Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı Yaşasın Çanakkale Zaferi!
Kahraman Gerilla Che’nin dediği gibi; “İnsan soyunun başdüşman”larıdır AB-D Emperyalistleri.
Bu düşmanın kanlı yüzünü gösterdiği en büyük saldırılardan biri de Çanakkale Savaşı’dır. Bu, aynı zamanda bizler için bir utkunun adıdır. Çünkü Partimizin ilk Genel Başkanı Hikmet Kıvılcımlı’nin dediği üzere:
“Çanakkale Savaşı tüm mazlum ulusların emperyalizme karşı ilk zaferidir!”
Bu zaferin yıldönümünde, Türkiye Devrimi’nin neferleri olarak, bu büyük zaferi kazanmış bir halkın parçası olmanın kıvancını yaşıyoruz.
1914’te başlayan, Çanakkale Savaşı’nı da kapsayan Birinci Dünya Savaşı, artık emperyalist-tekelci aşamaya varmış olan kapitalist ülkelerin çıkarlarına göre ayrı ittifaklar oluşturarak milyonlarca insanın ölümüne ve mahvına sebep olan ilk paylaşım savaşıdır. Bu dönemde bir zamanların güçlü İmparatorluğu olan Osmanlı ise Kapitalist üretim sisteminin geliştiği ülkeler karşısında zayıf düşmüş ve Emperyalizm aşamasına sıçramış devletler için yarısömürge bir ülke konumuna gelmiştir.
Çökkün Osmanlı İmparatorluğu’nun kimler tarafından, nasıl paylaşılacağı konusundaki anlaşmazlık emperyalist güçler arasındaki çekişmenin de ana mevzuları arasındadır. Hikmet Kıvılcımlı’nın deyimiyle;“Türkiye Savaş öncesinde ekonomik sosyal ve askercil açıdan imparatorluk olmasına karşın, emperyalist olmayan emperyalist dretnotunun (1900’lerin başında İngilizlerin ürettiği modern savaş gemisi) yedeğine alınmış, nerede batırılacağı emperyalizmin bileceği olan kürekçileri köle, kaptanı esir bir antika yelkensiz, pusulasız eski zaman kalyonudur.”
Bu nedenle emperyalist güçlere göre bu paylaşım savaşında hangi safta olursa olsun, eninde sonunda Osmanlı parçalanacak ve tüm toprakları işgal edilecektir.
Osmanlı Devleti, her şekilde mahvına sebep olacak bu savaşta, İtilaf Devletleri olarak adlandırılan; İngiltere, Fransa ve Rusya’nın karşı cephesinde, Almanya’nın yanında yer almıştır. Almanya’nın yanında yer alan Osmanlı’yı en kestirme yoldan saf dışı etmesinin yolu ise Çanakkale’den geçerek; hem İstanbul’u almak, hem de Boğazlar’ın kontrolünü elde etmekten geçmektedir. Böylelikle İstanbul alınacak, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının kontrolü ele geçirilerek Rusya’yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açılacaktır.
Bu amaçla Çanakkale’de deniz yolu kullanılarak 1914 Kasımı’nda başlayan saldırıların en güçlüsü bugün 104’üncü yıldönümü olan 18 Mart 1915 tarihinde uygulamaya konulmuştur. Bu taarruzda İngiliz ve Fransızlardan oluşan Birleşik Donanma ağır kayıplara uğramış ve deniz harekâtından vazgeçilmek zorunda kalınmıştır. Büyük ve destansı bir mücadele sonucunda deniz harekâtıyla emperyalistlerin arzuladığı başarı sağlanamamış ve Çanakkale geçilememiştir.
İtilaf Devletleri bu şekilde isteklerine ulaşamayacaklarını anlayınca, 25 Nisan 1915’te kara savaşları başlatılmıştır. 1916 yılının Ocak ayına kadar sürecek kara savaşlarından da sonuç alamayan İngiltere ve Fransa, her türlü savaş üstünlüğüne rağmen bu cephede de yenilgiye uğratılmıştır.
Bir milyonu aşkın askerin karşılıklı çarpıştığı Çanakkale’de toplamda 500 binden fazla asker ya ölmüş ya da yaralanmıştır. Türkiye’nin şehit düşen asker sayısı ise 250 bin civarındadır. Bu büyük zaferde Nusret Mayın Gemisi’ni, Yüzbaşı Hakkı Bey’i, Seyit Onbaşı’yı, Albay Cevat Bey’i, 57’inci Alay’ı, Onbeşlikleri ve Mustafa Kemal’le birlikte daha nice ölümsüz kahramanı Tarih bize tanıtmıştır.
Emperyalistlerin büyük bir yenilgiyle çıktıkları Çanakkale Savaşı, Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın bir cephesi olsa da, Osmanlı İmparatorluğu halkları yurt savunması halindedir bu mücadelede. Bu nedenle antiemperyalist bir yönü vardır ve sonuçlarıyla beraber mazlum ulusların umudu, çıkış yolu olmuştur bu zafer. Azgın bir işgal girişimine karşı Türkler, Kürtler ve diğer halklar kardeşçe bir birlik içerisinde seferber olmuş ve mücadele etmişlerdir. Bu seferberlik, bu kardeşçe birlik, Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızda da devam etmiştir, aynı emperyalist güçlere karşı. Bu savaş sonrasında Birinci Kurtuluş Savaşı’mıza giden yol ilmek ilmek örülmüştür. Bizim için en önemli sonucu budur.
Çanakkale Zaferi, aynı zamanda Lenin önderliğindeki Büyük Ekim Devrimi’nin de işini kolaylaştırmıştır. Böylece, Emperyalistlerin yardımından mahrum kalan kanlı zalim Rusya Çarlığı giderek zayıflamış ve 1917’de devrimciler tarafından yıkılmıştır. Daha sonra Mustafa Kemal önderliğindeki Cumhuriyet’in en büyük müttefiki olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulmuştur. Ekim Devrimi’yle birlikte artık mazlum ulusların önünde, emperyalist blokların yanında yer almak yerine, kendi kaderlerini özgürce çizebilecekleri bir başka yol açılmıştır.
Bugün ise; bu eşsiz zaferi gerçek anlamıyla kutlamak ve halkımıza hatırlatmak biz devrimcilerin en büyük görevidir. Çünkü 104 yıl önce ülkemizi açık işgale kalkışan güçler, bugün destekledikleri israfkâr, vurguncu bir iktidar sayesinde ülkemizin tüm maddi-manevi değerlerini oluk oluk kendi kasalarına akıtmaktadırlar. Artık yerli-yabancı Parababalarına satılmadık ülke değeri bırakılmamıştır. Halkımızın tüm birikimi, alınteri AKP iktidarı döneminde eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın tabiriyle “babalar gibi” satılmıştır. Öyle ki bu iktidar döneminde; vatanımızın bir parçası olan 18 Ege Adası ve 1 Kayalığımız bile Yunanistan’a adeta terk edilmiş, Cumhuriyet döneminin ilk toprak kaybı ülkemize yaşatılmıştır.
Bu nedenle ABD ve AB Emperyalizminin yarısömürge haline getirdiği ülkemiz için tek çıkar yol, tek kurtuluş yolu; halkımızın 104 yıl önceki ruhla emperyalizme ve onların işbirlikçisi gerici iktidara karşı İkinci bir Kurtuluş Savaşı mücadelesi vermesidir. Bu mücadelede ilham alacağımız kaynaklardan biri kuşkusuz Çanakkale Zaferi’dir.
Biz; 104 yıl önce de bu uğurda savaştık, bundan sonra da savaşmaya devam edeceğiz. ABD Emperyalistlerini ve onların ayrılmaz müttefiki AB Emperyalistlerini ülkemizden, bölgemizden çıkaracağız. Halklar kurtulacak. Zafer halkların olacak.
Biz; Ege’de kan dökerek, ırza geçerek, işgallerle ilerleyen Batılı Emperyalistlerin maşası Yunan Ordusu’na karşı Yörük Ali Efe’nin çetesine 17 yaşında kızan yazılarak Kurtuluş Savaşı’na elde silah katılan ve Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencileri ve devamcılarıyız.
Neyi mi savunuyoruz?
Ne diyordu Mustafa Kemal?
“Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı, bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyece mücadeleyi öngören bir mesleği takip eden insanlarız.”
İşte biz de aynen bunu savunuyoruz.
Bu nedenle Çanakkale Zaferi’ni savunuyor ve sahipleniyoruz.
Yaşasın Çanakkale Zaferi’miz!
18.03.2019
HKP
Genel Merkezi