Site rengi

Tasarım

BOP’un bir parçası olan “Sığınmacı” İstilasının “Gazeteci” kisvesine bürünmüş taşeronları

07.10.2023
468
A+
A-

Bilindiği gibi Amerikan uşağı AKP’giller iktidarı, ülkemizi Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde Yeni Sevr bataklığına ve Ortaçağ karanlığına sürüklemek amacıyla ABD-AB Emperyalistlerinden aldıkları emirler doğrultusunda vatan topraklarımıza 13 ila 15 milyon istilacıyı bir hançer gibi saplamıştır.

Şehirlerimizin, mahallelerimizin, caddelerimizin, sokaklarımızın bu Ortaçağcılar tarafından işgal edilmiş olması, halkımız nezdinde doğal ve haklı bir tepkiye yol açmıştır. Ortaçağcı AKP’giller ise halkımızın gösterdiği bu haklı tepkiyi bertaraf etmek için Tarihin ilk egemen ve sömürgen sınıfı olan Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının kendilerine kazandırmış olduğu, kendileri açısından en kullanışlı yönteme başvurmaktadırlar: Din alıp satmak ve insanları Allah’la aldatmak.

Söz konusu insanlarımızı “Allah’la aldatmak” olunca, bu işin piri de bilindiği gibi Kaçak Saray’ın Sultanıdır. Bu zat, 14 Mayıs Seçimleri öncesinde, ülkemize doldurulan milyonlarca Ortaçağcı istilacıya yönelik olarak AKP tabanı da dahil olmak üzere toplumun her kesiminden çığ gibi yükselen tepkilerin önünü almak için yaptığı konuşmasında bir kez daha en iyi becerdiği şeye, Allah’la aldatma yöntemine başvurmuştu ve şu ifadeleri kullanmıştı:

“Şimdi dört şey söylüyorum. Bir, ekonomi, iki diplomasi, üç terörle mücadele, dört terörle mücadelenin yanında hep birlikte Allah’ın izniyle hiç taviz vermeden inşallah bu topraklardaki mülteci kardeşlerimize gönüllerimizi açmak. Biz gönüllerimizi açtık. Bizde ayrım yok. Biz, ensarı da biliriz, muhaciri de biliriz. Bundan tavizimiz yok. (…) Benim peygamberim muhacirdi. Medine’ye, Mekke’den bir muhacir olarak gitti. Şimdi de onun ümmeti olarak bizler de muhacirler olarak gelenleri, ensar olarak kucağımızı açmayı biliriz.” (https://www.gazeteduvar.com.tr/erdogan-30-kilometrelik-guvenlik-seridini-muhakkak-tamamlayacagiz-haber-1592026)

ABD-AB Emperyalist Haydutlarından aldığı emirler doğrultusunda başta Suriye, Afganistan, Pakistan gibi ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir tarafından BOP’a askerlik etmek üzere ülkemize getirilen milyonlarca Ortaçağcıya sınırlarımızı sonuna kadar açan ve diğer hizmetlerinin yanı sıra bu hizmeti karşılığında da efendilerinden belli miktarda bahşiş kopararak zevküsefa içinde saltanatını sürdüren AKP’giller’in Reisi, görüldüğü gibi bol bol Peygamberden, ensardan, muhacirden dem vuruyor.

AKP’giller’in Reisi bunu yapar da onun emri altındakiler geri kalır mı?

Tabiî ki kalmaz. Son iki dönemdir AKP Kayseri Milletvekili olan Hülya Nergis adlı Ortaçağcı da katıldığı bir televizyon programında aynen şu ifadeleri kullanıyor:

“Suriye’de yaşanan savaştan kaynaklı, Esad’ın zulmünden kaçanların bir kısmını biz kabul ettik. (…) Bugün bunlar çok yabancıymış gibi de kabul edemeyiz, bizim din kardeşlerimiz.” (https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/turkiye-multecilerin-cazibe-merkezi-diyen-akpli-vekil-bunlari-yabanci-kabul-edemeyiz-din-kardeslerimiz-7171469/)

Ortaçağcı H. Nergis’e göre durum neymiş?

Suriye’den gelenler “Esad’ın zulmünden” kaçmışlar ve bunlar “bizim din kardeşlerimiz”miş…

Tabiî bu hanımefendinin; “Patronumuz olan ABD Haydudu kendi aşağılık çıkarları için dünyanın dört bir tarafından devşirdiği, eğitip donattığı Ortaçağcı cihatçıları Suriye’ye saldırttı. Biz de AKP’giller iktidarı olarak efendilerimize bu konuda taşeronluk ettik” diyecek hali yok. “Başhaydut ABD’nin bu saldırısıyla Suriye fiilen üçe bölündü. On binlerce masum Suriyeli canından oldu. ABD’nin emriyle Suriye bataklığına dalarak 600’den fazla vatan evladımızı yok yere canından ettik, Türkiye’yi yüz milyarlarca dolar maddi zarara soktuk”, diyecek hali de yok. AKP’giller’in Ortaçağcı Milletvekili H. Nergis, sınıf karakteri ve şu anki çıkarları gereği elbette Suriye meselesini tersyüz ederek anlatacak; bunda şaşılacak bir durum yoktur.

Milyonlarca Ortaçağcının ülkemize sokulmasına yönelik toplumdaki tepkiyi dindirmek için Diyanet’in, tarikat ve cemaat adlı tekke ve zaviyelerin tıpkı AKP’giller gibi insanlarımızı Allah’la aldatmalarında da şaşılacak bir durum yoktur. Çünkü AKP’giller de, onun Diyanet’i de, adına cemaat ve tarikat denilen yılan yuvalarının tamamı da aynı efendiye, ABD Emperyalist Haydut Devletine hizmet etmektedir.

İşte Diyanet’ten bir örnek…

Yer, Konya Selçuklu. Tahir Büyükkömürcü Camii’nde “Mevlid-i Nebi Programı”, düzenleyen Seyfullah Akyiğit adlı bir meczup, caminin kürsüsünden şu sözleri söylüyor:

“Hatay depremi oldu, biliyorsunuz. Orada hoca kardeşlerimiz bizzat yaşadıkları olayı şöyle anlatıyorlar:

“3-5 hafta geçti, cenazeleri yıkıyoruz. Tabiî cenazeler kokmaya başladı. İçinden bir tane cenaze çıktı, hiçbir pis koku yok hatta içinden böyle mis gibi bir koku geliyor. Allahuekber, şaşırdık. Hepsi kokmuş cenazelerin ama cenazelerin içinden birisi mis gibi kokuyor. Araştırdık; kim bunun yakını, hayattayken ne iş yapardı?

“Sorduk, Suriyeli bir kardeşimizmiş. Hayattayken ne iş yapardı bu kardeşimiz? Dedi ki, bu tam bir peygamber aşığıydı…” (https://x.com/xhaberr/status/1708327572000383369?s=20)

ABD Emperyalistlerinin milyonlarca istilacıyı AKP’giller eliyle ülkemize doldurarak halkımızı BOP cehennemine daha da yaklaştırmasını perdelemek için din iman edebiyatı yapan bir başka kesim de Havuz Medyasında, hatta sözde Muhalif Medyada sıkça boy gösteren, AKP’giller’in uyguladıkları halk düşmanı politikaları canhıraş biçimde savunarak ballı maaşlara konmak dışında hiçbir misyonları olmayan gazeteci müsveddeleridir.

Bu satılmışların insani ve vicdani değerlerle, basın ahlâkıyla, gazetecilik ilkeleriyle en ufak bir ilgileri yoktur. Bu insan sefaletleri için en kutsal görev, basın ahlâkı neyi gerektiriyorsa onun tam tersini yapmaktır. Halkımızın yaşadığı işsizlik, pahalılık, zam, zulüm cehennemi bunların umurlarında bile olmaz. Ülkemizi bekleyen felaketler bunlarda en ufak bir duygulanım, en ufak bir kaygı, en ufak bir keder yaratmaz.

İşte bu güruhun en önde gelen, en kaşar temsilcileri, geçtiğimiz günlerde yarı Türkçe yarı Arapça bir video yayınladılar. Gazeteci kisvesi altındaki bu BOP taşeronlarının vatan topraklarının milyonlarca Ortaçağcı tarafından istila edilmesini normalleştirmek, bu emperyalist projeyi “kardeşlik”, “misafirperverlik”, “ırkçılık karşıtlığı” söylemleriyle aklamak adına sergiledikleri çabanın ne kadar mide bulandırıcı boyutlarda olduğunu göstermek için “İslam Âlemine” verdikleri mesajları aynen aktaralım:

***

Esra Elönü (Arapça): Türk milletinden yeryüzündeki bütün Müslümanlara selam olsun.

Öznur Sirene (Türkçe): Bu çağrıya kulak verin.

Turan Kışlakçı (Arapça): İman edenler bir bedendir ve bu bedeni bölmek istiyorlar.

Özlem Doğan (Türkçe): Her toplumun içinde iyi insanlar olduğu gibi kötü insanlar da vardır.

Kemal Özer (Arapça): Son günlerde Türk olduğunu iddia eden bazı şahıslar ülkemizde ırkçılık tohumları ekiyor.

Hikmet Genç (Türkçe): Bu tehlikenin farkındayız ve Türk gazeteciler olarak bu çağrıyı yapma gereği duyduk.

Taha Hüseyin Karagöz (Arapça): 100 yıl önce yaptıkları gibi bugün de Müslümanların arasına fitne sokmaya çalışıyorlar.

Yakup Köse (Türkçe): Biz Türkler, tarihin her devrinde misafirperverliğiyle anılmış ve Müslümanları bağrına basmış bir milletiz.

İsmail Halis (Arapça): Türk olduğunu iddia ederek ırkçılık yapanların Türk milletinin değerleriyle uzaktan yakından alakası yok.

Hacı Yakışıklı (Türkçe): Azınlık bir grubun yaptığı bu ırkçı saldırılar, Türk milletini temsil etmiyor.

Taceddin Kutay (Arapça): Hiçbirimiz ırkçılığı kabul edemeyiz. Irkçılık, İslam’da yasaktır.

Yusuf Alabarda (Türkçe): Biz hep birlikte bir halkız. Türk’üz, Kürt’üz, Arap’ız, Gürcü’yüz ve diğerleriyiz. Hepimiz aynı milletin birer parçalarıyız.

Yasin Aktay (Arapça): Ten rengimiz farklı olsa da kalbimiz renksizdir. Irkçılık, insanlığın ilerlemesini engelleyen bir hastalıktır.

Baki Yaya (Türkçe): Biz Müslümanlar ezelden ebede dek kardeşiz ve öyle kalacağız. (https://x.com/Gercek_Hayat/status/1705297167395561594?s=20)

***

Gördüğümüz gibi ABD-AB Emperyalist Haydutları tarafından planlanan, AKP’giller tarafından uygulamaya konulan ülkemizin milyonlarca Ortaçağcı tarafından istila edilerek BOP cehennemine daha da yaklaştırılması projesine karşı çıkanları “ırkçı” olarak niteliyor, gazeteci maskesi takınmış Amerikan uşakları. Ortaçağ’ın Ümmetçilik Konağını savunmalarına, ulusa ve ulusal değerlere ilişkin her şeye düşman olmalarına rağmen insanlarımızı aldatmak için “Türk milletinin değerleri”nden bahsediyorlar. Karınlarında taşıdıkları Türk ve Türkiye düşmanlığını gizleyerek sırf ülkemize doldurulan milyonlarca istilacıyı aklamak için Türklüğe, Türk Milletine, Türk Kültürüne övgüler düzüyorlar.  Böylece de ABD Emperyalistlerinin kendilerine verdikleri görevi layıkıyla yerine getirmiş oluyorlar.

Bu ajanlaşmış sözde gazeteciler; Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mız öncesinde ve sırasında Batılı Emperyalist Haydutların yazar ve gazeteci görünümünde tetikçiliğini yapan Ali Kemal’lerin, ulusal varlığımızı sona erdirmeyi öngören Sevr’e tereddütsüzce imza atma haysiyetsizliğini yapan “Filozof Rıza”ların torunlarıdır.

Biz ise Kuvayimilliyeci Atalarımızın torunlarıyız. 100 yıl önce nasıl Batılı Emperyalistler hezimete uğratılıp yerli hainlere gereken cevap verilmişse; Halkın Kurtuluş Partisi önderliğinde yürütülen İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle ABD-AB Emperyalistlerine, onların ülkemizdeki her boydan ve soydan hain işbirlikçilerine de gereken cevap verilecektir.