, isteyerek girmişler. Coca-Cola tarafından bir aldatma olmamış. Coca-Cola istemiş onlar da bilimsel araştırma(!) yapmışlar ve şekerli içeceklerin obeziteye yol açmadığını, hatta sağlıklı yaşam için yapılan spordan, fiziksel aktivitelerden sonra bu içeceklerin içilmesinin yararlarını ortaya koyan, kanıtlayan(!) raporlar hazırlamışlar.
“Birçok bilim insanı İngiltere’deki obezite salgınıyla ilgili şeker tüketiminin artışını suçluyor. Obezite İngiltere’de her yıl yaklaşık 53 bin kişinin ölümüne neden oluyor. Obezite, NHS’ye (Ulusal Sağlık Hizmetleri) yılda 5.1 milyar Sterline de mal oluyor.”muş. (http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151008_times_coca_cola)
Peki Coca-Cola sadece bunları mı yapmış? Yani yalnızca üniversiteleri, enstitüleri, dernekleri, “saygın” profesörleri mi satın almış?
Hayır! Bir de bizzat kendisi yine milyonlarca sterlin harcayarak bir “Vakıf” kurmuş:
“Coca-Cola Avrupa Hidrasyon Enstitüsü’nün kurulması için milyonlarca Sterlin harcadı.
“Şirket, enstitünün kurulması için 2010 ve 2015 arasında 4.86 milyon Sterlin harcadı.” (agy)
Bakın bu vakıf neler yapmış:
“Görünüşte bağımsız olan bu araştırma vakfı, insanlara, şirketin sattığı türden spor içeceklerinin ve meşrubatların tüketimini öner”miş.
“Bu enstitünün bilimsel danışma kurulunun başında saygın bir profesör var. Coca-Cola bu profesörün üniversitesine 1 milyon dolar verdi. Bu kişi önde gelen spor kurulları için beslenme önerilerinde bulun”muş.
Böyle işliyor bu işler…
Ya İngiltere’den bu aşağılık, insanlık dışı işe, bir anlamıyla taammüden cinayete hangi kurumlar katılmış?
“Coca-Cola’nın mali destek verdiği, sponsorluğunu üstlendiği, araştırma fonu verdiği kurumlar arasında şunlar bulunuyor: UKActive, İngiltere Beslenme Vakfı, Hull Ünversitesi, Homerton Üniversitesi Hastanesi, Ulusal Obezite Forumu, İngiltere Diyet Derneği, 2013 Obezite Haftası, İngiltere Obezite Çalışma Derneği.” (agy)
Gördüğümüz gibi, Coca-Cola kârına kâr katmak için kişileri, kurumları parayla satın alıyor. Vakıflar, dernekler kuruyor. Yani her türlü yolu mubah sayıyor.
Tek ölçüsü: kâr, daha çok kâr, daha çok kâr…
***
Ya satın alınanlar?
Üniversiteler, bilim akademileri, enstitüler, hastaneler, anlı şanlı, ünlü, “saygın” profesörler vb.leri…
Bilim mi? Ahlâk mı? Namus mu? Bilim ahlâkı, bilim namusu mu?
Geçiniz onları bir kalem…
Onlarla lüks bir yaşam sürebilir misiniz? Lüks evler, lüks arabalar alabilir, lüks tatiller vb.lerini yapabilir misiniz?
Hayır! Onların hiçbir maddi gelir getiren yanı yoktur.
O kavramlar, içinde bulunduğumuz kapitalizm-emperyalizm cangıl ortamında güzel sözlerden ibarettir. Halkları kandırmak için kullanılan boş sözlerdir onlar…
O kavramların, o sözlerin içini dolduracak olan bizleriz. Biz gerçek devrimcileriz. O kavramlar gerçek içeriklerine, bizim kuracağımız Demokratik Halk İktidarında kavuşacaklar.
O iktidarda, bilim insanları halk için bilim, halk için sağlık araştırmaları yapacaklar.
O bilim insanlarının kafaları ve yaşamları hem maddi olarak doyurulacak hem de manevi olarak doyurulacak. O bilim insanları araştırmalarını gelir elde etmek için değil, halkına, halklara, insanlığa hizmet etmek için yapacaklar. Başkaca bir şey için değil!
Kuracağız o düzeni! Yıkacağız bu düzeni!
***
Peki, şimdilik medyaya yansıdığı kadarıyla ABD’de ve İngiltere’de bunları yapan Coca-Cola, acaba ülkemizde ne yapıyordur?
İşte yukarıdaki haberleri okuyunca, bu soru insanın aklına ister istemez geliyor. O zaman diyorsunuz bir bakalım Coca-Cola Türkiye internet sayfasına (https://www.coca-colaturkiye.com/). Sayfaya girince karşınıza çıkan “Aktif Yaşam&Dengeli Beslenme” başlığına tıkladığınızda karşınıza şu bilgiler çıkıyor:
“Dengeli beslenmeyi destekliyoruz
“Coca-Cola Şirketi olarak dengeli beslenmenin önemine inanıyoruz. İçecek ihtiyacının kişiden kişiye, yaştan yaşa değiştiğini biliyoruz. Bu konuda herkesi bilinçlendirmek ve dengeli beslenmeyi desteklemek için çalışıyoruz.
“Gazlı içecek, meyve suyu, sporcu içeceği, enerji içeceği, su, maden suyu, çay ve buzlu çay gibi farklı kategorilerde, kaliteli seçenekler sunarak sektörümüzdeki ürün çeşitliliğini artırmak istiyoruz. (…)
“Ayrıca, hazırladığımız yayınlarla, düzenlediğimiz etkinlikler ve seminerlerle dengeli beslenme konusunda toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyoruz.”
Vay vay vay… Ne kadar da doğru işler yapıyorlarmış bakın…
Aynı sitenin “Çevre” bölümüne tıkladığınızda ise “Coca-Cola Hayata Artı Vakfı”yla karşılaşıyorsunuz.
İşte size bir Vakıf daha!
“Ülkemizde gerçekleştirdiğimiz kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını yürütmek üzere 2009 senesinde kurduğumuz Coca-Cola Hayata Artı Vakfı ile sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve kamu kuruluşları ile birlikte topluma duyarlı, yenilikçi, sonuç odaklı, ölçülebilir ve sürdürülebilir çözümler geliştiriyor ve bu amaçla yapılan araştırmaları ve projeleri destekliyoruz.
“2009’dan bugüne kadar Coca-Cola Hayata Artı Vakfı aracılığıyla öncelikli olarak belirlediğimiz çevre, aktif yaşam ve kadın konularında 60’tan fazla projeyle, 1,2 milyon insana ulaşarak, toplam 20 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirdik.”
Al işte: “sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve kamu kuruluşları ile birlikte”…
Yani yöntem her yerde aynı!
Sadece bu kadar mı?
Olur mu?
Vakıf Bizzat çocukları alet ediyor aşağılık işine. Bakın ne yapıyormuş:
“Vakıf olarak, toplumsal anlamda önem verdiğimiz bir diğer konu: Aktif Yaşam. İlköğretim okullarına yönelik Çık Dışarıya Oynayalım Projesi ile okul bahçelerinde fiziksel aktivite yapma imkanı sağlayan oyun alanları kuruyor, öğrencileri oyun oynamak için dışarıya çağırıyoruz. Bugüne kadar 50 ildeki 300 okulda hayata geçirdiğimiz proje ile 1 milyon çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz.
“Coca-Cola Hayata Artı Vakfı olarak kurduğumuz işbirlikleri çerçevesinde çevre ve toplumsal projeleri desteklemeye ve umutlara “cesaret” olmaya devam edeceğiz.” (http://www.hayataartivakfi.org/galya_frayman.html)
Bunlar böyle. Bunların bütün davaları kârlarının daha çok artması, daha çok vurgun vurmak için insanları aldatmak, kandırmak… Bunun sonucunda insanlar, toplumlar sağlık yönünden çok büyük zararlara uğrarmış, toplumun sağlığı bozulurmuş hiç umurlarında olmaz. Onlar bilimi de, sağlığı da, insanlığı da asla düşünmezler. Bunun sonucunda kitlesel ölümler doğar demezler. Hep söylediğimiz gibi bir teke şeye bakar bu çokuluslu şirketler: vurgunlarının, kârlarının devam etmesi…
Bunu yapan sadece Coca-Cola mı?
Hayır. En başta da yazdığımız gibi Japon çokuluslu şirketi de aynı şeyi yapıyor. Alman Volswagen otomotiv şirketi de yapıyor. Tütün-sigara tekelleri de yapıyor. ABD’lisi, Almanı, İngilizi, Japonu, velhasıl hepsi yapıyor.
Peki bu işte, bu aldatmaca, kandırmaca, almaca-satmaca işinde devletlerin rolü ne? Devletlerin bu çokuluslu şirketlerin yaptıkları usulsüzlüklerden, hilelerden, yasa dışı işlerden haberleri yok mu? Yasalar niye işlemiyor-işletilmiyor bu şirketlere karşı?
Çünkü o devletler, o şirketlerin çıkarlarını korumak üzere kurulmuşlardır da ondan. Bu devletler Finans-Oligarşisinin devletleridir. Ve bu çokuluslu şirketler Finans-Oligarşisini oluştururlar. Devletler, onlar adına yönetirler dünyayı ve yasaları onların çıkarlarına göre düzenlerler.
Ne zamana kadar? Nereye kadar?
Halklar uyanıp birleşip bu asalakları başlarından atana, ekonomik, siyasi ve hukuki düzenlerini sona erdirene kadar.
Demokratik Halk İktidarlarını, Sosyalist İktidarları kurana kadar!
Tüm dünya sosyalist bir aile olana kadar.
İşte o kadar.
Gelecek mi o günler?
Mutlaka gelecek!
Çık Dışarıya Oynayalım