Halklar için değişen bir şey olmayacak: Gitti Obama geldi Trump…
Ne değişecek halklar için?
Hiçbir şey!
Bush gidip yerine Obama geldiğinde de büyük bir beklenti içine girmişlerdi kimi politikacılar ve aydınlar. Ve bunlar halkları da beklenti içine sokmuşlardı.
Ne değişti?
Hiçbir şey.
Hatta daha da kötüsü oldu. Halklar Obamalı yıllarda büyük acılar çektiler. Ve ABD Halkı bile bundan nasibini aldı.
İşkenceler hız kesmedi. Obama’nın döneminde, ABD’nin ünlü “FİSA Mahkemesi”nin kararıyla, “Yurtseverlik Yasası”nın 125. maddesine dayanarak, ABD, başta kendi ülkesi olmak üzere, dünyanın her yerindeki herkesi dinleyebilirdi. İzleyebilir, gözleyebilirdi. Ve gerektiğinde her türlü önlemi alabilirdi, terörü önlemek bahanesiyle.
Ve Obamalı yıllarda bu onlarca, yüzlerce kez yapıldı. İHA’larla sabotajlar düzenlendi. Katledildi masum siviller, çocuklar…
PRISM, SINIRSIZ MUHBİR, X-KEYSCORE, BLARNEY, vb. adlar verilmiş programlarla başta ABD Halkı olmak üzere tüm dünya halkları dinlendi, izlendi.
ABD’de Irkçılık artarak devam etti Obamalı yıllarda. Yüzlerce siyahi öldürüldü polisler tarafından. Hem de haksız yere.
ABD’de gazetecilere en çok dava Obama döneminde açıldı. Hem de çok yüksek cezalar istenerek…
İşsizlik ve yoksulluk azalmadı Obamalı yıllarda. ABD, hâla en çok Homeless’ın (Evzsizlerin) bulunduğu ülke olmaya devam etti.
“Minuteman” füzeleriyle taşınacak süper bombalar Obamalı yıllarda üretilmeye başlandı.
Obamalı yıllarda işlenen insanlık suçlarına ilişkin olarak Fidel Yoldaş’ın makalelerinden derlenen ve Agora Kitaplığı yayınları’ndan çıkan “Obama ve İmparatorluk” kitabı bu konuda fazsıyla bilgilerle doludur.
CIA’nın Terörle Mücadele Merkezi (CTC), Blackwater gibi paralı askerlerden oluşan ve sayısı itibariyle neredeyse bir ordu gücüne erişen özel şirketler, dünyanın dört bir yanında terör estirdi ABD adına. Adam kaçırmadan işkenceye, İHA’larla katletmeden özel operasyonlara her türlü hukuksuzluk Obamalı yıllarda işlendi. (Bu konuda da daha ayrıntılı bilgi için Jürgen Elsasser’in “Gölge Hükümet” adlı kitabına bakılabilir.)
Halklara saldırılar hız kesmedi. Libya, Suriye Halklarına saldırılar ve işgaller Obamalı yıllarda gerçekleşti.
Filistin Halkı, ABD demek olan İsrail tarafından acımasızca katledildi, kullanılması yasak olan beyaz fosfor vb. bombalarla Obamalı yıllarda.
Milyonlarca masum Müslümanın kanına Obama döneminde girildi. Milyonlarca insan Obamalı yıllarda yerinden yurdundan oldu. Binlercesi Akdeniz’in, Ege Denizi’nin soğuk sularında Obamalı yıllarda yaşamını yitirdi. “Aylan Bebek” de Obamalı yılların kurbanı oldu.
Trump’tan beklentiler ve PKK
Şimdi yerine gelen Trump için de ülkemizde başta AKP’giller gelmek üzere, medyadaki yazarçizerlerin büyük bir kısmı beklenti içinde. Güya Trump döneminde ABD kendi içine dönecekmiş, dünya olaylarına pek karışmayacakmış, Amerikalı şirketlerin yabancı ülkelerdeki yatırımlarını, üretimlerini ABD içinde gerçekleştirmesi sağlanacakmış, böylece de ABD’de üretim artacak, işsizlik azalacakmış. Vb. vb…
Hatta PKK sözcüleri de aynen bu beklentileri içeren görüşlerini bir televizyon röportajında açıkça, netçe dile getirdi. Gül uzattı Trump’a bu röportajda PKK liderlerinden Cemil Bayık. Okuyalım:
“Cemil Bayık, Trump’ı tebrik etti: ABD’nin Kürtleri de göz önünde bulunduracağını umuyoruz”, dedi.
“Cemil Bayık, ABD’nin yeni başkanı seçilen Donald Trump’ı tebrik ederek Trump’ın kendi halkının ve insanlığın çıkarına poli-tikalar geliştireceğini umduklarını, ABD politikalarının Kürdistan da dahil olmak üzere tüm dünyayı etkilediğini belirtti.
“(…)
“Sterk TV’ye konuşan Bayık “Ortadoğu’da sürmekte olan büyük bir savaş var, değişimler ortaya çıkabilir ve yeni dengeler kurulabilir. ABD, Rusya ve diğer güçler bu savaşın içinde. Biz de Ortadoğu’nun bir parçasıyız ve Kürdistan Ortadoğu’nun belkemi-ğidir. Ortadoğu’daki tüm politikalar Kürtler ve PKK üzerine de etkiye sahip. PKK’nin politikalarının da tüm Kürdistan ve bölgeye etkileri söz konusu” dedi.
“Bayık “ABD’nin Ortadoğu politikalarında Kürtleri de gözö-nünde bulundurmasını umuyoruz. ABD’nin Kürtlere karşı ada-letsizliği, vahşeti ve soykırımcı politikaları ve Kürtlerin bu saldır-ganlığa karşı mücadelesini göreceğine inanıyorum” dedi. Bayık sözlerine Türkiye’de yaşayan Kürtlerin Türkiye ile bağlarına ko-parma çağrısı yaparak devam etti. “Halkımız bilmeli ki özgürlük aşamasına ulaştık, savaşın bu kadar şiddetli bir hal almasının ne-deni bu aşamaya ulaşmış olmamızdır. Halkımız Türk devletinde daha çok yaşamamalıdır ve bu sistemle tüm bağlarını koparma-lıdır. Eğer bunu yaparlarsa, bu sistem çöker ve Türkiye toplumu barışa çok daha erken kavuşur.” (http://www.abcgazetesi.com/cemil-bayik-trumpi-tebrik-etti-abdnin-kurtleri-de-goz-o-nunde-bulunduracagini-umuyoruz-36039h.htm)
İşte gördüğümüz gibi röportaj açık ve net. PKK, “umut” içinde.
Hangi konuda?
Trump’ın başta “kendi halkının ve insanlığın çıkarına poli-tikalar geliştireceği” ve;
“ABD’nin Ortadoğu politikalarında Kürtleri de gözö-nünde bulundurması” konusunda.
İnsan sormadan edemiyor, ABD’nin hangi lideri, hangi Başkanı, özellikle emperyalist aşamaya ulaşıldıktan sonra “kendi halkının ve insanlığın çıkarına politikalar geliştir”miştir şu ana kadar? Var mı böyle bir tek örnek?
Yok!
Hiç kimse, kendisini ne kadar zorlarsa zorlasın, hangi gerçekleri tersyüz ederse etsin, böyle bir örnek gösteremez.
Hangi Başkan, ABD Parababalarının çıkarı aleyhine bir iş yapmıştır? Ya da yapabilmiştir?
Ya da ABD Parababalarının politikalarına muhalif kim seçilebilmiştir Başkanlığa? Böyle bir örnek var mıdır ABD’de?
Yoktur!
Bu konuda da hiç kimse hiçbir örnek gösteremez.
Ama PKK bu. Reelpolitika yapar. Kim güçlüyse ondan yana oynar. Çünkü o artık Amerikancılığa dümen kırmıştır. Çıkarlarını, ABD’nin çıkarlarıyla birleştirmiştir. Eklemlenmiştir ona. Artık PKK’nin bütün politikası ABD’nin kendilerini de görmesi, kendi deyişleriyle “göz önünde bulundurması”dır. Bunu “ummaktadır” PKK artık Trump’tan. Geçelim…
Obama, işkenceci severdi, Trump da işkenceci ve işkence sever
Biz gerçekçiyiz. Biz olay neyse onu baz alan gerçek devrimcileriz. Olayları kendi sübjektif niyetlerimize göre değerlendiremeyiz. Niyetlerimizi, isteklerimizi objektif gerçekliklerin dışında göremeyiz. Görürsek yanılırız. Hayat bizi çarpar. Sadece bizi çarptığıyla kalmaz, bize inananları da yanılgıya, dolayısıyla umutsuzluğa sürükler. Kötü devrimciler, kötü politikacılar oluruz. Siyaset yapma hakkını yitiririz.
26 Ocak günlü medyaya Trump’ın bir açıklaması düştü. Onunla ilgili olarak bbctürkçe’nin haberini aktaralım. Orada aynen şunu savunuyor Trump:
“ABD Başkanı Donald Trump, Barack Obama yönetimi tarafından yasaklanan su işkencesinin “işe yaradığına” inandığını söyledi ve “Ateşe karşı ateşle savaşmalıyız” dedi.
“ABC televizyonuna verdiği televizyon röportajında, ‘ABD’yi güvende tutmak istediğini’ söyleyen Trump, “IŞİD insanları vururken ve Ortadoğu’da Hıristiyan oldukları için insanların kafasını keserken, Ortaçağ’dan bu yana duyulmamış şeyler yaparken su işkencesi konusunda güçlü duygularım var mı? İstihbaratın en tepesindeki insanlara sordum. İşe yarıyor mu? İşkence işe yarıyor mu? Evet kesinlikle” diye konuştu.
“Trump’ın geri getirme sinyali verdiği su işkencesi, özellikle Irak savaşının ilk yıllarında tartışma konusu olmuştu. Artan baskılar nedeniyle Bush yönetimi 2006 yılında su işkencesinin kullanılmasını yasaklamıştı.” (http://www.bbc.com/turkce/38755869)
Görüyor musunuz? İşkenceyi açıktan, yekten savunan bir Başkan!
Hiç kimse, işkenceyi böyle açıkça savunmamıştı-savunamamıştı şimdiye kadar. Bu bir tek örnek bile Trump’ın iğrenç içyüzünü ve başta kendi halkı olmak üzere dünya halklarına uygulayacağı politikaları göstermeye yeter de artar aslında. Ancak biz Trump’ın savunduğu, uygulayacağını söylediği halk ve insanlık düşmanı politikalardan bir bölüm sunmak istiyoruz aşağıda.
Trump, Ekibi ve uygulayacakları politikalar
Trump’ın şu ana kadar belirlenen yönetim ekibinde kimler var? Bunların özgeçmişleri ne? Geçmişte uyguladıkları ve bugün uygulayacakları politikaları ne? Şimdi de ona bir bakalım.
(Aşağıdaki aktarmalar, başta gazete duvar olmak üzere, bbctürkçe, Hürriyet, Gazete Vatan’dan.)
***
“PENTAGON’UN BAŞINA ‘KUDUZ KÖPEK’
“Trump’ın savunma bakanı adayı, emekli Orgeneral James Mattis kabinenin en şahin isimlerinden olacak. 44 yılı aşkın askeri deneyiminin yanı sıra sertlik yanlısı tavrı ve açıklamalarıyla ‘kuduz köpek’ diye anılıyor. Mattis, Irak ve Afganistan savaşlarının kilit isimlerinden biriydi. Amerikan ordusunun Irak’ta en sert direnişle karşılaştığı ve kimyasal silah kullanmakla suçlandığı Felluce’de de görev yaptı. Mattis, Amerikan ordusunda saygı duyulan bir isim.
“Ancak Emekli orgeneral, 2005’te askerlere seslendiği San Diego’da “Bazı insanları öldürmek eğlenceli. Sizi desteklerim” sözleriyle büyük tartışma yarattı. Buna rağmen, 2010-2013 arasında ABD’nin Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’daki operasyonlarından sorumlu Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) en tepe noktasında oturuyordu.
“Trump’ın dışişleri bakanı tercihi Rex Tillerson. (…)
“Kendisi, petrol devi Exxon’un eski CEO’su. 64 yaşındaki Tillerson, üniversiteden mezun olur olmaz işe girdiği Exxon’da 41 yıl çalıştı. (…)
“ABD’nin yeni dışişleri bakanı, Senato ifadesinde “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yeniden temas kurmalıyız” ve “Kürtler ABD’nin Suriye’deki en iyi müttefiki” sözleriyle dikkat çekti. Tillerson, küresel ısınmaya karşı olmasıyla da tanınıyor.”
“ADALET BAKANLIĞI’NDA GÖÇMEN KARŞITI İSİM
“(…) Trump’ın Adalet Bakanı tercihi de, göçmen karşıtlığıyla tanınan Jeff Sessions’dan yana oldu. Cumhuriyetçi Parti’den 20 yıldır Alabama senatörü olan Sessions, yasadışı dışı göçün yanı sıra göçmen reformuna ve yasal göçmenlik süresinin uzatılmasına da karşı.
“Senato’ya seçilmesinden önce federal bir savcı ve Alabama eyaletinin adalet bakanı olarak görev yaptı. Ancak 1980’lerde federal yargıç olmak için gerekli Senato onayını alamadı. Bunun sebebi, siyah bir gence ‘zenci (negro)’ demesi, Ku Klux Klan’ı ‘marijuana içtiklerini öğrenene dek desteklediğine’ dair ‘espri’ yapması ve Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği hakkındaki “Sivil hakları insanların boğazına sokarak dayatıyorlar” sözleriydi. Senato’nun 30 yıl sonra, aynı ırkçı açıklamaları nedeniyle Sessions’a şüpheyle bakması bekleniyor.
“(…)
“Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak tercih ettiği Michael Flynn’ın, (…) Amerikan basınında öne çıkarılan özellikleri İslam ve göçmenlere karşı ayrımcı açıklamaları; yanı sıra komplo teorilerine yatkınlığı.
“(…)
“Emekli bir general olan Flynn, 2012-2014 arasında Savunma İstihbaratı Kurumu’nun başkanlığını yaptı. Ulusal İstihbarat başkan yardımcısı olarak Irak ve Afganistan’da görevlerde bulundu.
‘İŞKENCE’ YANLISI CIA BAŞKANI
“Yeni ABD yönetiminde, CIA’nın başına da ‘katı’ bir isim geliyor. Kansaslı Temsilciler Meclisi üyesi Mike Pompeo, işkence yanlısı ve İslam karşıtı bir isim. Pompeo, 2013’te Boston Maratonu’na düzenlenen bombalı saldırıların ardından ülkedeki Müslüman kurumların ve İslami liderlerin terörü yeterince kınamadığını, bunun da terörle suç ortağı olmak anlamına geldiğini öne sürmüştü.
“Pompeo, işkence yapan CIA çalışanları için de ‘liberal bir oyunun maşaları değil, kahramanlar’ ifadesini kullanmıştı. Guantanamo’daki esir kampının kapatılmasına da karşı çıkan muhafazakâr siyasetçi, İran’la nükleer anlaşmayı eleştiriyor; Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) yasadışı yolları da kapsayan bilgi toplama yöntemlerini savunuyor. Öyle ki, NSA’nın dünya çapında tepki çeken dinlemelerini sızdırmakla suçlanan Edwad Snowden’ın idam edilmesini istiyor.
“(…)
“İSRAİL YANLISI DAMAT DANIŞMAN
“Trump, kızı Ivanka Trump’ın eşi ve üç torununun babası Jared Kushner’ı üst düzey danışmanlarından biri olarak atadı. Kayınpederi gibi ‘emlak işi’nde olmanın yanı sıra New York Observer gazetesinin de sahibi olan Kushner’ın atanması tepki çekti. ‘Damat danışman’ söz konusu işlerinden ayrıldığını açıklasa da, bu atamanın ABD’de ‘akrabaların kayırılmasını’ engellemeyi amaçlayan yasayı ihlal ettiği belirtiliyor. Kampanya sürecinde Trump’a çok yakın danışmanlık yapan Kushner’ın İsrail yanlısı tavrı da Ortadoğu’da endişe yaratmış durumda.
‘AŞIRI SAĞCI’ MEDYACI DANIŞMAN
“ABD’nin yeni başkanının ikinci üst düzey danışman tercihi de en az damadı kadar tartışmalı. Stephen Bannon, ülkede aşırı sağcı hareketin temsilcilerinden olan ve komplo teorilerini yaymaktan sorumlu tutulan yabancı karşıtı Breitbart News’ün eski yöneticisi.” (http://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2017/01/20/trumpin-kabinesinde-kim-kimdir/)
“Ku Klux Klan’ın eski liderinden Trump’a tebrik
“ABD tarihinde siyahlara karşı bir zamanlar terör estiren ırkçı örgüt Ku Klux Klan’ın eski lideri Trump’ın başkanlığını kutladı. “Başardık” diyen David Duke Twitter’da tepki çekti.” (http://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2017/01/20/ku-klux-klanin-eski-liderinden-trumpa-tebrik/)
“ABD Başkanı Donald Trump, görevinin ilk gününde Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın (CIA) Virginia’daki merkezini ziyaret ederek, medyanın kendisi ile ABD istihbarat teşkilatları arasında bir kin varmış algısını yarattığını belirtti. (…)
“(…)
“CIA çalışanları ile bir araya gelen Trump, “Ben yüzde 1000 sizinleyim. İstihbarat toplumu ve CIA’ye yönelik Donald Trump’tan daha güçlü hisleri olan kimse yok. Arkanızdayım. Daha çok arkanızda olacağım” dedi.
“(…)
“Yaklaşık 400 CIA çalışanının katıldığı toplantıda Trump, “Sizi seviyorum, size saygı duyuyorum. Biz tekrar kazanmaya başlayacağız ve bunun da başını siz çekeceksiniz” dedi.” (http://www.hurriyet.com.tr/trump-medyaya-cok-sert-cikisti-onlar-yeryuzundeki-en-haysiyetsiz-seyler-40342933)
“Trump’ın ilk icraatı sağlık reformunu geri çekmek oldu
“ABD’nin yeni başkanı Donald Trump seçim öncesi dediğini yaptı; ilk imzayı, selefi Obama’nın tartışma yaratan sağlık reformunu geri çekmek için attı. Trump’a göre bu reform çok maliyetli…” ((http://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2017/01/21/trumpin-ilk-icraati-saglik-reformunu-geri-cekmek-oldu/)
“ABD’de 6 gazeteci tutuklandı!
“ABD’de Trump’a yönelik protestoları izleyen altı gazeteci tutuklandı. CPJ: “Tutuklamaların ileriye dönük gözdağı olmasından korkuyoruz.”
“Tutuklanan gazeteciler ’isyan karşıtı yasalara muhalefet’ sebebiyle içeri alındılar. Eğer suçlu bulunurlarsa 20 yıl hapis ve 25 bin dolar para cezasına çarptırılacaklar.
“Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), gazetecilere yöneltilen suçlamaların ivedilikle düşürülmesi gerektiğini söylüyor. (…)” (http://www.gazetevatan.com/abd-de-6-gazeteci-tutuklandi–1032794-dunya/)
“Trump’ın baş stratejisti: Basın bir süre çenesini kapalı tutsun
“(…)
“Beyaz Saray baş stratejisti sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dediklerimi tam olarak yazmanızı istiyorum. Buradaki medya muhalefet partisidir. Bu ülkeyi anlamıyorlar. Hala Donald Trump’ın neden ABD başkanı olduğunu anlayabilmiş değiller.”
“(…)
Bannon bu görevinden önce, yabancı düşmanlığı ve cinsiyetçilik eleştirilerinin odağındaki bir haber kuruluşu olan Breitbart’ın yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütüyordu.
“(…)
Bannon, Cumhuriyetçi parti içinde bile “ırkçı ve aşırı sağcı” olarak nitelendirilmiş bir isim.
“(…)” (http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-38767010)
“Trump’ın tartışmalı yeni kararname taslakları medyaya sızdı
“Meksika duvarından göçmenlerin sınırlanmasına kadar arka arkaya imzaladığı kararnamelerle gündemi sarsmaya devam eden ABD Başkanı Donald Trump, şimdi de ülkesinin Birleşmiş Milletler’e (BM) desteği ile ve askeri antlaşmalara kısıtlama getirmeyi, Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) yurtdışındaki tartışmalı tutukevlerini yeniden canlandırmayı planlıyor.
“(…)
“ABD’nin Uluslararası Örgütlere Aktardığı Fonları İnceleme ve Azaltma” başlıklı ilk kararname taslağı, ABD’nin belirli ölçütlerden birine uyan herhangi bir BM kuruluşu ya da diğer uluslararası örgütlere sağlanan fonların kesilmesini öngörüyor.
“(…)
Trump’ın imzalayacağı kararname taslağı, bu fon kesintilerinin nerede yapılması gerektiği konusunda tavsiyede bulunması için bir komite de kuruyor ve bu komiteden, özelikle ABD’nin barış gücü operasyonlarını, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ni, “ABD’nin önemli politikalarına karşı çıkan” ülkelere verilen gelişme yardımlarını ve anne ve kadın sağlığı programlarının bağlı olduğu BM Nüfus Fonu’nu incelemesini istiyor.
Trump’ın bu kararnameyi imzalayıp yürürlüğe girmesi halinde, aralarında mültecilere yardın da dahil pek çok konuda ABD’nin yıllık olarak ödediği milyarlarca dolarlık yardıma bağımlı olan BM kuruluşlarının çalışmalarının büyük ölçüde gerileyeceğine dikkat çekiliyor.
“Kadın ve çocuklarla ilgili anlaşmalar da iptal edilebilir
“(…)
“Kararnameye eklenen açıklayıcı bir notta, gözden geçirilecek antlaşmalar arasında BM’nin iki antlaşması da yer alıyor: Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme ve Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme.
“CIA’nin ’gizli tutukevleri’ geri mi geliyor?
Öte yandan, Trump yönetiminin hazırladığı ve önde gelen basın organlarına sızan başka bir kararname taslağı, CIA’nin ülke dışındaki “kara” tutukevlerinin yeniden açılmasına yetki verecek ve işkenceye varan yöntemlerin kullanılması nedeniyle 2009’da kaldırılan sorgulama programını potansiyel olarak yeniden başlatabilecek bir politika incelemesi yapılmasını öngörüyor.” (http://www.bbc.com/turkce/38755050)
***
İşte PKK’nin ve AKP’giller’in umut bağladığı Trump ve ekibi. Ve bunların uygulayacakları politikalar…
Allah aşkına söyler misiniz, bu politikaların hangisi ABD Halkının ve insanlığın çıkarına?
Bu politikaların bir teki bile namuslu olmak kaydıyla savunulabilir mi?
Bunlardan medet ummak ölü gözünden yaş ummaya benzemez mi?
Vallahi de, billahi de, tillahi de çıkmaz. Çıkamaz. Eşyanın tabiatına aykırı olur bu. Hayatın olağan akışına aykırı olur bu. Olmaz bu. Olmaz bu…
Trump’ın “Güvenli Bölge”si kime hizmet edecek?
Başkan Trump’ın, ülkemizi ve bölgemizi çok yakından ilgilendiren son projesi ya da kararı ne?
Suriye’de güvenli bölge oluşturmak!
27 Ocak tarihli habere göre, bu karara ilişkin Trump şunları söylüyor:
“Trump, önceki gün de ABC News televizyon kanalına verdiği röportajda “Suriye’de kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacağım. Avrupa’nın milyonlarca insanın Almanya ve diğer ülkelere girmesine izin vererek çok büyük bir hata yaptığını düşünüyorum” dedi.” (https://tr.sputniknews.com/turkiye/201701271026955766-trump-guvenli-bolge-ankara-kurt-kusagi/)
Üsluba bak, kendini beğenmişliğe ve başkalarını küçük görmeye bak!
Başka ülkelerin kaderleri hakkında hangi yetkiyle konuştuğuna bak!
Bak oğlu bak!
Ama bu bakışların hiçbirisinden, kendi halkının ve insanlığın yararına umut çıkmaz. Kim ki çıkar derse, o ruhunu ve insanlığını Amerika’ya satmış demektir. Başta kendi halkı olmak üzere dünya insanlığına ihanet etmiş demektir. Başka da bir şey değil.
Ha, bu karar karşısında AKP’giller büyük bir telaşa düştü. Ya bu bölge, Kürt Kantoları içinde olacaksa? Kurulursa?
O zaman Suriye’deki Kürt Bölgesi aynen bir zamanların Irak’ın da olduğu gibi Suriye Federe Kürt Devleti’ne dönüşürse, Suriye Federe Kürt Devleti’ni de doğurursa?..
Tabiî bu bakışın bir de Amerikancı Kürt Hareketleri açısından olan yanı var. Onlar için de çift kaymaklı ekmek kadayıfı, demektir. Suriye’de de Kürt devletinin bir parçasının kurulması demektir.
Ee o zaman, Kürt Halkının mücadelesini göz önüne aldığını göstermez mi bu karar Trump’ın? O zaman umut beklemekte haksız mı PKK Trump’tan?
İyi de, her şeyin bir oluru var. Bir anhası minhası var. Halkların nezdinde kabul edilebilirliği var. Halkların çıkarına hizmet edip etmediği var, bu kararın sonucunun. İnsanlığın vicdanında kabul görmesi var. Ahlâki olması var…
Var da, Usta’mızın dediği gibi; “reelpolitika gözüm reelpolitika!..”
***
Trump ve Ekibi insanlık ve halk düşmanıdır
Evet, işte gördük Trump ve ekibinin kendi halkına ve dünya halklarına giydirmeyi düşündüğü politikalar bunlar.
Bunlar üstünde konuşmak bile insanı rahatsız ediyor. Sanki kendisini savunmada hissetmesine yol açıyor. ABD’nin, Kahraman Gerilla Che’nin deyişiyle dünyanın başhaydut devleti oluşunu kanıtlamaya kalkmak, bunun için yazı yazmak, örnek vermek… Ama karşımızdakiler öylesine pervasız, öylesine bataklığa gömülmüş durumdalar ki, rahatça konuşuyorlar, yazıyorlar, çiziyorlar.
Ne diyelim?
Allah ıslah etsin dersek, ıslah olurlar mı?
Hayır.
Trump’tan umut beklemek, asla ve asla kabul edilemez ve edilmemelidir de.
Kim ki bugün “Katil ABD Ortadoğu’dan Defol!” sloganını haykırmıyor ve onun gereklerini yerine getirmek için savaşmıyorsa, o ya gafildir ya hain!q